×

Bir Tablonun Anlattıkları Bölüm-15


Bir Tablonun Anlattıkları
Bölüm-15


Hazırlayan ve Derleyen: Erdemir Toykan

Sn. Erdemir Toykan tarafından hazırlanan ve derlenen;  dünya klasikleri arasında yer alan tabloları sizlere tanıtmaya devam ediyoruz. Sn. Erdemir Toykan’a bu değerli çalışması için çok teşekkür ederiz. 




İNCİ KÜPELİ KIZ (Girl With a Pearl Earning)
Johannes VERMEER (1632-1675) Hollanda
Mauritshuis, Lahey
Yaşadığı sürece şehir dışına çıkmayan sanatçı, lacivert taşı gibi pahalı boyaları kullanmasıyla tanındı. Yaşadığından daha kusursuz bir dünyayı ve aşk temasını eserlerine konu edindi. Tablolarında, köylü bir kızdan, zenginlerin şaşaalı hayatına kadar, yaşadığı çevreye dair her ayrıntıyı görür. ‘’Kuzey Mona Lisa’sı’’ olarak adlandırılan en başarılı eseri ‘’İnci Küpeli Kız’’ tablosundaki kızın masumiyeti ve bakışlarındaki etkileyicilik ressamın başarısını artırdı. Tablonun ana öğesi inci küpe ön plana çıkarken, ressamın tablolarında eksik olmayan mavi ve sarı renkteki örtü dikkat çeker. 

Akım: Barok (Ref: Bilmeniz Gereken 50 Tablo)



MONA LISA , Leonardo Da Vinci, 1503-1506  Louvre Museum
 

 
Mona Lisa’nın yüzündeki hem mutlu hem hüzünlü ifadenin sırrı, bugün bile tam çözülebilmiş değil. Portrede oturur halde görünen Lisa Gherardini sfumoto tekniğiyle (renk ve tonlar arasında yumuşak geçişleri sağlayan gölgeleme yöntemi) resmedilmiştir. Bu tekniği ilk kez da Vinci kullanmıştır.

Da Vinci, tablo için ilk başta piramit tasarımı kullandı, basitçe kadın bir piramitten oluşacaktı. Tablodaki kadının kıvrılmış elleri piramidin köşesi idi. Göğüsü, boynu ve yüzü ellerine göre çok daha parıltılıdır. Işık, aslında çizimin altında geometrik çizimin yattığı göstermektedir. Aslında da Vinci, tabloda oturmakta olan normal bir kadını resmetmiştir: fakat o zamanlarda oturmuş bir kadının resmi yaygın değildi. Tabloda, oturan kadının gözlemci ile arasındaki mesafeyi göstermiştir. Kol dayama yerleri, gözlemci ile oturan kadını ayıran bir sınırdır.

Mona Lisa (La Gioconda veya La Joconde olarak da bilinir). Tabloda oturmuş bir kadın resmedilmiştir, kadının yüzünün kime ait olduğu hala gizemini korumaktadır.  Yüz ifadesindeki belirsizlik, kompozisyonundaki anıtsallık, atmosferdeki ilginçlikler, tablo hakkındaki çalışmaları devam ettirmektedir. Bu tablo, geniş ölçüde tanındı; karikatürleri yapıldı, araştırıldı ve Louvre Müzesi'nin en önemli eserlerinden olarak düşünüldü. Akım: Rönesans  (Ref: Bilinmeniz Gereken 50 Tablo)

Mona Lisa’nın tablodaki garip tebessümü tablodan bile daha ünlüdür. New York Üniversitesi’nde profösör olan Dr. Bellak ‘’Sıfır Sistem’’ adlı bir yöntem kullanarak Mona Lisa’nın yüzünü inceledi. Onun dolgun yanaklarının duygusal bir hoşgörüyü ve zayıf çenesinin ise özgüven yoksunluğunu simgelediğini iddia etti. Mona Lisa flörtçü biri olmalıydı belki de hafifmeşrepti. 1993 yılında Daily Mail’de yayınlanan ‘’Mona Lisa’nın Gizemi’’ adlı yazı önemlidir. Lisa’nın yüzünün farklı mesajları olduğu görüşündedirler. Aynaya bakarak çalışan Leonardo’nun kendi yüzü olduğunu iddia ediyorlar. Louvre Müzesi’ne 1911 yılında satılmıştı. X ışınları ile gerçekliği araştırıldı. Işınlar, Mona Lisa’nın sakallı olduğunu gösteriyordu. Sakalları boyanarak örtülmüştü. Tombul giysisinin nedeni hamile olduğunun işaretiydi, eğer Leonardo değilse. Japon kalp uzmanı sol gözünün köşesinde sarı pigmentlerin olduğunu ve bunun yüksek derecede kolestrol olduğuna işaret ediyordu. Bu kadar saçmalık yeter diyebilirsiniz ama hayır karşınızda birçok bilim adamı var ve sonuçlara bakmışlar. (Ref: İlahi Komedya (Kozmik Şakacı)- Ata Nirun)


VAZODA ON İKİ AY ÇİÇEĞİ (Vase With Twelve Sunflowers)              
Vincent VAN GOGH (1853-1890) Hollanda
Neue Pinakothek, Münih
 Parlak sarı rengi ve hemen tuvalden çıkacakmış gibi canlı oluşu sanatseverlerden tam not aldı. Vazoda görülen 12 ayçiçeği, gerçekliğinden çok, ressamın iç dünyası olarak tuvale taşındı. Ressamın, sade fon önünde ayçiçeklerine akıcı fırça vuruşlarıyla canlılık kattığı gözlemlenir.  Akım: Post empresyonizm.  (Ref: Bilmeniz Gereken 50 Tablo)
Dünyaca meşhur tablo Van Gogh tarafından 1888-1889 yıllarında Arles kasabasında yapılmıştır. Van Gogh, Paris'ten Arles'e taşınmış ve orada sarı bir eve yerleşmiştir. Yaşamayı planladığı ev iki odalı bir dairedir. Kendine bir stüdyo kurma hayalinde olan ressam o dönem hayranı olduğu Fransız ressam Paul Gauguin ile stüdyosunu paylaşma hevesi ile dolup taşıyordur. Hayaline kavuşmak isteyen Van Gogh, Paul ile iletişime geçmek için birçok yol dener ve nihayetinde Fransız ressamın kendisini ziyaret edeceği müjdesine ulaşır. Evinde ağırlayacağı ressam Paul için ona ayırdığı odayı süsleme kararı alır ve onu etkilemek için de birkaç resim yapmaya karar verir.

Van Gogh'un Arles'te yaşadığı ilk yıllar yaşamının sarı renk yılıydı. Kendini ilk kez evinde gibi hissettiği evinin sarı renk olması da bu hissi onda uyandırmasında yardımcı oldu. O dönem yaptığı resimlerinde sarı rengi çiçeklerde, insanlarda, sebze ve meyvelerde birçok yerde kullandı. Yaşadığı kasaba Arles'de sonsuzluğa uzanan harika görünümlü ayçiçeği tarlaları bulunurmuş. Bu görüntü Van Gogh'u çok etkilemiş. Böylece sarı rengi mutluluk ile özdeşleştirmiş.

Hayranı olduğu ve evinde ağırlamaktan mutluluk duyduğu Fransız ressam Paul gerçekten de Gogh'un istediği gibi yaptığı ayçiçeği tablolarından çok etkilenmiştir. İleride ikili arasında gergin ve hoş olmayan anlar yaşansa da o an için Paul, Van Gogh'un ilgisinden çok memnun kalmıştır.

Van Gogh o dönem saplantılı bir şekilde ayçiçeği tabloları yapmıştır. Bunun birçok sebebi bulunur. Söylediğimiz gibi mutluluğu sarı renk ile özdeşleştirmesi bu sebeplerden bir tanesi.  Böylece ayçiçeğini kendi sembolü haline getirmiştir. Ünlü ressam döneminin Art-İzlenimcilerin tarzını benimsemiş, önem ve sembolik anlam taşıyan nesneleri eserlerine yerleştirmeyi doğru bulmuştur.

Vazoda On İki Ayçiçeği eserindeki çiçekler farklı gelişim evrelerini gösterir. Sol altta vazodan sarkan yeşil küçük taze ayçiçeği ile birlikte erişkin sarı yapraklı çiçekler ve tohuma kaçmış kahverengi büyük başlı çiçekler aynı vazoda yer alır. Bu farklı renkler resme bir ahenk katarken aynı zamanda da yaşamın farklı evrelerinin -gençlik, olgunluk, yaşlılık- aynı hayatta birlikte yer aldığını gösterir. (Ref: Wannart)







 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt