Standart Nedir, Ne Değildir? Batı Dünyasında Siyasetçiler, Standartlar, Mühendisler

Standart Nedir, Ne Değildir?
Batı Dünyasında Siyasetçiler, Standartlar, Mühendisler
.png)
Ali Uyar
[Yayım Tarihi: 22 Şubat 2025]
2020 yılı Ocak ayında yapı sektörümüzle paylaştığımız değerli dostum, meslektaşım Ali Uyar'ın " Standart nedir, ne değildir? Batı Dünyasında Siyasetçiler, Standartlar, Mühendisler“ konulu yazısını Bolu Kartalkaya'da gerçekleşen elim yangın faciası sonrasında bir kez daha yayınlıyoruz.
Bu acı olayda yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.
Yangından kaybettiğimiz 79 yurttaşımız anısına..
.png)
Standart Hukuktur.
Standartlar batıda, demokratik sanayi toplumlarında ortaya çıktı. Tespit edelim; “demos” yani toplum standartlar yapılsın isteminde bulunmaz. Standart hazırlama çalışması “tepeden aşağıya doğru” siyasi erk tarafından başlatılır. Siyasetçiyi bu yola iten, batı hukuku “düzen ve izlenebilirlik” prensibidir. Orada her zorluğun/kaza’nın bir kök faili arandığından, ve bulunamaz ise bakan’dan hesap sorulduğundan, (birinci görevi toplum hayatını düzene koymak ve toplumu korumak olan) siyasetçi bilimsel/analitik önlem arar. Bu kişi teknolog olmadığından, görevi ilgili standart enstitüsü, meslek odası veya komisyona verir. IEC 1906 yılında, ITU 1865 yılında (1865 International Telegraph Union-1934 International Telecommunication Union), ISO 1947 yılında, CEN 1961 yılında, CENELEC 1973 yılında, ETSI 1988 yılında böyle kurulmuştur. Söz konusu kurumlar, ilgili taraflar/uzmanlar ile toplanır, ortaya konan en geniş uzlaşı metnini standart olarak tavsiye eder. Bu kıstas metne, siyasetçi yönetmeliklerde atıf yaparak, kanun kapsamına alır. Ancak hukukun işleyebilmesi için, Kanun ve Cebir(kolluk güçleri) ayaklarının yanında, üçüncü olarak, “kıstas değerini” ölçecek ve resmi olarak onaylayacak “Conformity Assessment Body” yani “Uygunluk Değerlendirmesi Kuruluş” 'larına ihtiyac vardır.Bunlar siyasetçinin kanun veya yönetmeliklerle düzenlemesi ve gerekli kaynaklar (kadro, bütçe) ile donatması gereken özerk, bilimsel kurumlardır:
• Test ve kalibrasyon istasyonları,
• Sertifikasyon ve resmi arşiv kurumları
• Metroloji laboratuarları
• Akkreditasyon kurumları
Bu kurumlar olmadan hukuk, adalete hızlı, düzgün ve sıralı şekilde erişemez. Batı hukukunun aradığı, yetki, görev ve sorumluluk zinciri oluşturulduğunda, sistem işlemeye başlar. Bu noktada siyasetçinin sorumluluğu sona ermiştir.
Artık Standart ülke çapında uygulanacaktır. Standartı sahada uygulayacak kişi mühendistir. Mühendis yetkisini, üniversite mühendislik fakültesinden alır. Lisans seviyesinde öğrenimini tamamlayan herkes diploma/hak/lisans belgesi alır. Bu belge çalışma için gerekli ama yeterli değildir. İlgili mühendislik başlığı altında çok farklı faaliyet kolları bulunduğundan, mühendis çalışacağı alan ile ilgili yetkinlik belgesi de almalıdır. Yetki ve yetkinlik belgesi konusunu bir örnek ile açalım:
• 18 yaşını dolduran her TC vatandaşı, araba sürme hak’kına/yetki’sine sahip olur. Ama araba sürebilmek için sürücü (teorik ve pratik)kursunu geçip yetkinlik belgesi (ehliyet yani sertifika) de almalıdır.
Yetkinlik, kuralları/standartları başarı ile uygulayabiliyor olmaktır. Hukuken ancak yetki ve yetkinlik sahibi olan mühendis, çalıştığı alanda teknolojik sorumluluğu üstlenebilir. Bir sorun çıktığında mühendis savcıya hesap verecektir. Standarta uymuş ise suçlu başka yerde aranacaktır!
Batı hukuku “izlenebilirlik” zincirini kurduğu için hızlı işler ve orada bir kaza olduğunda, teknik sorumlunun/suçlunun tespiti bir aydan fazla sürmez. Batı hukukunun uygulanmadığı ülkelerde Standartlar zor uygulanır ve onun destek kurumları merdivenaltıcılar tarafından sevilmez. Bu karanlık güçler, ilgili direktif ve standartların uygulanmasını “pahalı ve gereksiz” olduğu safsatası ile aşağılar. Böylesi ortamlarda mühendis dikkatli olmalı, standartlardan şaşmamalıdır. Bir dava açıldığında ilk sorguya çekilecek kendisidir. Uyaralım; o zor zamanlarda yanında bulacağı tek dostu, standart olacaktır.
Standart Erdemdir, Gönençtir, Akıldır.
Standart, hazırlayan enstitünün tavsiyesi, siyasetçinin cebir yetkisi ile emir olunca, ülkedeki herkesi bağlar. Herkes de ona uyar. Standartın pek çok faydası bundan sonra gün ışığına çıkar:
• Standart, bir metrik/teknik tarif, sağlam bir başlangıç noktası verir. Standart yolcuya yolu gösterir.
• Standart insan zekasını “geliştirme” yönüne sevk eder. İyiyi berkitir.
• Standart merdivenaltını bitirir, pazarı temizler.Yapıcılar adil şartlarda rekabete girer. İyiler kazanır. Tüketici doğruya kavuşur. Devlet vergi toplar. Standart erdemi hakim kılar.
• Standart pazarı büyütür. Standart sayesinde tutarlı ve yinelenen şekilde üretilen parçalar ve bu parçalardan yapılan bütünler hızlıca ve uygun fiyatla toplanır ve kolayca standartlara uyan yeni ürünleri oluşturur. Üretim de, tüketim de artar, pazar büyür.
Büyüyen pazar refahı getirir, bu sebepten (ikinci görevi toplumun refahını arttırmak olan) siyasetçi standartları sever ve sahip çıkar. Ancak, bu daha, standartın getirdiği ilk “turfanda gönenç” meyvasıdır.
Pazarın büyümesi,üretimin çeşitlenmesi ve artması, ticareti sınırlar ötesine taşır. Komşularda da liberal ekonomik politikalar uygulanıyor ise pazarlar ve standartlar girişir, bütünleşir. Sonunda kantonlar,eyaletler ülkeler birlik oluşturur( örneğin İsviçre, UK, ABD ve EU). Bu çeşit birleşik pazarlarda standart üreticileri eşitler. İyi ve ucuza üretene sonsuz kazanç kapısı açılır. Bu da standartın sağladığı ikinci ve en tatlı “olgun refah” meyvasıdır.
Fark etmişsinizdir, Batı dünyasında gönenç ahlaklıya/çalışana/akıllıya akar. Standartlara uymayanın, onu sayıp kullanmayanın bu pazarda yeri ikinci küme olur. Ülkemiz Avrupa Birliği ticari üyesi olma hakkını kazanmıştır. Bu büyük bir nimet ve şanstır. Avrupa pazarını türk (mal ve hizmet)ürünleri ile doldurup, oradan diğer pazarlara geçebilir, örneğin Fransa’nın önünde, dünyanın 7nci büyük ekonomisi olabiliriz.
Bu mümkün. Bunun için:
• Üçüncü görevi ülkesini güçlü kılmak olan siyasetçi -birkaç temel değer ile birlikte- standartlara sahip çıkma ile yetinmez, gelişmesinin önündeki engelleri ortadan kaldırır.
Vatansever siyasetçi:
- Avrupa, Amerika, Ortadoğu, Afrika ve diğer büyük pazarlara açılmak için birlik hükümetleri ile ticaret anlaşmaları imzalar. Bunun gereği, ilgili standartlara göre ülke içi üretimi destekler.
- Çok çalışma anlamında, “Etik seviyede neomerkantilist politikalar geliştirir”
- Standart kültürünü toplumun kılcal damarlarına kadar yayar.
Aşağıdaki tesislerin dünyaca en saygın ve en iyilerini kurar:
- Test ve kalibrasyon istasyonları
- Sertifikasyon kurumları
- Metroloji laboratuarları
- Akkreditasyon kurumları
• Vatansever mühendislere düşen görevler de vardır.
Vatansever mühendis:
Alanı ile ilgili TSE, CEN, CENELEC, ETSI, IEC, ISO, ITU standartları ve çalıştığı ülkedeki diğer standartların güncel resmi kopyalarını edinir. (Çalışılan mühendislik koluna ve yan kollara olan ilgiye göre edinilen standart sayısı 5-50 arası değişebilir. Uyaralım! Bu kitapçıklar şahıs ismine veya şirket adına kayıtlıdır. Kopyalanamaz! Çoğaltılamaz! Dağıtılamaz! Mühendis veya firma, mesleki yetkinlik gereği, mutlaka standartların resmi kopyalarını satin almalıdır)
- Standartları takip eder, kullanımında uzmanlaşır.
- Mutlaka yabancı dil(ler)de ustalaşır.
2030* Senesi itibari ile, ülkemizi, 3.400 Milyar$ GSYİH ile dünyanın 7'inci büyük ekonomisi ve kişibaşı GSYİH’yı 40.000$ yapmak istiyor isek(yani 4 kat büyüyecek isek), gidilecek yol erdem, refah ve akıl yoludur. Bunun karşıtı, dünyanın 10-30' uncu ekonomisi olmak,10.000$ gelir tuzağına yakalanmak ve ikinci kümeye kalmaktır.
*2021 senesi IMF öngörüsüne göre hazırlanan Wikipedia - list of countries by GDP(nominal) ve GDP(nominal) per capita verilerine göre:
• Fransa 2,938Milyar$ GSYİH ve 44.995$ kişibaşı GSYİH ile dünyanın 7nci büyük ekonomisidir.
• Ülkemiz 794Milyar$ GSYİH ve 9.327$ kişibaşı GSYİH ile dünyanın 20nci büyük ekonomisidir.
Standart Gelecektir.
Buraya kadar liberal ekonominin pazarı nasıl büyüttüğünü ve standartın nasıl komşu ülkeleri birbirine bağladığını anlattık. Gerçekten de batı hukuku,serbest piyasa düzeni ve standartlar, bir asırdır gelişmiş dünyada refah yaratarak sürüp geliyor. Öyle görünüyor ki bu düzende üretenler de ve -biz- tüketenler de mutluyuz. Ne güzel değil mi? Ancak bir şey çok iyi görünüyor ise onun arka planına yani işin mutfağına bakmakta fayda vardır.
Kapitalist sistemin belki de en güçlü sürücüsü yenilik/yaratıcılık ve bununla ilgili patent/royalty haklarıdır. Patent hakkının insan fikri doğurganlığının mayası olduğunu biliyoruz. Yeniliğin/yaratıcılığın biz tüketicileri mutlu eden teknolojik rahatlıklar havuzu oluşturduğunu görüyoruz. Batıda teknoloji firmaları AR-GE çalışmalarına kaynak ayırır ve buluşlar yapar. Standart hazırlama komisyonlarına bu firmalar katılır ve katkı verir. Böylece standartlar ilerler, güncellenir. Ancak demokratik yöntemle hazırlanan standartların içine bu firmalar donanım veya yazılım ile ilgili patentlerini saklar. Zira firmaların geliştirdiği teknolojiler katkı verdikleri standartlardan her zaman bir adım öndedir. İşte bu, yumuşak emperyal güç olmayı getirir. Çoğunlukla kaba güce gerek kalmadan, en ekonomik şekilde, küresel hakimiyet sağlanır.
Liberal/kapitalist düzende, yenilik/yaratıcılık, patent hakları ve standartlar dolanıktır. Bugün, birinci büyük izin verdiği için, internet’i, GPS’i, bir dizi işletim sistemi ve sayısal uygulamayı rahatça kullanıyoruz. Hayatımızı kolaylıyor ama karşılığında bilgilerimizi veriyoruz. İyi olan bu günlerde sorun gözükmüyor. Ama kötü zamanlarda, sunulan imkanlar kapanır ise, karşı ülkelerin kaderi ne olur tahmin edemeyiz. Önümüzde devasa bir soru duruyor: Hoş bir gevşeklik ve düşkünlük içinde, birinci gücün elindeki altyapıyı kullanmak, böylece kendi stratejik altyapısını ihmal etmek ne kadar doğrudur?
Vatansever devlet adamının 4'üncü görevi, ulusu, gelecekte oluşabilecek tehlikelere karşı hazırlamaktır. Batının teknolojik kökenli tehlikelerinden erkence haberdar olmanın kolay bir yolu da standartların gelişimine bakmaktır. Siyasetçi, ilgili enstitüden bilgi alarak yukarıda ki ağır soru ve benzerlerinin cevabını arar. Devlet adamı, önünü görmesine yardımcı olduğu için, standartları sever ve bilgilenir.
Vatansever akademisyen ve mühendislere düşen görev ise, gelecekte ortaya çıkabilecek imkan ve tehlikelerden devlet adamını haberdar etmek ve kilit alanlarda yeni AR-GE çalışmalarını sürdürmeye hazır olmaktır. Standartlar geleceğin kapısıdır. Oradan geleceğe bakabiliriz.
Paylaş:
SON YAZILAR

Yöneticiler Neden Koltuklarından Vazgeçemez?
19 Mart 2025

Yapılarda Acil Aydınlatma Tasarım Kılavuzu Bölüm-5
19 Mart 2025

Yapay Zeka ile Yıldızı Parlayacak Meslekler...
17 Mart 2025
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!