×

Değişime İstekli miyiz, Yoksa Değişim mi Bizi Zorluyor?



Değişime İstekli miyiz, Yoksa Değişim mi  Bizi Zorluyor?

Levent Taşkın 

Teknolojideki ve müşteri beklentilerindeki değişim İklimlendirme Sektörünü de şekillendiriyor.

Günümüzün vazgeçilmez trendleri;

- Zaman / Hız Trendi

- KISS Trendi (Keep it Simple and Straight -Basit Tutun)

- Yenilikçilik Trendi (Şirket cironuzun önemli bir kısmını Ar&Ge ye ayırmak)

- Tasarruf Trendi

- Sosyal Medya ve Internet ile Sosyalleşmek ve Kontrol Etmek Trendi

- Genişleme ve Çok Kültürlü Çalışabilme Trendi

- Karlı Büyüme Trendi

- Sürdürülebilirlik, Çevreyi Koruma Trendi


Bu trendler ile birlikte yeni Dünya ekonomisi üç temel kavramın bileşkesine dayanıyor:

1.Hız: Her şey gerçek zamanlı hale geliyor; hemen, şimdi, beklemesiz...

2. Bütünlük: Her şey birbirine bağlı hale geliyor; ürünler, hizmetler, insanlar, hepsi içiçe...

3. Soyutluk: Her ürün ve hizmet hem somut, hem de soyut içerik taşıyor; elle tutulmaz değerler, duygular, algının beklentiden yüksek oluşması, değerli hissettirme, önemsenme...


İklimlendirme sektöründe günümüze yön veren yukarıdaki trendlerin etkisi ile enerji verimliliği, nesnelerin interneti, uzaktan izleme ile öngörülebilir bakım ve servis ihtiyacının tespiti ve servis yapılabilmesi, akıllı cihazlar ve otomasyonlar öne çıkmıştır. Bu öne çıkan ihtiyaçlar, firmaları ürün ve hizmet geliştirmeye zorluyor. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ismini değiştirip yeni vizyonu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı adını alması, iklimlendirme sektörünün ve çevreye duyarlılığının ne kadar önemli hale geldiğinin bir vurgusu olmuştur.

Pandeminin uzun süren etkisi, tüketicinin pandemi süresince evden artık internet ile her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak çözümleri bulması, internet ile verilen hizmetlerin artması, artan enerji maliyetleri ile tasarruf ve kişisel konfor parametrelerinin bağımsız olarak ayarlanabilmesinin istenmesi doğal hale gelmiştir. Bu nedenle tüketicilerin doğal beklentilerini karşılamak için değişmek kaçınılmazdır. Müşteri beklentilerini aşacak bir ürün ve hizmetiniz var ise, her zaman tercih edilir ve müşteri ile gönül bağı kurabilirsiniz. 

Enerji tasarrufu sadece tüketicinin değil, sanayicinin ve ülkemizin de önem verdiği bir konudur. İklimlendirme sektöründeki trendlerin ürün ve hizmetlerde uygulanır hale gelmesinin önemi bu açıdan büyüktür. Çünkü, enerjiye talep her geçen gün artmaktadır. Altyapıda, binalarda, gıda talebi ve gıdaların korunmasında ve enerji santrallerinde, kullanılan enerjinin büyük oranda tasarruf edilmesi mümkündür. 

Hükümetler artan enerji ihtiyacına karşılık nasıl daha fazla enerji üreteceğine odaklanmaktadır. Aslında ana konu, nasıl daha az enerji kullanılacağına odaklanmaktır. Binalar bir ülkedeki enerji tüketiminin %40’nı harcarlar. Ayrıca global karbon emisyonunun %49 ‘u binalardan kaynaklanmaktadır. Binalarda entegre ve birbirleriyle iletişim kuran akıllı sistemler nasıl kullanırız, buna odaklanmak bu nedenle çok önemlidir.

Binalarda enerji verimliliğinin üç boyutu bulunmaktadır: 

Yalıtım, ısı kaynağı ve bina içerisine enerji akışının kontrolü. 

Burada bahsettiğimiz enerji kontrolü; ısıtma, soğutma, sıcak su ve havalandırma sistemlerinin tamamını kapsamaktadır.

Genelde enerji akışının kontrolü gözden kaçırılmaktadır. Ancak normalde enerji akışı kontrolü, enerji verimliliğinin temelini oluşturan elemanlardan biridir. Enerji verimliliği demek, bir sistemde tam olarak ihtiyacımız olan enerjiyi (daha fazlasını değil) gerekli olduğu zamanda kullanarak belirli koşul ve hizmetleri sağlamamız demektir.

Enerji sistemimizdeki dönüşümü sağlayabilmek için, yapmamız gereken iki önemli şey vardır:

İlk olarak tüm sektörlerde enerji verimliliğini arttırmalıyız. Sonrasında da bu verimlilik çalışmalarında kalan enerji talebini karbon kaynaklı olmayan enerji üretim yöntemleri ile karşıladığımızdan emin olmalıyız.

Ülkemizdeki tüm enerji sistemine bir bütün olarak bakmalı ve kendimize şunu sormalıyız: 

Sistemin hangi bölgelerinde tüketimi azaltabiliriz? Nerelerde enerji tedariğini dekarbonize edebiliriz? Sistemler arasında bağlantılar nerededir? Nasıl hızlı ve bütünsel bir sistem tasarımı oluşturabiliriz?

Bina enerji yönetimi görmezden gelemeyeceğimiz kadar dev bir potansiyeldir. Enerji akış kontrolünü optimize ederek binalarda ortalama %30 civarında enerji tasarrufu sağlayabiliyoruz. Burada bahsedilen enerji kontrol çözümleri, basit ölçümlerden üst düzey akıllı çözümlere kadar geniş bir skalanın içinde yer almaktadır. Bahsedilen yatırımın geri ödeme süresi is 2-4 yıl arasında değişmektedir. 30% enerji tasarrufu! 2-4 yıl yatırımın geri dönüş süresi! Büyük bir avantajdır.

Bina enerji yönetimi, binaların anlık enerji taleplerinin izlenerek dış ortam ve çalışma koşullarına bağlı olarak ideal çalışma ve azami verimli hali amaçlayan akıllı yazılımlardır. Bu yazılımlar binaların tüm bileşenlerini ve çıktılarını takip eder, öğrenir ve uygular. Aydınlatma, elektrik, su, doğalgaz, HVAC, güvenlik ve gözlem giriş kontrolleri, yangın alarm sistemleri, asansör, yürüyen merdiven takibi, pompa takibi, CCTV, hava koşulları, ikaz ve duyuru sistemleri bu yönetimin içerisindedir. Gerçek zamanlı enerji akışı ve iç hava kalite parametrelerini izleyerek alarmlar ve raporlamalar ile enerji tasarrufu ve konfor artışı sağlar; HVAC sistemleri için dinamik enerji optimizasyonu sunar. Akıllı enerji analizi teknolojisi ile binaların yapısı, kullanım alışkanlıkları ve çevre şartları gerçek zamanlı analizler ve karar destek sistemi ile bina kullanıcılarına binanın hayat döngüsünün nasıl olduğu hakkında bilgi vermektedir. Enerjinin nasıl tüketildiğini ve kayıp/kaçak kısımlarının tespitini yapıp, otomasyon sistemlerini doğru yönetmenizi sağlamaktadır. Bina enerji yönetiminde loT platformu kullanılmaktadır.

Bugün sahip olduğumuz teknolojilerle, sürdürülebilir bir enerji tasarrufu ve CO2 emisyonu azaltmayı çok büyük oranlarda, %40‘lara varan seviyelerde mümkün kılabiliyoruz. Bu tasarrufla şehirlerin ve ülkenin gelişmesine bulanacak kaynağı kolayca elde etmek mümkündür.

Binaların optimizasyonu ile Türkiye’de sera gazı emisyonundan 5,5 milyon aracın saldığı eşdeğer oranda tasarruf edilmesi mümkündür. Binalardaki %30 enerji tasarrufu potansiyeli kullanılsa Türkiye’deki doğalgaz ithalatında %10 azalma demektir.

Enerjiyi az üretebilen ama çok fazla tüketen bir ülke olarak enerji verimliliğine yönelik çalışmalarda hem kamuda, hem yönetmeliklerin uygulama ve denetlenmesinde, hem de özel sektördeki değişimde hız ve sürdürülebilirlik olarak Avrupa’nın gerisinde olmak, ülke ekonomimize ve geleceğimize yönelik avantajlardan tam olarak yararlanamamamız anlamına gelmektedir. 

Başta da belirttiğim gibi günümüzün vazgeçilmez trendlerine ayak uydurmak zorundayız, değişmek zorundayız. Değişime açık, doğru ve örnek uygulamaların ülkemizde yaygınlaşacağı, ürün ve hizmetlerde trendlere yönelik yenilikçi çözümlerin teşvik edileceği, bilgi ve etikliğin ön planda tutulacağı bir 2022 yılı diliyorum.
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt