2100 Yılında Yaşamdan Bir Gün
2 Ocak 2104, 06:15 

Derleyen: Erdemir Toykan



 

Uykunuzdan uyanırsınız ve yastığınız başınızın altında hafifçe hareket eder. Akıllıdır ve uyku verileriniz ile kalp atış hızınızı içine alır, gecenin farklı saatlerinde vücudunuz için gereken konforu sağlamak ve uyandığınızda sizi desteklemek için şekillendirilir.

Tavanınızdaki organik LED ışıklar, gözlerinizi açtığınızda yüzünüze güneş renginde ışınlar vurur.

Duvar ekranınız hareket ettiğinizi algılar. Yatak odanızın tüm duvarını kaplayan holografik bir bilgisayar ekranı canlanıyor.   Teknoloji her yerde ama hiçbir yerde. Her oda akıllıdır ama siz onu göremezsiniz.
 

Ekranda görünen yüzünüz sizi uyandırır. ( Duvar ekranınız hareket ettiğinizi algılar. Yatak odanızın tüm duvarını kaplayan holografik bir bilgisayar ekranı canlanıyor. Bir duvar paneli, gün içinde yüzleşmeniz gereken tüm bilgilerin anlık görüntüsünü sağlar.) 

55. kattaki dairenizin banyosuna gidiyorsunuz tuvalet ve lavaboda saklı yüzlerce DNA ve protein alıcısı, vücut sıvılarınızdan yayılan molekülleri analiz eder, her hangi bir hastalığın moleküler seviyesinde en ufak belirtisi olup olmadığını kontrol eder. Odanın içinde uçuşan DNA parçalarınıza göre bir teşhis gösteriliyor. Bu eksiksiz tıbbi muayene, kanser kolonilerinden protein saptamak için günde üç kez yapılır. Ayrıca size daha fazla sebze yemeniz gerektiğini söyler. Ayna üzerinde sakal tıraşı olurken haberler sayfa sayfa   izlenir.

Banyodan çıktıktan sonra, başınızın etrafına, evinizi telepatik olarak kontrol etmenizi sağlayan telleri takarsınız. Zihinsel olarak dairenin sıcaklığını yükseltirsiniz, rahatlatıcı bir müzik açarsınız, mutfaktaki robot aşçıya kahvaltıyı ve kahve hazırlamasını söylersiniz . Kişisel robotik yardımcınız, topluluk bahçesinden elde edilen evde yetiştirilen ürünlerden yapılan bir kahvaltı ile odanıza girer. Sabah yemeği, vücudunuza bağlı mikroskobik sağlık ve fitness izleyicilerinden robota iletilen diyet gereksinimlerinize dayalıdır.
 

Vücudunuzun doğal dengesini koruyan ve sağlığınızı izleyen teknik tasarım üstünüze giyersiniz. Yenilenebilir kaynaklardan insan yapımıdır ve çevrimiçi bir depodan  kiralanmıştır. Pamuğun fiyatı tavan yaptığından, ikinci el olmadıkça kıyafet almak çok zor. Arkadaşınızın sahibi olduğu bir çevrimiçi vintage mağazasından aldığınız kenevir pantolonunuzu giyiyorsunuz.


Artırılmış gerçeklik (AR)  kontakt lenslerinizi gözlerinize bastırırsınız ve ayarlarken göz kırparsınız.
 

 

Kapıdan çıkarken, duvara monte susuz makineye bir miktar çamaşır atıyorsunuz. Beyazlarınızın arasında bir çift kırmızı iç çamaşırı olduğu konusunda sizi uyarmak için vızıldar, makineden çıkardığınız anda otomatik olarak deterjanı koyar ve süreyi ayarlar. Enerjinin daha ucuz olduğu yoğun olmayan anı beklemesi gerektiğini bildiği için hemen başlamaz.

1000km ve iki eyalet ötedeki ofise giden süper hızlı trenin saatini verir.

Sahip olduğunuz manyetik araç çağrılır. 

Manyetik arabanız sessizce havalanır, süperiletken asfaltın oluşturduğu manyetik bir yastık üzerinde giderek süper hızdaki treni yakalarsınız.
 

 

Manyetik arabanız şehir çöplüğünü geçerek yoluna devam etmektedir. Çöpün çoğunun bilgisayar ve robot parçaları olduğunu görürsünüz. Çiplerin hiçbir maliyeti yoktur, sudan bile ucuzdur, kullanılmayan çipler, tüm dünyada, şehir çöplüklerinde dağlar oluşturmaktadır. Çiplerin arazi doldurması üzerinde konuşmalar var.


Genellikle manyetik aracınız üzerinde dolaşmayı çok seviyorsunuz. Yol üzerinde havada süzüldüğü için, endişelenecek hiçbir tümsek ya da çukur yok. Sürtünme olmadığı için nadiren yakıt almanız. Trene giderken, espressonuzun sizi beklediği bir tezgâha uğrarsınız. 12,30 dolar tutuyor. Ayrıca kahvaltı için laboratuvarda yetiştirilen pastırmalı 3D baskılı bir sandviç alırsınız.

Süperhızlı tren yolda ilerlerken kontakt lenslerinizle internete bağlanırsınız. Gözünüzü kırpınca, gözünüzün retinası üzerine düşen interneti görürsünüz. Haber başlıklarını taramaya başlarsınız.
 

 

 
 

 

 

Ofisinizin bulunduğu büyük bir inşaat şirketinin merkezi olduğu binaya ulaşırsınız. Bir lazer, hissettirmeden  irisiniz kontrol ederek yüzünüzü teşhis ettiğini farkedersiniz. Vücudumuz kimliğinizdir. 477 Konferans salonu neredeyse boş. Kontakt lenslerinizde, diğer katılımcıların üç boyutlu görüntüleri hızla masa etrafında yerlerini alır. Ofise gelemeyenler holografik olarak buradadırlar. Kontakt lensleriniz masadaki tüm insanları tanımlar, biyografilerini ve öz geçmişlerini gösterir. Patronun görüntüsü ansızın koltuğunda belirir. " Beyler" diye seslenir, "muhtemelen haberiniz var, Manhattan çevresindeki setler birdenbire sızdırmaya başladı. Sorun ciddi, ama zamanında fark ettik, dolayısıyla bir çökme tehlikesi yok. Ancak, ne yazık ki, setlerin onarımı için indirdiğimiz robotlar başarısız oldular." Birden ışıklar kararır ve sualtı setlerinin üç boyutlu görüntüleri ile tamamen çevrelenirsiniz. Tamamen suya batmış gibisiniz, büyük bir çatlağın olduğu setin görüntüsü gözünüzün tam önündedir. Sızıntının tam olarak nerede oluştuğunu görebiliyorsunuz. Sette dikkatinizi çeken büyük ve garip bir yarığı görebiliyorsunuz. Uzun tartışmalardan sonra, insanların kumanda ettiği bir robot onarım ekibinin gönderilmesine karar verilir.  İşte burası sizin işin içine girdiğiniz yerdir.  Çünkü gelişmiş robotlarınızın en son nesli kuantum bilgisayarlar kullanmakta; bunlar şu anda mevcut olan en güçlü bilgisayarlar, insan zekasına yaklaşıyorlar. Fakat hata yapma olasılığı var.

 

Kuantum bilgisayarlar seri olarak üretilip satılıyorlar. 

Klasik bilgisayarların aksine kuantum olanlar, bit birimlerini kullanmazlar. Bunun yerine onlar “kübit” adı verilen birimlerle bilgi depolarlar. Her kübit, 1 veya 0 ile ayarlanabileceği gibi, aynı anda 1 ve 0 ile de ayarlanabilir.(Kuantum bilgisayarların gücü, daha fazla kübit ile katlanarak artıyor.)

Kuantum bilgisayarlar  geleneksel bilgisayarların asla ulaşamayacağı bir ölçekte hesaplama gücü sağlama potansiyeline sahip, Örneğin 2019’da Google, klasik bir süper bilgisayarın yaklaşık 10.000 yıl sürecek bir hesaplamayı yaklaşık 200 saniyede gerçekleştirmektedir. 

Kuantum bilgisayarlar; güvenlik, finans, askeri işler, istihbarat, ilaç sanayi, havacılık, kamu hizmetleri, polimer tasarımı, makine öğrenimi, yapay zekâ (AI), büyük veri ve dijital dönüşüm alanlarında,  finansal kurumlarcada  müşterileri için daha etkili ve verimli yatırım portföyleri tasarlamak için  kullanılmaktadır. 

Kuantum bilgisayarlar, çevresel açıdan da muazzam bir potansiyele sahiptir ve uzmanlar, kuantum simülasyonu yoluyla, ülkelerin Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmada etkili olmaktalar. 

Sağlık sektörü, yeni ilaçlar ve genetik olarak hedeflenen tıbbi bakım çalışmalarını geliştirmek için kuantum hesaplamayı kullanakta  olup; ayrıca gelişmiş DNA araştırmalarına da katkı sağlamaktalar.

Daha iyi kriptografik şifrelemeler kullanılarak daha güvenli çevrimiçi ağlar sağlanabiliyor.

Kuantum hesaplamalar sayesinde, daha verimli ve güvenli ulaşım planlama sistemleri kullanılabilir.

 

Sonunda tekrar eve geldiniz. Molly duvar ekranında belirir. "John, Doktor Brown' dan önemli bir mesajınız var." Doktor Brown mı? Robot doktorunuz ne söyleyecek ki? Molly'ye "Onu ekrana ver." dersiniz. Doktorunuz duvar ekranında belirir. "Doktor Brown" o kadar gerçek görünür ki bazen onun yalnızca bir yazılım olduğunu unutursunuz. "Rahatsız ettiğim için üzgünüm, John, ama dikkatinizi çekmem gereken bir şey var. Geçen yıl, neredeyse sizi öldüren kayak kazasını        hatırlıyor musunuz?" Araziye alışık değildiniz, yanlışlıkla bir yamaçtan aşağı yuvarlanmış ve saatte altmış beş kilometre ile bir grup ağaca çarpmıştınız. Doktor Brown, " Benim kayıtlarım  çarpmanın etkisiyle bilincinizi kaybettiğinizi, beyin sarsıntısı geçirdiğinizi ve ağır iç kanamalarınız olduğunu, ama giysilerinizin hayatınızı kurtardığını gösteriyor." diye devam eder. Bilinçsiz olmanıza karşın, elbiseniz otomatik olarak bir ambulans çağırmış, tıbbi geçmişinizi yüklemiş ve kesin koordinatlarınızı belirlemişti. Daha sonra hastanede robotlar kanamayı durdurmak, küçük yırtıklı kan damarlarını dikmek ve diğer hasarları onarmak için mikrocerrahi uygulamışlardı. "Mideniz, karaciğeriniz ve bağırsaklarınız onarılamayacak derecede hasar görmüştü." diye Doktor Brown devam eder. "Şansınız varmış ki, tam zamanında sizin için yeni bir dizi organ büyütebildik/ üretebildik." Ansızın kendinizi bir parça bir robot gibi hissedersiniz; çünkü vücudunuzun büyük bir kısmı doku fabrikasında üretilmiş organlardan yapılmıştır. "Biliyorsunuz, John, parçalanmış kolunuzu da tamamen mekanik bir kolla değiştirtebilirdiniz, kayıtlanın böyle söylüyor. En güncel robot kolu, kolunuzdaki gücü beş kat arttırabilirdi. Ama reddettiniz." dersiniz. "John, yeni organlarınızı periyodik olarak kontrol etmek zorundayız. MRP tarayıcınızı alın ve onu yavaşça karın bölgeniz üzerinden geçirin." Banyoya gider ve cep telefonu büyüklüğündeki küçük bir cihazı alır ve onu yavaş yavaş organlarınızın üzerinden geçirirsiniz. İç organlarınızın üç boyutlu görüntülerini duvar ekranında hemen görürsünüz. "John, vücudunuzdaki iyileşmeyi görmek için bu görüntüleri analiz edeceğiz. Bu arada, banyonuzdaki DNA alıcıları bu sabah pankreasınızda büyümekte olan kanser tespit ettiler."  the magnetic resonance imaging: manyetik rezonans görüntüleme. "Kanser mi?" Hemen doğrulursunuz. Şaşkınsınızdır. "Ama kanserin yıllar önce tedavi edildiğini sanıyordum. Artık bu konuda konuşan bile yok. Bende nasıl kanser olabilir?" "Aslında, bilim insanları hiçbir zaman kanseri tedavi etmedi. Kanser ile yalnızca bir ateşkesteyiz diyelim, berabereyiz, yenişemedik. Kanserin birçok türü bulunur. Nezle gibi. Onu da asla tedavi edemedik. Yalnızca bizden uzak tutuyoruz. Sizdeki kanser hücrelerini öldürmek için nanoparçacıklar sipariş ettim. Yalnızca birkaç yüz kanserli hücre var. Tamamen sıradan. Ancak bu müdahale olmazsa muhtemelen yedi yıl içinde ölürsünüz." diye ifadesiz bir tonda konuşur. "Evet, bugün bir tümör oluşmadan yıllar önce kanseri belirleyebiliyoruz." der.


Önümüzdeki hafta Bölüm.2  ile devam edilecektir. 

Kaynaklar

- Michio  Kaku’nun Geleceğinin Fiziği kitabından özetlenerek alınmıştır.
- Sidney ‘’news.com.au’’ Glimps of the future: What ıt will be like waking up 2024 by Jenni Ryall
-ioturkiye.com