Stres Yönetimi Bir Yöneticinin En Büyük Gücüdür
Stres Yönetimi Bir Yöneticinin En Büyük Gücüdür
Levent Taşkın
Stressiz bir iş hayatını düşünmek mümkün değildir. Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik koşullardan rekabetin getirdiği zorluklara; insan ilişkilerinden finansal imkanlara kadar her gün stres yaşama olasılığımız mevcuttur. Bunun yanı sıra çalıştığımız kişilerin beklentileri, yöneticilerin ve yönetimin talepleri, yaşanan aksaklıklar, tatmin edilemeyen yöneticiler düzenimizi bozar ve bizleri strese sokar.
Stresi yönetmek ve stresle başa çıkabilmek farklı bir beceri gerektirir. Stresi sürekli üzerimizde taşır ve onun yükü altında kalırsak ne kendimizi, ne işimizi, ne de çalışanlarımızı yönetemeyiz. Sadece o kadar mı?
Stres altındaki kişiler sürekli gergindir, mutsuzdur. Hata yapma olasılığı yüksektir. İletişimleri genellikle negatiftir ve çevresindeki insanları da gergin hale getirir. Çözüme odaklanmakta zorlanabilirler, dikkat dağınıklığı ve başarısız olma baskısı ile yaratıcı düşünemezler. Stresli insanlar mutsuzluğunu çevresine de aktarırlar. Onlarla çalışmak yorucu ve yıpratıcıdır.
Stresi yönetmek ve stresle başa çıkabilmek farklı bir beceri gerektirir. Stresi sürekli üzerimizde taşır ve onun yükü altında kalırsak ne kendimizi, ne işimizi, ne de çalışanlarımızı yönetemeyiz. Sadece o kadar mı?
Stres altındaki kişiler sürekli gergindir, mutsuzdur. Hata yapma olasılığı yüksektir. İletişimleri genellikle negatiftir ve çevresindeki insanları da gergin hale getirir. Çözüme odaklanmakta zorlanabilirler, dikkat dağınıklığı ve başarısız olma baskısı ile yaratıcı düşünemezler. Stresli insanlar mutsuzluğunu çevresine de aktarırlar. Onlarla çalışmak yorucu ve yıpratıcıdır.
Stres ile ilgili bir hikaye bize stres yönetiminin ne kadar gerekli olduğunu net anlatmaktadır. Hikayemize odaklanalım:
Stres yönetimi konusunda verilen derste öğretmen su dolu bir bardağı kaldırıp öğrencilerine sordu;
– Bu su dolu bardağın ağırlığı ne kadardır?
Öğrenciler, 200 gr ile 400 gr arasında diye cevap verdiler. Öğretmen cevaplar üzerine dedi ki;
– Bardağın ağırlığı önemli değil. Herkes rahatlıkla kaldırabilir. Önemli olan bardağı ne kadar uzun süre elinizde tuttuğunuzdur. Eğer, bir kaç dakika tutarsam, ağırlığı hissetmezsiniz. Fakat bir kaç saat tutarsam, bardak ağır gelmeye başlayacak ve kolumda bir ağrı hissedeceğim. Eğer, çok daha uzun süre tutarsam, kolum dayanılamayacak kadar ağrır ve artık kalkamayacak hale gelir. Aslında bardağın ağırlığı aynıdır ama ne kadar uzun süre tutarsanız, bardak size çok daha ağır gelir.
Öğretmen anlatmaya devam etti:
– Eğer sıkıntılarınızı küçük bile olsa devamlı yanınızda taşırsanız, hiç dinlenmezseniz sonunda sıkıntı dayanılamayacak duruma gelir. İşteki sıkıntınızı eve taşırsanız, durmadan sıkıntılarınıza yoğunlaşırsanız, hayatınız çekilmez bir hal alır. Yapmanız gereken bardağı yere bırakıp bir süre dinlenmek ve daha sonra kaldığınız yerden devam etmektir.
Hikaye bize stresi üzerimizde toplayıp yük edinmenin bedelinin ağır olacağını net bir şekilde anlatmaktadır.İş hayatımızda stres, baskı, gerginlik zor başa çıktığımız duygulardır. Kontrol edilemezse negatif sonuçlara neden olur. Her zaman soğukkanlılığımızı korumalıyız. Bunun için öncelikle olay sıcakken ani tepki göstermemeliyiz. Gerginlik artıyorsa oradan uzaklaşıp 5 dk kendimizi oradan soyutlamak önemlidir. Tekrar ortama geri dönüp fikirlerimizi iletmek hatayı azaltır. Olay tazeyken düşünmeden ani tepkiler vermek de, içinize atıp tepkinizi göstermeyip sessiz kalmak da olumsuz davranışlardır. Sabır, ortama göre soru sorarak konuyu açmak ve diyalog yaratarak ilerlemeyi kontrollü sürdürmek yapılması gerekenlerdir.
Stresi yöneten kişiler ve özellikle yöneticilerin bünyesi strese bağışıklık kazanmıştır. Tıpkı her gün beyin ameliyatına giren bir beyin cerrahı gibi reflekslerin ve hareketlerin kontrolü sağlanır. Etrafına gerginlik yansıtmaz, tam tersine ameliyat ekibine ne yapmasını söyleyerek liderlik yapar. Çünkü yaşanmış bir stres, bir sonraki stresin panzehri gibidir. Strese alışan vücut, onun yarattığı etkileri de daha hızlı savuşturur. Bu nedenle lider yönetici stresi işinin bir parçası olarak görmeye başladığında, onu yöneterek stresli ortamlarda vücudunun ve beyninin bağışıklık seviyesini artırmayı başarmıştır. Böylece stresin her defasında yeniden öğrenme ve fırsat yaratma yönüne odaklanarak, fark yaratacak bir tutum ile ekibini ve şirketini sıkıntılı durumun olumsuz havasından uzak tutmayı başarır.
Lider bir yöneticinin en belirgin özelliklerinden birisi de stres altında başarılı olabilme becerisidir. Lider yöneticiler stresten kaçmak yerine onunla baş etmeyi ve ondan yararlanmayı hedef haline getirecek bir tutuma sahiptirler. Stresi kaçınılmaz bir baskı olarak yaptıkları işin bir parçası olarak görürler. Ondan kaçmak veya olumsuz etkilenmek yerine, onunla yüzleşmeyi ve stresli durumlarda vücutlarındaki tepkimeyi kontrol altında tutmayı öğrenmişleridir. Bu onların işinin bir parçasıdır ve işlerinde her konuda iyi olma hedeflerinin içerisinde bu parçayı da yönetmede iyi olmak zorunda olduklarını bilirler. Stres yaşamanın aslında bir öğrenme yolu olduğuna inanırlar.
Ayrıca stresli ortamlarda sakin kalıp çözüm üretmek ve karar verebilmek onların egosunu okşar. Çünkü bu hem zordur, hem de onların farkını ortaya koyar. Bu nedenle stresli durumlarda etrafına suyu emen bir sünger gibi toplayıcı ve sakin bir tavır ile yaklaşır.
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!