×

İş Yerinde Kıskançlık ve Hırs



İş Yerinde Kıskançlık ve Hırs

Levent Taşkın

 
Hepimiz de var olan bazı duygular günlük yaşamımızda ikili ilişkilerde ortaya çıkar. Bazen kendimizi tanıyamayız, bazen de tanıdığımızı düşündüğümüz bir kişinin hiç ummadığımız tavırları ile karşılaşırız. İçinde bulunduğumuz ortam, gördüğümüz muamele veya tavır, başarısızlık, yaşadığımızı düşündüğümüz haksızlık, yoğun stres, aşırı iş yükü vs. gibi birçok etken bazen kişileri istemsizce tepki vermeye zorlar. İnsan olmamızın doğasında var olan bu tepkileri verirken önemli olan haklıyken haksız duruma düşmeyecek şekilde, doğru ifadelerle, sakin bir ses tonu ile ve nezaket kuralları içerisinde tepkimizi verebilmektir. Aksi takdirde hem dinlenilmede ve anlaşılmada hem de kendinizi doğru ifade etmede başarısızlık gelir. Doğru zaman, doğru ifade ve doğru kişilerle yapılan akıllıca iletişimler, tepki vermek de olsa her zaman sizin kontrolünüzde olur ve avantajlı bir sonuç getirir.

İş yerinde baş edilemeyen veya çoğu zaman öngörülemeyen tepkilerin ya da size karşı beklemediğiniz hareketlerin altındaki neden, iş arkadaşlarınızın hırsı, kıskançlığı ve çekememezliği olabilir. Genelde sosyal ilişkilere, arkadaşlığa, dostluğa çok önem veren bir yapıdayız. Konuşmayı, anlatmayı ve özellikle dedikoduyu çok seven bir toplumuz. Gözlerimiz hep açık, kulaklarımız hep etrafı dinler ama bunu kendimize itiraf edemeyiz. Temelinde yatan çok ama çok meraklı oluşumuzdur. Merak sürekli sizinle ilgili olmayan her konuyu bilmek, duymak ve hatta bunun için özel çaba göstermeyi gerektirir. Sigara içme alanları, çay ve kahve bahanesi ile bir araya gelmeler, öğle yemekleri, whatsup grupları, kim o gün yöneticiyle görüştü ve ne konuştular acaba sorgulamaları beraberinde gruplaşmaları, dedikoduyu ve merakı gidermek için işe odaklanmak yerine şirketin muhtarı olmaya odaklanmayı beraberinde getirir. Bu tür bir ortamda kişilerin birbirini kıskanmaması veya sürekli kendisi ile başkasını kıyaslayıp haset etmemesi mümkün değildir. 

Herkesin kendi işine odaklandığı, iş veriminin yüksek, ölçülebilir kriterlerle performansların değerlendirildiği, yetkin ve nitelikli çalışanların olduğu iş yerlerinde de merak ve dedikodu çoktur. Ancak bu tür yerlerde hırs daha ön plandadır. Bu tür işyerlerinde çalışanların sıklıkla kendilerini diğer çalışma arkadaşlarıyla kıyaslamasına olanak tanınır. Performans analizleri ve performans değerlendirme sistemleri ile çalışanların başarıları ölçülebilir durumdadır.  Performanslar, başarılar takdir edilir ve ödüllendirilir ve şeffaf olarak açıklanır. Böylelikle, çalışanlar arasında rekabet de kaçınılmaz olmaktadır. Her çalışan daha fazla görev almak, daha öne çıkacak projelerde yer almak, daha fazla hiyerarşide iyi bir pozisyona ulaşmak için hırslarını üst düzeyde tutarlar. Bu nedenle kendilerinden önde olan veya daha iyi projelerde yer alan kişileri çok kıskanırlar. Onlara bunu belli etmezler ama kendi dünyalarında kendilerini yiyip bitirirler. Rekabetin getirdiği kıskançlık daha seviyelidir ama kişiye verdiği yük daha fazladır. 

Kıskançlık aslında aynı ego gibi her insanda olması gereken bir duygudur. Önemli olan bu tür duyguların kişi tarafından kontrol edilebilmesidir. Kıskançlık da stres gibidir, bünyenizi ve duygu yapınızı bozar. Kıskançlık rekabeti artırır, hatta kıskandığınız konu sizin lehinize oluştuğunda sizi motive eden ayrı bir motivasyon kaynağıdır. Kıskançlık doğru kullandığınızda sizi geliştirir. Başarma ve başarılı olma çabanızı artırır. Kıskançlık öyle bir duygudur ki, kıskandığınız kişi başarısız olduğunda sizi daha çok motive eder ve vücudunuz mutluluk hormonu salgılar. Kendi başarısızlığınız bırakıp başkasının başarısızlığına odaklanıp, içinde bulunduğunuz kötü bir durumda bile başkasının başarısızlığı ile sizin mutlu olmanızı sağlar. Kişiler, iş yerlerinde kendisiyle ilgili hayal ettiği bir başarıyı veya kendisinin ulaşamayacağını bildiği bir pozisyonu bir iş arkadaşı elde ediyorsa o kişiye karşı kıskançlık hisseder. Eğer kıskançlık artık kişinin temel duygusu olmuşsa, kendi yapabildiklerine değil de hep başkalarının yaptıklarına, başkalarının başarılarına, başkalarının elde ettiklerine odaklanır olmuşsa artık bu bir kişilik problemi haline gelmiştir. Sağlıklı bir durum olmadığı gibi hem kendine, hem iş arkadaşlarına ve hatta çevireceği entrikalar ve yaratacağı huzursuzluk ile şirkete zarar verir gelmiştir. 
 

Hepimiz de var olan bazı duygular günlük yaşamımızda ikili ilişkilerde ortaya çıkar. Bazen kendimizi tanıyamayız, bazen de tanıdığımızı düşündüğümüz bir kişinin hiç ummadığımız tavırları ile karşılaşırız. İçinde bulunduğumuz ortam, gördüğümüz muamele veya tavır, başarısızlık, yaşadığımızı düşündüğümüz haksızlık, yoğun stres, aşırı iş yükü vs. gibi birçok etken bazen kişileri istemsizce tepki vermeye zorlar. İnsan olmamızın doğasında var olan bu tepkileri verirken önemli olan haklıyken haksız duruma düşmeyecek şekilde, doğru ifadelerle, sakin bir ses tonu ile ve nezaket kuralları içerisinde tepkimizi verebilmektir. Aksi takdirde hem dinlenilmede ve anlaşılmada hem de kendinizi doğru ifade etmede başarısızlık gelir. Doğru zaman, doğru ifade ve doğru kişilerle yapılan akıllıca iletişimler, tepki vermek de olsa her zaman sizin kontrolünüzde olur ve avantajlı bir sonuç getirir.

İş yerinde baş edilemeyen veya çoğu zaman öngörülemeyen tepkilerin ya da size karşı beklemediğiniz hareketlerin altındaki neden, iş arkadaşlarınızın hırsı, kıskançlığı ve çekememezliği olabilir. Genelde sosyal ilişkilere, arkadaşlığa, dostluğa çok önem veren bir yapıdayız. Konuşmayı, anlatmayı ve özellikle dedikoduyu çok seven bir toplumuz. Gözlerimiz hep açık, kulaklarımız hep etrafı dinler ama bunu kendimize itiraf edemeyiz. Temelinde yatan çok ama çok meraklı oluşumuzdur. Merak sürekli sizinle ilgili olmayan her konuyu bilmek, duymak ve hatta bunun için özel çaba göstermeyi gerektirir. Sigara içme alanları, çay ve kahve bahanesi ile bir araya gelmeler, öğle yemekleri, whatsup grupları, kim o gün yöneticiyle görüştü ve ne konuştular acaba sorgulamaları beraberinde gruplaşmaları, dedikoduyu ve merakı gidermek için işe odaklanmak yerine şirketin muhtarı olmaya odaklanmayı beraberinde getirir. Bu tür bir ortamda kişilerin birbirini kıskanmaması veya sürekli kendisi ile başkasını kıyaslayıp haset etmemesi mümkün değildir.
Herkesin kendi işine odaklandığı, iş veriminin yüksek, ölçülebilir kriterlerle performansların değerlendirildiği, yetkin ve nitelikli çalışanların olduğu iş yerlerinde de merak ve dedikodu çoktur. Ancak bu tür yerlerde hırs daha ön plandadır. Bu tür işyerlerinde çalışanların sıklıkla kendilerini diğer çalışma arkadaşlarıyla kıyaslamasına olanak tanınır. Performans analizleri ve performans değerlendirme sistemleri ile çalışanların başarıları ölçülebilir durumdadır.  Performanslar, başarılar takdir edilir ve ödüllendirilir ve şeffaf olarak açıklanır. Böylelikle, çalışanlar arasında rekabet de kaçınılmaz olmaktadır. Her çalışan daha fazla görev almak, daha öne çıkacak projelerde yer almak, daha fazla hiyerarşide iyi bir pozisyona ulaşmak için hırslarını üst düzeyde tutarlar. Bu nedenle kendilerinden önde olan veya daha iyi projelerde yer alan kişileri çok kıskanırlar. Onlara bunu belli etmezler ama kendi dünyalarında kendilerini yiyip bitirirler. Rekabetin getirdiği kıskançlık daha seviyelidir ama kişiye verdiği yük daha fazladır.

Kıskançlık aslında aynı ego gibi her insanda olması gereken bir duygudur. Önemli olan bu tür duyguların kişi tarafından kontrol edilebilmesidir. Kıskançlık da stres gibidir, bünyenizi ve duygu yapınızı bozar. Kıskançlık rekabeti artırır, hatta kıskandığınız konu sizin lehinize oluştuğunda sizi motive eden ayrı bir motivasyon kaynağıdır. Kıskançlık doğru kullandığınızda sizi geliştirir. Başarma ve başarılı olma çabanızı artırır. Kıskançlık öyle bir duygudur ki, kıskandığınız kişi başarısız olduğunda sizi daha çok motive eder ve vücudunuz mutluluk hormonu salgılar. Kendi başarısızlığınız bırakıp başkasının başarısızlığına odaklanıp, içinde bulunduğunuz kötü bir durumda bile başkasının başarısızlığı ile sizin mutlu olmanızı sağlar. Kişiler, iş yerlerinde kendisiyle ilgili hayal ettiği bir başarıyı veya kendisinin ulaşamayacağını bildiği bir pozisyonu bir iş arkadaşı elde ediyorsa o kişiye karşı kıskançlık hisseder. Eğer kıskançlık artık kişinin temel duygusu olmuşsa, kendi yapabildiklerine değil de hep başkalarının yaptıklarına, başkalarının başarılarına, başkalarının elde ettiklerine odaklanır olmuşsa artık bu bir kişilik problemi haline gelmiştir. Sağlıklı bir durum olmadığı gibi hem kendine, hem iş arkadaşlarına ve hatta çevireceği entrikalar ve yaratacağı huzursuzluk ile şirkete zarar verir gelmiştir.
 
İş yerlerindeki kötü yönetim, güven ortamının oluşmaması, adil olunmaması, şeffaf olunmaması, çalışana değer verilmemesi, aşırı rekabet ve aşırı hırslı çalışanlar iş yerinde kıskançlığın artmasında önemli faktörler arasındadır. İşyerinde kıskançlığı küçümseme, dedikodu, bilgi saklanması, mobbing, şiddet ve sabotajı beraberinde getirmektedir. Asıl tehlike buradadır. Çalışanlar için huzursuz, mutsuz, gergin ve bireyselliğin ön planda olduğu verimsiz bir işyeri yaratır. Verimlilik ve personel kaybına yol açar.

İşyerinde en çok kıskanılanlar terfi alanlar, daha fazla övgü alanlar, iletişimleri ile yönetimle daha sık ilişki kurabilenler, daha gözde çalışan gibi davranılanlar olmaktadır. Sonuçta bu tür kişilere gıpta ile bakılır.  Aslında kıskanan kişi sahip olamadığı bir şeye başkasının sahip olmasını çekemez. Çoğu zaman kıskanan kişi kendisine haksızlık yapıldığını düşünür. O pozisyona veya o takdire aslında kendisinin hak ettiğini de düşünüyordur. Bu düşünceye sahipse işte o zaman kazan kaynar ve kıskandığı kişiyi bir hedef haline getirerek onun aleyhine çalışmaya, iş birliği yapmamaya ve ona zarar vermek için arkasından çalışmaya başlamıştır bile. Aslında neden başkasının takdir veya terfi aldığını düşünse ve kendisinde neyin eksik olduğunu düşünse kişisel gelişimine katkıda bulunacak bir adım atacaktır. Kıskanç kişiler asla ve asla kendilerinde eksiklik görmezler zaten fark edemedikleri sorunları da budur. 

Kıskançlık şirketlerde üst kademede ve daha çok da orta kademedeki çalışanlar arasında ortaya çıkar. Üst kademedekiler çok yoğun ve daha fazla sorumluluk altında çalıştıkları için kıskançlığa fazla zaman ayıramasalar da şirket üst yönetimine yakın olma konusunda ve buna bağlı olarak özellikle prim ve ayrıcalık alma konusunda rekabet ederler. Kıskançlık bu alanlarda ortaya çıkar. Ancak orta kademede ise kıskançlık hem zaman hem iş yoğunluğu hem de hiyerarşide daha fazla fırsat olduğu için çok fazladır. 

Yöneticilerin özellikle orta kademede kıskançlığın fazla olduğunu gözlemlediği durumlarda şirketin zarar görmemesi ve çalışanları kaybetmemek adına bazı eylemleri yapmaları önemlidir. Öncelikle çalışanla çalışmayanı; performansı iyi olanla kötü olanı ayıracak bir performans değerlendirme sisteminin mutlaka oluşturulması gerekir. Buna bağlı yönetici havuzlarının oluşturulup her yıl başarılı olanların bu havuza aktarılarak değerlendirmeye alınması önemlidir. Performans sistemi ile her yıl en az iki kez orta kademedeki yöneticilerle ve yöneticilerin de alt ekibiyle İnsan Kaynakları’nında katılımıyla yüz yüze bir performans değerlendirme görüşmesi yapılması gereklidir. Yılda bir kez de her çalışanla üst yöneticisinin bir geri bildirim görüşmesi yapması çok önemlidir. Bu görüşmelerde başarı kriterleri kişilere şeffaf olarak açıklanmalı ve olası kıskançlığa karşı kişinin kendisini geliştirmeye açık yönleri üzerinde geri bildirim verilmeli; güçlü yönleri anlatılmalı ve motive edilmelidir. Kişinin gelişime açık yönlerinin desteklenmesine yönelik eğitimler, özel projelerde görevlendirmeler veya koçluk gibi desteklerde kişiye sunulmalıdır. Böylece kişinin kıskançlık yerine, kendisini geliştirmeye yönelik aksiyonlara yoğunlaşması sağlanmalıdır. Kişiler kendilerinin önemsendiğini, kıskandığı kişinin dışında kendisiyle de ilgilenildiğini hissettiğinde ve gelişimi için desteklendiğini gördüğünde kıskançlığın verdiği olumsuz psikolojiden kurtulacaktır. Tam tersine hırslanarak kendisinin önemsenmesinin verdiği motivasyon ile kişisel gelişimine odaklanacaktır. Böylece şirketteki rekabet ve işe odaklanma olumlu yönde kazanım haline gelecektir. 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt