×

Borsa



Borsa 


Dr. Vural Yiğit

 
Günümüzde parasal işlemlerde en çok adı geçen kurum, “Borsa”  oluyor. İstesek de istemesek de günlük olarak, “Borsa düştü”, “Borsa yükseldi”, “Borsa indeksi” gibi haberleri sıkça duyarız. Peki, nedir öyleyse bu borsa? Diye sorarsanız anlatayım: Borsa, alınıp satılabilir menkul kıymetler, emtialar, döviz ve vadeli işlemlerin halka açık olarak satıldığı veya satın alındığı bir pazar. Borsa, yatırımcıların faaliyetleri için güvenli bir ortam yaratmasının yanı sıra düzenli işlemler, güncel fiyatlara ve gerçek zamanlı alışveriş yapmaya uygun olmasından dolayı tüm Dünya’da yaygındır. Hem de öylesine yaygın ve salgındır ki bütün büyük şehirlerin en ünlü yapılarından biri borsa binasıdır. Yeryüzünde, benim bildiğim iki çeşit borsa var. Ak borsa ve kara borsa. Ak borsayı anladık, yasal olarak düzenlenmiş bir Pazar. “Karaborsa” ise bir ürünü gerçekte piyasada yokmuş gibi gösterilip aşırı fiyatlarla el altından satılması. Karaborsa karışık ve yokluk durumlarında sıklıkla yapılan bir fırsatçılık, üçkâğıtçılık. Buna yapan kişilere de “karaborsacı” denir. Bir de “kara para” var, yani yasadışı yollardan sağlanan kazanç.  Bu bir kirli paradır, öyle deterjanla, sabunla filan temizlenmez. Ancak kara parayı aklama yolları da vardır. Böylece bu kişiler yoğurttan çıkmış, ak kaşık oluverirler. 

Anladığım kadarı ile Borsa çok karmaşık bir yapıya sahip. Bu işe girmeden önce pek çok yasal terim ve tanımı anlamak, bilmek lazım. Ancak asıl öğrenilmesi gereken bel altı ve bel üstü terimlerdir. Bunları bilmezseniz kandil simidi, pardon kandil çırası gibi yanarsınız. Örneğin, “Keriz silkelemesi”, hiç mi duymadınız? Piyasanın büyük oyuncularının parasal güçlerini kullanarak fiyatları fahiş olarak yukarı çekmeleri yani “Gel-gel”. Hayır, o poker oyunundaki gel-geleler gibi değil. Oltaya takılarak (gaza gelerek) alıma geçen küçük ve bilgisiz yatırımcılara yüksek fiyattan menkul kıymetleri satmak anlamına geliyor.  Siz, siz olun, dut gibi silkelenmeye gelmeyin. Bir de “Mal kitleme” vardır ki düşük fiyattan alınan bir hisse senedinin fiyatını yapay olarak yükseltilip, daha sonra kaçmak! 

Bu arada tufaya gelmemek için borsa hakkındaki bilgilerimi geliştirmek üzere araştırmalar yapmağa başladım. İşe temelden başlamalı aslını astarını öğrenmeliydim. Yoksa başarı şansı yoktu. Şans deyince aklıma geliverdi. Bu işin şansla, talihle, bir ilgisi yok. Tamamen bilimsel ve matematiksel, koşullar,  piyasa hareketleri ve de ekonomiye bağlı bir olay. Öyle çakallıkla, makallıkla, şeytanlıkla,   olacak iş değil. Borsanın, ilk defa 1409 yılında Brugge, Belçika'da kurumsallaştığı ve hızla bulunduğu bölgenin yakınlarına yayıldığını yazıyor kitaplar. Belgelenen ilk borsa iflası ise 1636'da Hollanda'da gerçekleşmiş. Bir de Hollandalılar için çok tüccar ve uyanık bir millettir derlerse de inanmayın. Al sana işte bak işte nasıl patır patır batmışlar. 

 
Aslına bakarsanız borsanın kuruluş tarihi çok daha eski. Çoğu cahil bunu dahi bilmez. Dünyanın ilk borsası; Kütahya, Çavdarhisar'da bulunan Aizonai adlı antik kentte bundan tam 1750 yıl önce kurulmuş. Roma İmparatoru Dioeletianus, enflasyonla mücadele için pazarlarda satılan tüm malların satış ücretleri ilan ettirmiş. Anlaşılan enflasyon denen şey Anadolu’nun bir kaderi, ta o zamandan beri varmış bu musibet. Aizonai’de  bulunan yazıtlarda, Örneğin; kuvvetli bir köle, iki eşeğin fiyatına, bir at ise üç köle fiyatına eşittir deniyor. "Maksimum Fiat Listesi" adı verilen bu kanun, Akdeniz civarındaki Roma topraklarında satışa sunulan mal ve hizmetler için sabit fiyatlar saptamayı amaçlamakta imiş. Halkın aynı ürünü her yerde aynı fiyata (zamsız) alabilmesi için aklınıza gelebilecek her şey için fiyatlar saptanmış. Köleden, ayakkabıya, asker ücretinden, bira ve şarap fiyatına, cam bardaklardan, seramiklere, çivilerden, öğretmen maaşlarına kadar pek çok hizmet ve ürünün fiyatı buradaki taş bloklar üzerine kaydedilmiş. Ancak, iç ve dış güçlerin etkisiyle bu kanun da günümüzde olduğu gibi işe yaramamış, çünkü tüccarlar ve istifçiler bu kez malları satmak yerine stokçuluk yapmaya başlamışlar. Bu nedenle kanun, M.S. 300'lerde yürürlükten kaldırılır ve paranın ve metaların değeri piyasada dalgalanmaya bırakılır. Yazıtın bir kopyası da Aphrodisias’ta şehrin borsa binasının duvarında da var. Ya işte bu iş bu kadar eski ama piyasa kuralları o günden bu güne pek değişmiyor.

İşte ben bütün bunları bilerek, gelecek hakkında karamsarlığın ve fiyatların düşeceği beklentisinin hâkim olduğu bir “Ayı piyasası” ortamında, kişiler ellerindeki hisse senetlerini gelecekte daha ucuza alabileceklerini düşünerek sattığı ve fiyatların tırmanışa geçtiği “boğa piyasası” döneminde, “tahtaya yazılarak” borsaya girmeye karar verdim. Önceleri küçük “lot” ların alımı ve satımı ile “çıtır” karlar elde etmeğe başladım.  Bu arada, bazı “Tahta sahipleri” ve vurguncular ile “Yancıları”, ayrıca onlara yakın olup da habersiz hisse senedi alıp satarak gizli kazanç elde eden “Vampirler” de hemen ortaya çıktılar. “Çizmek” veya “Kaldırmak” yoluyla, operasyon yapan guruplar da “Yaralı ve sakat” malları toplamağa başladılar. Bu hareketliliği görüp de atlayan “Jaws” lar da bunlara katıldı. Ben bütün bunları önceden tahmin ettiğim için soteye yattım. Ancak gaza gelerek, “Mal” bulmuş Mağribi gibi piyasaya dalan “Kuş” lar da bu işten oldukça zararlı çıktılar. 

İşte borsada bu işin adı “Manipülasyon” dur. Bu kavramı gerçek anlamda “kullanım”  ve “elle kullanmak” anlamına gelir, yani elle işletilen “Manuel” anlamında.  Hani sorarsınız ya bu araba “manuel” mi yoksa “otomatik” mi? diye, işte öyle bir şey. Bir mal ve hizmet, kişinin yararına değil de zararına yol açtığında, güdümlemeden söz edilir.  Yani bu bir çeşit kandırma ve yolsuzluktur. Özgüveni az ve korkusu çok olan, ayni zamanda kolayca alın teri olmadan para kazanmak isteyen, sinsiler, pintiler, hinoğlu hinler ve cinler daha kolay aldanır ve kolayca güdülenirler. 

Ben de bütün bu çakalların oyununa gelmemek için uyanık davranarak ve piyasayı kollayarak bir “Portföy” oluşturmaya başladım.  Portföy bildiğiniz gibi kâğıt paraların vb. konulduğu cüzdan. Ancak bu âlemde; Banka, aracı kuruluş ya da kişinin elinde bulundurduğu, üzerinde her türlü işlem uygulayabildiği pay makbuzu vb. gibi taşınır değerler toplamına denir. Aslında daha pek çok anlama geliyor amma! şimdi hiç oralara girmeyelim.

Artık ben de bu piyasanın içine balıklama girmiştim. Beni bilen de bilmeyen de arkadaş ve dost çevresi de ilgilenmeye başladılar. “Tüyo yok mu abi? Bu kâğıt acayip gidiyormuş, ne yapalım? “Vay be keşke bütün paramla alsaydım şu malı, öyle pişman oldum ki” “Abi sen de hiç haber vermiyorsun, malı götürüyorsun.” “Param vardı, korktum, keşke hepsiyle alsaydım abi şimdiye milyarder olmuştum!”  “Yahu falanca kâğıt iyice düşmüş, yerlerde sürünüyor, iyi ki almamışım, Allah korudu beni.” Gibi konuşmaları sıkça duymaya başladım

“Bacanak, benim kurum bir kredi tanımladı, açığa işlem de yapıyorlar. Var yaaa acayip çözdüm bu işi!”  “Benim aldığım hisseler, uçtu uçtu !!!!, kuş gibi uçtu” “Ama satar mıyım? bekliyorum katlayacak dediler.” “Kim dedi?” “Abi, diyenler dedi.” “Herhalde onlara da kuşlar haber verdi.” “Ne kuşu kardeşim, bunlar şahin şahin.” “Onlar şahinde ben garip bir serçe miyim?” “Serçe ne ki abi, benim bülbüller, bir ötüyorlar ki sorma!”

Hisse senedi almak, bir şirketin, kârına veya zararına ortak olmak demektir. Öncelikle, borsa dünyanın her ülkesinde risk-kazanç çerçevesinde yatırımcı ilgisini çeken ama, Türk yatırımcısı için “tüyo” dan ileriye gidememiş bir olaydır. Oysaki Yeryüzünde ilk borsanın kurulduğu yer binlerle yıl öncesinden beri Anadolu toprakları. Yahu bu at yarışı, altılı ganyan mıdır ki tüyo peşinde koşar, onun bunun lafına itibar edersin. Hiç mi kafan çalışmaz.  Saadet zinciri ve çiftlik hayvanı peşinden koşarsın. Olanlardan ders de mi almadın? “Kelin merhemi olsa kedi başına sürer”,  Affedersiniz ama “Eşek eşeği, veresiye kaşır.” 

İşte pembe zamanların en ateşli olduğu günlerde bir yerde ismim geçmiş, hiç tanımadığım birisi bir arkadaşımı referans vererek “Benim de yastık altında 500 dolarım var, bana da bir şeyler alır mısın?” Diye sordu. Şimdi anladım bizim Milleti başkaları dolandırmıyor, kendisi dolandırılmak için çok hevesli. Düşünün bir kere. Daha düne kadar İMKB adını yalnızca baş harfleriyle bile bilmeyen birisine neyi, nasıl  anlatırsın? Boğa olayının son aşamasında, “daha büyük budala sendromu” denilen bir oluşum ortaya çıkar. Pembe dünyanın ve ardı arkası kesilmez kârların büyüsüne kapılan saf yatırımcılar aşırı şişmiş fiyatlardan alım yaparlar. Burada beklenti, ayni senetleri daha da yüksek fiyatlardan alacak olan daha büyük budalaların her zaman bulunmasıdır. Kuşkunuz olmasın, daha büyük şaşkınlar ve alıklar ortaya çıkarak en olmadık fiyatlardan alım yaparlar. Bu süreç devam eder gider. İlk yatırımcılar biraz para kazandıkça, büyük budalaların sayısı gittikçe artar. Sonunda zincir kopuverir. Ayıkla pirincin taşını, sonra yolarsın saçını başını.  Anladım ki bu iş böyle sürüp gidecek, adım çıkmış bir kere. Önüne gelen, “Paramı nereye yatırayım? “Hangi kâğıdı alayım?”  Diye sorup durmaya başladı. Baktım bir gün annem gelmiş, yaşı yetmiş. “Oğlum Eğridemir eyi verip duruveriyormuş, sağlam kâğıtmış deyiveriyorlar.” Göğsünden çıkardığı bir tomar parayı uzatıp, “Benim aha burada biraz param var, bunu bi yere yatırıve de gel  hele.” Demez mi. Saçımı başımı yolacaktım. Olacak gibi değil, parasını, dolarını alan, altınını bozan geliyor. Düşündüm taşındım. Kendi namıma bir aracı kurum üzerinden borsada “brokerlik” yapmağa karar verdim. Bizim toplumda bu işi yapanlara “Gömlekçi” diyorlar. Sokağa atılacak paranız, dolarınız ve altınınız varsa, alın gelin de değerlendirelim. Şimdilerde bir de “bitcoin” ortaya çıktı. Bitcoin, Satoshi Nakamoto adında bilinmeyen bir kişi veya grup tarafından 2008'de icat edilmiş, sanal bir “kriptopara”. Herhangi bir merkez bankasına veya yöneticiye bağlı olmayan Bitcoin, aracılara ihtiyaç olmadan, kullanıcıdan kullanıcıya transfer edilebilen, merkezi olmayan bir dijital para birimi. “Nasıl yapılacağını bilemiyorum.” Diyorsanız, gelin yardımcı olalım.

10 Ekim 2022, Bodrum

 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt