×

İnşaat Mühendisliği veya (Medeniyetin Deha ile Tasarımı)

insaat-muhendisligi

Deniz Metin
İnşaat Mühendisi Adayı

Üniversite sınav sonuçlarının açıklandığı gün hayatımdaki en mutlu günlerimden biriydi. Zorlu ve emek dolu geçen hazırlık sürecini başarıyla tamamlamıştım. Yerleştirmeler sonucunda inşaat mühendisliği bölümüne yerleştim. Bu yıllardır hayalini kurduğum bir durumdu.

İnşaat mühendisliği bölümüne isteyerek girmiş olmama rağmen başlangıçta inşaat sektörü hakkında çok da fazla fikir sahibi değildim. Üniversiteye başladığım yıllarda sektöre ve mesleğe dair araştırma ve öğrenme sürecine girdim. “İnşaat mühendisliği” kavramının İngilizcede “Civil Engineering” şeklinde adlandırıldığını öğrendiğimde bu tanımı çok garipsemiştim. Tamlamadaki iki kelimeyi de ilk anda yadırgamıştım. “Civil” kelimesinin “civilization” yani Türkçe “medeniyet” anlamında kullanıldığını anladığımda beynimde şimşekler çakmıştı. Bu meslek, “inşaat”la kısıtlanamayacak kadar geniş bir alandı. Medeniyetler, benim meslektaşlarımın ellerinde şekillenmiş ve bugünkü halini almışlardı. İnşaat mühendisliği, Türkçe’deki kısıtlı adıyla anlaşılabilecek bir meslek değildi. İnşaat mühendisliği evimizdi, okulumuzdu, iş yerimizdi, yürüdüğümüz yoldu, trafikti, içtiğimiz suydu, evimizi aydınlatan elektrikti, yediğimiz yemekti, arabamızdı, uçtuğumuz uçaktı... Kısacası hayatımızın her alanına dokunan, medeniyeti yaratan ve geliştiren bir meslekti.

Peki bu “engineer” yani “mühendis” kelimesi de neyin nesiydi? “Mühendis”in kelime kökeni olan hendese Arapça’da “ölçmek” ve “geometri” anlamına geliyordu. Bu mantığımda kolayca oturtabileceğim bir durumdu. Fakat “engineer” da neyin nesiydi? Çağrıştırdığı tek anlam “motor”du. Mantıksal açıdan pek bir karşılığı yoktu. Biraz daha araştırdığımda ise “engineer” kelimesinin özünde çok daha derin anlamlar içerdiğini anladım. Kelime köken olarak “genius” yani “dahi” kelimesinden geliyordu. Latince kullanımı olan “ingeniare”nin tam anlamıysa “mucit tasarımcı”ydı. Bütün bunları öğrendiğimde gerçek bir aydınlanma yaşamıştım.

Peki neden biz mesleğimizi adlandırmak için bu dar kelimeleri kullanıyorduk? Bu hala cevabını aradığım bir sorudur.

Acaba bu sorgulamayı kaç meslektaşım yapmıştı? Kaç meslektaşım, mesleğinin gerçek tanımının “medeniyetin deha ile tasarlanması” olduğunun farkına varmıştır? Neden bize en başta mesleğimizin gerçekte ne olduğu anlatılıp ufkumuz açılmıyordu da, doğrudan kendimizi hesapların ve formüllerin içerisinde buluyorduk? Bu durum benim neslimden önce de benzer şekilde miydi, yoksa büyüklerimiz bizden daha geniş bir vizyona sahip olma imkanı bulmuşlar mıydı?

Günümüzde inşaat sektörünün sebep olduğu doğa katliamlarını, sosyal travmaları, iş cinayetlerini gördükçe; inşaat uygulamalarının hantallığını ve düşük verimliliğini fark ettikçe meslektaşlarımın mesleğe dair “medeniyetin deha ile tasarlanması” vizyonuna sahip olmadığını düşünmek istiyorum. Aksi taktirde sorun vizyonsuzlukta değil karakterde olacaktır. Sektörün bir çalışanı olmadan önce sahip olduğum en büyük korku budur.
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt