×

Işığı Müziğin Rengine Katarak Mekanın İletişim Gücünü Tasarlamak Yazı Dizisi-1


Işığı Müziğin Rengine Katarak Mekanın İletişim Gücünü Tasarlamak


Yazı Dizisi-1


Prof. Dr. Banu Manav




ÖZET

Mekân tasarımında pek çok değişken etkin rol oynamaktadır. Bu değişkenler ortamın fiziksel durumunu etkilediği gibi psikolojik durumunu da etkilemektedir. Mekânın iletim gücüne etki etmekte, konsept oluşturma sürecinde belirleyici tasarım değişkenleri olabilmektedir. Bu değişkenlerden üç tanesi ışık-müzik-renk kavramlarıdır. Bu üç değişkenin anahtar kelime olarak düşünüldüğü bir yüksek lisans dersinde, öğrencilerden bu üç tasarım bileşeninin mekân tasarımına etkisini incelemeleri, bu konuda bir proje geliştirmeleri ve sunmaları beklenmiştir. Bu yazı kapsamında, derste yapılan çalışmalardan dört tanesi tanıtılmıştır. Verilen üç tasarım değişkeni üzerinden öğrencilere bir araştırma projesi kurma aşamaları tanıtılmış, araştırma yöntemleri konusunda bilgi verilmiş, yapılan alan araştırmasının sonuçlarının, kullanılan yönteme bağlı olarak nasıl yorumlanması gerektiği tanıtılmıştır. Bu bağlamda, dersin hedefleriyle ders çıktıları öğrenci çalışmaları üzerinden değerlendirilmiştir.

1. GİRİŞ

Mekân insanın davranış ve istekleri sonucunda biçimlenir. Mekânın fiziksel boyutlarıyla ilgili tasarım parametreleri tamamlandıktan sonra, kişiler tarafından kullanılan her mekânda algılama, “duyumsal ve zihinsel” olarak iki süreçte devam eder. Bu süreçte göz ve beyin aracılığıyla mekân algılanır.

Burada “algı”, mekânı görmenin ötesindedir. Işık, mekân algılamada en etkin tasarım öğelerindendir. Işığın varlığında renkli görme gerçekleşir, içinde bulunulan mekân, fiziksel özelliklerinin yanı sıra, psikolojik özellikleriyle de “anlam” kazanır. Algı ve anlam, insan belleğinde mekânsal izlenimle ilgili bir yargıya ulaşır. Mekânın mesajı ve iletim gücüyle ilişkili olan bu yargı mekânın benliği ve kimliği ile de ilgilidir (Taşçıoğlu, 2013). Bu konu, yalnız mimarlık ve ilgili disiplinlerde değil, edebiyat eserlerinde, sinema, tiyatro vb alanlarda da karşılaşılan bir konu olmuştur.
Edebiyatta betimleme (tasvir) ve benzetme ile mekân anlatıları yapılır, mekânın kimliği, atmosferi tanımlanır. Sahne sanatlarında izleyiciye aktarılmak istenilen ileti, mekân öykülenmeleri üzerinden yapılır.

Sanat, bilim ve teknoloji ile ilişkili kavramlar bütünü olan ışık-renk-müzik, mekân tasarımında nasıl bir birlikteliğe sahip olmalıdır? Bir klasik eseri dinlediğimizde belleğimizde renkli duyumlar belirebilir mi? Görsel algının ve biyolojik ritmin bir bileşeni olarak ışık /aydınlatma tasarımı bu sürece nasıl hizmet edebilir? Bu sorulara yanıt bulmak için bir yüksek lisans dersi kapsamında alan araştırmaları yapılmıştır. Bu çalışma yürütülen ders çıktılarını değerlendirmek üzere hazırlanmıştır.

2. DERS YÖNTEMİNİN TANITILMASI

Ders kapsamında verilen araştırma konusu aşağıda belirtilen aşamalarda ilerlemiştir;

*Birinci adımda öğrencilere üç anahtar kelime verilmiş ve bu konunun mekân tasarımındaki etkilerini araştırmaları istenmiştir; bu kelimeler ışık-renk-müziktir.
*İkinci adımda öğrenciler seçtikleri bir klasik müzik eserini, öyküsüyle birlikte getirmişlerdir. Bu eserler üzerinde hep birlikte çözümleme çalışması yapılmış, notalar renklerle eşleştirilmeye çalışılmıştır.
*Üçüncü adımda öğrencilerden bu tartışmanın doğruluğunu araştırmak için bir proje geliştirmeleri istenmiştir. Bu proje kapsamında, mekân tasarımında kullanılan renk kompozisyonunu destekleyen bir müzik ve ışık/aydınlatma tasarımı ilişkisini araştırmışlardır.

*Öğrencilere bir araştırma projesi kurma aşamaları tanıtılmış, araştırma yöntemleri konusunda bilgi verilmiş, yapılan alan araştırmasının sonuçlarının, kullanılan yönteme bağlı olarak nasıl yorumlanması gerektiği tanıtılmıştır.
* Ders çıktısı olarak teslim edilen rapor; ilgili literatürü araştırmak ve terminolojiyi kullanma deneyimini öğrencilere kazandırmayı hedefleyen bir anlatım dili içerisinde ve makale formatındadır.

3. KLASİK MÜZİK ESERLERİ ÜZERİNDEN IŞIK-RENK ÇÖZÜMLEMESİ

Görsel ve işitsel algılama sürecinde; gözümüz frekans analizi yapamaz, ancak farklı dalga boylarındaki ışık dalgalarının birleşimi olan renk/renklere görsel tepki verebilme yeteneğine sahiptir. Kulağımız, ince ve kalın sesleri ayırt edebilme yeteneğine sahip olduğu için farklı frekanslardaki sesler arasında ayrım yapabilir. Farklı duyu organlarımız arasındaki bu ilişkiyi anlama ve tasarıma katma çabası bizi kullanıcı konforu açısından daha olumlu mekânlar tasarlayabilme sonucuna götürecektir. Synesthesia diye tanımlanan bu durum farklı duyu organlarının bir bütün olarak uyum yeteneğine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.





Renkler yalnızca görsel algıyı fiziksel bir uyarıcı olarak etkilememekte, dokunsal, işitsel, ısısal algıya da etki etmektedir. Bu nedenle, renk etkileşimleri sıcak-soğuk, yumuşak-sert, canlı-soluk ve benzeri sıfat çiftleri ile eşleştirilmektedir (Meerwein vd, 2007). İşitsel algı ile görsel algı, müzik ile renk ilişkisi, ışık ve sesin frekans ve dalga boyu ile ölçülebilen fiziksel büyüklükler olmasından kaynaklanmaktadır.


Notaların farklı renklerle eşleştirilmesi konusu 19.yy’dan günümüze kadar gelen bir bilgidir. Mestan ‘ın (2013) makalesinde belirttiğine göre, Overly bu konuyu örnekler üzerinden derinlemesine tartışmıştır. Newton, notaları gökkuşağının yedi rengiyle ilişkilendirmiş ve ışığı araştırırken ton aralıklarını renklerle açıklamıştır.



Newton’un örneklemesinden uzaklaşan Louis-Bertrand Castel, kendi renk ve nota sistemini tanıtarak, ‘‘do’’yu mavi renk ile sembolize ederek geliştirmiştir. Çalışmalarıyla renk ve müzik ilişkisini, fiziksel teoremlerden uzaklaştırarak, görsel bir anlatım diliyle tanıtmıştır. Bu amaçla, optik bir klavye inşa ederek, renkli ışık veren bir mekânizma geliştirmiştir. Castel’in bu icadı, renk teorisi üzerine yapılan önceki çalışmaları destekler boyuttadır.



Bu bilginin ışığında her nota bir renge karşılık gelmektedir. Renklerin kişilerde uyandırdığı fizyolojik ve psikolojik etkiler çeşitli ölçüm yöntemleriyle değerlendirilebildiğine göre, müzik ile renkler ve kişilerdeki izlenimleri de somut bir şekilde incelenebilir. Bu varsayımdan yola çıkarak klasik müzik eserleri üzerinden ışık-renk çözümlemeleri yapılmıştır.

Dersi alan öğrencilerden seçtikleri bir klasik müzik eserini (bestecisini ve eserin hikayesini) sınıfa tanıtmaları istenmiştir. Sınıfta öncelikle bu eserler dinlenmiş, ışık-renk çözümlemesi çalışması yapılmış, sonraki adımda eserlerin hikayeleriyle renk önerilerimiz eşleştirilmiştir. Bu çalışmayı dersi alan her öğrenci yapmıştır, ancak bu bölümde iki öğrencinin çalışmaları tanıtılacaktır.

Bundan sonraki yazımızda  iki öğrencinin "Vivaldi/ Dört Mevsim- İlkbahar Bölümü çözümlemesi, Rimski- Korsakov /Şehrazat çözümlemesi "  çalışmaları anlatılacaktır.



Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt