×

Hukuk Herkese Lazım, Mühendise de ! Yazı Dizisi-2


Hukuk Herkese Lazım, Mühendise de !!
Yazı Dizisi-2


Nurhan Motugan
 
İşveren ABD meşhur Mühendislik firması , HARZA ve PARSONS’ a sedde ile ilgili bir rapor hazırlatmıştı. Bu meşhur firmada, tam tarafsız olarak değil, birazda müşterisine taraflı denebilir  şekilde bir  Rapor hazırlamıştı. Dahası da var,yerli avukatımız çok özel  olarak bahsetti, Ürdün  gizli servisi ,bizim yerli avukatı ziyaret ederek sen bu ülkeden değilmisin, onun zararına hareket etme diye baskı yapmıştı. Bütün bunlara ragmen,Evet sonunda tahkimi kazandık. Nasılmı kazandık bu iki mümtaz şahsiyetin birisi olan hakemimizin çok özel bilge olması, diğeri ise teknik bilirkişi olarak Teklif ettiğim, Mr Kaare Hoegin konusunda fevkalade yetkin olması, gerekse bu ikisi de yerli hakemlerin taraf tuttuğunu görerek bizim mağdur olmamamız hususundaki anlayışları idi.



Zira iş sırasındaki başarımız dolayısı ile ,bizi çok seven, APC  Bölge Müdürü, sırası geldiğinde Kuran üzerine el basarak yalan yere yemin edecekti. Mamafih Baş Hakem her ne kadar emekli bir hakim ise de , yinede tarafsız davranmağa gayret etti ve Mr Bunni’ye itimadı o kadar fazlaydı ki, kararın yazılmasını  tamamen ona bıraktı. Kendi yardımcısı kıymetli ve saygın bir insandı karar yazılırken onu İrlanda’ya Mr Bunni’nin yanına yardıma gönderdi.Tabii kazandık derken Benim , ATA’da çalıştığım son 12 yılım bu davayı takip ile geçti. Şunu da belirtmeliyim, bir inşaat tahkiminin ,yarısı hukuki ise diğer yarısı da Teknik içeriklidir. Bu bakımdan davanın kazanılmasında yerli avukatımızın bilgi ve çalışkanlığı yanında, benim ve rahmetli olan yardımcım Tuncay Uralca’nın çalışmaları, davanın kazanımında çok yararlı ve etken olmuştur. Avukatımız Teknik konulara merak salarken, bizlerde Hukuk konusunda 12 yıl bir hayli bilgi sahibi olmuştuk. Hayatımda bu 12 senede okuduğum  binlerce sahife dolusu karşılıklı layihalar kadar metin okumadığımı söylemeliyim.

İşveren, tabii GIBB firmasını da mahkemeye vermişti. Kesin Proje donelerine ulaşamamıştık, ama, Projede Kabul hataları olduğu tespit edildi. Bir gün GIBB’ in iki yönetici bizi ziyarete geldi, işverene karşı birlikte bu zararın telafisi için onar milyon dolar koyalım bu işi kapatalım dedi. Biz Kabul etmedik; hem kendimizi haklı buluyor, diğer taraftan zararı ödemeğe kalkarsak, hatamızı Kabul etmiş olup, ilerde daha büyük ödemelere maruz kalırız diye düşündük. Sonradan duyduk, GIBB firması, 10 milyon doları ödemiş, APC ile el sıkışmışlar ve yeni iş alma imkânı da doğmuş. Bir taraftan da, İngiltere’deki firmayı kapatarak, kendilerini ABD nin meşhur bir firmasına satmışlar. Böylece, onun kanatları altında korunarak, onun ismi ile Ürdün’de işe devam ettiler. Zira ABD, Ürdün’de çok hâkim durumda. Aynı zamanda güvence ve gövde gösterisi olarak da, para ödemeyle beraber, bir kaç büyükelçi ve yüksek pozisyonda bir heyetle Ürdün’ü ziyarete gittiler. Bizde böyle yapalım diye düşündük, düşündük ama Hükümetimizi arkamıza almayı pek beceremedik.

Biz çalışmamız sırasında, tanınmış bir Türk Firması bir Kanadalı firma ile ortak olarak APC Rafineri Fabrikasında bir iş aldılar. Gecikme vs bazı ihtilaflar olmuş, onların sözleşmesinde Londra ICC tahkim maddesi varmış. Yıllar sürdü. Büyük çapta teminatlarına APC el koydu epey sıkıntı çektiler. İnsan bir noktada para bir yana sağlığından bile oluyor.
Evet, biz Tahkimi kazanmıştık  ama, Önce istinaf mahkemesi, bilahare Temyiz “Amme Menfaati Maddesinden “  kararı bozdu. Dava tekrar görülecekti, ama kanuna göre, bu defa tahkim değil, Ürdün Mahkemeleri yetkiliydi. Tabii, yerel mahkemeye güvenimiz hiç yoktu. Tahkimde hiç olmazsa yabancı Hakem ve bilirkişi kullanmıştık. O sırada, Türkiye Ürdün arasında, ikili anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya göre bizim davayı yurt Dışına taşıma imkamız doğmuştu. Biz ICC  Londra  yerine, Washington ICSID Milletlerarası Tahkim Kurumunu seçtik. Müteahhitlikte firmaların başına her şey gelebiliyor bu söylediklerim şu an size de yabancı gelebilir. Türkiye’de  Pek çok avukata da sorsanız ,ICSID  kelimesi çok yabancı gelebilir. Orada, işverenin yerine Ürdün Hükumeti taraf oluyordu. Yani bir tarafta devlet vardı. Faydası şu oluyor, davayı kazanırsanız, o devlet borcunu ödemezse, nerede malını bulursanız haciz koyabiliyordunuz.

Londra, Hukuk ve Avukatlık Büroları konusunda, Borsa Merkezi gibiydi. ABD ve Londra hukuk firmalarını araştırdık neticede nisbeten Uygun Teklif veren ve 2000 avukatın çalıştığı söylenen, Latham Watkins firması ile el sıkıştık. Yediyüz küsur bin dolar civarında bu dava biter dediler. Avukatlar kesin bir rakam vermiyor, saat hesabı konuşuyor ve sözleşme yapıyorlar... İşverende ABD’den  tanınmış bir firmayı COVİNGTON’u seçmişti.Bir sınıf arkadaşımızın oğlu o firmada üst seviyede bir pozisyonda halen çalışmaktadır. Bu arada Washington’da ,ICSID merkezinde yapılan mürafaaya (Hearing) bende katıldım. Ürdün tarafında Büyükelçi aynı zamanda Prens birisi vardı. Bu da ağırlık vermek için olsa gerek. ICSID’de ağırlık hesabı olur mu derseniz, ilerde bahsedeceğim.

Avukatlık firmaları davayı uzatmak için her türlü fırsatları kullanıyordu.  .Neticede 2000 yılında başlıyan ihtilaf ben 2012 yılında ATA’dan ayrılırırken devam ediyordu. Latham ile 700 bin dolara başlıyan davamızda sonuçta 2.700.000 dolara kadar çıktı. Yani avukatlar kazanıyordu. Neticede on sene davayla uğraşmak, milyon dolarlar harcamak yerine uzlaşmak en Uygun yolmuş ...Birde yabancı bir ülkede iş almadan evvel sözleşmeyi o ülkenin kanun mevzuatını bilen bir yetkiliye inceletmek gerekirmiş. Bana Mr Nael Bunniyi tavsiye edende VSL’den tanıdığım eski bir talebesiydi..  Mühendis olarak devam etse sıradan biri olarak kalırdı herhalde, Ürdün’de ve komşu ülkelerde, Teklif verecek müteahhitlere, mukavele hususunda o ülke kanunlarına göre Yorum ve değerlendirme yaparak hizmet veriyordu. Yanına hukukçu  ve mali konularda yardımcılar alarak firmasını büyütmüş,.Kısa zamanda şöhret ve çok  para sahibi olmuştu. Bu sahayı gençlere de tavsiye ederim.

Prof Kaare Hoege, bir gün sordum: siz  başından beri bizim  müşavirimiz olsanız ,seddenin bu şekilde yıkılması olmayabilir miydi diye. Olmazdı diye garanti vermedi, Olabilirdi dedi. Ancak biz tam yetkili olsaydık, İşverenden bütün kesin proje kriterlerini ve kabulleri, proje hesaplarını isterdik. O zaman müşavirin hatasını farkeder ve önlem alırdık. Proje müellifi ve kontrol meşhur İngiliz Sir Alexander GİBB firmasıydı. Birinci seddede kontrollük onlara aitti.İkinci seddede ucuz olsun diye İşveren proje parasını çok kıstığı gibi supervizörlüğü de kendi üstüne almıştı. Zaten sorun da burdan oluştu. Çünkü dolgu, bu zeminde  iyi bir gözlem ile ancak yapılabilirdi. Tabii hatayı görmediği gibi işin acele bitmesi içinde bizi sıkıştırmıştı. Müteahhitte elindeki makina imkanı müsaitse işi acele yapmayı tercih eder. Burdan edindiğimiz tecrübe böyle netameli bir iş alınca ,Kaare Hoeg gibi bir müşavir tutup ,işi ve kendini emniyete alacaksın. . .  Müşavir bu arada,SİR ünvanı terk edildi ve firmalarını da bir ABD firmasına satarak ABD şemsiyesi altında güvenlik temin ettiler. 

İşveren bizi suçlarken ATA tecrübeli bir firma olarak diye başlıyordu. Konuşmamın başında Tecrübeyi inkâr etmiyorum demiştim ve burada ondan örnek vereceğimi söylemiştim. Evet bu kötü tecrübeyi yaşadıktan sonra Kaare Hoeg olmasa da aynı olayı yaşayacağımızı zannetmiyorum. Her ne kadar Teknik bilgimiz onunki kadar gelişmese de, benzer olayla karşılaştığımızda neler yapacağımızı biliyorum. İşte buna tecrübe diyorlar İşverenin de bir noktada kastettiği bu olsa gerek.. Aynı işverenin Rafineri kısmında çalışan başka bir Türk müteahhidi de yine işverenle  tahkime gitti çok  sıkıntı çekti..
Şu neticeyi çıkarmış oluyoruz. Konumuz olan Baraj Güvenliğinde birincil öncelik her bakımdan doğru bir projeden başlıyor. Sonra Supervizörlik zira günlük değişimleri yerinde doğru değerlendirmek için bu bilgi birikimi elzem. Ondan sonrada doğru uygulama. Proje ve supervizörlükten kısıntı yapmayıp hakkını vereceksiniz. Müteahhit olarak da proje kriterlerinden/supervizörlükten teknik olarak sorumlu olmayabilirsiniz, ama yeterlik almak  için tecrübeli bir Yüklenici olarak manen mesulsünüz ve sorunsuz bir proje yaşamak bu da sizin menfaatiniz. Her zaman karşınıza Bunni gibi bir hakem ve Hoeg gibi bir teknik adam çıkmayabilir. Şunuda söyleyeyim ki, Washington’da Dünya Bankası Tahkim komisyonu, ICSID bile, bir Tarafta Ürdün  devleti ve Temyiz Mahkemesi kararı dururken, diğer tarafta neticede bir müteahhit lehine karar verirken çok zorlandı.İnsanlar kariyerlerinde ne kadar yüksekte olsalar da beşer olarak eğilimleri vardır. Bu  her yerde her zaman dominant olmasada bir yerde kendini hissettiriyor.
ICSID karar verirken zorlandı ve hatta nerede ise aranızı bulayım demeye bile getirdi.ICSID kararına karşı avukatlarımızın israrı ile (iptal) “Annulment” davası açtık. Boşa giden 300 bin dolarımıza oldu.Pek gereksizdi. Âmâ avukatlarınıza bir defa yakayı kaptırırsanız sonuna kadar ona itimat etme durumunda kalıyorsunuz. Bu arada Bu hukuk firmaları için bir iki şey söylemek isterim. Her ne kadar dünyada çalıştırdıkları 2000 kişi avukatı olsa da neticede size tahsis edeceği baş adam sonra birinci ve ikinci yardımcıları. Bunlar iyi ise ne ala yoksa 2000 kişinin sana faydası yok. Bizim davanın sonuna doğru bize bakan bu üçlü ayrılıp kendi şirketini kurdu ve bize müracaat ederek iş istediler. Eski çalışmalarını kritize eden çok önemli bir yazım var istenirse bir bilgi olarak paylaşabilirim.
Esasında Tahkim kararı çıkınca Temyiz vs beklenmez derhal işleme konurmuş. Biz bunu bilmiyorduk Ürdünlü avukatımızda bilmediği gibi buradaki hukuk danışmanlarımızda bilmiyordu. Sonradan öğrendik. Bazı ülkeler bu tenfiz işlemini uyguluyor bazıları zamanla sınırlıyor. Biz Paris’te, bir Bankada APC lehine açılmış ithal akredifi bulduk ve bunun üzerine haciz koyduk. Ayrı bir prosedürü var. Ciddi bir kovalamadan sonra ben ayrıldıktan biraz sonra ciddi bir para tahsil edilmiş ATA tarafından…

İnsanın, yaptığı işin ve tavrının, bir başka tarafsız göz tarafından ,müspet değerlendirilmesi herhalde o insan için en büyük mükafattır. İki farklı örnek vereceğim. Yemekli bir toplantıda “ Toprak Dede” namınla meşhur ,Hayrettin Karaca beyle aynı masadaydık.

Herkes kendini takdim ediyordu.Sıra bana gelince (ATATÜRK Barajını )yaptım bu toplantıya da ILISU Barajı ile ilgili geldim dedim. Takdir göreceğimi zannederken  Toprak Dede  bana bir kızdı. “Bak hele ,ILISU Barajı ile benim 70/80 km  o canım vadiyi sular altında bırakacaksın” dedi. Bu da farklı ve biraz da haklı bir görüş. İşyeri gezisi için gittiğimde gerçekten Güzel yeşil kocaman bir vadi .Biz Barajcılar bıraksalar her vadiye bir Baraj kondururuz, ama Tabiatı korumak isteyenlerde bu şekilde ona sahip çıkarlar. Bir Barajın feyezan (birinci öncelik)  ve sulama (ekonomik fayda ) ,içme suyu (sosyal gereksinim) faydaları yoksa sadece elektrik Üretimi içinse , Elektriğin ,başka üretim yolları var .. Bu bakımdan ,ATATÜRK Barajı elektrik Üretimi yanında, GAP gibi, çok önemli bir ekonomik ve sosyal kalkınma projesine hizmet ettiği, için ben bu kısmına daha çok önem veririm.

Size, 18 sene  sonra gelen, ATA Barajda çalışmış bir işçimizin yazısını okuyacağım.Tarih24/2/2013  Gönderen Hasan Koyuncu (eski bir çalışanınız)

Çok değerli Nurhan Bey,
Ben Hasan KOYUNCU,1986-1995 yılları arasında sizinde genel koordinatörlüğünü yaptığınız ATA İnşaat firmasında, Kule Vinç operatörü olarak çalıştım. İş hayatımın en Güzel ve verimli günleri orada geçti. ATA İnşaat bana yüksek seviyede tecrübe ve profesyonellik kazandırdı. Daha sonra diğer çalışmış olduğum firmalarda bu kazanımlarımdan dolayı  çok iyi mevkilerde görev aldım ve saygınlık kazandım. Bütün bunlar siz ve sizin gibi yöneticilerin firmayı profesyonel bir biçimde yönetmeleri sonucunda olmuştur. Sanal ortamda da olsa yıllar sonra görüşmek ne Güzel.
En derin saygılarımla, hoşçakalın.

Bu Güzel duyguları ifade eden bu kıymetli çalışan nadir bulunur bir insan  ve  alkışlanır .”Tanrıdan bu ahır ömrümde bu Güzel anıları yaşattığı için şükran duygularımı sunarım.Çok seneler geçti pek çokları için “Rahmetli” dedim, burda bütün vefat edenleri rahmetle anıyorum Ruhları şad olsun.

Nurhan MOTUGAN  İTÜ -1954 İNŞ.




 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt