×

Hukuk Herkese Lazım, Mühendise de ! Yazı Dizisi-1



Hukuk Herkese Lazım, Mühendise de !!
Yazı Dizisi-1
Nurhan Motugan
 
Bir evvelki yazımda, DSİ Bağlantılı, (Barajlarda Güvenlik Derneği) tarafından organize edilen, bir Sempozyum dolayısı ile, konuşmacı olarak sunduğum yazımı yayımlamıştım. O yazımda Baraj Güvenliği deyince, Ürdün’ de üstlendiğimiz “Ölü Deniz Seddeleri” nin çok iyi bir örnek teşkil edeceğini vurgulamıştım. Bu yazımda, hem Baraj Güvenliğine dair güzel bir örnek sunacağım ve de Mühendislik /Müteahhitlikte, HUKUK’un ne derece çok özel ve önemli bir yer işgal edeceğini göstereceğim. Bütün inşai yapılarda, Güvenlik önemli bir husustur; ne derece önemli olduğunu misalen açıklamak istiyorum.

Bütün inşai yapılarda  “Güvenlik” şüphesiz önemlidir ancak neticede yapabileceği nihai tahribat dolayısı ile Barajlarda Güvenlik sorunu biraz daha da öne çıkar. Barajlarda Güvenlik, yer seçimi ile başlar, zira barajın oturduğu yerin, çok derinlere kadar güven vermesi yanında ,Göl sahasının da geçirgenlik bakımından güvenli olması,(su tutmadığı için terk edilen barajlar vardır)  gerekse göl çevresindeki Yamaçların  heyelan tehdidi, ilerde sorun olabilir. Zira göl seviyesinin baraj kretinden aşması en büyük tehlikedir. Bunun yanında, Projelendirmede, Güvenliğin önemli parçasıdır. Sondaj ile proje ve araştırmanın tam ve mükemmel yapılmış olması başat şarttır. Tabii, çevre Deprem etütleri ve doğuracağı tahribatın, barajı etkileme derecesi de güvenlik konusunda vazgeçilmez bir faktördür. Diğer bir husus, Yapımda teknik spektlere tam uyum sağlanması gerekir. Özellikle, enjeksiyon ve geçirimsizliğin tam sağlanması ön şarttır Daimi teçhizat dediğimiz, Kapaklar (Dolu Savak, Dip Savak, Su alma Yapısı Kapakları) Barajın can damarıdır. Bu arada Baraj ölçüm aletlerinin tam ve doğru seçilmesi ve yerleştirilmesi ve sürekli okuma ve kontrolleri hayati önemdedir. Gene de Güvenliği tam sağlayamamış olmamız mümkün, zira proje ve süpervizyon yanında tecrübenin de ne kadar gerekli olduğunu aşağıda okuyup göreceğiz. Gene de bir hasar oluşursa, o zaman Hukuk devreye giriyor. Dünyada, her inşaat Projesinde az çok bir ihtilaf vardır, ama bunlar arasında, bizim Ürdün Ölüdeniz Projesinde yaşadığımız, herhalde her bakımdan örnek bir dava olmuştur, okuyup görelim.

Büyük bir projeden sonra, iş beğenmek, almak biraz handikap oluyor. Rusyada iş aramada bir hayli uğraşımız oldu, neticede işler alındı. Ancak kardeş firmamıza devrettik, onlar başarı ile yönettiler. Hong Kong ‘da, deniz üzerinde inşa edilecek Yeni Hava Meydanı parasal ve yapım şekli bakımından çok özel bir projeydi. Nerede ise bir sene, orada yerinde bir ekip halinde ihaleye çalıştık. O uzun bir hikaye. Pakistan’da kardeş ENKA firması ile müşterek, büyük bir su Projesine yeterlik alamadık. (ENKA VE ATA ) birlikteki büyük  güce  rağmen yeterlik alamadıysak, bunda bir şeyler aranır. Bayan Button’un eşi ,o aralar bu konularda çok etkiliydi. İşi ucuz fiyata alan, İtalyan İmpregilo firması da işi yapamadı, bizi davet etti, fiyatlar düşüktü kabul etmedik. Bu senaryoda , o sırada Bay Button’un hapse atılmasının da dahli olduğu düşünülebilir. Hiç unutmuyorum ENKA’yı Mehmet Draz temsil ediyordu; ATA’yı da ben. Merhum Şarık Kardeşimiz, bu beraberlikten çok memnun olmuştu. Bir gün bize ,”Her ikinize sonsuz destek veriyorum Dünyanın neresinde ne iş olursa olsun alabilirsiniz,  arkanızdayım” demişti. Maalesef bu güzel temenni gerçekleşmedi.

 Bizde ATA olarak, komşu ülke Ürdün’de Ölü Denizde yapılacak seddelerin ihalesine girdik, birinci kısım ,30 milyon  dolar. Ufak bir iş, Ürdün ve civarına yerleşiriz dedik alıcı fiyat verdik ve aldık. Esasında bu ufak projeyi niye anlatıyorum, izah edeyim. Sempozyumun konusu Baraj Güvenliği  idi. Bizim bu proje, her bakımdan Baraj Güvenliğine örnek olarak Üniversitelerde  okutulacak bir örnek vaka (CASE) olabilir Yukarda bir Projenin güvenliğindeki elementleri saydık ( Yer seçimi, Proje süpervizyon, yapım ve tecrübe).İTÜ’de Eğitim ile ilgili, benden  bir yazı istemişlerdi. Orada, mühendislik meslek bilgileri yanında, hayat bize ne gösterdi, onları dile getirdim. yaşadıklarımızdan edindiğimiz tecrübe bize şunu gösterdi. Mesleğinizde, teknik bilgileriniz  yanında yöneticilikte yapıyorsanız ,karşınıza (Hukuk, Finans) konuları muhakkak çıkabilir. Defalarca yerel vede yabancı firmalarla ortaklık Sözleşmeleri yapıyorsunuz. Üniversite’de hiç okumadığımız bir konu finans ise, iş hayatımın son 15 senesinde baş aktör olmuştur. Yap işlet devret o zamanlar çıkmıştı. Herkes bu nedir öğrenmeğe çalışıyordu. O sıralarda bir kaç projeye teklif hazırlamıştık, konuyu öğrendik sayılır. Danıştay dahi bu konuda kendine düşen görevi kapsamaya çalışıyordu. Bu günlerde sık konuşulan (Garantili Geçiş Ücreti) hala konunun halka kadar inemediğini gösteriyor. Bilahare Finans temini karşılığı iş alma konusu devreye girdi. Ne olup olmadığın ve yabancı kaynaklardan Finans Temini ve şartları vs. öğrenmiştik. Kanadalı gurupla Çetin Barajı ve ABD  ve bir  Alman Firması ile Tunceli’deki Konaktepe Projeleri bunlardan birer örnektir.
Yerel kanunlar, iş hukuku, çalışma hukuku vs bunları saymıyorum. Lisan zaten bu günün vazgeçilmez bir ihtiyacı. İlaveten ÇEVRE konusunun da ciddi olarak ele alınması gerekir dedim. Bu gün  projeniz için yurt dışından finans isterseniz ,bazı ülkeler Çevre Raporunu görmek istiyorlar.! Biz bunu Kanadalı ortakla Siirt’e yapılacak (ÇETİN) barajın da yaşamıştık. Çevre konusunda da ciddi çalışmalarımız olmuştur.


Ürdün’ün dünya çapında Gübre üreten APC (ARAB POTASH ) Firması işveren olarak Ölü Denizde Sedde işlerini ihaleye çıkarmıştı.

 


Ölü deniz tabanı taşıma gücü olmayan batak bir Zemin, Burada sedde nasıl yapılır? Bastonu koysanız batıyor. Mühendislikte Yapılmaz diye bir şey yok, ancak oturmaları yeteri kadar beklemen lazım. Zaten bu seddeleri, bu zeminde niye yapıyorsunuz diyen bir müşavir de yok. Neticede teknik olarak yapımı mümkün . Yerinde “günlük gözetme” (STAGE CONSTRUCTION) ile mümkün. Şöyle ki sedde yaparken zemine yük veriyorsunuz. Zemin içindeki suyu çıkardıkça taşıma gücü artıyor ve seddeye devam ediyorsunuz. Acele eder dengeyi kaçırırsanız seddenin iflasını da hazırlamış olursunuz. Bunun için ( günlük gözetmeli dolgu ) diyoruz. Tabii Zemin karakteri ,sıkışma şartları, Safety Factor (SF) vs,yani Proje Yapım Kriterlerini doğru vazetmeniz lazım. Bu da Projecinin görevi .Sonradan öğreniyoruz Projeci GİBB , birim yoğunluğu yanlış almış farkına varmayınca emniyet Faktörü (SF 1,30 dan 1.15 ‘e düşüyor).Tabii Seddenin kaymasında bunun önemli etkisi var.
Birinci sedde Dike-No:18  çok iyi, başarılı yaptık; Sarayda yapılan bir törende ben o günkü Kral Hüseyin’e takdiren takdim edildim. Ürdün’de itibarımız çok yükselmişti. Sedde gövdesi alüvyon dolgu ortasında geçirimsiz marn  ve iki yanında filtre vardı. Marn prosesi adeta betoniyerlerde hazırlandığı için, üretimi çok sınırlı, dolayısı ile sedde 5/6 metre yüksekliği geçmiyordu. Bizden önce meşhur Batılı büyük müteahhitler de hep öyle çalışmış. Bu noktada bizim, ATATÜRK Barajında, kil hazırlama için geliştirdiğimiz, özel metodu devreye sokarak; Marn Prosesini ,çok kolay ve günlük üretimi çok arttırınca ,yeni seddeler 12/14 metreye kadar yükseldi. Sedde yapısı da değişti. Ana gövde yakınlarda bol miktarda olan Marn’dan teşkil edildi. Esasında MARN’da jeolojik yapı olarak bir nevi KİL’dir. Çok uzaklardan getirilen alüvyon, filitre miktarı da azalarak büyük tasarruf sağlandı. Adeta projede bir çığır açmıştık. Ölü denizin karşı yakasında İsrael devleti de eski usul çalışıyordu, herhâlde bizden örnek alarak onlarda yapım usullerini değiştirmiş olabilirler.
 

 
Ölü Denizin suyu takriben 1.35 gr yoğunluğunda ağır ve çok tuzlu. İnsan kolay yüzeceğim zannediyor suda çırpınıp duruyorsunuz. Kazara gözünüze su kaçarsa da felaket. Kıyıda o su ve mevcut toprakla bir çamur karıyorlar. Onu vücudunuza sürüp güneşleniyorsunuz, çok faydalı  olduğunu söylüyorlar. Amman’daki iş ortağımız, evinin bahçesine havuz yaptırmış bu deniz suyunu ve de çamuru getirip devamlı banyo alıyordu. Zaten bu çamurları İsrail tarafı küçük şişelerde bütün free shoplarda kozmetik Reyonlarında pazarlıyorlar.
 

Arap Potasın proje müellifi, İngiliz meşhur Sir Alexandre Gibb firmasıydı. Birinci kısımda aynı zamanda süpervizör onlardı. İkinci kısımda ise, APC, işveren, ucuz olsun diye, proje fiyatını da çok düşürdüğü gibi, süpervizörlük görevini de kendi yüklenmişti.

İkinci kısımda yani Sedde No:19, Zemin şartları biraz daha hassastı. İşveren de, bir an evvel buharlaşma aylarını kaçırmamak ve  hasadı bir an evvel  temin etmek için, bize baskı yapınca, bizim bu baskıya belki direnmemiz lazımdı, neticede yeterli bekleme konsolidasyon sağlanmadığı için, seddenin bir kısmı ölü denize kaydı. Taraflar, seddenin kayması konusunda, sorumluluğu kabul etmeyince, Sözleşme ilgili maddesine göre, TAHKİM’e gidildi. Esasında seddenin yıkılan kısmı hemen başlasaydı on mil dolara yapılabilirdi. Ancak geçen yıllar ile birlikte APC işveren, zararı o kadar büyüttü ki 50 milyon dolarları geçti anlaşmak gün geçtikçe zorlaştı. Sözleşmede Tahkim, Ürdün’de ve Ürdün Kanunlarına göre diye yazıyordu. Biz teklif sırasında, kanunlar her ülkede benzerdir diye, işi alırken bunun üzerinde durmamıştık. .Esasında, genelde Ortadoğu ülkelerinde, bütün Kanunlar, Fransa Paris çıkışlı. Ortadoğu’nun Hukuk okuyan gençleri genelde, Paris Hukukunu tahsil ederek ülkelerine o hukuku götürürler. Daha doğrusu, önce Mısıra ve oradan da diğer arap ülkelerine gidermiş. Ancak, Ürdün’de, diğer Ülkelerden de farklı olarak, (Jordan Civil Code)” JCC- 788” diye bir madde varmış ki, herhangi bir hasar durumunda, her ne sebepten olursa olsun, müteahhit/Engineer beraber  ÖDER diye yazıyor. Siz ne kadar suçsuz olduğunuzu ispatlasanız da, neticede o madde işleyince kaybediyorsunuz. Bu yabancı ülkelerde, Teklif verecek genç mühendislere ders olsun. Önce, ihale dokümanlarını ,o ülkede bu konuda çalışan hukuk bürosu varsa ,ona inceletecekler ,ondan sonra bilerek Teklif verecekler.Amman’da, tesadüfen rastladığım, Müh. Isham Sahavnev ATATÜRK Barajında, derivasyon tünelleri çıkışı ,dinlendirme havuzu ard germelerinin  tedarikçisi ,İsviçreli VSL Firması adına kontrol ve tatbik eden bir tanıdık mühendisti..Bizim işten sonra, İrlanda’ya gitmiş ve orada Sözleşme Hukuku (Tahkim) konularında ihtisas yapmış ve sonra ülkesine dönerek büro açmıştı. Ürdün ve civarı komşu arap ülkelerinde de aynı konuda çalışmaktaymış. Ona rastlamam çok faydalı oldu, zira ben tahkimde, ATA’yı temsil edecek Hakem için, çok sıradan bir avukatı düşünüyordum. Zira, hakemin bir tahkimdeki rolü ve önemi hususunda fazla bir fikrim ,tecrübem de yoktu. O bana, İrlanda’da hocası olan ve piyasada, tahkim konusunda hakemlik yapan, Mr Bunni’yi tavsiye etti. Hayatta tanıdığım en mükemmel insanlardan biri diyebilirim. Mühendislerin Anayasa kitabı olan, meşhur FIDİC Kitaplarının da müellifiydi. Irak asıllı bir mühendisti. Karakter olarak fevkalade bir şahsiyetti. Parasını ben ödediğim halde, bana bir defa yolda görüp merhaba ancak demiştir. Yerli avukatımızın babası da eski ,tanınmış bir avukattı .Tanıştırıldıklarında ,Mr Bunni’yle samimi olmak istedi (eski alışkanlığı ile), Mr. Bunni onu fena reddetmişti. Buna mukabil, bizim Ürdün’de mağdur olduğumuzu gördü anladı ve kararlarında ona göre değerlendirdi. Zira, APC bazı  Arap ülkelerinin de ortak olduğu, bir nevi  Devletin yönetiminde denebilir, özel bir  kuruluştu. Dünyada, GÜBRE konusunda önde gelen bir firmaydı. Kendi seçtikleri hakem zaten onların memuruydu, baş hakemde iki hakemin seçtiği yerli bir hakemdi. Âdeta kapana sıkışmıştık.

Ürdün’ün iki büyük gelir kaynağı birisi Gübre diğeri Fosfattır. Gübre Ölü deniz suyunun, şeddelerle teşkil edilen, havuzlarda tebahur ederek çökelmesi, bilahare dredgerlerle(su altında çalışan tarama gemisi) tabanda kazınarak, büyük kapasiteli pompalarla, civardaki rafineriye pompalanması. Orda Rafine  edilerek paketlenip ihracı temin ediliyor. Aslı Potasyum Klorürdür,çok az sodium olabilir. Dünyanın pek çok ülkesine ihraç edilmektedir. Fosfat ,ise açık işletme olarak yer üstü ocaklarından çıkarılmaktadır.  O da gübrenin esas elemanlarından biridir.

 
Tahkimde, ben hakem olarak Mr. Nael Bunni’yi önerdim. Irak asıllı İrlanda’da yaşayan bir Prof. Meslekten olanlar tanır, meşhur FİDİC kitaplarının müellifi. Her bakımdan mükemmel bir insan. Tarafsız ve derin bilgisi yanında çok da çalışkandı. Bu vesile  ile işveren ve hakemlerinde saygısını kazanmıştır.Sözleşmeye göre ,tahkimin teknik konularda desteği için, bizim, teknik ,muteber bir mühendis/ müşavir firma seçip , teklifimiz gerekiyordu . Bir kaç isim etrafında dönüyorduk. Burada sevgi ve rahmetle anacağım, sınıf arkadaşım,  çoğunuzun tanıdığı, bir isim ,Temel Su firmasının kurucu ortağı, Yüksel Sezginer kardeşim, bana “Nurhan, Norveç Jeo Teknik Üniversitesinden Prof Kaare Hoeg’le anlaş” dedi.Yüksel’e cevaben, Norveç Kayalık bir yer Prof  Kaare Hoeg,bizim batak zeminde dolguda yararlı olur mu diye sormuştum. Tabii demişti. Yüksel haklı imiş. Mr Hoeg de çok özel, çok iyi isim yapmış, bilge ve saygın bir insandı. Hatta, o sırada zannederim Büyük Barajlar Kongresinde Başkanlık yapıyordu.

Yüksel kardeşime uğradığım bir gün, bana ATATÜRK Barajı ile ilgili , barajlar konusunda çok tecrübeli  arkadaşı, rahmetli  Osman Memikoğlu’nu tanıştırdı ve  bir çalışması var dedi. Barajın az daha mansapta ,boğaza doğru konumlandırarak ,hemen civardaki kayalardan dolgu teşkil edileceği fikrini burada vefa borcu  olarak  işaret etmek isterim. Biz öyle yapmamıştık, projede hakim dolgu malzemesi olan Fırat Nehri alüvyonu yerine , özellikle ön yarıda, yakındaki bir Bazalt Ocağından temin edilen Kaya ile yer değiştirmiştik. İsabetli olmuştu zira, beton malzemesi ,gerekse filtreler ve de dolguda gerekli diğer alüvyonu temin için , menbada kilometrelerce uzaktan taşıma yapmamız gerekmişti. Barajın yapım hızında nispeten yakın olan baZalt ocağının etkisi çok olmuştur. Bazalt ocağı işletmesi için Ömer Erkoç  arkadaşımın hazırladığı çok faydalı teknik bir çalışma vardır.

 İşveren kendilerine yakın olan Arap kökenli  bir  firmayı (Dar al Handesah)’ ı müşavir olarak seçmişdi.Bizim hakemin, engin bilgeliği ve şahsiyeti karşısında, yerli başhakem , ona hürmeten ,nispeten  tarafsız davrandı denebilir.  Prof Kaare Hoeg konuşurken de, Dar Al Handesah mühendisleri saygı ile onu dinler müdahale etmezdi. Biraz da, bu yazımda bu iki mümtaz şahsı ,sizlere tanıtmak istedim.


 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt