ODTÜ Felsefe Bölümü Kurucusu Prof. Dr. Teo Grünberg 98 Yaşında Hayatını Kaybetti.

ODTÜ Felsefe Bölümü Kurucusu Prof. Dr. Teo Grünberg 98 Yaşında Hayatını Kaybetti.
Erdemir Toykan
Sevgili Symbolic Logic (Matematiksel Mantık) Hocamız Teo Grünberg'i 13 Nisan gecesi kaybettik. 98 yaşındaydı. Başımız sağolsun.1927 İstanbul doğumlu idi. Biz elektrik bölümü öğrencilerini olumlu etkilemiştir.
Türkiye’de Liselerde okutulan Modern Matematiğin kurucularındandı. Bilim odaklı felsefenin gelişmesine çok büyük katkıları olmuştur. Son zamanlara kadar felsefe bölümünde derslerini vermeye devam etmiştir.
Türkiye’de Liselerde okutulan Modern Matematiğin kurucularındandı. Bilim odaklı felsefenin gelişmesine çok büyük katkıları olmuştur. Son zamanlara kadar felsefe bölümünde derslerini vermeye devam etmiştir.
.png)
Mantık alanında dünya çapında ürünler vermiştir.
ODTÜ’sinin efsane hocalarındandır.
Derslerdeki esprili konuşmaları ve hoşgörüsü ile bizlerde unutulmaz anılar bıraktı. Ben emekli olduktan sonra bize vermiş olduğu mantık derslerinin Viyana Çevresi filozoflarının fikri olduğunu gördüm. Benim ekolüm oldu ve bu fikirleri her zaman savunurum.
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
Grünberg’in naaşı, 16 Nisan 2025 tarihinde saat 12.00’de ODTÜ Beşeri Bilimler Binası B14 Amfisinde düzenlenecek anma töreninin ardından saat 14.00’te Mamak Ortaköy Mezarlığı’nda defnedilecek.
ANILAR
TEO GRÜNBERG’LE SÖYLEŞİ
(Raşel ve David Grünberg’le Birlikte)
2 Ocak 2011, Ankara
Ahmet İnam
Ahmet İnam – Hocam şimdi bu konuşmamızı İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nün 110. kuruluş yılını kutlamak üzere yapıyoruz. Sizin gibi değerli bir hocanın mezun olduğu Üniversite’yi anlatması çok anlamlı. İsterseniz, sizin zamanınızda, öğrencisi olduğunuz, tezini verdiğiniz İstanbul Üniversitesi’ndeki havayı anlatmakla başlayabilirsiniz. Hocaları, kendi konumunuzu, isterseniz daha eskilere gidip, mühendis olarak mezun olduğunuz Fen Fakültesi atmosferini de anlatabilirsiniz. Almanya’dan gelen hocalar vardı galiba değil mi? Sizin de hocanız oldular. Beni çok meraklandıran şey hocam, sizin bir otodidakt olduğunuz; yani çok başarılı bir şekilde kendi kendinizi yetiştiren bir insan olmanızdır. Bu konuda, dünyada bir örneği de olduğunu sanmıyorum. Yani Quine’ları filan düşündüğümüzde değil mi hocam. Onlar hepsi konularıyla ilgili bir atmosferde yetişmişler; tartışabildikleri birçok hocaları ve arkadaşları olmuş, Ama siz, yalnız kalmışsınız ve sizin konuşabileceğiniz, dilinizi anlayan insanlar da çok azdı. Ama bütün bu güçlüklere rağmen, Türkiye gibi, neredeyse felsefe ve mantık için çöl diyebileceğimiz bir atmosferde, siz bir vaha oldunuz. Sizin durumunuz, mucize gibi bir şey geliyor bana. Nasıl izah edersiniz hocam kendi konumunuzu?
Teo Grünberg – Ben liseden itibaren geniş anlamda felsefe adını koymadan böyle soyut ve genel konularda tartışmaktan hoşlanırdım.
Söyleşinin devamı için lütfen tıklayınız.
"Prof. Dr. Ahmet İNAM - Birinci Konuşma" yı izlemek için lütfen tıklayınız.
“TÜRKİYE’DE MANTIK NEREDE?” SORUSU IŞIĞINDA TEO GRUNBERG’İN SON KİTABI "Sembolik Mantık El Kitabı" Ahmet İNAM
Teo Grünberg – Ben liseden itibaren geniş anlamda felsefe adını koymadan böyle soyut ve genel konularda tartışmaktan hoşlanırdım.
Söyleşinin devamı için lütfen tıklayınız.
"Prof. Dr. Ahmet İNAM - Birinci Konuşma" yı izlemek için lütfen tıklayınız.
“TÜRKİYE’DE MANTIK NEREDE?” SORUSU IŞIĞINDA TEO GRUNBERG’İN SON KİTABI "Sembolik Mantık El Kitabı" Ahmet İNAM
.png)
Teo Grünberg Anılarım
Yılmaz Akyıldız
11 Ekim 2017
.png)
Hayatımda iki hocamı üzmüştürüm: ilki Teo Grünberg idi, ikincisi Feza Gürsey. gençlik işde, biraz da çaylaklık diyelim… Yukarıda linkini verdiğim röportajı okurken o günlerim gözlerimin önüne geldi ve biraz da utandım… ama benim de mazeretim vardı..!
Artık alman ekolü rijid yapılı İTÜ de değil modern amerikan eğitim sistemli ODTÜ deydim ve seçmeli dersler almak zorunluydu. Hem teknik konularda olacaktı bu seçmeli dersler ve hem de sosyal konularda. İTÜ de yoktu böyle şeyler. Umarım şimdi vardır ?! İşde senelerden 1967-68, İranlı Fizik öğrencisi ve Ümit isimli sonradan bilgisayara geçip Amerikada kalan arkadaşlarımla ODTÜ Kütüphane binası önünde:
Artık alman ekolü rijid yapılı İTÜ de değil modern amerikan eğitim sistemli ODTÜ deydim ve seçmeli dersler almak zorunluydu. Hem teknik konularda olacaktı bu seçmeli dersler ve hem de sosyal konularda. İTÜ de yoktu böyle şeyler. Umarım şimdi vardır ?! İşde senelerden 1967-68, İranlı Fizik öğrencisi ve Ümit isimli sonradan bilgisayara geçip Amerikada kalan arkadaşlarımla ODTÜ Kütüphane binası önünde:

Ayakkabım Togo mağzasından, Cihan la birlikte almıştık, saatim hala şu an yanımda.
Hazırlık okumadığım için ingilizcem sosyal konulara yeterli değildi. Sınıf arkadaşım Cihan Saçlıoğlu ve rahmetli Mükremin Neşeli, Hüseyin Batuhan ve Cemal Yıldırım dan felsefe dersleri alırlarken beni Teo Grünberg in Sembolik Mantık dersleri kurtardı, (Phil 403 & Phil 404 Symbolic Logic). Ne de olsa fazla söz yoktu o derslerde, daha çok sembollerle, yani matematiksel bir dersti. Zaten Teo hocanın ingilizcesi de çok sofistike değildi, (röportajdan okuyoruz ki fransızca ve almanca dan sonra ingilizce Teo hoca nın 3. yabancı dili, benim ise almancadan sonra ikincisi idi). p ler q ler s ler, doğruluk (truth) tabloları, p ==> q ler if and only if ler, p not q ler ve bunların cebirleri… ohoooo tahta doluyordu sembollerle… derivation üstüne derivation. sınavlarda da benzer sorular geliyor ve ben 100/100 alıyorum kolayca. çünkü herşey matematiksel manipilasyonlar gibi. En sonunda dayanamadım ve bir dersten sonra Teo hocaya yaklaşarak: “hocam sembol üzerine sembol, derivationlar, ispatlar, tamam yapıyoruz da, bunlar neye yarar?” aman allahım, keşke dilimi eşek arısı soksaydı. Teo hoca bunu sanki bir saldırıymış gibi algıladı ve neredeyse ağlayacaktı, (benzer dramatik sahneyi bir sene sonra devrim ayağına Feza Gürsey'e gidip “siz bizi yanlış yönlendiriyorsunuz, bu ülkeye Quantum dan önce devrim gerekiyor, biz fiziği terkediyoruz, hayatımızı devrime adıyoruz” gibi Che vari çıkışımızla hocamıza zor anlar yaşatmıştık).
Teo hocamız çok narin yapılı, ufacık-tefecik biraz da utangaç ama işine, konusuna canını adamış, dersleri dışında pek göremediğimiz, öğlen yemeklerini de eşinin kendisini beklediği ofisinde yiyen, evinden işine, işinden evine gelip-giden bir tip. Nereden bilebilirdim benim o masumane, sadece bilmek istediğim bir sorumun kendisini, neredeyse ağlayacak şekilde üzeceğini. Bir süre sonra toparlandı ve bana dedi ki “benim bir öğrencim var, kendisi İstanbul Hukuk mezunu, şimdi bu konularda doktora yazıyor”… başka da bir şey demedi ve eşinin kendisine pişirdiği yemeklerle bekleyen ofisine gitti. Ama benim de hevesim söndü o dersten. Netice de sanırım final de bir derivation da hata yapmışım, notum BA geldi ve AA olmayan tek notum bu idi. Dolayısı ile benim odtü den mezuniyet GPA m 4.00 değil 3.98 dir…
Seneler sonra Berkeley de doktora öğrencisiyiz. Duydum ki Tarski Mantık Ekolü' nde bir Türk öğrenci varmış, ismi Ali Karatay. O an emindim o kişinin Teo Hocanın bahsettiği kişi olduğundan. Selman Akbulut bizi bir ara ayak üstü tanıştırmış, ama o günler bende bu gibi detayları sonradan hatırlayacak hal mi vardı, baksınıza şu halime:
Seneler sonra Berkeley de doktora öğrencisiyiz. Duydum ki Tarski Mantık Ekolü' nde bir Türk öğrenci varmış, ismi Ali Karatay. O an emindim o kişinin Teo Hocanın bahsettiği kişi olduğundan. Selman Akbulut bizi bir ara ayak üstü tanıştırmış, ama o günler bende bu gibi detayları sonradan hatırlayacak hal mi vardı, baksınıza şu halime:
.png)
Berkeley de Bob Dylan lı Joan Baez li günlerde
Seneleeer sonra Ali Karatay la Boğaziçinin aynı binasında yine buluşacaktık. Ben 2. Katta Matematik Bölümünde hoca O 3. Kat da Felsefe de. Veee de son olarak Urla Felsefe Gönüllülerin de sevgili eşi Canan Karatay la birlikte:

.png)
.png)
Sağımdaki Mahmut Tolon, solumdaki Ali Karatay en sağdaki Alp Eden
Biyografi okumayı seven dostlara şu kitabı tavsiye ederim. Klasik avrupasından 60 ların Berkeleyine uzanan çok enteresan ve garip, olağan dışı bir hayat, içinde cinayet hariç her şey var: aşk, aldatma, öğrenciye sarkma, uyuşturucu, kumar, intihar…
.png)
Son söz: Teo Hocamız hayatta, mutlu ve sıhhatli daha nice yıllar diliyoruz. Gündüz İkeda Hocamız gibi, Teo Hocamız da memleketimize çok değerli 2 evlat yetiştirmiştir.
“Ne Mutlu Türküm diyene…”
………………………….
Bu yazım üzerine Teo Hocanın 2 öğrencisinden daha aşağıdaki bilgileri aldım, sizlerle paylaşıyorum:
Dün gece gökçek bulldozerleriye odtü ormanına girdi… gelin biz bir başka odtü efsanemizi anılarımızla analım:
Bora Ercan 23 Ağustos: Teo Grünberg zamanında oturmuş daktilonun başına benim için yazmış. Dağınıklığımda nasıl bunca yıl benimle kaldıysa bu belge… Bu çocuk iyidir demiş, sağ olsun. Bize büyük bir örnektir Teo bey.
“Ne Mutlu Türküm diyene…”
………………………….
Bu yazım üzerine Teo Hocanın 2 öğrencisinden daha aşağıdaki bilgileri aldım, sizlerle paylaşıyorum:
Dün gece gökçek bulldozerleriye odtü ormanına girdi… gelin biz bir başka odtü efsanemizi anılarımızla analım:
Bora Ercan 23 Ağustos: Teo Grünberg zamanında oturmuş daktilonun başına benim için yazmış. Dağınıklığımda nasıl bunca yıl benimle kaldıysa bu belge… Bu çocuk iyidir demiş, sağ olsun. Bize büyük bir örnektir Teo bey.
.png)
………………
Teo Grünberg Hoca mızı ondan benimle aynı dersleri aynı zamanda alan bir başka öğrencisinden okuyalım:
“Teo Bey, sabahları, eşiyle birlikte, Bakanlıklar’dan kalkan; içinde, İngilizce, gizli konuların konuşulmaması uyarısı yazan; arkasında, yükleme yapmak için, içeriden sürgülü iki büyük kapaklı kapısı olan, Amerikalı askerlerin armağan ettiğini tahmin ettiğimiz, kutu gibi, kırmızı beyaz renkte, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin servis otobüsüne binerdi. Oturacak yer olmadığında, öğrenciler yer verirdi. Çok zayıf ve çelimsiz gözüktüğü için, iri yapılı eşinin, onu kollamak için yalnız bırakmadığını düşünürdük. Felsefe doktorası olan akademisyen olduğunu bilmez, Kimya mühendisi olduğunu, ancak, kimyasallar dokunduğu için mesleğini icra edemediğinden, meraktan kendi kendine öğrendiği mantık konusunda ders vermeyi seçtiğini duyardık. Buna kanıt olarak da, Teo Bey’in tebeşir tozu yutmasını önlemek için, eşinin tahtayı silmesi gösterilirdi.
İkinci sınıftayken (1967-68), zorunlu, teknik olmayan ders olarak, Cemal Yıldırım’ın, kendi yazdığı, “Logic The Study of Deductive Reasoning” ile birlikte John G. Kemeny’nin “A Philosopher Looks at Science” ve Rudolf Carnap’ın “Philosophical Foundations of Physics” kitaplarını izlediği, Phil 303 ve Phil 304, Logic and Scientific Method derslerini almıştım. Bilim felsefesi yaptığı derslerin bitiminde, yanına gider, anlattıklarından nasıl yararlanacağımı anlayabilmek için, derste anlattıklarını niye anlattığını sorardım. Bir ders bitiminde, başka bir şey sormak için yanına gittiğimde de, o günkü dersi niye anlattığını açıklamaya başlayınca, hem çok komik bulmuş, hem taciz ettiğimi düşünerek üzülmüştüm. Ancak, Cemal Bey beni hiç unutmadı: İlerideki yıllarda, Ankara’da, yolda yürürken, göz alıcı, açık yeşil renkli arabasıyla giden Cemal Bey’e her rastladığımda, bana el salladı. (Üçüncü sınıftayken, ben de, Teo Grünberg’den, Phil 403 ve Phil 404 Symbolic Logic derslerini almıştım.)
Cemal Yıldırım’ın, derste anlattıklarını niye anlattığını sormamdan hiç rahatsız olmadığını, anlattıklarının yararına ikna edecek açıklamalar yaptığını anımsıyorum. Teo Grünberg’in de üzülmediğine; çok titiz, heyecanlı, aşırı tepkili birisi olduğu için, hiç beklemediği sorunuzu birden nasıl yanıtlayacağını bilememenin telaşına kapıldığına inanıyorum. Bence, ünlü bir mantıkçıyı, bu son derece mantıklı sorunuzla üzmeniz mümkün değil! Siz de bilirsiniz, öğretmenleri en çok üzen, ders sonunda sorulan, anlatılan dersin tek kelimesinin bile anlaşılmadığını belli eden sorulardır”.
…………………..
Yılmaz bana bu hatıralarını . . .Çeşmedeki sohbetin de öylesine güzel anlatmıştı ki . . . o anlatımın tadını kelimeler ile dile getirmem mümkün değil . . .
Ama sohbette . . “”.Teo hoca bunu sanki bir saldırıymış gibi algıladı ve neredeyse ağlayacaktı, (benzer dramatik sahneyi bir sene sonra devrim ayağına Feza Gürsey e gidip “siz bizi yanlış yönlendiriyorsunuz, bu ülkeye Quantum dan önce devrim gerekiyor, biz fiziği terkediyoruz, hayatımızı devrime adıyoruz” gibi Che vari çıkışımızla hocamıza zor anlar yaşatmıştık). “”bu antraktan hiç bahsetmemişti . . .
Güzel bir anı . . . ama neden se, . çeşmede dinlediğim ile bunun arasında biraz lezzet farkı var . . . Tabii Çeşme deki tadı lezzeti unutulmaz sohbet sadece bundan ibaret değildi . . . Yılmaz a yaşamının derinlikleri ile ilgili sorduğum bütün sorulara . . bıkmadan usanmadan içtenlikle verdiği bilgiler getirdiği açıklamalar sohbeti adeta muhteşem bir ziyafete çevirmişti . . .
Hüseyin Eğinç
……………………..
Facebook tan:
Doğan Gülener Teo Bey’in, ülkemizin en eski plak şirketlerinden, Odeon’ın sahibi olan “Grünberg” ailesi ile bi yakınlığı olsa gerek ?
Yılmaz Akyıldız bilmiyorum.. bilmek isterdim. ali karatay hocaya soralım
Ali Yazıcı Evet tüm sınıfın (1968 girişli math- nümerik opsiyonu) topluca aldığı 403 404 seçmelilerini ben de pek sevmiştim. Birinden AA, diğerinden net 89 ile BA almıştım. Kendisinden AA istemiştim ama bu konularda çok kararlıydı ve değiştirmedi notu. Öğrendiğimiz bazı derivasyonlardan Kodlamada yararlandığımı söyleyebilirim. Yazılım mühendisliğinde mantık tabanlı bir Z belirtim dili bir zamanlar UK”de pek revaçtaydı ve mantık üzerine kuruluydu. Ben Teo Hocanın o çalışmalarının hala yararlı olabileceğini düşünenlerdenim. Kendisine daha nice sağlıklı ömürler dilerim...
Teo Hoca Fizik 1969 öğrencileriyle:
.png)
Erdemir Toykan Anılar
Sevgili hocamız Teo Grünberg için bir iki anı:
. Mimarlık anfide verdiği yıllarda sınıf yoklamasını alıp Ankara radyosu Dilek Pınarına ( Çarşamba saat:21.00) gönderip hocamız için “ to sir with lıove” melodisini isteyip, kaydı hocamız Teo ile öteki hafta anfide dinlemiştik.
. Tenefüs aralığında saatini ( masa üstünde bırakmış) 10 dakika ileri alıp, dersin bitmesine 10 dakika kala dersten çıkmıştık.
. Arkadaşlarımın ısrarı üzerine onların notlarını öğrenmek amacıyla Paris caddesinde evine gitmiştik. Bahçede bulunan bir köpek kimseyi yaklaştırmıyordu.
Sonraki denememiz başarılı oldu.
. Bana vermiş olduğu referans mektubu ile Milli Eğitim Bakanlığı yurt dışı bursunu kazanmıştım. O mülakatta öğrendim ki beraber liselerde modern matematik
dersi okutulması için çalışıyorlarmış.
. İlk sınavdan aldığım not 5 idi. Her sömestir başlangıcında beni tanıtır, 5 alan talebeyi 100 alır yaptım derdi.
. Vermiş olduğu bütün mantık derslerini 3 sene içinde aldım. Hatta bir sömestir 2 mantık dersi almıştım. Mezuniyet sonrası okulda kalıp akademik çalışmamı önermişti.
. İzlerini taşıyorum. Seneler sonra vermiş olduğu mantık Viyana Çevresi grubunun 1920’ li yıllardaki felsefeydi. En çok hoşuma giden” bilmediğin konuda susacaksın”(Wittgenstein).
Daha çok fazla anım var.
Mantıksal Pozitivizm Erdemir Toykan 1970 ODTÜ Elektrik Mühendisliği Mezunları Zoom Toplantısı (1 Temmuz 2023) lütfen tıklayınız.
Paylaş:
SON YAZILAR

Yöneticinin Kuralları...
25 Nisan 2025

Organik-YZ Savaşında T-İnsan Olmak...
25 Nisan 2025

Karikatürlerle Felsefe Bölüm-13
26 Nisan 2025
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!