×

Bir Mühendisin (Nurhan Motugan) Yaşam Öyküsü Bölüm-3



Bir Mühendisin (Nurhan Motugan) Yaşam Öyküsü
Bölüm-3


Nurhan Motugan 


Bir ara, Güney Kore Firması DONG HA işbirliği için geldi. Onlar nükleer santral da yapıyorlardı. Konuşulan rakam 7 milyar dolar civarındaydı 5 senede yaparız diyorlardı. Şimdi bunun 3-4 misli konuşuluyor zannederim Kw/saat’ i de 21 cent falan deniyor. Bu firma Libya’daki ,meşhur “men made river” büyük nehir projesini (21 milyar  dolar !) yapmıştı. Biraz bahşiş verdiniz mi diye sormuştum, başını sallamıştı! Ütopik bir proje getirisi götürüsü tartışılır. Diktatörlerin en büyük zaafları, Saddam da dahil buna benzer sorumsuz davranışları. Romanya cumhurbaşkanı da sarayına Tuna nehrinden Kanal açmıştı, Yatını önüne çekebilsin diye?? Buna mukabil özellikle Kaddafi^’nin ülkesine ve milletine pek zararı olmamıştır. Benim vatandaşım çöpçü değildir derdi, dışardan kimseyi getirmemişse çöpler şehri kaplardı. Şu anda ise, hala Saddam’ın yokluğunun sorunlarını yaşıyoruz. Saddam’ dan bir fantezi.
 

 
Devlet memurlarında boy/kilo indeksi sınırı vardı aksi halde maaştan kesiliyordu?? Koreli gurupla DİCLE üzerindeki ILISU Barajını Yapmak üzere ön anlaşma yaptık. Baraj yerine önce ben yalnız gittim sonra patronum rahmetli Gökçe Bey ile bir daha gittik. Şırnak ,nehrin diğer yakasında  en belalı yerlerden biri. PKK Barajın yapılmasını istemiyor zira güvenlik güçleri onları her yerde daha kolay yakalayabilir diye. Mamafih bir iftar yemeğinde masada yanıma Tema Vakfı eski başkanı rahmetli Hayrettin Karaca rasgelmişti. Ben kendimi takdim ederken, biraz da böbürlenme payı çıkarmak için, ILISU Barajını yapacağımızı söyledim. Övgü beklerken bana bir çıkıştı. Ne dedi, sen yeşil ovayı suyla boğacaksın falan diye bir güzel papara yemiştim. Esasında haklıydı eğer Elektrik enerjisini başka yollarla temin ediyorsan, böyle büyük HES ‘ler yapma. Ancak Barajların elektrik üretimi dışında, SU temini faydası/ büyük çapta Sulama  ve birde büyük feyezanlara karşı nehirin su rejiminin tanzimi gibi görevleri vardır . Elektriğe gelince Kömür kötü diyoruz doğru ,Doğalgaz dışa bağımlı ,nükleer atıkların  bertarafı tehlikesi peki bu enerjiyi nerden, nasıl temin edeceğiz. Tabii o ara HASANKEYF su altında kalacak  problemi ortaya çıktı .İlaveten, batı ülkeleri kredi vermeye ve ortaklığa yanaşmadılar, neticede bu projede ortada kaldı. Biz ATATÜRK Barajını yaparken IRAN VE IRAK arasındaki harp bütün şiddeti ile devam ettiği için ,bize karşı su kozunu batı ülkelerinde  fazla kullanamamışlardı.. ILISU’ya bizim ATATÜRK Barajından arabamız ile gittik Mardin’de DSİ  Bölge Müdürü bize kendi arabasını verdi ve birde mühendis  kattı yola çıktık. Şoför arabayı öyle hızlı kullanıyordu ki ,sordum bir sebebi varmı diye? Burada öyle yaparız, PKK kurşunlarından sakınmak için demişti. O günlerde Dargeçit’te ciddi bir olay olmuştu. Yol üzerinde Midyat’ta durduk bir çay içelim dedik ama adeta eğreti oturduk ,sanki orası bizim bir parçamız değilmiş gibi. Baraj yerinde mühendis tembih etti, guruptan ayrılmayalım, beraber dolaşalım diye. Kendi imkanlarımızla finansı karşılayalım diye düşündük ama gücümüz yetmedi devam edemedik. ILISU ,takriben her şeyi ile ATATÜRK Barajının  yarısı kadardı. Yol üzerinde bizde eskiden çalışmış bir mühendisimizin Kontrol olarak çalıştığı ufak bir baraja uğradık ,sohbet ettik. Tabii oraya intibak etmesinin zor olduğunu söyledi O ara müteahhidin Şantiye Şefi mühendis geldi, kürt kökenli , oralı biri ve duruma uyan bir yapısı vardı. Ondan başkası orada yapamazdı.?
 


Her ne ise ILISU Barajı çok safhalar geçirdi , yerli iki firmamız aldı, uzun gecikmeler oldu ,bitip bitmediğini bilmiyorum, sormadım. Mamafih devreye girdiğini de duymadık. Çok seneler geçti!! Fırat ve Dicle nehirleri deyince aklıma bir hatıra geldi. Bağdat’tayım, Demiryolları Genel Müdürü bir hanımdı, odasındayım, Bağdat-Basra Demiryolunun İhale dosyasını satın  alacağımı söyledim. Proje 6 milyar dolardı. Hangi Firma dedi? ATA İnşaat deyince birden parladı. ”Ne sen hem orada Baraj yap suyumuzu kes ,hem de benden iş iste dedi?:Bende vermeyeceksen kalsın dedim ama cevaben” yok yok demişti. “ 

Daha sonra dosyayı verdiler ve uzun süre diğer ortaklar (GAMA, Brezilya Mendes Junior ve STFA),çalıştık, olmadı o  da uzun bir hikaye. 

Yurtdışında en çok gidip geldiğim ve iş kovaladığımız Ülke İRAN oldu. İran/ IRAK harbine rastladı ve füzeler etrafımızda uçuyordu o heyecanı rahmetli Özal ile birlikte Tahran havaalanında yaşadık. Üstelik Özal ertesi hafta Saddam’ın davetlisi olarak Irak’a gidecekti. İran’da her kesimden iyi ilişkiler kurduk derim ama bu birazda abartılı olur. İran dışarıya hala kapalı çok açık değildi. Ancak ATATÜRK Barajındaki büyük başarımız özellikle Enjeksiyon işlerindeki ( iki mil metre) iş tecrübemiz bize yakın davranmalarını sağlıyordu. KARUN- 4 Barajı büyük bir projeydi ve bütün dünyadan seçilen 5 müteahhitten biriydik. Iki Koreli Firma, bir Alman birde İranlı bir konsorsiyum vardı. Çok çalıştık zorca bir projeydi, neticede zarfları verdik. Önümüzde açılıyordu. Yanımda Koreli HYUNDY ve DAELİM firmaları beklerken ahbap olduk. Kartımı verdim ATA İnşaat yazıyor tabii Hyundai sordu bu ATA ne dedi? Bende ATATÜRK Barajından geliyor dedim. “”AAA dedi ATATÜRK O ÇOK BÜYÜK Bir İnsan” ”İhaleyi DAELİM kazandı bir sanayii firması, Baraj tecrübeleri pek yok. Zaten bir süre sonra bana geldiler ortak olalım dediler fakat patronlar Kabul etmedi kaldı. Bizim ATATÜRK Barajında müşavir Alman LAHMAYER  firmasının   mühendisi orada görevliydi. İhaleden çıkınca ona rastladım kaybettik dedim. Cevaben üzülme kazansaydın işin sonunda çok daha fazla üzülecektin demişti. İranlılar zor insanlar birde maalesef samimi ve güvenilir değiller. Bir defa patronlardan rahmetli Gökçe beyi de götürmüştüm Barajlar Daire Başkanına da çıkıldı ama göz göre göre yalan da söylendi. Alman Mühendis haklıydı galiba. İran macerası da böylece bitmiş oldu?

 
Son olarak ATA  olarak Çamlıca’ daki arsamız üzerine 120 dairelik bir site yaptık güzel bir proje oldu. ATA olarak ilk bina projemizdi, ismimiz Barajcı idi. Kalite olarak başarılı olduk diyebilirim  ancak 2001 ekonomik krizine rasgeldi. Zar zor sattık ve defter de böylece kapandı 2012 de ATA’dan ayrıldım kendi isteğimle YAPI MERKEZ’ine müracaat ettim. Başkan danışmanı olarak. Patron Ersin Arıoğlu  beyin yanında üç sene kadar çalıştım ve gene kendi isteğimle bu güzel firmadan çok iyi intibalarla ayrıldım. HUKUK ile uğraşacağıma on sene önce bu firmaya gelmemiş olduğuma üzüldüm. Hala münasebetlerimiz devam eder. Ata’da   patronlardan gençleri de dahil hepsi vefat ettiği için ikinci nesiller ATA dışında kendi firmaları ile devam ediyorlar. Onlarla da temasım devam ediyor tabiatı ile jenerasyon farkı var.

Urfa’da başladığımız ve bilahare Denizli Acıpayam’da devam ettiğimiz Hayvancılık projemiz inşaatın dışında olmakla beraber, severek yakın takip ettiğim  bir konu oldu. Urfa’da KOÇ’ la beraberdik. Acıpayam’da  ise Ethem Sancak ile ortaktık. Hayvancılık, besi ve yem üzerine ciddi bilgi sahibi oldum. Ülke için çok faydalı bu konuda Bilgi sahibi oldum.Projeyi takip ederken aylık toplantılarda  finansal tablolar üzerinde de geniş çalışma imkanı, mühendislerin genelde uzak olduğu finans konusunda nispeten az da olsa bilgilenmem konusunda  fayda sağladı.

Yukarda yazdığım hadiseler doğrudur ancak o günün koşullarını aksettirir, başka türlü yorumlamamak gerekir.
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt