×

Kibir ve Ukalalık İletişimde Yöneticinin En Büyük Hatasıdır

Kibir ve Ukalalık İletişimde Yöneticinin En Büyük Hatasıdır

Levent Taşkın 
 



Kibir, iş hayatında huzursuzluk yaratmakla, ekip çalışmasını yok etmekle ve başarısızlıkla eşdeğerdir. Kibirli yönetici dinlemez ve insana saygı göstermez. Başkalarının fikri onun için değersizdir, kendisinin her konuda fikri vardır zaten. Tek karar veren, her şeyi bilen olmayı sever; kısacası burnu büyük tanımı onlar için konulmuştur. 
Kibirli kişi, yaptığı her şeyden o kadar emindir başkalarının fikirleri onun için en hafif tabirle çöptür. Bu da iş piyasasında tek adamcılığı doğurmaktadır. Burnu büyüklük, başka burunların nefes ve koku almasına kadar engel olur.

Bir toplantıda kibirli yöneticiniz işle ilgili fikrinizi dinler gibi görünür; ancak bir şekilde beyninin arkasında size vereceği cevabı düşünür; çünkü zaten onun fikri farklıdır ve cevabı size hazır olmalıdır. Kısacası sizi dinlemez ve bir şekilde bunu normal karşılar. Ya siz? Her defasında kendinizi önemsiz hissetmekten yorulmaya ne kadar dayanabilirsiniz?

Kibirli kişi, hem sosyal yaşamında hem de iş yaşamında kendisine sahte bir korunma alanı ayırmıştır. Kibrinden yanına yaklaşamamak tabiri de tam olarak bu noktayı işaret etmektedir. Kibir öyle bir hal alır ki kişinin etrafında adeta feodal duvarlar olarak yükselir. Kibir, iyileştirici değil kurutucudur. Tamamen olumsuz olan duyguların daha büyük olumsuz duygular doğurmasına neden olur.

Hemen hemen her şeye itiraz eden kibir, iş piyasasında mutlak başarısızlığa da doğrudan etkilidir.

Kibirli yöneticiden bahsettikten sonra bir de “Ukala Yönetici “hakkında tecrübemi paylaşmak istedim. Ukala yönetici de takım ruhunu ve takımdaki iletişim ile paylaşımı yok eden zararlı bir asalak gibidir. O hep her şeyi bildiğini zanneder. Her konuda fikri vardır, başkalarıyla hep iddialaşır; o da dinlemeyen arızalı modeldendir. Hem iletişimi ve hem de dinlemediği için karşı tarafın motivasyonunu öldürür. En sonunda “ben bununla niye konuşarak sinirimi bozayım” diyerek geri çekilirsiniz.

Cahille ve ukala ile tartışmak büyük zaman kaybıdır ve sonuç getirmez.

Ukala yönetici bir de doğru biliyorsa yandınız. Bu durumda en büyük zevki insanların yüzüne karşı bildiğini çok sert ve ezici şekilde söyleyerek böbürlenmesidir. Çünkü doğru bildiği bir şeyle karşı tarafı ezmeye bayılır ve zevk alır. Ukalalığın bilgisi az ama bunun farkında olmayan, koltuğundan korkan yönetici tiplerinde sıklıkla göründüğünü gözlemledim. Bilgi, karşısındakini ezmek veya ukalalık yapıp rencide etmek için değil; paylaştıkça birilerine faydalı olmak için kullanılmalıdır.




Egonun tavan yaptığı ve kibirin insanları canından bezdirdiği bir yönetim tarzı ile uzun zamandır baş etmeye çalışıyoruz. Ben odaklı, her şeyi bilen ve karşı fikre kapalı, itaat bekleyen bir tavır ile alçak gönüllülük tamamen zıt kardeşler gibi. Lider veya iyi bir yönetici olarak yeterince alçak gönüllü olabilmeyi başarabiliyor muyuz? 
Şu bir gerçek ki günümüz yöneticiliğinde başarı ve sonuç alçak gönüllülük ile geliyor. ‘’Alçak gönüllü olan bir liderin ekibi fark yaratıyor.’’ 

Alçak gönüllülük ve liderlik bir araya geldiğinde sürdürülebilir bir başarı için en etkili silah olur. Liderdeki hırs ve cesaretin, çok iyi bir şekilde alçak gönüllülük ile sıvanmış olması gerekir.

Birçok yönetici alçak gönüllüğü bir zayıflık olarak görür. Bu nedenle onlar, ego ve kibirin kendilerine saygı duyulmasını sağlayacağına ya da korku yaratarak sözlerini dinletebildiklerine inanırlar. Alçak gönüllü olmayı hele zor durumlarda bir acizlik olarak görür ve kendilerine yakıştıramazlar.

Oysa alçak gönüllü, egolarıyla barışık hale gelmiş, insana ve çalışanına saygı duyan liderlerin ekiplerinde güven duygusu çok fazla gelişmiştir. Takım çalışması, hızlı öğrenme, motivasyon ve özellikle 
performans çok ileri seviyededir. Güven ve performansın olduğu yerde huzur ve başarı bir sonuç olarak ortaya çıkar.

İş hayatında başarılı olmanın en önemli unsurlarından birisi de tutkulu olmaktır.

Eğer işinizi tutku ile yapıyor iseniz ancak o zaman herkesten daha fazla coşkuya, cesarete ve heyecana sahipsinizdir. Tutku bulaşıcıdır. Siz ekip lideri olarak tutkulu iseniz ekibe de tutkunuzu, enerjinizi ve coşkunuzu bulaştırışınız. Hatta bu coşkuyu müşterilere bulaştırır ve onları da tutkunuz ile pozitif etkilersiniz. Böylece onların heyecanını sürekli taze tutar ve çalışıp birlikte üretirken keyif almalarını sağlarsınız. Bu da ekipten müşteriye uzanan ortak bir enerjiye, güvene, heyecan ve birlikte başarma /hareket etme duygusuna yol açar. Tutku cesareti tetikler, özgüveni artırır. Ekibinizi de tutkunuza ortak edebilen iyi bir ekip lideri iseniz o zaman cesaretiniz iyice artar. Cesaret demek risk alabilmek demektir. Risk alabilmek de hızlı karar vermek, esnek olabilmek, çabuk çözüm oluşturmak, fırsatlardan en iyi şekilde yararlanmak, öncü ve önder olabilmektir.  Tutkulu olmak yaptığınız işi önemsediğinizi ve ciddiye aldığınızı göstermektir. Bu da her zaman fark yaratmak ve artı değer sunmak demektir. Tutkunuzu işinize yansıtın ya da tutku ile çalışmadan başarılı olmanın mümkün olmadığını kabullenin.

İşiniz için tutkunuz olsun. İşiniz sizin için anlamlıysa, iş hayatınız eğlenceye dönüşür. İşin kendisiyle ilgili tutkunuz yoksa, onu yapma gerekçenizle ilgili tutkunuz olsun. Tutkusuz kişilerde, eylem hevesi de olmaz. Tutkuyla işinize sarılmıyorsanız heyecan duymazsınız ve etrafınıza enerjinizi geçiremezsiniz. Tutku sizi çalışırken mutlu kılar, fedakar ve sabırlı yapar. Tutkunuzu kaybetmeyin, ya da tutkusuz çalışmayın.


 

 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt