×

Neopozitivizm Karikatürlü Felsefe Notları Bölüm-14




Neopozitivizm Karikatürlü Felsefe Notları
Bölüm-14

Bertrand Russell



Hazırlayan ve  Derleyen:  Erdemir Toykan
 

Logical Atomism



Sözlük:

Logical Atomism (Mantıksal Atomizm): 20.yy başlarında analitik felsefenin gelişmesiyle ortaya çıkan felsefi görüştür. Başlıca temsilcisi Bertrand Russel’dır.  Viyana Çevresi filozofları, Wittgenstein  (Tractatus Logico- Philosophicus) (daha sonra bunu reddetti), Carnap  temsilcileri. Gustav Bergmann ayrıca, Urmson’un İdeal bir fenomanalist dile odaklanan bir atomculuk biçimi geliştirdi. Bu tür teorinin adı, 1911’de Russell tarafından  ‘’ Analitik Gerçeklik’’ olarak yayınlandı. Dünyanın hiçbir parçasının, bütün varlığın bilinmediği bir şekilde bilinemeyeceği şekilde inancı (monizm). Mantıksal Atomizm, mantıksal bütüncülüğe veya mantıksal analizin bir tür tahrifat olduğu mutlak idealistlerin ‘’monistik mantığına’’ gelişmiş bir alternatif olarak anlaşılabilir. ‘’ Kuram, dünyanın daha fazla parçalanamayan ve her biri diğer gerçeklerden bağımsız olarak anlaşılabilen nihai mantıksal ‘’gerçeklerden’’ veya ‘’atomlardan’’ oluştuğunu savunur (Vikipedi). 

Explain: Açıklamak
I could have died: Ölmüş olabilirdim
Seems: Görünmek, gözükmek
Different: Farklı
Brighter: Parlak
I have always dreamed of doing: Her zaman bunu yapmayı  hayal ediyordum
Fullest: Dolu dolu
To live life to the fullest: Hayatı dolu dolu yaşamak
Grounding: Temellendirme,esas, topraklama
Try: Denemek, teşebbüs etmek
Fail: Başarısız olmak
Paradoxes: Paradoks, çelişki
Multi: Çoklu
Tried: Denenmiş
Sets: Kümeler
Contain: İçermek, kapsamak 
Tiers: Dizi, sıra


Bertrand Arthur William Russell
1872-1970  Trelleck , Birleşik Krallık
Britanyalı filozof, matematikçi, tarihçi ve toplum eleştirmeni.

Mantıksal Atomculuk Felsefesi: 

Savunduğum felsefe, çoğunlukla bir tür gerçeklik olarak kabul edilir. Mantığı felsefedeki en temel alan olarak görüyorum ve bence bu okullar, metafizikten çok mantıkla sınırlandırılmalıdır.  Benim kendi mantığım atomiktir. Felsefemi, en başa eklenecek sıfatlar olsun olmasın, ‘’gerçeklik’’ yerine ‘’mantıksal atomculuk’’ olarak kullanmayı tercih ederim. Matematiksel önermelerin çözümlemesi, beni bir kimse çoğulculuğu ve ilişkilerin kabul etmedikçe, en parçalı hakikatlerin bile açıklanamayacağına ikna etti. Bir rastlantı beni Leibniz’in çalışmalarına sürükledi ve en özel görüşlerinin çoğunluğunun saf mantıksal fikirlere dayandığını, her önermenin özne ve yükleme sahip olduğu sonucuna vardım. Bu Leibniz’in Spinoza, Hegel, Bay Bradley’in paylaştığı bir fikirdi, bu reddedilirse, bütün bu filozofların metafiziklerinin dayandığı temel parçalanır. Böylece beni felsefeye iten asıl soruna geri döndüm; isim vermek gerekirse, geleneksel felsefeden çok daha faydalı olduğunu kanıtlamış, büyük ölçüde Peano ve Frege’den türetilen yeni mantığın uygulandığı matematiğin temelleri sorunu.



Olgular ve Önermeler: Mantıksal Atomculuk Felsefesi olarak adlandırdığım, matematik felsefesi üzerine düşünme sürecinde kendini baskın kıldı, buna karşın ikisi arasında ne derece mantıksal bağlantının olduğunu apaçık bir şekilde söylemem zor. Bu söylediklerim benim kendi kanılarımdır.



Matematiğin İlkeleri’nde (The Principal of Matematics), kanıtladığım üzere, matematiği çözümlediğimizde onu her zaman mantığa dayandırıyoruz.  Savunduğum mantık, Hegel’i ya da çok takip eden insanların monistik (açıklaması: yukarıda sözlükte) mantığına karşıt olmak suretiyle atomcudur; dünyanın görünen çokluğunun sadece tek bir bölünmez gerçekliğin safhalarından ve gerçek olmayan bölümlerinden meydan geldiğini kabul etmiyorum. Öğretimin adına mantıksal atomculuk dememin sebebi çözümlememden arda kalan bir şey olarak ulaşmak istediğim atomların fiziksel atom değil, mantıksal atomlar olmasıdır. Bunların bazıları, ‘’tikeller’’ (küçük renk veya ses parçaları gibi anlık şeyler) diye adlandırdıklarımdır.  Bazılarıysa, yüklemler, ilişkiler ve benzerleridir. Varmak istediğim atom mantıksal çözümlemenin atomudur; fiziksel çözümlemenin atomu değildir.

Bence bütününde Descartes’ın benimsediği yöntem biçimi doğrudur, işe olaylardan şüphe ederek başlamalısınız ve bir şeye hataya sebebiyet verebileceğinden emin olmadığınız için değil; açıklığından dolayı şüphe edemeyeceğiniz fikrini sürdürmelisiniz; çünkü sizi hata olasılığından koruyan bir yöntem bulunmamaktadır. Kusursuz güvenlik arzusu her zaman düşmekte olduğumuz tuzaklardan biridir ve her şeyde olduğu gibi bilgi alanında da savunulmaz bir durumdur. Olguların nesnel dünyaya ait olduklarını gözetlemek önemlidir. Özel bazı durumlar haricinde bunlar, bizim düşüncelerimizle veya inançlarımızla yaratılmamışlardır. Birçok farklı olgu türü vardır. ‘’Bu beyazdır’’ gibi tikel olgular, ‘’Tüm insanlar ölümlüdür’’ gibi genel olgular vardır. Tikel olgular kadar genel olgulara sahip olmadan dünyayı tamamen tanımlamayı bekleyemezsiniz. ‘’Sokrates hayattaydı’’ olumlu bir olgudur. ‘’Sokrates hayatta değildir’’ olumsuz bir olgudur. Fakat bu ayrımı kesinleştirmek zordur. Eğer ben ‘’Sokrates ölüdür’’ dersem, bu ifadem Atina’da çok uzun zaman önce fizyolojik olarak gerçekleşen bir durumdan dolayı doğru olacaktır. ‘’Kütleçekim, mesafenin karesine zıt olarak’’ değişir dersem, ifadem astronomik olguya göre doğru olacaktır. ‘’İki kere iki dört eder’’ dersem, ifademi doğrulayan matematik olgudur. Eğer ‘’yağmur yağıyor ‘’dersem, dediğim belli bir hava durumu çerçevesinde doğru veya durum gerektiğinde yanlış olabilir. İfademi doğru yapan hava durumu ’’olgu’’ diye adlandırmak durumunda olan şeydir. Olguların nesnel dünyaya ait olduklarını gözlemek önemlidir. Bunlar (özel bazı durumlar hariç), bizim düşüncelerimizle veya inançlarımızla yaratılmamışlardır.

Bir önerme sadece bir semboldür. Parçalarının semboller olduğu durumlarda önerme karmaşık bir semboldür. Birkaç kelime içeren bir cümlede, bu kelimelerin her biri bir semboldür. Felsefede kesinlikle temel olduğu düşünülen kavramlardan bazıları tamamen sembolizme karşı hatalardan- örneğin varoluş veya gerçeklik kavramı diyelim- doğmuştur. Bu iki kelime felsefede tartışılan birçok şeyin yerini tutmaktadır.

Anlam kavramının her zaman az ya da çok psikolojik olduğunu ve ne anlamın ne de bu yüzden sembolizmin saf mantıksal bir kuramına ulaşmanın mümkün olduğunu düşünürüm. Eminim ki, sembolizm kuramı ve sembolizmin kullanışı saf mantıkta, çeşitli bilişsel ilişkileri ele almadan açıklanabilecek bir şey değildir. Önermelerin olgular için birer ad olmadığı tarzındaki şeyleri anlamak oldukça önemlidir. Bir sadece tikel bir şeyi adlandırır. Önermeler olgu adları değildirler. Bir önermeyi doğru veya yanlış yapan şeyi asla mantıksal özne durumuna koyamazsınız.


Russell’ın atomcu mantığı, günümüzün ‘’memetik’’ zihin felsefesiyle birçok alanda birleştiği için güncelliğini korumaktadır (Mem ya da Meme, Richard Dawkins’in ortaya attığı kültürel iletim birimidir. Dawkins’e göre nesiller değiştikçe, kültürel ve sosyal içerik bir sonraki nesle memler tarafından aktarılmaktadır. Bu tıpkı biyolojiğin DNA tarafından aktarılması gibidir (Vikipedi)).


Mantıksal Atomculuk Felsefesi:

. Olgular ve Önermeler
. Tikeller, Yüklemler ve İlişkiler
. Atomik ve Moleküler Önermeler
. Birden fazla fiili önermeler ve olgular: İnançlar, vs
. Betimlemeler ve Eksik Semboller
. Tipler kuramı ve Sembolizm: Sınıflar



Felsefenin Problemleri: (Klasiklerle Felsefe, Nigel Warbuton)

Felsefenin Problemleri (1912 yayınlanış tarihi), Batı Felsefesi Tarihi ile birlikte 1980 yıllarına üniversitede felsefeyi okumayı düşünen öğrencilere önerilmesi en fazla olası olan kitaptı. Bertrand Russell filozofların sorduğu pek çok soruya felsefenin kesin yanıt vermediğini kabul eder. Ama bu felsefenin zaman israfı olduğu anlamına gelmez.  Derin sorular sormaktaki yaşamı daha çekici kılar, ve rahat varsayımlarımızın yüzeyin biraz altında çok daha tuhaf bir dünyanın yattığını açığa çıkarırız. Felsefenin verebileceği şey, kesinliğin gerisinde inançlarımızı düzene sokma ve bu inançları edinme yollarıyla ilgili bazı iç görüler kazanma olanağıdır. Felsefe bize kesinlikler vermese bile, temel inançlarımızın konusunda yanılmamızı daha az olası yapabilir. İnançlarımızı hiç sorgulamazsanız, eleştirel değerlendirmeye tabi tutulmaya hiç ihtiyacı olmayan önyargılarla yapışıp kalabilirsiniz. Felsefi tefekkür yaşamlarımızı salt bireysel kaygılarından uzaklaştırır ve bizi ‘’evrenin yurttaşları’’ olmaya doğru harekete geçirir. Bu tarafsız ruhla büyüklüğü tefekkür ederken zihinlerimiz de büyür. Felsefenin insanlık içinde değeri, bu faktörlerin birleşmesinde yatar. Bertrand Russell’a göre felsefe, hem bilimde hem de gündelik yaşamda kullandığımız ilkeleri soruşturma ve ortaya çıkan her tutarsızlığı eleştirel incelemeye tabi tutma faaliyetiydi. Bu her şeyi kuşkuda bırakan yıkıcı bir kuşkulukla sonuçlanmamalıdır. Felsefi Problemlerinin bir teması ise, algısal deneyimlerimizin var olması gibi, kuşkunun ötesinde olan inançların var olmasıdır. Fiziksel nesnelerin gerçekte bize göründükleri gibi oldukları inancıysa felsefi kuşkuya açıktır. Kitabın büyük bölümü, duyular aracıyla ve akılla edinildiği şekliyle dünya bilgimize dair sorularla odaklanır. Bertrand Russell, bütün bilgilerimizin nihayetinde içgüdüsel inançlara dayandığını ve onlardan kurulu olduğuna inanıyordu.

Tanışıklık yoluyla bilgi ile betimleme yoluyla bilgi ayırımı Bertrand Russell için önemli bir ayrımdır. Şeylere ilişkin bilgimiz tanışıklık yoluyla ya da betimleme yoluyla gelir. Tanışıklık yoluyla gelen bilgi bütün bilgimizim temelidir. Duyu verilerimin doğrudan bilgisine, anılarımızın da tanışıklık bilgisine sahibiz ve iç gözlem yaptığımız zaman, kendi duyularımızın tanışıklık yoluyla bilgisine sahip oluruz. Betimleme yoluyla bilgi ise, bizi doğrudan tanışıklığımızın ötesine götüren bilgi türüdür. Avustralya’yı ziyaret etmemiş birisinin Canberra’nın Avustralya’nın başkenti olduğunu bilmesini içerir. Duyu verilerine karşıt olarak gerçek fiziksel nesnelere ilişkin bilgimiz de betimleme yoluyla bilgidir. Betimleme yoluyla bilgi, doğrudan kişisel deneyimizin ötesine geçip, kendimizin bizzat deneyimlemediğimiz şeyleri bilmektir. Anladığımız her önermenin eninde sonunda, tanışıklık yoluyla bildiğimiz bazı şeylere bağımlı olması gerektiği Felsefe Problemlerinden biridir.

Bertrand Russell, Immanuel Kant’ın apriori bilgisini reddeder ve a priori bilginin doğrudan dünyayla ilgili olguların değil, ilişkilerin ve niteliklerin bilgisi olduğunu savunur. 

Deneyimi kullanarak tümevarım ilkesinin güvenirliğini kanıtlayamayız.  Tümevarım ilkesini haklı çıkarmak için için tümevarımı kullanmak olur. Ama geleceğin geçmiş gibi olmayacağını da eşit ölçüde kanıtlamalıyız.

Bertrand Russell felsefeyi bireysel kaygılarımızdan bir adım geri durmanın, belirsizliklerimizi kendimize ifşa etmenin bir yolu ve dogmatizmin panzehri olarak nitelendirdi. Bertrand Russell’In talebesi olan Wittgenstein felsefenin problemlerinden nefret ediyordu. Wittgenstein’ a göre felsefi sorunlar, dilin yapamadığı şeyleri yapmaya zorlanmasından kaynaklanmaktaydı. Felsefe bir gizem duygusu yaratma değil, gizemi ortadan kaldırma süreci olmalıdır.

Bertrand Russell felsefeyle ilgili daha çok şey öğrenmek isteyen öğrencilerin büyük filozofların özgün eserlerini okumasını felsefe elkitaplarına yönelmekten ‘’hem daha kolay hem daha yararlı’’ bulacaklarını iddia eder. Platon, Descartes, Leibniz, Berkeley, Hume ve Kant’ın eserlerini sıralar. Fakat, Spinoza’nın Etika’sını ana temalara ilişkin bir yorum olmadan okumaya çalışmak, bir öğrenci için kafasını taştan bir duvara vurmayı önermek kadar yararlıdır.

Sözlük:

Apriori: Deneyimden bağımsız bilgi
Betimleme yoluyla bilgi: Dolaylı biçimde öğrendiklerimiz.
Duyu verileri: Gördüğümüz ve başka türlü duyumsadığımız şeyler
Epistemoloji: Bilgi teorisi
Kuşkuculuk: Temel inançları sorgulama
Metafizik: Gerçekliğin doğasını inceleyen felsefe dalı
Rasyonalizm: Gerçeklikle ilgili hakikatleri tek başına düşünceyle keşfetme girişimi
Tanışık yoluyla bilgi: Doğrudan deneyimden bildiklerimiz.

Bu gün 14. yazımla tamamlamış olduğum Neopozitivizm, Viyana Çevresi, Modern Mantık, Analitik Mantık ile ilgili yazı dizisinin  sonuna gelmiş bulunuyorum. Daha önce Karikatürlü Felsefe Notları ile ilgili 100 yazım daha bulunmaktadır. Belki, ileride tekrar felsefe ile ilgili yazılar yazacağımı ümit ediyorum. Bu yazılarımı takip ettiğiniz için teşekkür ederim. Yazılarımda benim hiçbir yorumum olmamıştır. Okuduğum kitaplardan derlemiş bulunuyorum.

Erdemir Toykan.



Program:

ETP-1 Neopozitivizm    Viyana Çevresi-1
ETP-2 Neopozitivizm   Viyana Çevresi-2
ETP-3 Neopozitivizm   Viyana Çevresi-3
ETP-4 Neopozitivizm   Ludwig Wittgenstein- 1 (hayatı)
ETP-5 Neopozitivizm  Ludwig Wittgenstein- 2 (1. dönemi)
ETP-6 Neopozitivizm  Ludwig Wittgenstein- 3 (2.dönemi)
ETP-7 Neopozitivizm  Ludwig Wittgenstein- 4 (eserleri)
ETP-8 Neopozitivizm Kurt Gödel-1 (hayatı)
ETP-9 Neopozitivizm Kurt Gödel-2 (Viyana Çevresi) (teorileri)
ETP-10 Neopozitivizm  Rudolf Carnap-1
ETP-11 Neopozitivizm Rudolf Carnap-2
ETP -12 Neopozitivizm Rudolf Carnap-3 (metafizik, etik, psikoloji)
ETP-13 Neopozitivizm Olasılık Kavramı, Bilimde Teori ve Öngörü, Sayılar Sistemi, Ampirizm, Semantik Dil, Ontoloji
ETP-14 Mantıksal Atomizm Bertrand Russell 


     Kaynaklar:

1.  Viyana Çevresi                 Hasanhan Taylan Erkıpçak (Almanca aslından çeviren) (Pinhan Felsefe yayınları)
2.  Ludwig Wittgenstein                                         Edward Kanterman (Ketebe yayınları)
3    Wittgenstein Üzerine                                       Jaakko Hintitkka  (Sentez yayınları)
4.  Wittgenstein (Dil Yörüngesinde Felsefe)          Hüseyin Subhi Erdem   (Köprü kitap)
5.  Gödel'in Tamamlanmamışlık Kuramı                Rebecca Goldstein (Alfa kitap)
6.  Rudolf Carnap                                                  Ercan Salgar (Otorite kitap)
7.  Felsefe ve Mantık Yazıları                               Teo Grünberg (cogito-YKY)
8.  Klasiklerle Felsefe                                            Nigel Warburton (Alfa felsefe)
9.  Mantıksal Atomculuk Felsefesi                         Bertrand Russell
11. existentialcomics                                             Karikatür ve İngilizce Metin
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt