×

XY Kuşakları

XY_432x341

XY Kuşakları

 

İlhami Burhan Karadede




Lise yıllarımda uluslararası bir programa dahil olarak tahsilimi devam ettirmekteydim. Bu program Avrupa ve Amerika’da birçok özel kurumda benimsenmiş ve okutulan bir müfredattı. Program dahilinde bazı derslerimiz zorunlu ve ülkemizdeki liselerde okutulan müfredatta adı dahi geçmeyen derslerdi. Bu derslerden 2-3 tanesi beni çok etkilemişti ve yazımı da bu farkındalık üzerine yazmaktayım.

Derslerimizden en göze çarpanları “Sosyoloji” ve “Theory of Knowledge” dı. Sosyoloji toplum bilimi olarak bilinen ve hala tam olarak ülkemizde benimsenememiş bir değer olmasına rağmen, batı dünyası bu konuda tam aksi istikamette kararlar alıp bir lise öğrencisinin müfredatına sosyoloji dersini yerleştirmiş ve çok ciddi geçme şartları koymuştu. “Theory of Knowledge” dersimiz ise Türkçe de “Bilgi Kuramı” na tekabül etmekte ve amaç olarak, kişiye günümüzde çok fazla olan bilgi kirliliğinden sıyrılarak nasıl ve hangi yollarla gerçek bilgiye ulaşmasını öğreten bir dersti. Ayrıca bu ders programın temelini oluşturup, programı başarıyla bitire bilmek için programa dahil öğrencilerin tez yayınlaması gerekmekteydi.

Programa daha yeni katılmış bir lise öğrencisi olarak, bu taze bilgilerin arasına kaynaşırken birçok soru kafamda belirmekteydi. İlk olarak ”Sosyoloji” dersimizde bir araştırma konusu olarak verilen ve daha önce hiç karşılaşmadığım “Baby Boomer,X,Y, Jenerasyonları” adlı konuya yöneldim. Adı gibi kendisi de çok farklı bir saptamaydı ve özellikle Türkiye gibi eğitim sorunu çeken bir ülkede üstüne düşülmesi gereken bir konu olduğunu araştırınca daha net anladım.

Ülkemiz 1. Dünya Savaşı’ndan çıkıp yeni bir düzen içerisine girdikten sonra zorluklar tabi ki bitmemişti ve devam etmekteydi. Bu döneme denk gelen jenerasyon “Baby Boomer” lardı. Türkiye daha yeni kurulurken birçok alanda kendini geliştirmiş büyüklerimiz ülkenin dört bir yanında özel yahut devlet iştiraki olan projeleri devam ettirmekte ve birçok zorluğa karşı göğüs germekteydiler. Ardını Takip eden dönemlerde ise bayrağı X jenerasyonu almıştı. Ülke daha yeni bir ihtilalden çıkmış ve X jenerasyonu daha gençliğinin başındayken ambargoyla karşı karşıyaydılar. Her gün farklı kavgalar gündeme gelmekteydi ve hemen ardından da yeni bir ihtilal yapılmıştı. Okumak değil yaşam da zordu o dönem içerisinde ve her şey ancak ve ancak ciddi bir mücadeleyle ulaşılabilir bir hal alıyordu. Bizim jenerasyonumuz yani Y jenerasyonundaysa işler artık değişmişti. Serbest piyasanın ülkeye girmesi ve teknolojinin hızlı devinimi artık birçok terimin de ülkeye girmesini sağlamıştı, mesela “Globalization” yani “Küreselleşme”. Artık dünya üzerinde ticaret ile birlikte sınırlar kalkıyor ve markalaşmış ürünler kendi kökenleri haricinde ki ülkelerde de benimseniyordu. Haliyle her şeye ulaşmak kolaylaşıyordu. Teknoloji gelişimi hızlandıkça, Küreselleşme hızlanıyor ve jenerasyonlar arası bağ koparken jenerasyonların değişimi de hız kazanıyordu. Bu sebeplerden ötürü bende Bilgi Kuramı dersimin tezini jenerasyonlar üzerine yaptığım çalışmaları kaynak alarak hazırladım ve teslim ettim.

Şu ana gelinir ve jenerasyon farklarının mühendislik değerine etkisi incelenirse;

Gelişen teknoloji ve birçok isteğimize kolay bir şekilde ulaşmamızın artık bazı değerlerin ne yazık ki kaybolmasına neden olduğunu ön görmekteyim. Bu sebepten ötürü benim jenerasyonum da zorluklar aşılması gereken engeller gibi görülmemeye başlandı. Bir mühendis adayı olarak kişilerin artık mühendislikten çok , şirketlerin satış ve pazarlama kollarına girerek, kolaylıkla yöneticilik mertebesine ulaşma hayallerini çokça duymakta ve hatta yakın arkadaşlarımdan dinlemekteyim. Yeni mezun arkadaşlarımız artık bu hedeflerle ve arkasını çok zengin olan mühendislik bilgileriyle doldurmadan bazı adımlar atmayı deniyorlar. Bunun sonucunda da herhangi bir olumsuzluk karşısında genelde pes etme veya farklı şirketler, işler arayışına giriyorlar.

Peki bu durum ne zaman ve nasıl bu hale geldi?

Kanımca Y jenerasyonunda bir şeylere kolay ulaşmak isteği artık o ulaşması zor olan hedefleri değersiz hale getirdi. Hatta zorluklarla mücadele etmek değerli değil tam aksine kolay yoldan tepeye tırmanmak bir marifetti. Bu sebepten ötürü büyük bir çoğunluk mühendislik öğrenimlerini layıkıyla tamamlamak yerine, kısa vadede sadece yüksek öğrenimlerini tamamlamayı amaçlayıp, yöneticiliğe gittiklerini “sandıkları” yolları tercih ediyorlar. Halbuki ülkemizin önde gelen mühendislerinden Sayın Üzeyir Garih bu sıraları altın sıralar olarak tabir edip mühendisliğin gerçek resmini ve değerini anlatmaya çalışırken, Y jenerasyonu bu sıraları eski ve kesinlikle değişmesi gereken tahta parçaları olarak dile getirip bu değerin hazinesini sorgulamadan öteye itmektedir. Bu nedenle Üzeyir Garih ve onun jenerasyonunda bulunan büyüklerimiz, katma değerli ve yerli olan üretimi oluşturmuşken, Y jenerasyonu küreselleşen dünyada ülkemizi açık pazar haline gelmesine boyun eğme fikrini çoktan kabullenerek, ancak bu firmalarda yönetici olma hedeflerini koymuşlardır. Zaman içerisinde gelişen teknolojiyle birlikte sadece varlığa odaklı ve sadece tüketime dayalı toplum oluşturulmuştur.

Bu sebeplerden ötürü Bilgi Kuramı dersimde sadece doğru sorulara yönelerek, kanımca aks eden bu problemin asıl kaynağına inmeye çalıştım. Aslında sorumun cevabı da dersin ta kendisiydi, yani kişiye doğru soruları sordurmak ve sonucunda bilginin en saf haline ulaşabilmek. Mühendislik ise bunun devamıdır çünkü mühendisin tanımı Türk Dil Kurumu'na göre  İnsanların her türlü ihtiyacını karşılamaya dayalı; bayındırlık, gıda, fen, teknik ve sosyal alanlarda uzmanlaşmış, belli bir eğitim görmüş kimsedir. Haliyle resim biraz daha net bir hal almaktadır. X jenerasyonu ve önceki jenerasyonlar en basitinden kendi oyuncaklarını dahi hayal edip elleri ile yapmak zorundaydılar ama Y jenerasyonunda oyuncaklar hazırdır, kolaya kaçılmıştır. Bu nedenle Y jenerasyonunda sorgulamak eylemi zaman içinde körelmişti, araştırmak ve doğru bilgiye ulaşmak kavramlarıysa gelişen teknoloji ile birlikte arama motorlarına dayalı kalmıştır, yani “Mühendislik” hal değiştirmektedir. Batıda ise yapılan ilk eylem, kişi yeni yeni belirli bir görüşe sahip olmaya başlarken, ona doğru soruları sordurtabilmek ve araştırma yapmaya yöneltmektir.

Siz büyüklerim, ağabeylerim ve gelecekteki değerli meslektaşlarım, kanımca varılacak sonuç şudur ki, biz eğitim sistemimize sorgulamayı ve araştırmayı sokmadığımız sürece mühendislik kavramı değişime uğrayıp anlam yitirecektir, peki bize burada düşen görevi ne kadar üstlenmekteyiz?
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt