×

Endüstriyel Yangınlar ve Patlamalar 2020 Yılı Raporu Bölüm-2



Endüstriyel  Yangınlar  ve Patlamalar 2020 Yılı Raporu 
Bölüm-2


TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 

SONUÇ

Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, mesleğimizin getirdiği bilgi ve tecrübelerden dahilinde,yangın ve patlamalar konusunda söz söyleme ihtiyacı duymaktayız. 2020 yılında meydana gelen yangın ve patlamalar, yangın ve patlamaların oluş biçimleri, gerçekleştiği şehir, firma, fabrika türü, sektör, yaşanan kayıp, kategorilerine göre incelenmiş ve sonuçlar Ek-1’de detaylı olarak paylaşılmıştır. Ekteki tabloda görüleceği üzere, kazaların oluş sebeplerine ve firma isimlerine dair, medyada bilgi eksikliği mevcuttur. Bu sebeple, oluş sebepleri ve firma büyüklüğüne dair yeterli yorum yapılamamaktadır.

Rapor araştırması sırasında, firma isimlerinin sadece %23’ünün basına yansıdığı görülmüştür. Firma isimlerinin basına yansıtılmaması akıllarda çeşitli soru işaretleri yaratmaktadır. Firma isimlerinin ticari kimliğine zarar verilmemesi düşüncesiyle yapılan bu davranış, firmaların konuyla ilgili önlemleri yerine getirmesinde bir engel taşıyabilmektedir.

Yangın ve patlamaların yaşandığı firmalar, büyüklülükleri açısından çeşitlidir. Gerek büyük endüstriyel tesislerde, gerek atölye tipi üretim yapılan yerlerde yangın ve patlamalar yaşanmakta olup; bu olaylar, ölüm, yaralanma ve büyük maddi kayıplara sebep olmaktadır.

Ekonomik kriz sebebiyle sık sık dile getirilen “endüstriyel yangınların iflas durumundaki firmalar tarafından kasıtlı olarak çıkarıldığı” iddiasına, temkinli yaklaşılmalıdır. Bu tarz yangınlar olduğunu kabul etmekle birlikte, endüstriyel yangın ve patlamaların asıl sebebi olduğunu söylemek, gerçek sebeplerinin kamuoyunda görünmemesine neden olacaktır. Raporda da açıkça belirtildiği üzere,endüstriyel yangın ve patlamaların ortak sebebi, yangın, patlama, proses ve iş güvenliği için gerekli tedbirlerinin alınmamasıdır. Kasıtlı çıkarılan yangın ve patlamalar ise münferit olup, her bir olay, ayrı ayrı kanıtlanmaya muhtaçtır.

Başta İstanbul olmak üzere, birçok büyükşehirde yangın ve patlamaların önemli bir kısmının artık yaşam alanlarının yanı başında, hatta direkt içinde kalan tesislerde gerçekleştiği görülmektedir. Bu durum plansız yerleşim ve sanayileşmenin, İstanbul halkı için çok önemli bir risk oluşturduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, daha önceki açıklamalarımızda da söylediğimiz üzere, riskli üretim tesisleri Organize Sanayi Bölgeleri’nde (OSB) toplanmalı ve bu şekilde yaşam alanlarındaki riskli varlıklarının önüne geçilmelidir. Özellikle kimya sektörüne ait tesislerinin, OSB’lerde toplanması elzemdir. OSB’ler kurulurken bölgenin halk ve çevre sağlığı açısından, ekolojik ve lojistik olarak bu yükü kaldırıp kaldırmayacağı, meslek örgütlerinin, bölge halkının ve sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınarak incelenmeli, bu OSB’ler etkin bir şekilde, yetkili merciler tarafından denetlenmelidir.

Basından elde edilen bilgiler ışığında, birçok yangın ve patlama, oluş şekli itibariyle elektrik tesisatındaki sorunlar, gaz genleşmesi, malzemenin veya ekipmanın aşırı ısınması, yanıcı gaz ve sıvıların uygun şekilde depolanmaması, kaynak vb. açık alevle yapılan işlerde kurallara uyulmaması ve periyodik bakımların yapılmaması gibi basit sebeplerle meydana gelmektedir.

2020 yılı içerisinde çıkan endüstriyel yangınlar incelendiğinde, geçtiğimiz yıllarda da mevcut olan bir durumla karşı karşıya kalmaktayız. Gerçekleşen yangınların önemli bir kısmında, yangın devam ederken çalışanların binalara girerek iş yerinin maddi varlıklarını kurtarmaya çalıştıkları görülmektedir. Bu durum, yangın sonucu gerçekleşen yaralanma ve ölüm vakaları ile çalışanların ekonomik durumu arasında bir bağlantı olabileceğini göstermektedir. İşsizliğin bu denli yoğun olduğu dönemlerde çalışanların işini ve iş yerini kaybetme korkusundan dolayı, işverenin
takdirini de kazanmak amacıyla böylesine tehlikeli davranışlara yönelebildikleri söylenebilir. Bu değerlendirmenin yanı sıra, yaşanan bu gibi acil durumlarda, insan psikolojisi, işe aidiyet, çalışma arkadaşlarını kurtarma gibi faktörlerinde etkili olduğu unutulmamalıdır.

