×

Onaylı Üretici



Onaylı Üretici 

Erdoğan Öktem
EMSAD Genel Sekreteri 

Türkiye öncelikle; sanayi sektöründeki mevcut “Kalkınma” modeli ve uygulamaları yeniden değerlendirerek dünyadaki gelişmeleri dikkate almak suretiyle önceliklerini de tespit ederek uygulamaya koymalıdır. Türkiye’de sanayi sektöründeki gelişmelerin çok boyutlu olarak her yönü ile “Kalıcı ve Uygulanabilir” olması için başta Kamu kuruluşları olmak üzere tüm ilgili kurumların katılacağı ortak bir çalışma sonucunda ele alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Özellikle “Sanayi Sektöründe” ithal edilen veya “Merdiven Altında” üretilen “Standart Dışı” ürünlerin sisteme/işletmelere girmesi sonucunda Türkiye çok büyük boyutta ekonomik ve teknolojik kayıplara uğramaktadır.

Bu kısa değerlendirmeden sonra, dünyada kalkınmış olan ülkelere bakıldığında; kalkınmanın, “Sanayi Devrimi” ile başladığı daha sonra da diğer sektörlere yer verildiği görülmektedir. Günümüzde ise; Türkiye’de Sanayi sektörü yerine; inşaat sektörünün özellikle "Katma Değer" üretmeyen “Konut” üretiminin öne çıktığı görülmektedir. Dünyada bu model ile kalkınan ülke görülmemiştir. Bu konuda ülkemizde sayısal bir örnek vermek gerekirse; Toplu Konut İdaresi (TOKİ)nin 2016 yılı yatırımı 10 milyar TL’dir. Bu bütçe içerisindeki sanayi ürünlerin miktarı (Elektrik ve Makine) % 40 – 45 aralığında olup, bütçe olarak da 4 ile 4,5 milyar TL demektir. Bu değerlere özel sektörü ve diğer Kamu alımlarını da kattığınızda bu miktar daha da büyüyecektir. İMMİB’in 2017 yılı verilerine bakıldığında, Türkiye’nin Beyaz eşya, Elektronik ürünler dahil Elektromekanik sektöründeki sanayideki ihracatı 10.870,00 milyon USA $ olmuştur. Bu değer; Türkiye’nin 2017 yılı ve 2018 yılı ilk dört ayının da dahil olduğu genel ihracatı olan 155.000,00 USA $’nın % 7’si mertebesinde olup, bu değerin mutlaka yukarıya çekilmesi gerekmektedir. Buradan hareketle sanayi ürünlerinin miktar ve kalitelerinin artırılması özellikle de “Katma Değeri Yüksek ve İleri Teknolojideki Ürünlerin Üretimine” geçilmesi konusunda yeni planlamaların ve uygulamaların yapılması gerekmektedir. Bugünkü durumda “İthalata Dayalı İhracat” politikalarından vazgeçilmeli Ar – Ge ve İnovasyon konuları mutlak öne çıkartılmalıdır. Bu yazılanların tamamı 10 uncu ve 11 inci Kalkınma Planlarında olduğu gibi, ilgili Bakanlıkların kendi “Strateji Planlarında” da mevcuttur. Ancak, yazılı olanların uygulamaya konulması ve sonuçlandırılmasında kalıcı ve sürekli bir irade görülmemektedir. 

Türkiye’nin yukarıda kısaca anlatılan “Kısır Döngüden” çıkabilmesi için “Katma Değeri” yüksek ve ileri teknolojide kaliteli ürünlerin imalatına en kısa sürede geçmesi gerekmektedir. Ancak; kaliteli ürünlerin yapılması ve piyasaya verilmesi tek başına yeterli olmayacaktır. Esas olan, bunların kullanılması için yeni strateji ve metotların geliştirilmesi ile uygulamaya konulması kaçınılmazdır. Diğer taraftan Avrupa Birliği’ne (AB) girmeden “Gümrük Birliğine“ giren Türkiye’nin mevcut sanayisinin, korumasız kaldığı ve ayrıca “Liberal Ekonomi”nin bize göre yanlış anlaşılması (denetimsiz serbestlik) ve uygulaması sonucunda ithalatın istenen seviyenin çok çok üzerinde olması sonucunu getirmiştir. Bu durum da ithalatın dışında, piyasa denetimlerinde çeşitli sebeplere dayalı olarak da istenen etkinlik gösterilememiştir.

Yukarıdaki genel değerlendirmeden sonra Elektromekanik Sektörünü tek olarak ele aldığımızda; bize göre bu sektörün daha ileri teknolojide ve uluslararası standartlarda ürün yapmasının dışında bu öngörüye göre yapılan üretimlerin işletmeler ve sistemlerde kullanılması konusunda özellikle Kamunun mevcut “Stratejilerin” mutlaka uygulanabilir, kalıcı, sürdürülebilir olarak günümüz koşullarına uygun olarak revizyona tabi tutulması, geliştirilmesi kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır.

Doğal olarak, bu ve benzeri konularda söylenecek çok söz ve çok sayıda uygulanacak metotları ifade etmek mümkündür. TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nün mal sahibi olduğu “Elektrik Dağıtım Bölgeleri” 6446 sayılı yasaya dayalı olarak; daha ucuz ve daha iyi hizmet almak, işsizliği önlemek için 26 – 30 yılları aralığında “İşletme Hakkı” verilmek suretiyle toplam 12,7 milyar Amerikan Doları karşılığında özelleştirilmiştir. Özelleştirme için Türkiye’deki Elektrik Dağıtım Şebekesi 21 ad. Dağıtım Bölgesine bölünmüş ve özelleştirme işlemleri de 2013 yılında sonuçlandırılmıştır. Bu işlemin sonucunda Elektrik dağıtım sisteminin işletmesinde ve yenileştirilmesinde olumlu gelişmeler görülmüştür. Bazı Dağıtım bölgeleri hariç “Kayıp ve Kaçak” oranları azalarak uluslararası sınırlara gelmiş, bazılarında ise bu mümkün olamamıştır. Bunun sebepleri de yönetici kurumlar tarafından ayrıntılı olarak bilinmektedir. Dileğimiz; bu bölgelerdeki “Kayıp ve Kaçak” oranlarının da diğer bölgelerdeki seviye getirilmesi suretiyle buradaki “Kayıp ve Kaçak” oranlarının diğer bölgelerdeki halka sübvanse ettirilmesinin yani bu bölgelerdeki insanlara ekonomik bedelinin ödetilmesinin önüne geçilmelidir. 

Yukarıda kısaca anlatılmaya çalışılan kurumların denetiminde olan işlerde; kalıcı ve sürdürülebilir hizmetlerin yapılabilmesi için, mutlaka kaliteli ve standartlara uygun ürünlerin Elektrik Dağıtım Şebekelerinde ve sistemlerde kullanılması gerekmektedir. Bu konuda; öncelikle ve özellikle “Yerlilik ve Millilik” faktörleri göz önünde bulundurularak, Elektromekanik Sektöründe dünyada gelişmiş ülkelerin bu tür ürünleri ile rekabet edebilecek ve özel sektör tarafından yapılan Elektrik Dağıtım Şirketlerinin işletmesini yaptıkları bölgelerde kullanılacak ürünlerin “Kaliteli ve Standartlara” uygunluğu doğrudan işletmeyi, dolayısıyla Türkiye’nin ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. Bu anlayışın büyük ölçüde enerji kullanan diğer Kamu Kurumlarının alımlarında da geçerli olduğu unutulmamalıdır. 

Yukarıdaki tespitlerden sonra sözü edilen konulara kalıcı çözümlerin ve Elektromekanik sanayisinin gelişiminin ileri seviyeye taşınması için yapılması gerekenleri kısaca şu şekilde ifade edebiliriz. 

1 -    Türkiye’de başta Kamudaki ürün alımları olmak üzere; hiçbir şekilde “Uygulama Projeleri, Teknik Şartnameleri, Metrajları, Keşifleri ve Bloke Edilmiş Ödenekleri” olmadan yapım ihaleleri uygulamaya konulmamalıdır.

2 -    Diğer bir konu ise; EPDK’nın denetimindeki 2013 – 2018 yılları arasında 21 ad. Elektrik Dağıtım Bölgesinde yaklaşık 18 Milyar TL‘lik yenileme ve idame yatırım yapılması öngörülmüş ve bu yatırımlar programlara alınarak uygulanmaya     da başlanmıştır. Bu kadar büyüklükteki yatırımlarda kullanılacak ürünlerin kalitesi ve standartlara uygunluğu     Türkiye’nin “Elektrik Dağıtım Şebekesinin” kalitesini ve geleceğini doğrudan ilgilendirmektedir. Bu nedenle; EPDK’nın denetimindeki “Elektrik Dağıtım Şirketlerinde” kullanılan ürünlerde “Kalitenin, Standartların ve Hizmetlerin” eşit, tam ve sürekli olabilmesi için satın almalarda TSE standartlarına ve AB Direktiflerindeki kuralları kapsayan ve yine bu direktiflere de uygun olarak, ürün alımlarında; burada ifade edilen kurallarının uygulanmasının en rasyonel bir görüş olduğu kanaatinde bulunulmaktadır. 

    Bunun için yukarıda da arz edildiği üzere; Dağıtım Bölgelerinin “Mal Sahibi” konumunda olan TEDAŞ Genel Müdürlüğünün, İşletme, Bakım ve Denetleme görevini noksansız yapması için gerekli “Alt Yapı”nın tam olması gerekmektedir. Diğer taraftan da ”Düzenleyici” kuruluş olan “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)”nın yalnızca mevcut “Mevzuatlar”ında yeni düzenlemeler yapması da kaçınılmaz bir husus olarak ortada durmaktadır. Diğer taraftan, kaliteli ürün ve hizmet alımı için bu işletmelere (EDAŞ’lara) yapılacak ödemelerde iyileştirilmelerin ve gerçekçiliğin doğru olarak yapılması, bunun yapılabilmesi için de TEDAŞ Genel Müdürlüğü “Birim Fiyatları ve Tarifleri”ne göre alınan ürünlere ve yapılacak ödemelerin  TEDAŞ Birim Fiyatlarına göre yapılması hususu da göz ardı edilmemelidir.

 3 -    Uygulamada göz önünde tutulması gereken en önemli konulardan biri ise; yukarıda ifade edilen kalite ve standartlarda imal edilen ürünlerin dünyadaki pazar payı ve ihracat imkanları çok ileri seviyede artacağı gibi ithal (istisnai durumlar hariç) ürünlere de ihtiyaç kalmayacaktır. Ayrıca; Elektromekanik sektöründe “Dünya ve Türkiye Markası” ürün/ürünler yapabilme imkanına kavuşacaktır. Bunun sonucunda, Elektromekanik Sektörü “Üretim ve Kalitede” Türkiye’nin rol modeli yani bu sektörde “Marka Ürün” ve “Marka Ülke” imkanına sahip olacaktır.

4 -    İçinde bulunduğumuz süreçte özelleştirme sonucunda sistemin yürütülmesi ile ilgilisi ve sorumlusu olan “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu” (EPDK) oldukça fazla mevzuat düzenlemeleri yapmış ise de tüm sorunlar cevap verecek bir düzey de gelememiştir.  Nitekim, son olarak sistemin ve uygulamanın iyileştirilmesi yönünde; “Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Satın Alma – Satma ve İhale Prosedürlerinin Hazırlanması ve Uygulaması Yönetmeliği” yayımlanmıştır. (25.05.2016 tarih - 29722 sayılı ve 31.05.2017 tarih - 30082 sayılı Resmi Gazetelerde)    

    Söz konusu Yönetmeliklerde; ürünlerin temin edilmesi şekilleri çok ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Ancak, içinde bulunduğumuz süreçte bazı Dağım Şirketlerinin asli görevleri olan “Enerji Dağıtımı” işinin dışında Şebekede kullanılan “Elektromekanik Ekipmanlarının da Üretimine” başladıkları görülmüştür. Bu durum; Sektörde “Haksız bir Rekabet” ve sistem yöneticisi konumundaki idarelere de çok çeşitli yorumlar getirecektir. Yapılan iş her ne kadar “Liberal Ekonomi” kurallarına uygun gibi görülse de “Etik” olmadığı görülmektedir. Sözü edilen hususun sektör lehine düzeltilmesi suretiyle “Haksız Rekabet” in engellenmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu uygulamaya devam edilmesi durumunda halen sektörde üretim yapan firmaların birçoğunun “Kapanması” anlamına da gelmektedir. 

Genel Değerlendirme:
Sektör standartlara uygun ve kaliteli ürünlerin sisteme girmesi için çalışmalar yaparken yukarıda açıklanan “Özelleştirme“ konusunun dışında sektörümüz içinde bulunduğumuz süreçte aşağıdaki iki konuya çözüm aramaya başlamıştır.

A -    Serbest Bölgelerde yapılan ekonomik olarak özel desteklerle (vergi, sigorta vb. gibi) ödemeler yapmayan ve Elektromekanik Ekipmanların “İç Piyasaya” satılması sonucunda ekonomik olarak “Haksız Rekabet” oluşmaktadır.

B -    Çeşitli nedenlerden dolayı Yeterli derecede “Piyasa Gözetim ve Denetim” hizmetlerinin yapılamaması sonucunda, “CE” işareti taşıyor olmakla birlikte;  “Standart Dışı Ürünlerin” Avrupa Birliği (AB) üzerinden denetimsiz olarak Türkiye’ye kolayca “Gümrüksüz” ithal edilmesi ve sisteme girmesi hususudur. Bu tür ithalatlar için mevcut “Gümrük Birliği” anlaşmasının güncellenmesi ve “Mevzuat” durumunun iyileştirilmesinin ilgili kurumlar tarafından ele alınmalı ve her koşulda günümüzdeki uygulama Türkiye lehine değiştirilmelidir.


SONUÇ :
Liberal ekonomi adı altında yukarıda kısaca açıklanan bu tür uygulamalar, Türkiye’de gelişmiş ve daha ileri derecede de gelişmek için çaba gösteren Elektromekanik Sanayi sektörünün gelişmesine engel olmak anlamına gelmektedir. Yapılan bu yanlış uygulamanın kalıcı ve kesin çözümü için yukarıda 4 ncü maddede sözü edilen “Denetim Sistemlerin” ileri seviyede uygulamaya konulması ve ETKB adına denetim yapan ilgili kurum tarafından (yapılan denetimlerin tüm EDAŞ firmaları tarafından günümüze kadar tamamlanmış olması gereken alt yapı kapsamındaki) günümüz teknolojisi ve “CBS” programının kullanılması suretiyle yapılması gerekmektedir. Bu önlemlerin dışında; söz konusu işletmeler için proje yapan firmaların da özellikle ürün seçiminde standartlara ve üst kaliteye göre yapılmış yerli ve milli ürünleri kullanmaları konusunda ilgili kuruluşlar tarafından ileri derecede bilgilendirmeler yapılmalıdır.

Günümüzde Elektromekanik Sanayinde yer alan üreticilerimiz, kapasitelerinin hatırı sayılır büyüklükteki kısmını ihraç ürünleri için kullanmakta ve global ölçekli rakipleri ile dış piyasada rekabete girebilmektedirler. Ancak, aynı üreticilerin gerek denetim mekanizmalarının tam anlamıyla tanımlanmamış olması, gerekse de tedarik sürecinde ürünlerin ilgili standartlara ve teknik şartnamelere uygunluğunun kontrolü konusunda yetişmiş yeterli iş gücünün bulunmaması nedeniyle, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olmayan “merdiven altı” diye tabir edilen ürünler ile iç piyasada rekabet etmek zorunda kalması, AR-GE programlarına harcanması gereken bütçelerin kesintiye uğramasına sebebiyet vermekte ve sektörün teknolojik ilerlemesini sekteye uğratmaktadır. Bununla beraber dağıtım sektöründe standart dışı ürünlerin kullanılması, ürünlerin ömür beklentilerini sağlayamamasına, arızalar ile kesinti sayılarının ve sürelerinin artmasına ve beraberinde de iş gücü, üretim ve arz güvenliği kaybına sebep olmaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ve Sanayi Bakanlığının   oluşturacağı  bir  yapılanma gerçekleştirilerek tevsik edilen ürünler ile sistem dahili söz konusu olan ürünün aynı evsafta ürün olmasının sağlandığı, yeni tasarımların pilot bölge uygulamalarıyla kendini ispat ederek kullanımının yaygınlaştırılabildiği ve tüm bu verilerin istatistiksel analizlerinin yapıldığı Onaylı Üretici sürecinin tamamlanarak 21 Elektrik Dağıtım Şirketince tekil bir yapı içerisinde yürütülmesi gerekmektedir.

Kamu kuruluşlarının “İthal Ürünlerini” en az seviyede kullanılması, şebekeye giren ürünlerin “ONAYLI ÜRETİCİ”lerden satın alınması öncelikli olmalıdır. Ayrıca, KİK’nun 13.12.2017 tarihli Yönetmelik esaslarının Elektrik Dağıtım Bölgelerine alınacak ürünlerde kullanılmasının yöntemleri ve yolları için sistemlerin işletmecisi olan “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu”nun bu konuda hiç vakit kaybetmeden tüm aksaklıkları giderecek yeni bir “Mevzuat Düzenlemesi” yapması kaçınılmaz olarak önümüzde durmaktadır.
 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt