×

Yapay Zeka Tehdit Değil Bir Fırsat! Yazı Dizisi-1


Yapay Zeka Tehdit Değil Bir Fırsat!
Yazı Dizisi-1
Sinan Dumlu

Yapay zeka teknoloji duayenlerini de ikiye bölmüş durumda. Sizce gerçekten insanlık için yapay zeka bir tehdit mi yoksa büyük bir şans mı?

Kişisel olarak yapay zekanın geleceğimiz için oluşturacağı tehditten ziyade yaratacağı fırsatları konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. Zira bu teknolojinin gelişiminin önünü açmak ve nimetlerinden yararlanmak geleceğin ekonomisinde çok önemli bir yer tutacak.

Kısa süre sonra algoritmalarla yeni yollar bulmaktan bilişsel zekânın gelişimine uzanan yolda “sanal insanlar” artık bilim-kurgu olmaktan çıkacak. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde AI pazarı toplam 153 milyar dolara ulaşacak. Bunun;

-83 milyar doları robotlar,
-70 milyar doları yapay zekâ için harcanacak.

Günümüzde yapay zeka yardımıyla öğrenme sayesinde teknolojik bir parçanın henüz arızalanmadan önce arızalanabileceğini söyleyebilir ve hızla sorunu giderebiliriz. Kendi kendini iyileştiren teknoloji ile şirketler, onarma/kurtarma hizmetlerine zaman ve para harcamaktansa yeteneklerini daha stratejik BT projelerinde kullanabilirler.

IDC, 2020'ye gelindiğinde operasyonel süreçlerin yaklaşık %20'sinin kendi kendini onarma ve kendi kendine öğrenme becerisine sahip olacağını tahmin ediyor. Bu da söndürülmesi gereken çok daha az sayıda yangın anlamına geliyor.

Araştırma şirketi PSB tarafından gerçekleştirilen 2016 Geleceğin İşgücü Çalışması ile 10 ülkedeki küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerin yaklaşık 4.000 tam zamanlı çalışanı ile anket gerçekleştirildi. Dell ve Intel’in Geleceğin İşgücü Araştırması’na göre, çalışanların yarısından fazlası (%52), yapay zekanın (AI) sunulmasının işlerini kolaylaştıracağına inanıyor


 
İnsan & makine işbirliği istenen seviyede mi? Gelecekte neler bekliyorsunuz? Önünde bir engel var mı?

Toplum, makineler ile yeni bir ilişki içerisine giriyor. Çok daha fazla verimlilik ve olasılık içeren bu dönem ile birlikte limitlerimizi zorlayacak, yeni sınırlarla belirleyecek, yeni endüstrilerin oluşmasına tanıklık edeceğiz.

Yapay zekâ (AI), Artırılmış gerçeklik (AR), Sanal Gerçeklik (VR), Robotik, IoT ve bulut bilişim gibi her geçen gün gelişen teknolojilerin, toplumu, endüstrileri ve iş hayatını nasıl değiştireceğini Dell EMC, Gelecek Enstitüsü (IFTF) ortaklığında 20 uzmanın görüşleriyle hazırlanan raporda bir araya getirdi.

Bu değişimin ana başlıklarını şu şekilde sıralayabiliriz:

Makineler ve insanlar hızla artan inovasyon sürecinde yepyeni bir ilişki içerisinde olacaklar.

-Teknoloji, insan yaşamını düzenleyen, organize ve otomatize eden bir rol üstlenecek.
-İş yapış modelleri ve iş yeri kavramı radikal bir değişime uğrayacak.

-İşletmeler, iş sırasında çalışanların gelişimine katkı sağlayacak eğitimleri artıracak ve okulların rolü tamamen değişecek.

-Bulut bilişim çok daha fazla süreçlerin içerisinde yer alacak ve günümüzün bulut bilişim sistemleri antika olarak anılacak.

2030 yılına hazırlanırken elimizdeki teknolojik değerleri içgüdüler, duygular ve yaratıcılıkla birleştirmemiz gerekiyor. Böylece ortaya insan-makine iş birliği çıkacak.


 
2030'da daha derin insan-makine ortaklıklarının değişim için bir güç olacağını kabul edersek, iş gücünün tamamlayıcı beceriler geliştirmesi gerekeceğini düşünüyoruz. IFTF beş ana beceriyi / niteliği şöyle tanımlıyor:

Bağlamsal zekâ: Kültür, toplum, iş dünyası ve insanları anlama:

Girişimci kafa yapısı: Yaratıcılık uygulamak, çeviklik öğrenmek ve geçici çözümleri bulmak ve kısıtlamaları atlamak için girişimci bir tutum.

Kişisel marka yetiştiriciliği: Temel olarak iş hijyeni olarak aranabilir ve elverişli dijital kimlik
Otomasyon okuryazarlığı: hafif otomasyon araçlarını kendi çalışma ve ev yaşamına entegre etme becerisi

Hesaplamalı sansasyonelleştirme: Harmanlanmış makine ve insan kaynaklı çıktılardan anlam çıkarma becerisi.

İnsanlar ve teknoloji bugüne kadar daktilodan başlayarak, kişisel bilgisayarlara ve akıllı telefonlara kadar günlük yaşantımızın önemli bir parçası oldular. Özellikle yazılımın gelişmesiyle birlikte makinelerle iletişimimiz değişti.

Teknolojinin her 5 yılda 10 kat daha güçlendiği düşünülürse, çok daha etkileşimli bir döneme gireceğimiz kesin. Makineler hız, otomasyon ve yüksek verimlilik sunarken, iş yapış şeklimizi tamamen değiştiriyorlar. 

Makine Öğrenimi (Machine Learning) neyi ifade ediyor? İnsanlığa bu teknolojinin ne faydası olacak?
Makine öğrenimi, bilgisayarların algılayıcı verisi ya da veritabanları gibi veri türlerine dayalı öğrenimini olanaklı kılan algoritmaların tasarım ve geliştirme süreçlerini konu edinen ve yapay zekanın en umut vadeden alt kollarından olan bir bilim dalıdır.

Hızla geliştiğini gördüğümüz makine öğrenimi kurumsal hayatta ortaya çıkan devasa verilerin anlamlandırılmasında önemli bir rol oynayacak.

Büyük ölçekli veriler yakında makinelerin tamamen yeni yollarla anlamasına yardımcı olacak. Örneğin MIT, görsel algı ile gerçekten harika şeyler yapıyor. Makinelere, The Office (Ofis) ve Desperate Housewives (Umutsuz Ev Kadınları) gibi popüler televizyon dizileri izleterek, onlara insanların nasıl davranacaklarını tahmin etmeyi öğretiyorlar.

MIT araştırmacıları, makine algısının, büyük ölçekli verilerden içgörülerin edinilebileceği endüstrilerde devrim yaratacağına inanıyor. Örneğin bilgisayar vizyonu, tıbbi sorunları tespit etmek üzere insanları taramak için daha ekonomik, daha doğru bir prosedür sağlayabilir. Zaman içinde makineler, tanım alanları için öğrendiklerini kullanmaya başlayacak. Bu da metinler veya sanal dünyalardan öğrenmeyi mümkün kılacak.

 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt