×

17 Ağustos 1999 Depremi Sonrası Yaşadıklarım Bölüm-1



17 Ağustos 1999 Depremi Sonrası Yaşadıklarım
Bölüm-1 


Oğuz Güren 


17 Ağustos 1999 Salı günü saat 03.02 de Marmara bölgesinde Kuzey Anadolu fayının batı bölümünde oluşan 7.4 büyüklüğündeki deprem özellikle Yalova,  Karamürsel, Gölcük, Değirmendere, Adapazarı, Kocaeli, Düzce, Bolu, İstanbul,Bursa, Zonguldak ve Eskişehir’i kapsayan çok geniş bir alanı etkilemişti. 

Deprem ; çok sayıda yapının  yıkılmasına ya da ağır hasar görmesine , 10’binlerce insanın hayatını kaybetmesine ,etki alanındaki büyük sanayi tesislerinde ve ticarethanelerde  çok önemli iş gücü kaybına ve maddi zararlara neden olmuştu. .(3.5 milyar ABD $)

 Deprem merkezlerine  yakın trafo merkezleri; ya tamamen yıkılmış ya da teçhizatları ağır hasar görmüş ,elektrik enerjisi temininde zorluklar yaşanmıştı

17  AĞUSTOS  1999  DEPREMİ  SONRASI YAŞADIKLARIM 1999-2001 tarihleri arasında TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nü önce vekaleten daha sonra asaleten yürütmüş  olan üniversite arkadaşım Oğuz Güren in anılarından derledim.

Okurken sadece deprem faciasını değil, kişilerin görevlerine uygun seçilmesinin önemini ,seçilmiş kişilerin görevlerini yapmak için verdiği uğraşları ; hertürlü riski göze alarak gerektiğinde insiyatif kullanarak aldıkları kararları ve onlara bu imkanları sağlayan yöneticileri de yakından gözlemleyeceksiniz.

 
Hepimizin dileği bir daha böyle felaketlerle karşılaşmamak …

Tülay  Kanıt 


17 AĞUSTOS 1999

1999 yılında ilk altı ayının olağan iş yoğunluğunun üstüne; yaz mevsiminde  tüm yurtta  kullanılan klimaların devreye girmesiyle oluşan elektrik enerjisi tüketiminin aşırı artışının nasıl karşılanacağı; Tüm Türkiye’de üretilen enerjinin, tüketilen enerjiye yetmediği; yapılan enerji yatırımlarının dönemi içinde bitirilme çalışmalarının çok sıkı takibi gerekmektedir. Yükselme eğilimi içinde olan kayıp kaçak oranının  durdurulması(1997yılı oranı%18.7,1998 yılı oranı%19.5) ve de aşağıya çekilmesi için yapılan çalışmalar; alınan önlemlerin takibi için yapılan bölgesel toplantılar ve enerji kullanılmasında tasarruf yapılması  için uygulamalı tedbirlerin alınması çalışmalarından     yorulmuş biraz  uzaklaşmak için bir hafta yıllık izine çıkmıştım.
 
13 Ağustos 1999 günü ailece özel arabamla,memleketim güzel Çanakkale’ ye baba ocağına  geldik . Çok mutluydum eski anılarım  bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti  .Ne zorluklar ne sıkıntılarla köylere enerji vermiştik, ama enerji verdikçe köylülerin” bizleri nurlara kavuşturdunuz Allah sizlerden razı olsun “dediklerinde yorgunluklarımızdan eser kalmıyordu.

Eski dostlar ile geçen tatil günleri 17 Ağustos gecesi cep telefonumun  acı acı  çalışı ile bitti, . Ankara Keçiören de oturan kardeşim Nilgün ağlıyarak “sağ mısınız buralarda çok büyük deprem oldu dakikalarca sallandık, sanki dünyanın sonu geldi, elektriklerde kesildi, hakkınızı helal edin “ dedi ve telefon kesildi. 

Çanakkale de de elektrikler kesilmişti. Hemen yanımdan hiç ayırmadığım telsizle Çanakkale arıza merkezini aradım. Nöbetçi teknisyen saat 03:00 'te Bursa- Eskişehir-Adapazarı ve İstanbul çevresinde çok şiddetli bir deprem olduğunu ve  anında elektriklerin tüm yurt ta kesildiğini, ne zaman geleceğinin bilinemediğinin bilgisini verdi. Nöbetçi Teknisyene;  sabah erkenden arazili bir araç göndermelerini İstanbul’a gideceğimi söyledim. Bu arada da Eceabat’a saat 04:30 da enerji verildi. Trakya’ya, Bulgaristan üzerinden enerji verilmişti. 

Hemen hazırlıklarımı yaptım saat 06:30 da şoför Ahmet Köseoğlu bir arazi arabası ile geldi, bu arada Ankara’yı aradım ama hiç iletişim yoktu. O anda karar değiştirdim. Çünkü Ankara’da ki arkadaşlar İstanbul’a öncelik verirler ve oraya ulaşırlardı .Ben Yalova’da 1984-1987 yıllarında Baş mühendislik yaptığım için  yöreye daha faydalı olurdum Bu düşünceyle, önce Bursa’ya  oradan da, Yalova’ya gitmek üzere yola çıktım.

Yolda sürekli Ankara’yı aradım. Nihayet saat 07:30’da Genel Müdür Vekilimiz ile görüştüm. Çanakkale’den yola çıktığımı, Yalova- Gölcük- Karamürsel e gideceğimi söyledim, başarılar diledi. Durumun çok vahim olduğunu saat 07:00 den itibaren tüm yurda peyderpey enerji verildiğini söyledi. 

Saat 10:00’da Bursa’da idim. Bursa Müessese Md. Ve üst düzey yöneticiler ile toplantı yaparak Bursa Müessese sınırları içindeki sorunları  görüştük. Bursa’nın; Gemlik, Mudanya, Orhangazi ve İznik ilçelerinde yıkılan binaların ve can kayıplarının  olduğunu ,saat 07:35 ten itibaren enerji verilmeğe başlanıldığı elektrik dağıtımı açısından fazla bir sorun olmadığını ancak, halkın evlerine girmediğini öğrenince  sokak aydınlatmalarına öncelik verilmesi talimatını verdim. 

Sonraki hedefim Yalova idi. Yolda giderken telsizden Bursa şebekesine kontrollü olarak enerji verilmesini izliyordum.  Orhangazi’ ye yaklaştıkça trafik arttı.T.I.R.’lar, kamyonlar, kamyonetler arka arkaya içleri insanlar, eşyalarla  tıklım tıklım dolu olarak Bursa istikametine gidiyorlardı. 

Nihayet saat 12:00'de Yalova şehir merkezine ulaştım. O güzelim şehir harabe gibiydi, her yer yıkık ,tozlar her tarafı kaplamış, binaların sanki boyları kısalmış, boyaları- sıvaları dökülmüş, acayip bir şekilde yamuk yumuk duruyorlar anlatılacak gibi değil. 

Arıza merkezinin olduğu Yalova- 1TM'ye yaklaştıkça şehir AG-OG şebekesinin de ağır hasarlı durumunu görüyordum. Direklerin bir kısmı orta yerinden kırılmış, bir kısmı da üzerindeki iletkenler koparak yolların üzerinde darmadağınık bir şekilde duruyordu. 
 

 
Arıza Merkezinde Müessese müdürü ve yardımcısı, İşletme Bakım Md.,Elektrik teknisyenleri ve birkaç işçi arkadaş ile oradan oraya koşturuyorlardı. Beni karşılarında görünce şaşırdılar . Durumlarını bile anlatamadılar. Her birinin gözleri kan çanağı gibi kıpkırmızı idi. Müessese Müdürü; gece Saat 03ten itibaren elektriklerin kesik olduğunu ,halen (09:30 itibariyle) Yalova Çiftlikköy-2TM(154/34,5Kv)’den enerji alınamadığı, trafo merkezindeki trafoların devrildiği bilgileri geldiğini  dolayısıyla; şehir merkezine-Çınarcık ve 30 köye elektrik  verilemediğini  ” söyledi. 


Herkes can derdine düşmüş önce ailesini kurtarmayı, emin bir yere  götürmeyi istiyorlardı. Bir an önce  çevre illerden takviye ekip istememiz gerekiyordu  Öncelikle TEAŞ a ait Yalova Çiftlikköy 154kV’luk TM’i devreye alınmalıydı. Ayrıca buradaki felaketin boyutlarını Ankara’ya ulaştrılması için, Bursa  Müessese Müdürlüğü ile acilen görüşmem gerekiyordu. Ancak hiçbir şekilde telefon irtibatı  kuramıyordum. Hemen Çiftlikköy’e gitmek üzere arıza merkezinden ayrıldım. 

Çiftlikköy’ün hali daha da feciydi.Tüm yazlık siteler yerle bir olmuş ,her yer beton yığını, anlatılması  imkansız bir manzara felaket-felaket.

Yalova- Karamürsel yolu  sanki tarla yolu gibi olmuş arazi aracımız ile  zorlukla ilerliyorduk. Nihayet Yalova ve çevresine elektrik veren 154kV‘luk Trafo merkezine geldim (2X25 MVA olan  trafolar ,2x50 MVA olarak değiştirme aşamasında deprem meydana geldiğinden işlem yarım kalmış ;1x25 +1x50 MVA  trafolar devrede imiş) Mesul tablocu arkadaş beni tanıdı.”geçmiş olsun” dedikten sonra kramportörün durumunu sordum, çalıştığını ayrıca Bursa’dan Trafo bakım-onarım ekibinin geldiğini ve Şalt sahasında çalışmalara başladıklarını söyleyince , hemen yanlarına gittim. 

İki indirici trafodan biri, raylarından  çıkarak yan yatmış yarısı  toprağa gömülmüş ,YG ve OG buşingleri kırılmış,yağ sızdırıyordu. Diğerinde fazlaca bir hasar yoktu . Ancak  demontaj  durumdaki diğer trafolar yan yatmış “kurtarın bizi” der gibi duruyorlardı. 154kvluk açık şaltta; her ayırıcının kontaklarında zarar oluşmuştu. Ayrıca 154Kv Orhangazi fiderindeki destek izolatörü kırılmış. Bursa’dan gelen trafo bakım ekibi tüm güçleri ile çalışıyor ,kesici ve ayırıcılardaki hasarlanan parçaları yenileri ile değiştiriyorlar aynı zaman da ayarlarını da yapıyorlardı.

Ben bu arada kuranportörle TEAŞ Bursa Merinos T.M.  vasıtası ile Müessese müdürü ile irtibat kurarak; Yalova ya, başka Müesseselerden ekip takviyesi ve her türlü elektrik malzemeleri gönderilmesi için TEDAŞ Genel Müdürlüğümüz  İşletme Bakım Daire Başkanı ile görüşmesini istedim. 

Trafo merkezindeki çalışmalar devam ederken; Yalova AKSA fabrikasından kojenerasyon tesisleri müdürü  geldi ,perişan haldeydi. Beni görünce şaşırdı.” Geçmiş olsun” dedim .Çok telaşlı oluşu dikkatimi çekti. Nedenini anlatınca ben de ürperdim. AKSA fabrikalarının çok zehirli kimyasallarının depolandığı silo, deprem nedeni ile hasarlanmış, kimyasalların hava ile teması sonucu öldürücü gazlar oluşuyormuş . Şimdilik bir tehlikesi yokmuş ancak sızıntı çoğalırsa hayati tehlikenin olacağını anlattıktan sonra acilen enerjiye ihtiyacı olduğunu söyledi.


34.5 kV’luk Enerji nakil hattının hasarsız olup olmadığını sordum,  bilemediğini saat 03.00 ten beri elektriklerin olmadığını yineledi. Yalova TM ‘nin devreye girmesinden sonra AKSA fabrikasını besleyen hat sağlamsa beslenebileceğini, ancak  önceliğin Yalova şehir fiderleri olduğunu açıkladım.
 
Yeniden bakım ekibi ile görüşmeğe devam ettim; ekip şefi; her şey yolunda giderse saat 19. 00 dan sonra trafoyu devreye alarak sağlam fiderlerin besleneceğini söyledi.. Bunun üzerine  tekrar Yalova şehir arıza merkezine döndüğüm de, Müessese Md. Valilik kriz merkezine gitmiş olduğunu öğrendim. Ben de  oraya gittim. 
 

Kriz merkezi şehir stadyumunun yanındaki araç park alanına kurulmuş. Tam bir mahşer yeri ;  İki tane yan tarafları açılmış çadır  içinde dört-beş masa ve etrafında bir sürü insan kalabalığı.  Kriz merkezinin yanında   tamamı yerle bir olmuş korkunç apartman görüntüleri vardı. O mahşeri kalabalıkta; Müessese Müdürü  Yalova Valisi Belediye Başkanı ve Emniyet Müdürü ile toplantı halindeydi. Toplantıya bende katıldım. Yalova ve çevresinin enerji sorunları ile ilgili bilgi verdim. Yalova TM’nin saat 19.00 dan sonra besleneceğini Yalova Müessesemizin  ekiplerinin de şehir merkezi ve köylere kontrollü enerji verebileceklerini söyledim. Ayrıca çevre illerden takviye ekiplerin yarın intikal edeceğini,( şimdilik) 4 ad jeneratör,3 ad sepetli araç ve 4ad ekip (17kişi) gönderilebileceğini anlattım. 
 

Müessese müdüründen aldığım ilk bilgilere göre; şehir içinde 3ad.direk tipi trafo yere düşmüş,5 ad. Bina tipi trafonun duvarlarında büyük yarıklar oluşmuş,  OG müşterek direklerden bir kısmı  üzerindeki 3/0 kesitli iletkenlerin kopmalarından dolayı eğilmiş,17ad.direk kırılmış, çok sayıda AG iletken kopuğu tespit edilmişti.

 
Çiftlikköy  şebekesinde de çok sayıda iletken kopuğu vardı, yazlık sitelerde binaların tamamına yakını yerle bir olduğu için, elektrik  verilmesi  mümkün değildi. Altınova’da 5ad direk tipi trafo devrilerek yere düşmüş kullanılmaz durumdaydı. AG ve OG hatlarının büyük bölümünde iletkenler kopuk ve parça parça oldukları için enerji verilmesi mümkün değildi. 

Çınarcık ta; ise birçok yazlık site  ağır hasarlı,30 dan fazla apartman yıkılmış. OG ve AG iletkenlerinin bir kısmı koparak caddelerin üstünde,  tehlikeli bir durumda idi.

İlk acil ihtiyaç olarak:8ad. 36Kv 250KvA trafo,11ad.36Kv 160KvA trafo,4ad. 15.8Kv.400KvA trafo,5ad. 15.8Kv 250KvA trafo,100ad.ağaç direk olan  taleplerini aldım. 

Kriz merkezinden ayrılarak arıza merkezine geldim. İşçi arkadaşlar Devlet hastanesi, Türk Telekom santralı, kriz merkezi, stadyum ve iskele meydanı  civarındaki şebekeleri toparlamağa başladılar. Bu arada şehir merkezindeki sokak lambalarını onarımları devam ediyorlardı. Saat 16 sıralarında, Şehir şebekesini besleyen fiderlerden biri enerji verilebilir duruma getirildi. Onarılan ana hatta enerji verilmesi için, Telsizle Çiftlikköy 154kV’luk  TM  aranmasına rağmen cevap alınamıyordu.

Bunun üzerine saat 17 de Çiftlikköy154kV TM’ deki çalışmaların durumunu görmek ve niçin telsize cevap vermediklerini öğrenmek için yola çıktım. Yalova‘ya enerji verdirdikten sonra Karamürsel ve Gölcük oradan da İzmit’e giderim düşüncesiyle, Çiftlikköy kavşağını henüz dönmüştüm ki arabalar, insanlar sanki herkes üzerimize çıkacakmış gibi bize doğru    geliyordu. Aracımızı çok zor ilerliyordu. Bu arada Yalova ya doğru koşan bir polisi durdurdum,” neler oluyor” diye sorduğumda, aldığın cevap korkunçtu; “Yalova-Karamürsel yolu kapalı ne zaman açılacağı bilinmiyor, ayrıca Aksa fabrikasından havaya öldürücü ve çok   zehirli gazlar yayılıyor, onun için herkes kaçıyor sizde kaçın canınızı kurtarın” Telaşlandım ama Yalova şehir merkezine enerji veremezsek yaşam tamamen duracaktı. Bu   düşüncelerle 154kV Çiftlikköy trafo merkezine ulaştım. Ancak merkezin kapıları ardına kadar açıktı  ve içeride ne güvenlik elemanları, ne Bursa’dan gelen trafo bakım ekibi, ne de vardiyalı  teknisyenler vardı .Adeta trafo merkezi terkedilmişti. Trafo lojmanlarında bile kimse yoktu. Yalova arıza merkezinin telsiz aramaları devam ediyor, kuranportör sürekli çalışıyordu. Milli yük tevzi -Bursa TEAŞ Müdürlüğü Çiftlikköy T.M.’ini  arıyor, ama kimse olmadığı için cevap verilemiyordu. Telsizle Yalova merkezi aradım . Müessese Md.  Valinin yanına gitmiş. Çiftlikköyün boşaldığını herkesin kaçtığını trafo merkezinde de kimsenin olmadığını söyledim. beldenin boşaltılmasının Valilik  emri olduğunu söyledi. 

Yapacak tek bir şey kalmıştı ,tablocuları bulacaktım, Vali beye tablocuların bulunması için jandarma ve polise görev verilmesini söyledim. 1984-1987 yıllarında Yalova Başmühendisi olarak çalışmamın tecrübesinden faydalanarak tablocu teknisyenlerin yukarıdaki(dağlara doğru) köylere doğru gideceğini tahmin ederek Elmalık ve Gacık köylerine doğru gitmeğe başladım, 3-4 km sonra köye geldim. Telsizden tablocu İbrahimin trafoya geldiğini bildirdiler hemen geri döndüm. Saat 20.00 de Yalova şehir şebekesini besleyen bir fidere enerji verildi. Devlet Hastanesi ,Türk Telekom santralı, Kriz merkezi, iskele meydanının bir bölümü ve bir miktar  sokak aydınlatma lambalarına enerji verildi. Bu sırada AKSA fabrikasındaki zehirli gaz sızıntısı önlenmiş ,tehlikeli durum ortadan kalkmıştı. Ancak Yalova, Çınarcık Çiftlikköy, yazlık siteler ve çevre köyler deki yapıların büyük bölümü yıkıldığı için elektrik  ikinci plandaydı. Bu yerleşim yerlerinde sadece aydınlatma ve kurulan çadırlara enerji verilmeğe çalışılmaktaydı.


Bursa ya gitmek üzere saat 21.30 civarında Yalova’dan  ayrıldım. Yalova- Orhangazi-Gemlik-Bursa karayolu ; kendi araçları ile ya da buldukları  kamyon-TIR gibi araçlarla kaçarcasına Yalova’dan uzaklaşanlarla doluydu. Bu durumda aracımız çok  yavaş gidiyordu. Araçların içindeki insanların telaşını ve korkularını  gördükçe durumun ne kadar kötü olduğunu tahmin ediyordum. Saat 23.30 civarında  Bursa Müessese Müdürlüğüne  ulaştım. Müessese Md ve diğer Md. Arkadaşlarla toplantı yaparak, Bursa ile ilgili son bilgileri aldım. Yalova’ya ilave ekip ve malzeme takviyesini planladık.

Saat  02:00 den  bir şeyler yiyerek misafirhanenin en üst katında yatmak üzere odalarımıza çekildik.. Bir müddet uyuyamadım, sürekli sallanıyormuşum gibi geliyordu.

Bundan sonraki bölümde  18 Ağustos 1999 tarihinde yaşadıklarım anlatılacaktır. 
 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt