×

Orta Avrupa Gezi Serisi Bölüm-1



Orta Avrupa Gezi Serisi
Bölüm-1
Berlin 

Ömer Özgür Bozkurt 



Sizlere Avrupa gezimle alakalı bir seri derlemeye çalışıyorum. Haziran ve Temmuz ayında çok doya doya olmasa da, dolu dolu gezdim diyebilirim. İlk durağım Berlin oldu. Uygun ve lezzetli yemekleri, tarihi, gece hayatı ile dillere destan Berlin.. 

Burada Sidney’den arkadaşım Uğur ve onun arkadaşları CJ ile Kristina'yla denk gelmemin ardından çok daha keyifli hale geldi. 

Hadi başlayalım o halde..

Berlin İstanbul kadar olmasa da Avrupa şehirleri arasında oldukça büyük bir şehir. Yürüyerek keşfetmeyi seven benim gibi kişiler için yorucu olabileceğini önceden söyleyeyim. Dört günlüğüne tüm önemli yerleri ve bazı çok da önemli olmayan yerleri göreceğim düşüncesiyle geldim. Daha önce Almanya’ya geldiğimde başkentini görme şansım olmadı ve bu ziyaretin buna değenceğini biliyordum ve sonuna kadar haklı çıkardı.

Sizlerle bu heyecan verici şehirde zamanınızı en iyi şekilde değerlendirebilmeniz için yapılacak en iyi şeylerin bir listesini paylaşacağım:

Doğru Tarafı Galerisi

Berlin Duvarı yıkıldığında büyük bir bölümü ayakta kaldı ve sanatçılar duvarın umut ve şiddeti temsil eden bir bölümünü boyamaya davet edildi. Şimdi, Doğru Tarafı Galerisi, dünyanın her yerinden sanatçıların 105 tablosunu içeren Berlin'deki en iyi açık hava sanat sergilerinden biridir. Parçaların çoğu doğası gereği politik ve bazı resimlerden gerçekten etkileyici. Duvarın uzunluğu boyunca asılan işaretler aracılığıyla duvar, sanat eseri ve tarih hakkında daha fazla bilgi edindiğinizi göreceksiniz.
 

Brandenberg Kapısı

1791 yılında Prusya kralı Frederick William II tarafından inşa edilen Brandenburg Gate, şüphesiz Berlin'in en ünlü simgesidir. Soğuk Savaş sırasında Brandenburg Kapısı, Berlin Duvarı'nın arkasında kimsenin olmadığı bir yerdeydi. Duvar düştüğünde herkes kutlamak için buraya akın etti ve kapı o zamandan beri birleşik Almanya'nın sembolü olarak kaldı.
 


 
Tiergarten

Tiergarten, Berlin Hayvanat Bahçesi’ni (dünyadaki en çok türe ev sahipliği yapan) ve Zafer Sütunu'nu kapsayan devasa bir park.

Tiergarten, Tempelhofer Feld (ayrıca Berlin'de) ve Münih'teki Englischer Garten'den sonra Almanya'nın en büyük üçüncü şehir parkıdır. Kesinlikle çok büyük ve muhtemelen olan her köşesini görmek isteyeceksiniz, fakat yazdığım gibi çok büyüksmiley


Güzel havalarda Tiergarten piknik yapmak veya sadece dolaşmak için güzel bir yer. Almanya'da halka açık yerlerde içki içilmemesiyle ilgili bir yasa yok, bu nedenle parka kendi biranızı özgürce getirebilir, gölet başında veya güneşlenirken bir şeyler içebilirsiniz.
 


 
Kreuzberg

Burada bulunduğum süre içinde en iyi bildiğim bölge burası oldu ve bir çok yerel aktiviteye dahil oldum. Tarihsel olarak Kreuzberg, bir Türk mahallesi olarak anılmakla beraber, ünlü David Bowie, Berlin'deyken takıldığı yerdi.
Kreuzberg'in yerel tarafının tadını çıkarırken kendimi Eskişehir’de ya da İzmir’de hissettiğim oldu. Tabi yemekler de Türk yemekleri olunca ve 3 senedir yiyemeyince, buradan uzaklaşmak istemedim. 
 

Bernauer Straße

Evet, bazen seyahat için motive edici bir şey değil ama Berlin'in karanlık bir tarihi var ve bunu göz ardı etmemek önemli. 

Burası Berlin duvarının en kanlı bölgelerinden biri..
 

Yahudi Müzesi

Yahudiler Almanya'da uzun ve zorlu bir yol ile karşı karşıya kaldılar. Son derece ayrımcılığa maruz kalsalar da nüfusun önemli bir bölümünü de temsil ettiler. Bu müze, Yahudilerin gelişini ve Alman tarihi boyunca katkılarını ve karşılaştıkları zorlukları anlatıyor. Fakat ayrıca soykırım müzisi olduğu için, burada soykırıma çok değinilmiyor.

Soykırım Anıtı

Mitte'de Reichstag'ın yakınında bulunan Katledilen Avrupa Yahudileri Anıtı, aralarında dolaşırken kafa karışıklığı ve rahatsızlık hissi yaratmak için tasarlanmış beton levhalardan oluşuyor. Aşağıda, Nazilerin soykırım boyunca çeşitli aileleri takip ederek Yahudilere yönelik muamelesini ve imhasını anlatmaktadır. İnsanlık tarihindeki bu korkunç leke hakkında bilgi edinmek için oldukça faydalı bulduğunu söylemeliyim.


Berlin Modern Sanat Müzesi

1870'den günümüze Berlin'de kurulan modern güzel sanatlar, fotoğrafçılık ve mimari müzesi diyebilirim. İçerisinde ilginç şekilde şantiye alanlarından toparlanmış ve bizlerle yani elektrik mühendisleriyle ilgili bir kısım da vardı. İlgimi çekmedi değil. 
 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt