×

Bir Tablonun Anlattıkları Bölüm-3


Bir Tablonun Anlattıkları
Bölüm-3

 
Hazırlayan ve Derleyen: Erdemir Toykan 
 
Sn. Erdemir Toykan tarafından hazırlanan ve derlenen;  dünya klasikleri arasında yer alan tabloları sizlere tanıtmaya devam ediyoruz. Sn. Erdemir Toykan’a bu değerli çalışması için çok teşekkür ederiz. 



  ADEM’İN YARATILIŞI                                                                              
  Michelangelo   1512 Fresk


  






Sistina Şapeli, Vatikan 
 


Yaratılış efsanesindeki büyük ayrılmayı ve birbirine ancak parmak ucu kadar yakın ama bir o kadar ayrı düşmüş Tanrı ile Adem’in hikayesini konu alır. Hıristiyanlık’ta Tanrı’nın Adem’e hayat üflemesinin betimlendiği sahnede, birbirine değen işaret parmakları, Tanrının Adem’i kendi suretinden yarattığına gönderme yapar.

Michelangelo’nun insan anatomisi üzerindeki inanılmaz yetkinliğini yansıtır. Bu freskte Tanrı, beyaz bir pelerinle sarılmış yaşlı, beyaz sakallı bir adam olarak tasvir edilirken; Adem tamamen çıplak olarak sol alta konumlandırılmıştır. Tanrı bir karmaşanın içinde gösterilir ve kanatsız melekler tarafından desteklenir. Tanrı’nın sağ kolu; insanın Tanrı’nın suretinde ve benzerliğinde yaratıldığını hatırlatmak amacıyla Adem’in kolunun yansıması gibi duracak bir pozla Adem’in sol koluna dokunmak için uzanmıştır.

Sanat tarihçileri, Tanrı’nın etrafındaki 12 figürle ilgili birçok yorumda bulundu. En çok kabul göreni ise Tanrı’nın sol kolunu koruyan kişinin Havva olduğunu söyleyen İngiliz sanat eleştirmeni Walter Pater’indir. Dişil havası ve Adem’e bakışı da bu yorumu doğrular niteliktedir. Diğer 11 figür ise bütün insan ırkını tasvir eder. Bu inanç, ruhların önceden varlığının Hıristiyanlıkta sapkınlık olarak görüldüğünü belirten Katolik Kilisesi tarafından kabul görmez.

Resimdeki en açık yorum, insan beyniyle yan yana yerleştirilmiş Tanrı figürüdür. 1990 yılında, Indiana’lı fizikçi Frank Meshberger, Tanrı figürünün arkasında tasvir edilen şeklin anatomik olarak insan beyniyle eşleştiğine dikkat çekti. Resimdeki çerçeveler; ön lob, optik kiazma, beyin sapı, hipofiz bezi ve serebrumun (beynin en büyük ve en üst kısmında bulunan merkezi sinir sistemi) bölümü ana sulkusuyla (beyin kıvrımları arasındaki girintiler) ilişkilidir.

 
Bir başka araştırma, doğum sonrası rahimde bulunan Tanrı’yı ve bir kadının gövdesinde yatan Adem’i yorumlayan bir grup İtalyan araştırmacı tarafından yayınlandı.

Kahverengi ok işareti Tanrı’nın doğum sonrası rahim ile yan yana duran figürünü temsil eder.
Sarı ok işareti doğum sonrası dönemde rahim mukozasının kıvrımlarına benzer. Kıvrımlar, ancak doğumdan ve rahim kasının geri çekilmesinden sonra ortaya çıkıyor gibi görünüyor.

Mavi ok işareti rahim ağzını temsil ediyor.

Âdem, antik ikonografide üreyen anneyi tasvir eden bir kayanın üzerinde dinleniyor gibi görünüyor. Turuncu ok, bir kadın vücudunun göğüs ucunu tasvir etmektedir.

Son olarak; sarkan yeşil renkli fular, yeni kesilmiş göbek kordonunu simgeliyor.

Akım: Rönesans, Maniyerizm  (Ref: Kamsa Kiti-Medium/Çevre Gazetesi)

  TOLEDO MANZARASI
  EL GRECO   1600
Dışavurumculuğun ve kübizmin öncüsü olarak tanınan El Greco’nun en ünlü tablolarından sayılan bu tablo, renklerin kullanılması ve fırça darbeleriyle sanatçının önemli bir yere gelmesine neden olmuştur. San Servondo Kalesi arkasında bulunan tepeye keskin ve karşıt renklerle resmedilmiştir. Konu olan kale, Toledo kentinin özgürlüğünü kazanmasındaki özel yeri ile anılır. Orijinali Metropolitan Museum of Art New York'da bulunmaktadır. İspanyol Maniyerist Ressam El Greco  (1541 – 1614) başta ekspresyonizm olmak üzere çağdaş resim akımlarını etkilemiş ve Velazquez ile birlikte İspanyol resminin en büyük ustası sayılmıştır.(Ref: Bilmeniz gereken 50 tablo)
 
(Ref: Resimler Nasıl Okunur, Liz Rideal) Bu resmin canlı, derin renkleri görenleri etkisi altına alır. El Greco yaşamının son 23 senesini geçirdiği şehrin manzarayı tamamlamak için keskin limon yeşili, neredeyse fosforlu bir yeşil kullanmıştır.  Katedrali resme sığdırmak amacıyla yeni, hayali bir yere, kraliyetin görkemli sarayı Alcazar’ın soluna taşımıştır. Dans eden ışık zinciri, karşımızda yükselen tepede, binaların siluetine değdiği noktada en koyuya ulaşan volkanik gökyüzüyle birleşir.

Tangus nehrinde balık tutan ve çamaşır yıkayan insan figürleri görürüz. Çeşitli ağaç türlerinin ayırdına varabilir. Toledo Manzarası yoğun ve karmaşık bir resimdir, önce bizi küstah rengiyle baştan çıkarır, sonra çeşitli, katmanları ve tasvirleri ile bizi içine çeker.

Gökyüzü: Daha hafif olarak kullandığı boyanın altından kırmızı kahverengi zeminin görünmesine izin vererek ve titrek bulut kümesi oluşumların yoğun beyaz boyayla resmederek karamsar bir gökyüzü yaratır. Şehrin hayaletimsi kuleleri üzerinde girdaplar çizerek dönen açık ve koyu tonlar gökyüzünü canlıymış gibi gösterir. Tepelerin eğimlerini ve göğün yayını aydınlatarak hırçın bir şimşek fırtınası anımsatır.

Tagus Nehri: Küçük fırça izleri kullanarak sudaki yansımaları ve kuruması için yere yayılmış çamaşırlar gibi insanı ayrıntılarıyla gösterir. Balık avlayan figürler, zıpkınlıkları ellerinde ve avlarını görmek için gölgelerin içine dikkatlice bakıyorlar. Atın üzerinde bir figür, suda izini bırakarak kayaların üzerinden karşıya geçiyor.

Şehir ve Doğa: Koyu renk yapraklı, gövdesi soluk ve kıvrımlı bir ağaç var. Eğer gövde yukarı doğru takip edilirse katedralin çan kulesine rastlanır ve oradan kaçınılmaz olarak gökyüzüne ulaşır. Düz cepheli solgun binaların köşeli yapısı basamaklı, merdiven benzeri mimarinin etkisini güçlendirir, insan yapımı olanın geometrisi, doğanın yeşil formlarıyla güçlü bir kontrast oluşturur. Ağaçların yukarısında, çevrilmiş bir bahçe asma ya da başka bir ürünün sarılması için hazırlanmış bir çerçeve var. El Greco’nun Yunanca imzası su kenarında ki hafifçe alacalı duvarı süsler.
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt