×

İş Hayatında Lider Olmak ile Lider Gibi Davranmanın Farkı




İş Hayatında Lider Olmak ile Lider Gibi Davranmanın Farkı

Levent Taşkın

Liderlik vizyon ister; rekabet dünyasında söz sahibi olabilecek değişim yaratmayı gerektirir. Bir “Lider” in amacı, şirketin ya da ülkenin daha iyi bir seviyeye ulaşmasını sağlamaktır. Bu nedenle ‘’Lider’’, sahip olduğu beceri ve yetenekleriyle şirketi veya toplumu nereye taşıdığıyla öne çıkar.

Liderin olmadığı şirketlerde kaos, bencillik, personel kaybı, huzursuzluk, dedikodu, yalakalık ve güvensizlik ön safhadadır. Tüm bunlar sadece şirketin içindeki personel verimsizliği ve kaybına neden olmaz; şirketin ürün ve hizmetlerini satın alan tüm müşterileri olumsuz etkiler. Markanın sunduğu hizmetler ve stratejilerin sürdürülebilirliği ile güvenirliliği sorgulanmaya başlanır. Personel zaten isteksiz ve hatta şirketinden şikayetçi bir şekilde müşterilerine hizmet vermeye başlamıştır. Şirketi temsil eden çalışanlar, şirketten en kısa sürede ayrılma; ayrılıncaya kadar da etliye sütlüye dokunmadan, hata yapmadan ve sorumluluk almadan mevcut işleri idare etme moduna girmiştir. Bu tutum ve davranış zaten hem içeride hem dışarıda şirketi zayıflatmaya başlamıştır.

Şirketlerimizde ve ülkemizde artık günlük, üçer aylık ve hatta maksimum yıllık stratejilerle bizleri yoran ve lider olduğunu iddia eden kişilerden bir şey beklememeyi öğrenmeliyiz. Özellikle ülkemizde işten ayrılmaların veya başka şirkette fırsat aramanın en büyük nedeni; lider gibi davranmaya çabalayan, ancak yönetici bile olamayan yönetici kademlerinde yetki verilmiş ve yönetim kademesini meşgul eden kişilerdir.

Hem çalışırken huzurlu çalışmak, hem de bir şeyler öğrenerek kendimizi geliştirecek fırsatlar aramak her çalışanın en büyük amacıdır. Çalıştığı yerde kariyer fırsatlarını değerlendirmek, örnek alabileceği kişilerden hem teorik hem de pratik olarak bazı tecrübeleri bünyesine katmak, katılımcı ve vizyoner bir ortamda fikirlerinin önemsenmesini görmek çalışanı motive eder. Bu tür bir çalışma ortamı lider gibi davranan yöneticiler tarafından verilemez; verilmek de istenmez zaten.

Bu tür gelişime destek veren yönetim ve şirket ortamı bulamadığımızda bile önce bizler kendimize bir yol haritası çizmeliyiz. Bu tür ortamlarda alınabilecek en yüksek seviyede bilgi ve tecrübeyi alarak uzlaşmacı bir tavır ile çalışıp, en uygun fırsatı kollamak ve bulduğunuzda başarılı bir gelecek için yelken açmak mı?
Yoksa bu ortamda özgüveni düşük sessizce işini yapıp şirketin demirbaşı muamelesi görecek şekilde bugünün konfor alanını yaratmak, ama geleceğinizin rekabetçi ortamında yok olup gitmek mi?

Bana göre iş hayatı bir maratondur. Maratonda sürekli antremanlı, dinamik, kendine güvenli ve gelişme açık olursanız uzun süreli başarılı olabilirsiniz. Bu nedenle geleceğimiz için sorgulayan, isteyen, beklentisi yüksek olan ve uzun vadeli bakmayı bilen kişiler olmalıyız. Kaybettiğimiz her gün, yapılan her yanlış iş ve boşa menfaat için harcanan her kuruş bizi daha zora götürüyorsa; çözüm yerine günü kurtaracak değersiz işlerle zaman kaybediliyorsa; burada liderlik yerini bencillik ve egoya bırakmıştır. Biz de bu çarkın içerisinde çarkın bir dişlisi değil, yeni bir çarkın motoru olacak şekilde evrimselleşmeyi hedeflemeliyiz.
Lider ile lider gibi görünmeye çalışanı ayırmayı başardığımızda şirketlerimizi ileriye taşıyacak vizyon oluşmuş demektir.

Lider gibi davranan yöneticiler, iş delegasyonunu ve ekibine güvenerek onlara rehberlik yaparak , ekibin bilgi ve becerilerinden yararlanmayı hem bilmezler, hem de istemezler. Bu nedenle ekibine sorumluluk vermekten kaçınan ve her şeyi kendisi yapmaya çalışan yöneticilerimiz vardır. Aslında bu tarz yöneticilerin en büyük sorunu, ekibine güvenmemesidir. Bir de “her şeyi ben yapıyorum, ben olmasam işler yürümez” söylemine kendisini inandırmış ve aslında sürekli egosunu okşamaya odaklanmıştır. Ekip üyeleri kendi potansiyellerini bu tarz yöneticilerin altında ortaya koyamazlar. Kendilerini geliştirme imkanı sunulmadığından bir şey öğrenemezler. Sorumluluk alma becerileri gelişmez. Kariyer endişeleri artar. Sonunda bu ekipten ve şirketten ayrılırlar. Bu tarz yöneticiler ekip arkadaşlarına yüzeysel yaklaşır ve samimi değildir. Ya sürekli yakın gözüküp iş veriyor gibi davranır ya da mesafeli davranıp her işi kontrol edecek şekilde ister. Ekip üyesini bezdiren bir başka davranışı ise işleri bildiği gibi yapmaktaki ısrarı, kesinlikle dinlememesi, her işte bir hata bulmaya çalışarak bildiğini gösterme çabasıdır.

İş hayatında bu nedenle delegasyon önemlidir. Bugün birçok yöneticinin yapmak istemediği veya yapmadığı delegasyon, çalışanın gelişimini sağlar. Özgüvenini ve sorumluluk alma becerisini artırır. Öğrenmesini ve yaratıcı fikirlerinin gelişmesini sağlar. Katılımcı ve paydaş olmasına yardım eder. Yönetsel ve iletişim becerilerini geliştirir. Rekabetçi ve sonuç odaklı olmasına katkıda bulunur.

Kendine özgüveni gelişen, sorumluluk duygusu yüksek ve ekip çalışmasına yatkın ekip üyeleri yeri geldiğinde kendi alanlarında liderlik yaparlar. ‘’Lider’’ yönetici, kendisinden sonraki liderleri de yetiştirir. Liderlik becerilerinin gelişmesi için fırsatlar sunar ve onlara rehberlik eder. Bilir ki bir ekip ne kadar bilgili, becerisi yüksek ve lider ruhlu üyelerden oluşuyorsa; o ekip rekabette fark yaratır. Sizi zorlayan ekip üyeleri hem liderin gelişmesini hem de ekibin gelişmesini otomatikman sağlamış olurlar.

‘’Lider’’ yönetici bu nedenle ekip çalışmasına ve ekibin gelişmesine öncelik verir. İyi bir lider, motivasyonu sağlamak için ekibini karar sürecinin bir parçası yapar; onları dinler, onlarla arasına mesafe koymaz. Ekibinin gelişimlerine destek verir ve iş delegasyonu yaparak onlara güven sağlar. Başarıları takdir eder, teşekkür eder ve ekibiyle gurur duyar.

Vizyonu, stratejileri ve davranışlarıyla ekibi ateşler. Ekibi ve çalışanları motive etmek lider yöneticinin en büyük becerilerinden biridir. Çünkü motivasyon; bir çalışanın, bir ekibin, bir şirketin enerji yakıtıdır.

Böylece çalışanların enerjisi için gereken yakıtı sağlar. Ekibin ve şirketin ileriye gitmesi için gerekli olan şey, yakıttır. Aracınız ne kadar yeni model ve hızlı olursa olsun, yakıtınız yoksa sizi yolda bırakır.

Hedeflerimizi gerçekleştirmek ve müşterilerimizi bağlı kılmak için önce nitelikli çalışana; daha sonra da çalışanlarımızın motivasyonuna ihtiyacımız vardır.
Başarıların takdir edilmesi ve karşılık görmesi; çalışanların yaptıkları işten aldıkları tatmini, işini sahiplenmeyi ve performanslarını olumlu etkiler. Bu da çalışanların motivasyonunu artırır.

Lider gibi davranan basiretsiz yöneticinin ekibe zararı büyüktür. Kin, nefret ve güvensizlik gibi iş hayatında ekibi zehirleyen duyguların oluşmasına neden olur. Bu tip yöneticiler  önünde el pençe divan durulmasını ve kendisine övgüler yağdırılmasını çok sever. Öncelikle pohpohlanmak ile motive olurlar. Kişilikleri onore olur ve birileri onların karşısında emre amade durunca egoları okşanır.
Çünkü onlar aşırı ego ve özgüvenden kendine aşıktır, her şeyi o bilir, her şey onun etrafında ve isteği çevresinde dönmelidir.
Ayrıca lider gibi davranan ve oturduğu koltuktan güç alan yöneticilerin genellikle bilgi ve becerisi yetersizdir. Ama bir şekilde bir koltuğa oturtulmuştur; işini kaybetmekten korkar ve bu nedenle biat ister, hep yukarıya yalakalık yapar ve kendisine de yalakalık yapılmasını da sever. Tutum ve davranışları genelde huzursuzluk verici, saygı ve sevgiden yoksundur. İnsanı ve çalışanımızı unutarak, onları önemsemezler. Hatta onların kendilerini değersiz hissetmelerini sağlamalarına yol açan çalışanlara karşı kötü davranmak, dinlememek, fikirlerini önemsememek, bağırmak, küçümsemek ve hakaret etmek gibi büyük ahlaksızlık içerisinde davranma eğilimde olurlar.

Liderlik, bir insanın kendi egosu ve kendi çıkarı için değil, ait olduğu topluluğun veya ülkenin çıkarı için hizmet etmek demektir. Sadece kendi başarısını, kendi çıkarını, kendi şan ve şöhretini düşünen kişiden lider olmaz. Huzursuzluk, kutuplaştırma, var olanı yok gösterme, inkar etme, hep bir suçlu arama ve hep mağduru oynama ile sadece günü kurtarırsınız.

Lider gibi davranan kişilerle - Lider arasındaki en büyük farklardan birisi de ‘’ yalakalık’’ ve ‘’kayırmacılık’’ kavramlarının her ikisinde şekilleniş biçimidir. ‘’Lider’’, yalakalığa ve kayırmacılığa prim vermez. Doğru kişiyi, doğru bilgi ve tecrübeyi ,doğru zaman ve yerde kullanmayı tercih eder. Liderin ekibinde işi bilmeden ve değer katmadan sürdürülebilir bir iş hayatınız olamaz. Rekabetçi ve sürekli iyilerden biri olmak için çalışır ve efor sarf edersiniz.

Lider yöneticinin olmadığı, liderliğin aranmadığı ve lider gibi davranmaya çalışan basiretsiz yöneticilerin bir koltuğa oturtulduğu her yerde yalakalık ve liyakatsizlik ön plana çıkar. Bu nedenle yalakalık iş hayatımızda gün geçtikçe bir mikrop gibi yayılıyor. Ekonomik krizin derinleştiği ve işletmelerin hem iç pazarda hem ihracatta düşen talebe ilave olarak tersine artan enerji ve hammadde giderleri nedeniyle çözüm üretmekte zorlandığı dönemleri yaşıyoruz. Bu dönemlerde maalesef üst düzey yöneticiden çalışana kadar herkesin tek önceliği mevcut korumunu korumak. İşte bu düşünce tarzı basiretsiz ve özgüveni olmayan yönetici için kendini koruma düşüncesini hemen ortaya çıkarıyor. Bu düşünce normal; ancak düşüncenin davranışa olumsuz yansıması ise kişilik bozukluğunun göstergesi. Biat isteme, tehditkar davranışlar, suçu çalışana yükleme, hakaret, mobbing, iyi çalışanı tehdit görme, sürekli açık arama gibi huzursuzluk ve güvensizlik yaratan davranışlar silsilesi başlıyor. En çok da yalakalık bekliyor bu tür yöneticiler, işte bu zor dönemlerde. Hem egoları okşanıyor, hem de kendi özgüven eksikliklerini bir nebze yalakalık yapılınca unutuyorlar.

Çalışanda bu durumda ya dik duracak ve iş bilgisine güvenecek; ya da yalakalığa prim verecek. Çünkü; yalakalığın en büyük nedeni iyi bir konum veya çıkar elde etmektir. Birçok kişi bunu bilgisi, eğitimi, becerisi ve ahlakıyla elde edemeyeceği için en kısa yolu yani yalakalığı dener. Bu döngü de kimse kendini geliştiremeden, yıllarını bu ortamda harcama konforuna kapılabilir. İşte bunun farkında olmayanlar sürdürülebilir ve rekabetçi yeni fırsatlara karşı her zaman zayıf kalırlar. Çalıştığı yerin dışında özgüven ve cesareti kalmadığı için, şirketin demirbaşı gibi hep aynı masada oturur veya yalakalığının elverdiği ölçüde bir ünvan verilerek kıdım kıdım ödüllendirilir.

Geleceğiniz; sahip olduklarınız, bilginiz, kişisel gelişiminiz, her ortamda çalışma beceriniz ve özgüveniniz ile şekillenir; kazanan olursunuz. Yalakalıkla gelen kazançlar geçici ya da rekabetçi olmaktan uzak sizi geleceğe taşımayacak kazanımlardır.

İş yaşamında ‘Lider’ olmak çok büyük anlam taşır. ‘’Lider’’ ile çalışma fırsatı bulabilmek ise sizi çok ileriye taşır. Lider ile Lider gibi davranan iki yönetici arasındaki en büyük farkı özetle tekrar ifade etmek isterim.
Lider ile Lider gibi davranmak arasındaki farklardan birisi de iş yapış biçimiyle ilgilidir. Lider sonuç odaklıdır, kişinin işi nasıl yaptığıyla ilgilenmez. Kişinin işi yapıp beklediği sonucu getirip getirmediğine bakar. Kendisi de rol model olacak şekilde ekip arkadaşlarına verdiği tavsiyeleri kendisi uygular. İç motivasyonu ve ekibe verdiği enerji ile morali yüksektir. Kişilere soru sorarak ve inisiyatif vererek yol gösterir, öz güvenlerini artırır. Onların yaptığı her işe karışıp, her işi bilmek gibi gereksiz bir kontrol lider de yoktur.

Hedefleri koyan kişidir ve bu hedeflerin coşkusunu ekibinin coşkusu haline getirir. Bu nedenle biat isteyen ve kendi sözünün dışına çıkılmasını istemeyen bir tavrı lider de göremezsiniz. Çünkü lider, insan ve ekip odaklıdır. Kişilerin bireysel yetenek ve becerilerinin kullanmasına ortam yaratır ve teşvik eder. Kişilere saygılı olmanın yanı sıra onların duygu ve görüşlerine önem verir. Dinler, sorgular ve motivasyonu yüksek tutar. Lider, bir ekipteki tüm enerji ve becerinin ortaya çıkmasına aracı olur. Yıllarca ne uzayıp ne de kısalmış bir çok firma, iyi bir lider ile aynı personeli kullanarak fark yaratıp hızla büyümeye başlar. Diğeri bakıp izlerken; lider görür, stratejiyi oluşturur ve hareke geçer.

 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt