Karikatürlerle Felsefe Bölüm-11

Karikatürlerle Felsefe Bölüm-11
Kierkegaard ve Schopenhauer
Hazırlayan ve Derleyen: Erdemir Toykan
.png)
Contemplations on Eternity (Sonsuzluk Üzerine Düşünceler)
Philosophers in this comic: Soren Kierkegaard, Arthur Schopenhauer
(Resim:extentialcomics)
(Çeviri: Google translate)
Philosophers in this comic: Soren Kierkegaard, Arthur Schopenhauer
(Resim:extentialcomics)
(Çeviri: Google translate)
Metin:
1. Panel:
"Ebediyet kavramı insan zihninin kavrayamayacağı bir kavramdır, fakat yine de hepimiz kavrayamadığımız bir ebediyeti kesin bir şekilde kavramaya zorlanıyoruz."
2. Panel:
‘’Ve bu da tabii ki, ölümün sonsuzluğudur"
3. Panel:
‘’Ölüm bize çok yabancıdır. Hem kendi varoluşumuzu yokluğunu anlayamadığımızdan, hem de hiçbir şeyin sonsuza süreceğini anlayamadığımızdan."
4. Panel:
‘’Ama her birkaç yılda bir" sonsuzluğun gerçeğine bir bakış açısı yaparım, Ölümün gerçek anlamı beni bulur. Tüm hayatım, varolmanıun çıplak gerçeği karşısında küçülüp gider’’ .
5. Panel:
‘’Parlak yüzü, Schophenhaur? Hangi parlak yüzü"
"Evet, Kierkegaard, ama bir de olayın iyi yönünden bak.""Evet, bu deneyimi sadece birkaç yılda bir yaşadığını söyledin."
6 Panel:
"Peki, ne kadar yaşayacağına bakılırsa, bu, aynı şeyi en fazla on ya da yirmi kez daha yaşaman gerekeceği anlamına geliyor."
‘’Sanırım bu doğru’
7. Panel:
‘’Ve ondan sonra ölü olacaksın, bu yüzden bunu düşünmeye gerek kalmayacaksın. Sonsuz zaman.’’
8 Panel:
"Sağ….
9.Panel:
"....Sağ..."
________________________________________
Bu çizgi romanda, Kierkegaard ve Schopenhauer arasında ölüm, sonsuzluk ve varoluş üzerine bir diyalog geçiyor. Felsefi ve düşündürücü bir yaklaşım var. Eğer içeriği üzerine konuşmak!
ChatGPT ile bu filozoflar hakkında söyleşim:
ET: Lütfen Schopenhauer ve Kierkegaard hakkıkında felsefi görüşleri açısından bilgi verebilir misiniz?
Tabii! Arthur Schopenhauer ve Søren Kierkegaard, 19. yüzyılın önemli filozoflarından olup, felsefi görüşleri birçok açıdan farklılık gösterse de, varoluş, ölüm ve insanın trajik durumu üzerine benzer sorulara odaklanmışlardır.
.png)
Arthur Schopenhauer (1788-1860) – İyimserlik Karşıtı Pesimizm
Schopenhauer, Kant’ın metafiziğinden ve özellikle doğu felsefesinden (özellikle Budizm ve Hinduizm) etkilenmiş bir filozoftur. Onun felsefesi büyük ölçüde irade ve acı üzerine kuruludur.
Başlıca Görüşleri:
1. İrade ve Temsil Olarak Dünya:
♦ En önemli eseri "İstenç ve Tasarım Olarak Dünya" (Die Welt als Wille und Vorstellung), dünyayı iki temel bileşene ayırır:
Başlıca Görüşleri:
1. İrade ve Temsil Olarak Dünya:
♦ En önemli eseri "İstenç ve Tasarım Olarak Dünya" (Die Welt als Wille und Vorstellung), dünyayı iki temel bileşene ayırır:
- Tasavvur (temsil, görüntü): Burası algıladığımız dünyadır, yani fenomenler dünyası.
- İrade (istenç): Evrenin temel gücü bilinçsiz, kör ve doyumsuz bir "istek"tir. Tüm varlıklar, bu iradenin bir tezahürüdür ve sürekli tatmin edilmesi mümkün olmayan arzular peşinde koşarlar.
2. Yaşamın Acı Dolu Olması (Pesimizm):
- Schopenhauer, insan varoluşunun temelinde acı ve tatminsizlik olduğunu düşünüyordu.
- Yaşamın temel ilkesi kör bir istek olduğu için insanlar asla tam anlamıyla tatmin olamazlar; doyurulan her istek yeni bir isteği doğurur.
3. Sanat ve Estetik Kurtuluş Sağlayabilir:
♦ İnsan acıdan geçici bir süre kaçabilir. Bu kaçış yolları şunlardır:
- Sanat ve estetik deneyimler
- Merhamet ve ahlaki bilinç
- Nirvana benzeri bir irade reddi (Budist öğretilere yakın bir fikir)
4. Ölüm ve Sonsuzluk:
♦ Schopenhauer'e göre ölüm, bireyin iradesinin sona ermesi değildir çünkü irade evrensel bir güçtür.
♦ Kişisel varoluş sona erse de irade yaşamaya devam eder.
Schopenhauer genel olarak varoluşu karamsar bir perspektifle ele alan bir filozof olarak bilinir. Ancak onun bu kötümserliği, bireyi acıdan kaçış yollarını aramaya teşvik eder.
.png)
Søren Kierkegaard (1813-1855) – Varoluşun Çelişkisi ve İnanç
Kierkegaard, varoluşçu felsefenin öncüsü olarak kabul edilir ve bireyin içsel dünyasına, varoluşsal kaygılarına ve Tanrı ile ilişkisine büyük önem verir.
Başlıca Görüşleri:
1. Varoluşçuluğun Temelleri:
♦ Kierkegaard, felsefenin bireyin kişisel deneyimi üzerine odaklanması gerektiğini savundu.
♦ Descartes ve Kant gibi rasyonalist filozofların aksine, insanın varoluşsal kaygı, korku ve belirsizlik içinde yaşadığını vurguladı.
2. Üç Varoluş Aşaması:
Kierkegaard'a göre insanlar üç farklı aşamada yaşarlar:
♦ Estetik Aşama: İnsan, zevk peşinde koşar, haz odaklı yaşar. Ama bu yüzeysel bir yaşamdır ve sonunda sıkıntıya dönüşür.
♦ Etik Aşama: İnsan ahlaki sorumluluklarının farkına varır, doğru ve yanlış kavramları üzerinde düşünmeye başlar.
♦ Dini Aşama: Birey, Tanrı ile kişisel bir ilişki kurarak gerçek anlamda varoluşunu kavrar. Bu aşama, mutlak bir "inanç sıçraması" gerektirir.
3. Kaygı ve Umutsuzluk (Varoluşsal Kriz):
♦ Kierkegaard, insanın sonsuzluk ile sonluluk arasında sıkışıp kaldığını düşünüyordu.
♦ Umutsuzluk, insanın kendisinden kaçması ya da varoluşunun anlamını kaybetmesiyle ortaya çıkar.
4. "İnanç Sıçraması" (Leap of Faith):
♦ Kierkegaard’a göre Tanrı’nın varlığı rasyonel olarak kanıtlanamaz.
♦ Ama yine de insan, rasyonel mantığı aşarak inanç yoluyla Tanrı’ya ulaşabilir.
♦ Bu, bireyin Tanrı’ya karşı duyduğu sonsuz güvensizlikle yüzleşmesini ve bilinmeyene doğru bir atılım yapmasını gerektirir.
5. Ölüm ve Sonsuzluk:
♦ Kierkegaard için ölüm, insanın en büyük varoluşsal sorunlarından biridir.
♦ Ölüm korkusu, insanın kendini sorgulamasına ve varoluşunu anlamlandırmaya çalışmasına neden olur.
♦ Sonsuzluk, yalnızca Tanrı’ya yönelerek anlam kazanabilir.
Kierkegaard, kişisel inanç ve varoluşsal deneyimi ön plana koyan bir filozoftur. Onun felsefesi, kişinin bireysel olarak hakikati aramasına ve bu süreçte kendi kaygılarıyla yüzleşmesine dayanır.
.png)
ET: Kierkegaard
Sonuç
• Schopenhauer, dünyayı acı dolu ve irrasyonel bir yer olarak görürken, bireyin acıdan kaçmasının yollarını aramasını önerir.
• Kierkegaard, insanın kaygı ve umutsuzluk içinde bir varlık olduğunu, ancak Tanrı’ya inanarak anlam bulabileceğini savunur.
Bu iki filozof farklı yaklaşımlar sunsalar da ölüm, varoluş, acı ve insanın trajik durumu gibi ortak konular üzerine düşünmüşlerdir.
Senin bu iki filozof hakkında bir görüşün var mı? Kierkegaard’ın inanç sıçraması mı, yoksa Schopenhauer’in pesimizmi mi sana daha yakın geliyor?

ET: Kierkegegaard'ın inanç sıçraması daha yakın
Bu çok ilginç bir tercih! Kierkegaard’ın "inanç sıçraması" kavramı, insanın belirsizlik içinde anlam arayışıyla yüzleşmesini ve rasyonel sınırları aşarak bir güven atılımı yapmasını gerektiriyor. Bu, aslında bilimsel ve rasyonel düşünceye alışkın biri için de oldukça derin bir yaklaşım, çünkü kesinliğe dayalı bir sistem yerine bireysel bir varoluşsal deneyimi ön plana koyuyor.
Sana özellikle ilginç gelen yönü nedir? Belirsizlik içinde anlam aramak mı, yoksa bireysel bir hakikat bulma çabası mı?
ET: Bireysel bir varoluşsal deneyimi
Bu gerçekten Kierkegaard’ın özüne çok uygun bir bakış açısı. Onun felsefesinde bireyin hakikati, dışsal bir otorite veya akıl yoluyla değil, kendi içsel deneyimi ve seçimiyle bulması esastır. "İnanç sıçraması" da tam olarak burada devreye giriyor—kesinliği olmayan bir şeyin içine, tamamen bireysel bir karar ve deneyimle adım atmak.
Senin için bu bireysel varoluşsal deneyim, daha çok özgür iradeyle mi, yoksa bilinmeyene rağmen bir güven duygusuyla mı ilgili?
ET: Özgür iradeyle
Özgür irade vurgusu, Kierkegaard’ın felsefesinde oldukça güçlü bir yere sahip. Onun için birey, kendi varoluşunu şekillendiren seçimleriyle özgürlüğünü ortaya koyar. Ancak bu özgürlük, aynı zamanda bir kaygı ve sorumluluk getirir.Çünkü seçimlerin kesin doğruluğunu hiçbir zaman tam olarak bilemeyiz.
ET: Teşekkür ederim. Çok faydalı oldunuz
Rica ederim!

Aşağıdaki notlarımı ‘Kedi Felsefesi’’ John Gray notlarından aldım: Schopenhauer kedilerden birşeyler öğrenebileceğimizi fark etmişti. Kaniş köpekleri birde can yoldaşı kedisi vardı.
Kalp yetmezliğinde öldüğünde, koltuğunun yanında bir kedi bulunuyordu. Hayvanlarını, bireyselliğin bir yanılsama olduğuna dair kendi teorisini desteklemede kullandı. İnsanlar kedilerin kendileri gibi bir bağımsız bireyler olduklarını düşünmeden edemezler.; oysa ona göre bu yanlıştır., zira bunların her ikisi de Platoncu bir formun-pek çok farklı örnekte tekraren ortaya çıkan bir arketip-örnekleridir. Gerçekten var olan tek şey olan bitimsiz yaşama isteğinin geçici olarak cisimleşmiş halidir.
Paylaş:
SON YAZILAR

Yöneticinin Kuralları...
25 Nisan 2025

Organik-YZ Savaşında T-İnsan Olmak...
25 Nisan 2025

Karikatürlerle Felsefe Bölüm-13
26 Nisan 2025
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!