Çalışanlar, endüstriyel yangınlarda
Acil Durum Planları’na göre hareket etmeli, hızlı bir şekilde toplanma noktasına gitmelidir. İçeride mahsur kalanlar, itfaiye ve eğitimli ekipler tarafından kurtarılmalıdır. Yapıdaki yangın, diğer yanıcı malzemelere sıçrayarak, çok hızlı bir büyüyebilir, patlama yaşanabilir. Dahası, yanıcı malzemelerin doğasına bağlı olarak boğucu ve zehirleyici özellik gösterebilir. Bu sebeple, yangına müdahale eden itfaiye ve iş yerinin yangınla mücadele ekibi dahi, öncelikle kendi güvenliklerini sağlayarak yangına müdahale etmelidirler.

Yangın ve patlamaların önüne geçebilmek adına, kamuoyuna konu ile ilgili önerilerimizi tekrardan sunmak isteriz.

1. 2020 yılında küçük/büyük birçok tesiste yangın ve patlamaların yaşandığı, en az 29 kişinin hayatını kaybettiği, yine en az 239 kişinin yaralanmanın olduğu görülmektedir. Tesis büyüklüğü ayırt etmeden, gereken bütün önlemlerin alınması yasal bir zorunluluktur.

2. 30 Nisan 2013 tarihli, 28633 sayılı ‘Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik’ gereğince işletmeler, patlamadan korunma dokümanı hazırlamalı, burada belirtilen kritik noktalara göre aksiyonlar almalıdır. Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı patlamadan korunma dokümanı hazırlaması gereken firmaların listesini çıkararak hazırlamayanlara yaptırım uygulamalıdır.

3. Tesislerde yaşanan yangın/patlamalar yalnızca tesis için bir risk unsuru değildir. Çevresindeki yapılar için de benzer riskler söz konusudur. Yangın/ patlamanın etkisi ile çevredeki yapılar zarar görmekte ve can kaybı ya da
maddi kayıplar yaşanmaktadır. Mevcut tesislerde komşu yapılarıyla aralarına set oluşturabilecek şekilde güvenlik
önlemi alınması bir zorunluluktur. OSB’lerin ve fabrikaların kurulumunda yerleşim alanlarına yönelik riskler dikkate alınmalı, hali hazırda çalışan tesislerden de yerleri uygun olmayanlar tespit edilerek yerlerinin değiştirilmesi için çalışmalar başlatılmalıdır. Yer seçimi, risklerin belirlenmesi, denetim ve eğitim konularında KMO daha önce defalarca açıkladığı gibi bilgi birikimini kamu yararına sunmaya her zaman hazırdır.

4. Kimyasal madde üreten ve kullanan işletmelerde, 15.02.1954 tarih ve 6269 sayılı Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında Kanuna uygun olarak “Sorumlu Müdür” bulundurulması zorunludur. Artık işverenlerin ve yerel yönetimlerin bu zorunluluğun ne kadar önem arz ettiğini anlamaları ve kanunda yazanları hayata geçirmeleri gerekmektedir.

5. Yapılan araştırmalar esnasında, şirketlerin prestij kaybı yaşamaması için isimlerinin çok fazla basına yansıtılmadığı görülmektedir. Bu durumun, ülkemizdeki şirketler için ticari bir kazanım olduğu düşünülebilir. Ancak prestij kaybı yaşanmaması, diğer firmaların da gerekli önlemleri almadan daha tehlikeli şekilde çalışmaya devam
etmesinde bir etkendir. Firma isimlerinin kamuoyu ile paylaşılması kamuoyunun bilgi alma hakkı açısından gereklidir.

6. Büyük veya küçük ölçekli tüm endüstriyel kazaların takibi merkezi bir şekilde yapılarak, kazaların kök sebeplerini ortaya koyan raporlar, yangın ve patlamalar, uzman bilirkişiler tarafından hazırlanmalı, bu raporlar şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Bu sürece Kimya Mühendisleri Odası dahil edilmelidir. Raporlar sonucunda sorumluluğu ortaya çıkan kişi ve kurumların etkin bir şekilde yargılanarak cezalandırılması sağlanmalı, maddi cezalar caydırıcı nitelikte olmalıdır.

7. Özellikle büyük kentlerde birçok fabrika ve atölye, yerleşim yerleri içinde kalmıştır. Birçok sınai işletmenin plansızca kent içinde kalması, böyle kazaların daha fazla insanı etkilenmesi ve daha fazla can kaybına yol açması
anlamına gelmektedir.

8. Tehlikeli kimyasalların bulunduğu iş yerlerine yönelik bir risk haritası hazırlanmalıdır. Bu çalışmalar yerel yönetimlerin, bakanlıkların, başta Kimya Mühendisleri Odası olmak üzere ilgili örgütlerin ve bu risklere yakın yerlerde yaşayan halkın etkin katılımıyla gerçekleştirilmelidir. Bu çalışma kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

9. Tehlikeli kimyasal kullanan iş yerlerinin ruhsatlandırma sürecine yerel yönetimler, itfaiye ve devlet kurumlarıyla
beraber Kimya Mühendisleri Odası da dahil edilmeli, kullanılacak kimyasalların envanterinin tutulması, güvenli kullanım koşullarının sorgulanması gibi konulara denetimlerde daha fazla önem verilmelidir.

10. ABD’de faaliyette olan “Chemical Safety and Hazard Investigation Board (CSB)” ve bazı ülkelerde de benzeri
örnekleri bulunan özerk bir “Kimyasal Kazaları Araştırma Kurumu” ülkemizde de kurulmalıdır. Bu kurum, ülkemizde
gerçekleşen kimyasallardan kaynaklı büyük kazaları araştırarak kazaların kök nedenlerini ve alınmış olması gereken önlemleri tespit etmelidir. Kurum, yaptığı tüm araştırma ve tespitleri kamuyla paylaşmalı, böylece kimya endüstrisinin daha güvenli olmasına katkı sağlamalıdır.

11. Kimyasal madde kazalarında müdahale yöntemini belirleyen karar üretme süreçlerinin bilgi temelli hale dönüştürülmesi ve coğrafi bilgi sistemlerinin bu açıdan geliştirilmesi gerekmektedir.

12. Tehlikeli bir kimyasalın üretiminden son ürününe kadar oluşum aşamalarında meydana gelecek her türlü emisyon, imisyon ve ortaya çıkacak atık miktarlarının tespitinin yanı sıra olası kazalarda can ve mal güvenliğini önlemeye önemli katkı sağlayacak olması nedeniyle il ve bölge bazında “Tehlikeli Kimyasal Maddeler Envanteri” çıkarılması gerekmektedir. Kent içindeki kimyasalların envanteri tek bir elde toplanmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

13. Kamu denetiminden sorumlu birimler ve yerel yönetimlerin ilgili müdürlükleri kimya mühendisi istihdam etmeli ve mevcut kimya mühendisi sayısını arttırmalılardır.

14. Kimyasalların yönetimine dair gerekli önlemlerin alınması ve gerekli denetimlerin yapılması, ertelenemeyecek bir duruma gelmiştir. Önemli bir bölümü deprem bölgesinde bulunan ülkemizde, yaşanacak büyük bir depremde tehlikeli kimyasallar, doğalgaz ve LPG tesislerinde yaşanabilecek bir kaza, depremin zararını arttıracak hatta çok daha büyük zarar verebilme potansiyeli taşıyacaktır. Bu sebeple depreme hazırlık master planlarının sürekli güncel tutulması ve bölgesel bir eylem planı hazırlanması önem taşımaktadır. Şimdiye dek yapılan çalışmaların derlenmesi, kamuoyuyla paylaşılması ve eksiklerinin tamamlanması için vakit kaybına tahammül kalmamıştır. Bu konuda gerek Kimya Mühendisleri Odası’nın gerekse de yurt içi-yurt dışı pek çok kurumun yeterli birikimi ve çalışması vardır. Kimya Mühendisleri Odası bu konuda görev almaya taliptir ve bu rapor aracılığıyla bir kez daha vurgulamaktadır.

15. Sigorta sektörünün bu rapordaki veriler ışığında projeksiyon yapması pek çok riski azaltıcı bir etki oluşturacaktır. Kimya Mühendisleri Odası olarak sigorta sektörü ile ortak çalışmalar geliştirilmesinin önem taşıdığını düşünmekteyiz. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda bu rapor serimize sigorta firmalarının ve sektörel kurumların daha fazla veri sağlamalarını umuyoruz.

16. Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik gereği büyük endüstriyel kazaların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bildirilmesi gerekmektedir. Bakanlığın bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kaç kaza bildirimi yapıldığını ve bu kazaların içeriklerini kamuoyu ile paylaşmasının endüstriyel yangın ve patlamaların önlenmesi konusunda faydalı olacağını belirtiriz.



























Kaynak: Bu  önemli  raporu hazırlayan ve Elektrik Tesisat Portalımızda  yayınlanmasına izin veren TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul şubemize  teşekkür ederiz.
 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt