Türkiye Kaybediyor: Talep Güç ve Gerilim Düşümü Hesapları
Türkiye Kaybediyor: Talep Güç ve Gerilim Düşümü Hesapları
Mehmet Karadurak
Bakanlıklar, EPDK, TEDAŞ, EDAŞ'lar, EMO, proje müellifleri, serbest çalışan mühendisler vb. sektörün tüm bileşenleri, mevcut yönetmeliklerdeki talep güç ve gerilim düşümü hesaplarının günümüz şartlarına cevap vermediğinin ve yeniden düzenlenmesi gerektiğinin farkında. Bu durumun Türkiye'ye ciddi bir maliyeti olduğunu da herkes biliyor. EMO olarak, EMO / TEDAŞ / BEDAŞ ortak çalışma grubu olarak, ETP çalışma grubu olarak yaptığımız çalışmalar, önerilen çözümler, hazırlanan yönetmelik taslak çalışmaları çeşitli platformlarda yayımlandı, ilgili yerlere gönderildi, toplantı ve görüşmeler yapıldı ama maalesef 15 senedir bir türlü sonuçlandıramadık. Nedenlerini aşağıda yazacağım.
1.Talep Güç Hesabı
Bazı dağıtım şirketlerinden alınan verilere göre transformatörler max. %35 kapasitede çalışıyorlar. Bu rakam zaten yeterince vahim ama elimizde veri olmamasına rağmen ben Türkiye ortalamasının daha düşük olduğunu düşünüyorum, ama %35'i doğru kabul edelim. Burada bahsedilen %35 transformatörden çekilen max. (pik) güçtür, ortalaması daha düşüktür, ayrıca farklı transformatörlerin max. güç çektikleri zamanlar da farklı. Yani 1000 kVA yerine 400 kVA transformatör koysak yeterli olacak. Tabii ki transformatör gücü seçerken yangın vb. olağanüstü durumları da düşünmek ve bir miktar yedek güç hesaba katmak gerekir, ama en iyimser rakamla transformatörler %50 büyük seçilmiş durumda. Yani indirici merkezleri, transformatörleri, OG hücreleri, OG ve AG kabloları ile birlikte tüm elektrik dağıtım şebekesine olması gerekenin 2 katı yatırım yapmışız, ya da aynı şebekeyi harcadığımız yarısı kadar maliyetle yapabilirmişiz. İstanbul'da sadece Avrupa yakasında 6.000 adet transformatör olduğu düşünülürse tüm Türkiye'deki maliyetin ne kadar yüksek olduğu görülebilir.Açıkça görülüyor ki talep güç hesaplarımız doğru değil ve bu bize çok pahalıya mal oluyor.
Tarihçe
Talep güç hesabı resmi olarak ilk defa 1984 yılında yayımlanan Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği ile mühendislik hayatımıza girmiştir. Halen kullanmaya devam ettiğimiz bu hesap yöntemi ve katsayılar o tarihlerdeki USA NEC (National Electrical Code)'dan alınmıştır. Aynı yıllarda TÜBİTAK tarafından Ankara'da konutlar için sahada ölçülen istatiksel verilere dayanarak bir talep güç çalışması yapılmış ve doğruya yakın sonuçlar elde edilmiştir. 2005 yılında EMO tarafından birkaç 2.5 yıl süren bir çalışma ile hazırlanan Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği Taslağı Bakanlığa teslim edilmiştir. Bu taslakta talep güç hesabında bir değişiklik yapılmamış, ancak yanlış yorumlanan kısımlarla ilgili açıklama getirilmiş ve örnek hesaplar yapılmıştır. Bu taslak Bakanlık tarafından 2012 ve 2015 yıllarında 2 defa ilgili kurumlara görüş için gönderilmiş, fakat bir gelişme olmamıştır. 2017 yılında ise Bakanlık kendi yönetmelik taslaklarını görüş için göndermiş, EMO tarafından görüş bildirilmiştir.
Yönetmeliğin tümden değiştirilmesi, günümüz standartlarına uydurulması çabalarından bir sonuç alınamayınca sadece talep güç hesabının günümüz şartlarına uygun hale getirilmesi için çalışma yapılması fikri ortaya çıkmıştır. 2017 yılında EMO İstanbul Şubesinde talep güç hesabı için TEDAŞ, AYEDAŞ, BEDAŞ ile ortak bir komisyon kurarak çalışma başlatılması kararı almış, TEDAŞ ve BEDAŞ komisyona katılmışlar, AYEDAŞ ise katılmamıştır. TEDAŞ ve özellikle tüm toplantılara katılan BEDAŞ tarafından görevlendirilen arkadaşların katkılarıyla komisyon bir yol haritası çıkarılmış, İstanbul Avrupa yakasında komisyon tarafından talep güç hesabına baz olabilecek şekilde belirlenen 10.000 abonenin ayrıntılı yük profil bilgilerinin alınabilmesi için saha çalışması yapılmasına karar verilmiştir.
Yapılan çalışma Bakanlık yetkililerinin de ilgisini çekmiş, kendileriyle görüşülmüştür. Konuyla EPDK da ilgilendiğini bildirmiş ve görüşme talebinde bulunmuştur. Bu çalışma da maalesef yarım kalmıştır.
2019 yılında Bakanlıktan gelen talep sonrasında EMO Teknik Kurulu olarak Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği güncellenerek EMO tarafından bakanlığa resmen gönderilmiştir.
2019 yılında Bakanlığa gönderilen çalışma için portalda "ETP-Güç Hesabı,Gerilim Düşümü Çalışma Grubu Çalışmaları" yazısına bakınız.
https://www.elektriktesisatportali.com/etp-guc-hesabi-gerilim-dusumu-calisma-grubu-calismalari.html
Mevcut talep güç hesabında birliktelik sağlanması
Elektrik İç Tesisleri yönetmeliğindeki talep güç hesabı herkes tarafından farklı yorumlanmakta ve farklı sonuçlar çıkmaktadır. Özelleşmeden sonra her biri ayrı cumhuriyet haline gelen EDAŞ'lar da farklı farklı yorumlamaktadır. Bu konuda doğru yorumlar yapılarak birliktelik sağlanması bile ciddi fayda sağlayacaktır. Bunun için yönetmelikte değişiklik yapılmasına bile gerek yok, Bakanlık, EPDK veya TEDAŞ tarafından yayımlanacak bir tebliğ yeterlidir.
a) Bina eş zamanlı yükünün belirlenmesi
Tarihçe kısmında belirtildiği gibi mevcut hesap yöntemi ve katsayılar NEC (USA)'ten alınmıştır. Bu seçimin doğruluğu tartışılabilir, ancak 1984 yılında temel alınabilecek çok fazla seçenek olmadığı unutulmamalıdır. NEC'te bu hesap çok karmaşıktır, ayrıca iki ülkenin elektrik tüketim alışkanlıkları da çok farklıdır. Hesap yöntemi Türkiye şartlarına göre uyarlanmış ve basitleştirilmiştir. Hesabın bina eş zamanlı yük hesabı kısmı farklı yorumlara açıktır ve genellikle dairelerin kurulu güçlerinin toplamının daire sayısına göre belirlenmiş eş zamanlılık katsayısıyla çarpılması şeklinde yorumlanmaktadır. Doğrusu, dairelerin talep güçlerinin toplamının daire sayısına göre belirlenmiş eş zamanlılık katsayısıyla çarpılmasıdır. Sahadaki ölçümler de bunu doğrulamaktadır. Uzun yıllardır süren ikna çabalarımız ve 2005'de Bakanlığa sunulan yönetmelik taslağındaki örnek hesaplarımızın etkisiyle İstanbul, Ankara vb. bazı bölgelerdeki EDAŞ'lar artık hesabı daire talep gücü üzerinden yapıyorlar, ancak Anadolu'da hala daire kurulu gücü üzerinden hesaplamalar devam etmektedir.
Ayrıca bina girişinde daire talep gücü üzerinden hesabı kabul edenler bile yüksek binalarda katlardaki sayaç panolarında daire talep gücü üzerinden hesabı kabul etmiyorlar, kurulu güç üzerinden hesap istiyorlar. Yani 10 dairelik bir apartmanda talep güç üzerinden hesap yapıyorsunuz ve 125 A giriş şalteri çıkıyor, ama yüksek binanın bir katında 10 daire varsa kurulu güç üzerinden hesap yapıyorsunuz ve sayaç panosu girişine 200A şalter koyuyorsunuz. Neden? Çünkü yönetmelikte bina eş zamanlılık katsayısı yazıyor!
Örnek hesaplar için portalda "ETP-Güç Hesabı,Gerilim Düşümü Çalışma Grubu Çalışmaları" yazısına bakınız.
https://www.elektriktesisatportali.com/etp-guc-hesabi-gerilim-dusumu-calisma-grubu-calismalari.html
b) Konutlar için transformatör eş zamanlı yükünün belirlenmesi
EDAŞ'lar arasında farklılıklar olmakla birlikte genellikle bir transformatörden 3 adet konut binası besleniyorsa, transformatör eş zamanlı yükünü bina eş zamanlı yüklerini toplayarak buluyorlar. Halbuki konutların toplam eş zamanlı yükünün, 3 adet binadaki konut adetlerinin toplamına göre tablodan belirlenen eş zamanlılık katsayısına göre belirlenmesi gerekir.
Örnek hesaplar için portalda "ETP-Güç Hesabı,Gerilim Düşümü Çalışma Grubu Çalışmaları" yazısına bakınız.
c) Ofisler ve ticarethaneler eş zamanlı yükünün belirlenmesi
EDAŞ'ların hemen hepsi eskiden kalan bir alışkanlıkla ofisler ve ticarethanelerde eş zamanlılık katsayısının "1" alınmasını, yani kurulu güç = talep güç olarak kabul edilmesini istemekte ve bu konuda ısrar etmektedirler. Oysa Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği'ne göre tüm yapılarda priz yükü eş zamanlılık katsayısı ilk 10 kVA için "1", kalan yük için "0.5" alınmalıdır.
d) Karma kullanımlı yapılar için eş zamanlı yükünün belirlenmesi
Son yıllarda çok görmeye başladığımız karma yapıların (ofis + AVM + konut vb.) eş zamanlı yükü belirlenirken farklı kullanımlar arasında da eş zamanlılık katsayısı alınmalıdır. Örneğin konutlar ile ofislerin enerji kullanım-zaman karakteristikleri çok farklıdır. Bu konuda mevcut yönetmeliklerimizde bir bilgi yok, tarihçe kısmında belirtilen EMO - TEDAŞ - BEDAŞ çalışması tamamlanabilseydi bir fikrimiz olacaktı. Mevcut durumda bile kendi inisiyatifi ile farklı kullanımlar arasında eş zamanlılık uygulayan ve bu konuda sorumluluk alan proje müelliflerinin hesaplarına saygı gösterilse anlamlı bir tasarruf sağlanabilir. Tabii ki asıl çözüm bu konuda akademisyenlerin de katkılarıyla bir saha çalışması yapılmasıdır.
Sonuç
Görüldüğü gibi tüm çalışmalar bir duvarda sonlanmaktadır. Hepsi konusunda uzman olan çeşitli kurumlardaki elektrik mühendislerinin, teknik bir konuda çözüm üretememiş olmaları düşünülemez. Açıkça görülmektedir ki konu teknik değildir. Çünkü talep güç hesabı sadece teknik bir hesap değil, ucu TEDAŞ ve EDAŞ'ların yatırımlarından fen adamlarının yetkilerine kadar uzanan geniş bir yelpazeyi etkileme potansiyeli olan bir konudur. Sonuçta yönetmelik çıkartma yetkisi Bakanlıkta olduğuna göre Bakanlık bu konuda güçlü bir irade ortaya koymadan çözülemeyecek demektir. Hiç bir maddi çıkar gözetmeden, kendi zamanından fedakarlık ederek bu konularda çalışmalar yapan meslektaşlarımız gibi ben de ülkemiz kaynaklarının israf edilmesine üzülüyorum.
2. Gerilim Düşümü Hesabı
Yapıların yükselmesi ve büyümesi, hayatımıza yeni ve hassas elektrikli cihazların girmesiyle birlikte gerilim düşümü önemli problemlerimizden biri haline geldi.Aslında gerilim düşümü problemi yeni değil. 1970'li yıllarda TV alıcıları Avrupa'dan ithal ediliyordu ve içindeki komponentler nominal gerilimin ±%10'nunda çalışacak şekilde yapılmıştı. Ancak bizde gerilim dalgalanmaları daha yüksek olduğu için her TV alıcısının altında bir regülatör vardı. Hatta regülatörleri TV'ye çpk yakın koyarsanız elektromagnetik alan nedeniyle görüntüde dalgalanmaya neden oluyordu, biraz uzaklaştırmak gerekiyordu, o zamanlar TV tamircileri bu işten iyi para kazanmıştı.
Şu anda da özellikle elektrikli ev aletlerindeki arıza adedi gelişmiş ülkelerin çok üzerindedir ve bunun önemli sebeplerinden biridir. Gerilim düşümü hesapları doğru yapılmadığı için trafodan uzaklaştıkça gerilim kabul edilebilir sınırların dışına çıkacak kadar çok düşmekte, buna çare olarak EDAŞ'lar trafoların gerilim ayarını yükseltmekte, bu defa da trafoya yakın yerlerde gerilin 250V'un üzerine çıkmaktadır.
Yönetmeliklerin mevcut haliyle günümüz şartlarını karşılamadığı açık olmasına rağmen, ayrıca geçerli standartlara da aykırı noktalar olmasına rağmen bir türlü gelişme kaydedemedik. Aşağıda açıklanacağı gibi bu konu TEDAŞ ve EDAŞ'lar dahil tüm sektörün bileşenlerini çok yakından ilgilendirdiği için çözümü biraz zor gözüküyor.
Gerilim Düşümü Formülü
Mevcut Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği'ndeki gerilim düşümü formülü yaklaşık bir sonuç veren ampirik bir formüldür. Yönetmeliğin yazıldığı 1980'li yıllarda tüm hesaplar hesap makinası ile yapıldığı ve bizler uzun formüllü hesaplardan pek hoşlanmadığımızdan kolayca hesap yapılabilmesi için yönetmeliğe konmuştur. Ancak mevcut durumda ihtiyacı karşılamamakta, kablonun direnç ve reaktansının da hesaba katıldığı, gelişmiş ülkelerde kullanılan formülün kullanılması gerekmektedir. Şu anda yönetmelikte bulunan eski yaklaşık formülle yapılan hesaplarda, özellikle büyük kablolarda gerilim düşümü olması gerekenden ciddi oranda düşük çıkmakta, bu da yanlış kablo seçimlerine neden olmaktadır.
2005 yılında Bakanlığa verilen yönetmelik taslağında bu formül konmuştu. Bu sene de Bakanlık tarafından görüş istenmesi üzerine EMO tarafından yeni formülün konması yönünde görüş bildirilmiştir.
Yönetmelik çıkmayınca EMO ajandasına yeni formül konmuş ve bu formülün kullanılması tavsiye edilmiştir. Ancak meslektaşlarımızın çoğu mevcut yönetmelikteki formülü kullanmaktadırlar. Bazı EDAŞ'lar da projelerde yeni formüle göre hesap yapılmasını istemektedirler, ancak bu tabii ki yönetmeliğe aykırı bir istektir.
Ayrıca TSE tarafından yayımlanan TS HD 60364-5-52 standardında da yeni formül vardır. Yanı şu anda Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği ile bu standart çelişmektedir.
Formüldeki direnç değerinin kablonun maximum çalışma sıcaklığındaki (PVC yalıtkanlı kablolarda 70 ˚C, XLPE yalıtkanlı ve halogen free kablolarda 90˚C) direnci olması gerekir. Ancak firmalar kablo teknik özelliklerinde bu direnç değerini yazmıyorlar, özel olarak isterseniz bazıları veriyor. Bu direnç değerinin yazılması zorunlu hale getirilmelidir.
Kablo/Busbar Seçimi ve Projelere EDAŞ'ların Müdahaleleri
Gerilim düşümü, kablo/busbar seçiminde ilk yatırım ve işletme maliyetini de etkileyen en önemli kriterdir. Özellikle yüksek binalarda, büyük inşaat alanlı yapılarda ve geniş alana yayılmış bloklardan oluşan site tarzı yapılarda çok daha önemlidir.
Kablo/busbar seçimleri bir mühendislik hizmetidir ve yapıyı tasarlayan elektrik proje müellifinin sorumluluğunda olmalıdır. Bazen sadece gerilim düşümü sınırları içinde kalma yeterli olmayabilir, işletmedeki kayıpları da dikkate alan değer mühendisliği yapılması ve buna uygun seçimler yapılması gerekebilir.
2019 yılı EMO ajandasını hazırlarken görüş istediğimiz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan gelen yazı özet olarak aşağıdadır.
"Yazı ekinizde yer alan teknik bilgiler bölümünde gerilim ve güç kaybı limitlerinin tanımlandığı görülmektedir. Kablo kesitleri seçilirken dikkate alınan gerilim düşümü ve güç kaybı oranlarının güncellenmesinde fayda vardır. Çünkü kabloların ömürleri boyunca yapacakları enerji kayıpları dikkate alındığında halihazırda seçilen kesitler yerine daha büyük kesitlerin seçilmesi daha ekomomik olabilmektedir. Örneğin 380 V 300 amperi cosϕ=1, 100 m iletmek için 185 mm2 seçilirse, gerilim düşümü ve güç kaybı %1.5'tan küçük çıkmaktadır. 240 mm2 seçilmesi durumunda 100m için ilave maliyet 4.500 TL olacak iken yıllık tasarruf 2.242 TL olacaktır. Geri ödeme süresi 2 yıl civarındadır. Kablonun 20 yıl işletmede kalacağı varsayılırsa tasarruf 45.000 TL civarında olacaktır. Bu yüzden özellikle güç kaybı limitlerinin düşürülmesi gerekmektedir.
Örnek standartlar
IEC 60364 - 8 -1
IEC 60287 - 3 -3"
Yazıdaki görüşlere katılıyorum, ama iki önemli problemimiz var.
a) Bu EMO ajandası ile çözülecek bir konu değil, ajandada ancak tavsiyede edilir. Bu konu ancak yönetmelikle çözülebilir ve bu Bakanlığın sorumluluğunda. Bakanlığın elinde EMO tarafından hazırlanmış ve 2019'da revize edilmiş bir taslak var. Bunu baz alarak yapılacak ortak bir çalışma ile sorunların büyük kısmını çözebilecek bir yönetmelik çıkarılabilir.
b) Yönetmelik çıkarıldıktan sonra da herkesin kendine göre yorumlamasının önüne geçecek bir çalışma ve irade lazım. Şu anda da yönetmelikte gerilim düşümü var ama EDAŞ'lar gerilim düşümüne bakmıyorlar bile. Hatta kablonun tüketici tarafındaki şaltere göre olabilecek en küçük kesiti seçiyorlar, bazen kablonun akım taşıma kapasitesi şebeke tarafındaki şalterden küçük oluyor, buna bile bakmıyorlar. Gerilim düşümü kurtarmıyor diyecek olursanız sayaçtan sonraki kablolarda, bağımsız bölüm içinde kabloları kurtaracak şekilde seçin deyip, çıkıyorlar işin içinden. Dediklerini yapmazsanız da projeyi imzalamıyorlar. Güç kaybını düşünerek tasarruf sağlamak için kesiti arttırdık desek ne derler bilemiyorum! Bütün bunların sebebi de fazla güç çekilmesinden korkmaları. EDAŞ'ların nasıl bu kadar projelere müdahil olabildikleri, nasıl bu kadar dayatmacı oldukları, bu yetkiyi nerden aldıkları ayrı bir yazı konusu. Konumuza dönersek, tabii ki tüm suçu EDAŞ'lara yüklemek doğru değil, benim gibi proje müellifi olan arkadaşların ve uygulamacı arkadaşların da hataları var mutlaka. Bunun çözümü, alanı düzenleme görevi olan Bakanlık, EPDK, TEDAŞ ve EMO'nun birlikte çalışarak, tüm EDAŞ'ların elektrik mühendisliği bilimine, yönetmelik ve standartlara uygun şekilde davranmalarını sağlayacak bir irade ortaya koymalarıdır.
Gerilim Düşümünün Dağıtım Şebekesi ve İç Tesisat Arasında Bölüşümü
Gerilim düşümünde şu andaki en problemli ve çözümü zor konu gerilim düşümünün paylaşımıdır. Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği'nde izin verilen toplam gerilim düşümünün %5'i dağıtım şebekesinde (Transformatör sekonder ucundan yapı bağlantı kutusuna kadar), geri kalanı (aydınlatma için %1.5, motorlar için %3) bina içi tesisatta olacak şekilde bölüştürülmüştür.
Yönetmeliğin yazıldığı 1980'li yıllarda binaların en fazla 4-5 katlı olduğu, elektrik cihazların şimdiki kadar fazla olmadığı düşünürse bu oranlar o zaman için mantıklı olabilir. Dağıtım şebekesi maliyetini düşürerek bir devlet kuruluşu TEDAŞ'ın korunmak istenmesi de anlaşılabilir.
Ancak günümüzde anormal kesitte kablolar kullanmadan 10 katlı bir apartmanda bile bina içi tesisatta %1.5 oranını yakalamak imkansız. Aynı şekilde az katlı ama geniş alana yayılmış okul vb. yapılarda da %1.5 oranını yakalamak imkansız.
Hele yüksek binalarda anormal kesitte kablo kullanarak da bu oranı yakalayamazsınız, çünkü EDAŞ'lar dağıtım şebekesinin trafo ana dağıtım panosunda bittiğini iddia ederek bu panoyu yapı bağlantı kutusu olarak kabul ediyorlar. Yani trafodan ana dağıtım panosuna kadar %5, panodan sonra en üst kattaki lambanın ucuna kadar %1.5 gerilim düşümü olması gerekiyor. Bunu da mevcut İç Tesisler Yönetmeliği'ndeki gerilim düşümü başlığı altındaki bir maddeye dayandırıyorlar, ilgili madde aşağıdadır.
"Madde 57.a.3.ii) Yapının ya da yapı kümesinin beslenmesi için bir transformatör kullanılmışsa, bu transformatörün çıkış uçları ile yapı bağlantı kutusu arasındaki gerilim düşümü %5'i geçmemelidir"
Geçen seneden beri gündemde olan az katlı bloklardan oluşan yatay yerleşimler de problemli, çünkü bu yapıların altında birleşik bodrum varsa, EDAŞ'lar aynı yüksek binalarda olduğu gibi trafo ana dağıtım panosunu yapı bağlantı kutusu kabul ediyorlar ve buradan itibaren örneğin 150-200 m. uzaktaki bloğun en üst katındaki lamba ucuna kadar gerilim düşümünün %1.5 olmasını istiyorlar.
Eskiden belediyeye ayrı, EDAŞ'a ayrı, uygulama için ayrı proje yapılarak, kabullerde de herkes konuyu bildiği ve tesisat zaten bitmiş olduğu için konu hallediliyordu. EDAŞ'lar alçak gerilim projelerini de incelemeye ve onaylamaya başladığından beri bu konu kaos haline gelmeye başladı. Şu anda gerilim düşümü hesaplarıyla pek ilgilenmedikleri için çoğu insan farkında değil ama eğer bir çözüm bulunamazsa kaos durumu artarak devam edecek.
EDAŞ'ların bu yaklaşımının mühendislik bilimi ile bir ilgisinin olmadığı açık. Trafo ana dağıtım panosunu yapı bağlantı kutusu kabul ederek, kendi sorumluluklarını bu noktada sınırlıyorlar, bundan sonrası bina iç tesisatına girer deyip yüksek binalarda kat sayaç panolarına, yatay yerleşimlerde de blok sayaç panolarına kadar olan kabloların maliyetinden kurtulmuş oluyorlar. Ama sonuçta gereksiz yere yüksek kesitte kablolar kullanılacağı için ülkemizin kaynakları boşuna harcanmış olacak.
Bu konu 2005 yılında Bakanlığa verilen yönetmelik taslağında, "transformatör alçak gerilim barasından tüketici ucuna kadar %6.5 ve %8" şeklinde çözülmüştür. 2019 yılında Bakanlıktan gelen talep sonrasında EMO Teknik Kurulu olarak Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği güncellenmesi sırasında bir adım daha ileri gidilerek "gerilim düşümünün dağılımı proje müellifi tarafından belirlenir" ifadesi konmuş ve EMO tarafından bakanlığa resmen gönderilmiştir.
Aynı şekilde az katlı, geniş alanlı ama alçak gerilimden bağımsız bir hat (doğru şube) ile beslenen yapılar için taslakta "gerilim düşümünün dağılımı proje müellifi tarafından belirlenir" ifadesi bulunmaktadır.
Şehir alçak gerilim dağıtım tesisinden beslenen binaların gerilim düşümü probleminin çözümü için TS HD 60364-5-52 standardına uyulması yeterlidir. Standartta bina için tesisat için ayrılan gerilim düşümü oranı arttırılmıştır. Bunun kadar önemli diğer bir konu da, eskiden aydınlatma ile birlikte kabul edilen prizlerin artık motor kısmına alınmış olmasıdır. Bakanlığa gönderilen ilk yönetmelik taslağında yer almayan bu konular, ilgili standardın TSEK tarafından Türk standardı olarak yayınlanmasından sonra 2019 yılında EMO görüşü olarak resmen Bakanlığa gönderilmiştir.
2019 yılında Bakanlığa gönderilen çalışma için portalda "ETP-Güç Hesabı, Gerilim Düşümü Çalışma Grubu Çalışmaları" yazısına bakınız.
https://www.elektriktesisatportali.com/etp-guc-hesabi-gerilim-dusumu-calisma-grubu-calismalari.html
Önerilen çözümler gelişmiş ülkelerde kullanılan mühendislik açısından doğru çözümler olup aynı zamanda ülkemiz kaynaklarının israf edilmesinin de önüne geçecektir. EDAŞ'ların mevcut durumu korumak isteyeceklerini ve önerilen çözümlere karşı çıkacaklarını tahmin edebiliyorum. Kısmen haklı da olabilirler, devletle nasıl bir sözleşme yaptıklarını bilmiyoruz. Ancak toplam fayda dikkate alındığında çözümü çok da zor olmasa gerek.
Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızdan konu ile ilgili gereğinin bir an evvel yapılarak sonuca ulaştırılması için, yukarıdaki önerilerimiz bakanlığımıza gönderilmiştir. ETP-Güç Hesabı, Gerilim Düşümü Çalışma Grubu olarak konunun sonuçlandırılması için gereğini bir kez daha Bakanlığımızdan önemle rica ediyoruz.
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!