×

Neopozitivizm Karikatürlü Felsefe Notları Bölüm-4



Neopozitivizm Karikatürlü Felsefe Notları
Bölüm-4

 Ludwig Wittgenstein Bölüm: 1 (Hayatı)

Hazırlayan ve  Derleyen:  Erdemir Toykan


 
Ludwig Wittgenstein  Great War 




 
Relation: İlişki                                          However: Ancak
Fact: Gerçek, olgu                                   Certain: Belirli, kesin
Correspond: Yazışmak, haberleşmek     Observe: Gözlemek, izlemek
Moral: Ahlaki, manevi                              Surroundings: Çevre, muhit
Statements: İfadeler, açıklamalar           In addition: Bir de, ek olarak
Indeed: Aslında, doğrusu                        Observed: Gözlemlendi
Remain: Kalmak                                      Perfect: Mükemmel
Silent: Sessiz                                           Certainty: Kesinlik
Dying: Ölmek, ölme                                 No one else: Başka hiç kimse
Speech: Nutuk, söylev                             Interesting: İlginç



Ludwig Wittgenstein  Scrabble Play





Scrabble Play: İki, üç veya dört oyuncuyla, rasgele çekilmiş 7 harfle oluşturulan anlamlı kelimelerin 15’e         15 ‘lik özel tasarımlı bir oyun tahtasına yerleştirilmesi suretiyle oynanan tur bazlı bir kelime oyunudur.
Move: Hareket                                               Defined: Açıklama, tanımlı
Apparant: Açık, belli                                       Rules: Kaideler, kurallar
Spelled: İmla                                                  Real Word: Gerçek dünya
Common: Yaygın                                           What Else: Başka
Misspelling: Yazım hatası                              Possibly: Muhtemelen, belki
Language: Dil, lisan                                       Distinguish: Ayırmak
Communicating: İletişim                                Fake: Sahte, uydurma
Intention: Amaç, niyet                                    Dictionary: Sözlük
Definite: Kesin, belirli                                     Perscriptive: Kuralcı, yerleşik
Precise: Kesin, kusursuz                               Scum: Pislik
Rigorously: Kesinlikle

Ludwig Wittgenstein   Edward Kanterian    26.09.2020     Ketebe Yayınevi



Ludwig Wittgenstein (1889-1951) Viyana’da doğup büyüdü. Modern çağın en önemli filozoflarından bir olan Wittgenstein’ın bu efsanevi şehirden çıkması şaşırtıcı değil. Birinci Dünya Savaşından önceki son birkaç on yılda Viyana engin ve hetorejen (benzer karakterlere veya yapıya sahip olarak) bir imparatorluğun başkenti olarak ihtişamının zirvesindeydi. Çığır açıcı sanatsal ve entelektüel akımlarının eridiği bir pota; en katı muhafazakarlığın en radikal modernizme çarpıştığı, çelişki, takıntı ve dehadan yana bereketli bir yerdi. Sigmund Freud psikanalizi, Arnold Schönberg atonal müziği (Adorno’nun negatif diyalektiğine ilham kaynağı olmuş müzik, bu müzik devrimci ve anarşiktir) (alışmadık bünyeler için ciddi rahatsız edici müziktir, dinlerken çok fazla konsantrasyon gerektiriyor), Adolf Loos fonksiyonalist mimariyi, Gustav Klimmt sezeyonizmi (19. yy ortaya çıkan sanat akımlarından Art Nouveau, Endüstri Devrimi’ne tepki olarak Avrupa’da ortaya çıkmıştır. Demirin dekoratif amaçla işlenmesi gibi çağın getirdiği teknolojik şartlarda sanata eklenmiştir), Arthur Schnitzler tabuları yıkan tiyatrosu, Karl Kraus hiciv sanatını, Theodor Herzl’in Siyonizmi, Victor Adler ve Otto Bauer’in sosyalizm versiyonları, Adolf Hitler’in çıraklık yıllarında şekillenen ideolojisini sayarsak Viyana aynı zamanda ‘’ siyasi inovasyon ‘’ yeriydi. Ludwig Wittgenstein şahsiyetine ve aynı zamanda en karanlık bazı yanlarının izi, deha ve trajedi kültürüne, bir dünyanın çöküşünden haberdarlığına, belki antiseminizmi ve cinsel bastırılmışlığına kadar sürebilirdi.

. Ailesinin ataları Yahudiydi. Dedesi ve eşi Protestanlığı kabul etmiş, memleketindeki Yahudi cemaat ile irtibatını koparmış, başarılı yün tüccarı olarak Leipzig’e taşınmıştı. Çift çocuklarını Yahudilerle evlenmesini reddetti. Çiftin on çocuğu arasında en çok dikkati çeken Ludwig’in babası Karl idi. Karl’ın yalnızca 20 yılda Avrupa’nın en zengin sanayicilerinden biri oldu.

. Wittgenstein soyadı Napolyon’un bütün Yahudilerin soyadı almasını isteyen fermanı üzerine alınmıştı.

.  Karl bir sanat hamisi olarak yenilikçi gelişmeleri destekledi. Meşhur Sezesyon binasını finanse etmiş. Gustav Klimmt ve müzisyenler Brahms, Schumann, Mahler, Casals, Labor aileye çok yakındı. Ludwig’in annesi Leopoldine’nin 8 çocuğu oldu. Aşırı derecede yetenekli bir piyanisti ve çocuklarının müzik eğitimine çok zaman ayırıyordu. Çocukları da müziğe çok kabiliyetli idi, ama İki oğlu Hans ve Paul bambaşkaydı. Hans 26 yaşında ABD’de bir teknede kayboldu. Olay intihar olarak yorumlandı. İki oğlu daha Rudolf ve Kurt intihar etti. Baba sözüne karşı hissettiği görev şuuruyla içindeki tutku arasındaki tezat bunları doğurdu.

. Gustav Klimmt’in tuval üzerine Ludwig Wittgenstein'ın  ablasına ait  yapmış olduğu yağlı boya tablo meşhurdur.

Portrait of Margaret Stonborough-Wittgenstein' Giclee Print - Gustav Klimt  | Art.com | Gustav klimt, Klimt, Portrait

. Ludwig Wittgenstein Charlie Chaplin, Adolf Hitler ile aynı günlarde, Martin Heidegger ile aynı sene doğmuştu. Bir seneliğine Hitler ve Ludwig aynı okulda okumuşlardı.

. Ludwig arkadaşlarınca uzaydan gelmiş biri olarak görülüyordu.

. Hayran olduğu yazarlar Tolstoy, Dostoyevski, Kierkegaard, Nietzsche idi.

. Müzik açısından çok istidatlıydı. Koca koca partisyonları (oda müziği, koro, bando gibi topluluklar için yazılan eserlerin bir bütün halinde görülmesini sağlayan notadır) (en ufak hata yapmadan ıslıkla çalabiliyordu), ona göre Gustav Mahler gibi bir besteci fazla modern ve yozlaşmıştı. Haydn, Mozart, Beethoven, Schubert, Brahms ve Labor’du (İkinci Viyana Ekolü on iki tonlu müziği onun zamanında gelişmişti).

. 1903 yılında Otto Weinninger’in Cinsiyet ve Karakter kadın düşmanı, ırkçı, gerici kitabı yalnız Wittgenstein’ın üstünde değil, bütün nesil üzerinde hayranlık yarattığını anlamak zordur ‘’kadınlar ahlaksız sürü hayvanlarıdır; ahlaklık ve özgür irade erkeklere mahsustur. Yahudiler toptan kadındır. En erkeksi Yahudi en kadınsı Aryan’dan daha kadınsıdır).  Bu yazar Beethoven’ın evinde 23 yaşında intihar etti (acılar içinde bir eşcinsel, antisemitik Yahudi idi. Kitabı çok satar oldu).

. Modern Çağ kitlelerin, materyalizmin, bilimin, komünizmin ve kapitalizmin bozulma çağı, ruhun, ahlakın, sanatın ve dehanın ortadan kaybolmasını çağıdır.

. Wittgenstein Berlin’de mühendislik mezuniyetinden (1908) sonra Manchester Üniversitesi’ne gitti.  Havacılığa merak sardı. Glossop yakınlarında bir meteoroloji gözlem evinde el emeği uçurtmalar ile yaptığı deneyler üç yıl sürdü. 

. Manchester’da jet-tepkili bir pervane sayesinde üniversite de araştırmacı öğrenci kabul edildi. Ama felsefe ağır basıyordu.

. Ahlaka ilgisi genç yaşlarda başladı. Schopenhauer’u genç yaşta okudu. Hayatın boş ve acı dolu olduğunu, bunu da üstesinden ancak sanat ve müzik ile başa çıkacağını vurguluyordu.  Viyana’da Ludwig Boltzmann’dan ders almak istedi. Heinrich Herz’in meşhur Mekaniğin İlkeleri’nin girişini de okumuştu (Boltzmann ve Hertz   Kantçı bir anlayışla çalışırlardı. Bilim, insan aklı tarafından inşa edilen bir modeldi, gerçekliğe atıfta bulunmuyor, onu tarif etmiyordu, ampirik verileri düzenlemek için mümkün birçok yöntemlerden birini kullanıyordu).

. Manchester’da yüksek matematiğe ilgi duymaya başladı. 19.yy’da G. Boole, G. Cantor, R. Dedekind, Gottlob Frege ve benzerlerinin çabaları sayesinde çok revaçtaydı. Matematiğin bilimsel bir disiplin olarak meşrutiyet kazanması vardı. Frege matematiğin temellerine dair cevabı Aristo’dan beri mantıkta yapılan en büyük devrime yol açtı.

. Frege’nin lojisizm denilen matematik teorisi aritmetiğin bütün doğruluklarının izahtan vareste (bağışık), kuşku duyulamaz ve insan aklından bağımsız birkaç saf mantıksal doğruluktan çıkabileceği fikrini içeriyordu. Ayrıca sayıların gerçek nesneler olduğunu iddia ediyordu, bir çeşit ’’üçüncü diyar’’ da bulunan soyut gerçek nesnelerdi. Aristo’nu kıyasa dayalı mantığından daha güçlü bir ideal dil ve yapısal mantıksal kalkülüs tertip etti. Bu mantığı Kavram Yazısı (1879), Aritmetiğin Temelleri (1884), Aritmetiğin Temel Kanunları kitabında geliştirdi. Bugün üniversitelerde okutulan önermeler mantığı, yüklem mantığı da Frege’nin yeniliklerine dayanmaktadır. Frege’e göre dilimiz ‘’çarşı dili’’, belirsiz, kesinlikten uzak ve yanıltıcıdır . Wittgenstein Fregenin iddialarını derinden etkilenecek ve pek çoğuna ise karşı çıkacaktı.

. Frege’nin benzer bir programı da Bertrand Russell’ın Matematiğin İlkeleri ve daha sonra Whitehead ile  beraber  yapısının ancak mantıksal analiz yoluyla anlaşılabileceğini öne sürdü.  Wittgenstein dilimizin gerçek yapısını yalnızca mantıksal analiz yoluyla anlayabileceğimizi kabul etti. Fakat çok daha sonraları reddetti.  Russell, Frege’nin Aritmetiğin Temel Kanunlarında temel varsayımlarından dolaysız, bir paradoks çıkararak kusurlu olduğunu ortaya koydu. Mantık a priori bir disiplindir, nesnelerin sayısıyla ilgisi bile olsa, dünya ile ilgili varsayımlara dayandırılamaz. Mantığın doğrulukları totolojiktir (ancak belirli bağlam dahilinde öznenin görüşü hakkında bilgi verir, bir şeyi kendi kaplamıyla tanımlayan tanımlardır, bu tür tanımlar yeni bir bilgi vermez). Wittgenstein ilk dönem felsefesinde bu fikirleri yazacağı Tractatus’a aktardı.

. Wittgenstein, Frege’den ders almak istedi. Frege ise onun Bertrand Russell’dan ders almasını önerdi.  Ekim 1911 yılında Wittgenstein Cambridge’e giderek ders aldı. Russell tanıştıklarının günlerde sevgilisine yazdığı mektuplarda ‘’Benim Alman mühendis baş ağrısı olacağa benziyor’’ ‘’İyi birine benziyor, tartışmayı seviyor’’   ‘’Benim Alman mühendis salak. Ampirik hiçbir şeyin bilinemeyeceğini düşünüyor. Ama en azından bulunduğumuz odada gergedan olmadığını kabul etmesini istedim ama etmedi’’. Buradan Wittgenstein’ın kendi felsefesiyle geldiğini ve onu hevesle savunduğu görülüyor.

. Wittgenstein Cambridge’de Moore ve Keynes ile arkadaş oldu. Moore’un analitik felsefeye büyük katkıları olmuştu (Principia Ethica). Keynes, hızlıydı, zekiydi, orjinaldi ve yeni fikirlere açıktı. 1918’de savaşta esir düştüğünde ona yardım edecek, 1929 yılında Cambridge’e geri getirecek, 1939 ‘da profesörlüğü için lobi yapacaktı.

. Cambridge’de olduğu ilk yıllarda 20.yy başlarında aralarında Bloomsbury kuşağının bulunduğu İngiliz entelektüel ve yazar Havariler’e üye oldu. Hoşlanmadı, ayrıldı. Felsefe grubu olan Ahlak Bilim Kulübü’ne üye oldu. David Hume’un soyundan gelen matematikçi Pinsent ile arkadaş oldu. 1918’den ölümüne değin Wittgenstein için ideal arkadaş oldu.

. 1913 yılında İngiltere’den ayrıldı. Norveç’de Sklojen köyüne yerleşti. Norveç’ten Viyana’ya gelirken Frege’yi ziyaret etti.  Tartışmalarının sonunda ‘’Fregeyi paspas’’ ettiğine inanıyordu. Frege’ye hayranlığına karşın bir daha görüşmediler.  1914‘de anne, babasını ziyaret etti ve 1921 yılına kadar Avusturya’ya dönmeyecekti.

. O sıralarda çok zengin bir adamdı. Geliri yıllık 120 bin sterline (bu günkü parayla, belki de bu sadece faizdi) varıyordu. Babası ölünce miras kalmıştı. Parasını kardeşlerine ve 40-50 bin sterlin sanatçılara dağıttı. Bağışında yaralanan sanatçılar arasında mimar Adolf Loop vardı. İmparatorluk sarayının önüne pencerelerinin üstünde yağmurluk olmadığı için ‘’kaşsız ev’’ diye bilinen binayı diktiğinde radikal minimalizmi sergilemişti. Etik bir duruşu ifade ediyordu. Süsün gayri ahlaki ve dejenere olduğunu, bir medeniyetin çürümeye başladığını en iyi süsün gösterdiğini dile getirmişti.




. 28 Temmuz 1914’te Avusturya Sırbistan’a savaş ilan etti. Wittgenstein orduya gönüllü yazıldı. Savaş boyunca felsefe çalışmaya devam etti. Tractatus savaş sırasında, siperlerin içinde, korkulu muhaberelerin ortasında yazıldı. ‘’İngilizler, dünyanın en iyi ırkı olan bu ırk, yenilemez. Irkımızın mağlup olacağı düşüncesi beni feci üzüyor; çünkü baştan aşağı Almanım’’. Savaşı, kişisel bir sınav olarak gördü. Almanların talihsiz doğu seferinde görev almak zorunda kaldı. Savaş öncesi dindar değildi. Savaş onu değiştirdi. Arkadaşları ona ‘’İncil’le gezen’’ lakabını taktı. ‘’Hayatın anlamına, başka değişle dünyanın anlamına Tanrı diyebiliriz’’.  ‘’Şurası açık ki etik, dile getirilemez’’.  Etiğin  ’’transandantal (aşkınsal )’’olması; yani insan hayatındaki en önemli değerlerin, iyinin, mutluluğun, Tanrı’nın, Wittgenstein’ın ‘’ Üstün / Daha Yüce’’ tabiriyle özetlediği her şeyin bu dünyanın parçası olmaması ve fiziksel varlığın tabi tutulacağı bilimsel bir gözlemle keşfedilememesi, bulunamaması. Değerler dünyaya yönelik bir tavırdan türerler, dolayısıyla dünyanın bir parçası olamazlar. Dile getirilen her şeyin; yani dünyadaki gerçek nesnelerin ve özelliklerin bilimsel lisanla dile getirilmesi gerektiğine göre etiğin içeriği dile getirilemez. Yalnızca gösterilebilir. Olmütz’deki bir subay okuluna gönderildi.  Burada Yahudi çevrelerle tek münasebeti oldu. Wittgenstein aldığı geleneksel Hristiyan terbiyesine bir ikame ararken Olmütz’ü entelektüeller geleneksel anlamını yitirmiş Yahudiliğe alternatif arıyorlardı. Doğu cephesine subay olarak döndü. Avusturya hükümetine bir milyon kron bağışladı (obüs geliştirilmesi için). Kahramanlığından ötürü madalya aldı. İtalyan cephesine gönderildi. Cesareti sayesinde birkaç silah arkadaşının canını kurtardı. Nişanla ödüllendirildi. Tutsak olduktan bir hafta sonra savaş sona erdi.

. Savaş sonrası ilk okul öğretmenliği yapmaya karar verdi. İlk okul sertifikalı öğretmendi. Öğretmenlik yaptı. Tatmin olmadı.  Kimsenin felsefe çalışmasını anlamadığından emindi. Russell’ın tepkisinden hoşnut kalmadı. Frege ‘de kitaptaki derin konuları anlamamış görünüyordu. 1920 yazını Viyana’nın dışında bahçıvanlık yaparak geçirdi. Daha sonra kasabada çeşmeli havuz olması nedeniyle ona yapılan öğretmenlik teklifini reddetti. Avusturya dağlarında fakir ve kuytu olan bir köye yerleşti. Öğretmenlik yaptığı altı yılda pek az neşe ve kendini gerçekleştirme olanağı buldu (1920-26). Öğrencilerini bir şeyleri ezberlemeye zorlamak yerine, doğru çözümü bizzat bulmaya yönlendirdi. Öğrencilerine karşı çok sabırsızdı. 1922 yılında Russell ile aynı odayı paylaşarak buluştu. Bu onların son görüşmesi oldu. Russell bir sosyalizm taraftarı, ateist ve seks özgürlükçüydü. 

Wittgenstein ise dini cezbesinin zirvesinde, cinsel perhizde, apolitik bir yaşam sürüyordu.  Wittgenstein bazen eş cinsel olarak resmedilir, ama Marquerite’yle ilişkisi düşünülünce bu doğru olmayabilir. Aşıktı ona. Wittgenstein evliliği ruhani, cinsellikten uzak görüyor bu sefalet dünyaya, çocuk getirmek istemiyordu. 


Marguerite Respinger

. Müstakbel felsefenin tek görevi bilimi metafiziğin saçmalığından kurtarmak için felsefi olarak problematik cümlelerin gizli mantıksal biçimlerini açıklığa kavuşturarak anlamın sınırlarını gözlemlemekti. Bu dilsel dönemecin bazı veçheleri Frege ve Russell tarafından formüle edilmişti ama söz konusu paradigma değişikliği açıkça Wittgenstein tarafından Tractatus’ta belirtildi.

. Viyana Çevresi (bakınız: ETP-1,2,3 Viyana Çevresi) çoğu filozof olan ama aralarında matematikçiler, mantıkçılar ve fizikçiler bulunan gruba 1924 yılından itibaren Moritz Schlick başkanlık ediyordu. Bazı göze çarpan üyeleri Rudolf Carnap, Otto Neurath, Hans Reichenbach, Herbert Feigl, Kurt Gödel ve Freidrich Waismann idi. Analitik felsefenin yükselişinde çok fazla payları oldu. Onları dışarıdan ayıran paylaştıkları katı bilimsel dünya görüşüydü. Dini reddediyor, geleneksel felsefenin metafizik sistemlerini bilimsellikten ve akıldan uzak duruyordu. Mantıksal ampiristler gibi onlarda bilginin duyusal deneyime indirgenebileceğine ve mantıksal analiz ile kesin bir formüle dönüştürülebileceğine inanıyorlardı. Tractatusa’a hayranlıkları muazzamdı. İlk kez katı bilimsel bir felsefe metodu için gereken programı formüle etmişti. Einstein, Russell ve Wittgenstein’ı bilimsel dünyanın temsilcileri olarak selamlıyorlardı. Yalnız Tractacus’un yazarını kendi dünya görüşünü paylaşmadıklarını hiç fark etmiyor ya da kasten görmemezlikten geliyorlardı. Wittgenstein’da geleneksel metafizik beyanatlarının saçma olduğuna inanmakla beraber, bu metafizik hakikatler var olmadığından değil, dile getirelemediğindendi. Onun görüşü: Söylenebilecek her şey açıkça söylenebilir, geri kalanlar hakkında susmalıyız. Viyana Çevresi ise söylenebilen her şey açıkça söylenebilir, başka bir şey de yoktur. Ayrıca Wittgenstein onların bilim aracıyla toplumsal ilerleme kaydedileceği inancı da paylaşmıyordu. Modernite ve bilime karşı güvensizliği onu Viyana Çevresinden tamamen ayırıyordu. Yine de mantıksal pozitivistler Wittgenstein’nın en önemli felsefi öncüleri olarak görüyorlardı. Wittgenstein Schopenhauer, Kierkegaard ve Heidegger’e olan sevgisini belirtiyordu.



. Wittgenstein’a göre mutlak değerler, mesela cinayet gibi bir eylemi kötü kılan değerler dünyevi değil, aşkın olgulardı. Dolayısıyla etik bilimi diye bir şey olamazdı, çünkü bilim dünyadaki olgularla uğraşıyordu. Mutlak değerler yalnızca tecrübe edilirdi. Onları ifade etmeye yönelik her girişim saçmalıkla sonuçlanırdı.  Günümüze kadarki, hayatın nihai anlamı, mutlak iyi, mutlak değerli hakkında bir şeyler söyleme isteğinden doğan, etik bilim olamaz. Etiğin söyledikleri hiçbir açıdan bilgimizi artırmaz. Ama etik insan aklındaki bir eğilimin şahsen kendimi hürmetten alamadığım ve hayatım boyunca asla gülüp geçemeyeceğim bir belgesidir.

Wittgenstein 1931 yılında James Frazer’in karşılaştırmalı antropoloji ve din alanındaki çalışması Altın Dal (12 cilt) hakkındaki bir dizi görüş üzerine çalıştı.  Altın Dal, pirimitiv insanların sözde mitlerin gerçekten pirimitiv olduğunu, başka bir deyişle ‘’pirimitiv bilim’’ olduğunu ortaya koyması bakımından yüzyıl başındaki pozitivizmin gerçek bir örneği idi.  Frazer’e göre mit ve din yanlış inançlara dayalıdır.  Hurafelerden ibarettir.  Wittgenstein Frazer’in pirimitif mitleri anlama girişiminde bulunmayıp tarihi kökenlerinin salt genetik açıklamasını vermeye çalışmasıydı.  Ama bu şekilde mitlerin gerçek anlamları, derinlikleri, kendi mitik ve metafizik düşünce tarzlarına benzerlikler gözden kaçıyordu.  Frazer’in primitif uygulamalara getirdiği açıklama o uygulamalardan daha pirimitivdi. Halbuki ‘’bütün dinler harika idi’’. İnsanlığın bunca salt şeyi sadece aptallığında yaptığını söylemek asla makul değil. Bu uygulamayla hiçbir şey hedeflenmiyor; salt böyle davranıyoruz ve tatmin oluyoruz.

1932 yılında matematik lisans öğrencisi Skinner ile tanıştı.  Wittgenstein’ a öyle tutkundu ki matematik eğitimini bırakıp kölece kendinden yaşlı dostunun çalışmalarına adadı. Skinner 1941 yılında çocuk felcinden öldü. Wittgenstein yıkıldı.

. Komünizm’e sempatisi vardı ama ideolojik değildi.  Doktrinal ve organize olan şeylerden tiksintisi yalnız dine değil, siyasete karşı da tavrını etkiliyordu, Marksizm de buna istisna değildi. 1935 yılında Rusya’ya keşif gezisine gitti. Ona Rusya’da akademik makamlar teklif ettiler. Sovyetler Birliği hevesi kaçmıştı.

. ‘’Katolik arkadaşlarımın inandığı onca şeye artık inanmıyorum (1937). Artık dindar değildi. Dine inancın insanların hayatındaki rolü olarak bakabiliyordu. Din bilimden radikal biçimde farklıdır ve dolayısıyla onunla rekabet halinde değildir. Wittgenstein dini beyanları anlam taşıyan şeyler olarak niteliyor, halbuki felsefenin ilk dönemlerinde anlamsız olduklarına hükmetmişti.  Düşünce ve hipoteze dayalı olmadıklarından doğru veya yanlış olamazlar, inananlarda rasyonel ya da irrasyonel değildir.  Tanrı’nın varlığı için ispata ihtiyaç olmaması. Bilimsel ve dini beyanlar arasındaki radikal, bilim adamlarıyla müminler arasında hiçbir diyaloğun kurulamayacağı. Dini söylem indirgenemezdir, bu nedenle bilimsel söylemle kıyaslanamaz. Cinsellik (Freud), Toplum (Marx), Evrim (Darwin) hakkında olduğu gibi dini inançlar hakkında da bilimsel bir açıklama yapılamaz. Metodist papaza verdiği cevapta ‘’ Tanrıya inanıyorum ama senin inandığınla benim inandığım arasında sonsuz fark var’’.

. 1938 yılında artık Avusturyalı sayılmıyorlardı. Alman’dı artık. Alman Yahudileriydi. Yahudi olduklarından varlıklarının çoğunu Reichenbach’a devretmeye zorlandılar. Ablası ‘’Alman kanından’’ kabul edilince melezler sınıfına sokuldular.  Wittgenstein’lar 1.7 ton altın bağışlayarak iki kadının Avustur’yada kalmaya dair sapkınca arzusu tatmin edilsin diye yakında milyonlarca insanın hayatını mahvedecek Nazi makinasına bağışlanmıştı.

. 1938 yılında Cambridge’e döndü. 1939 yılında profesör seçildi.

. ‘’ Estetik takdir çok çapraşık bir fenomen, hata tek bir fenomen değil’’ ‘’Sanat doğanın mucizelerini bize ifşa eder’’                                    
    ‘‘Sanatın ne olduğu tek bir tanımla gösterilemez, bütün estetik tecrübelerimizi yahut sanat eseri muamelesi yaptığı bütün şeyleri birleştiren bir özellik yoktur’’.  Dolayısıyla her şeyi genel yasalar ve nedensel açıklamalar dahiline alan bir sanat teorisi olamaz. Estetikte ihtiyaç duyduğumuz teoriler ve açıklamalar değil duygudaşlığa dayalı tariflerdir’’ ‘’ Bir dil oyunu dahilindeki şeyler bütün bir kültürdür’’.

. 1940 yılında Britanya vatandaşı oldu. Hatalığı 28 şilin (bugün 46 sterlin) alarak hava saldırılarına uğrayan bir hastanede revir müstahdemi olarak çalışmaya başladı. Laborant asistanı oldu.

. Freud’un rüyaları dogmatik bir biçim de salt cinsel bağlamlara indirgemesini onaylamamakla kalmıyor; temeldeki insan psikolojisine gizli nedensel mekanizmalar yerleştiren açıklaması ilkesini de reddediyordu. Kişinin hayatının Yunan trajedileri üzerinden yorumlanmasının terapötik (bireyin kendini tehdit altında hissetmediği, kendini, kendi kendini içtenlikle ifade edebildiği, geliştirici, rahat ortam) iyileştirme etkilerini kabul ediyordu.  Freud’un açıklamalarının bilimsel açıklamalar değil, yeni mitler olduğunu öne sürer. Freud fantastik düzmece açıklamalarıyla iyi niyetli muazzam bir zarara yol açmıştır.

.  Nakledildiği hastanede de iz bıraktı.  Nabız basıncını ve solunum derinliği ve hızıyla ilişkisini kaydeden bir cihaz icat etti, yara şokuna dair raporda ki kavramsal ayrımlara da yardım etti.

.  1944 yılında Cambridge’ döndü. Ben Richard’a aşık oldu. Hayatında kimse olmamıştı. 1947 yılında emekli oldu.
‘’Fenomenlerin altına inmesine gerek yoktur, zemin seviyesinde kalmalı ve onun haritası çıkarılmalıdır. Jeolojinin yerine coğrafya geçer. Bu zemin seviyesi dilimizden ve dilimizce ifade edilen kavramlardan oluşur ki bu kavramlara ’’önerme’’, ‘’anlam’’,  ‘’bilgi’’, ‘’yeterlik’’, ‘’niyet’’, ‘’sayı’’, gibi felsefi sorunlu olanlarda dahildir. Bu temel mefhumlar kavramsal çerçevemizi, kendisi vasıtasıyla hem hayatta hem de bilimde dünyayla alakalı bilgiye ulaştığımız şebekeyi teşkil eder. Bu kavramlardan hiçbirinin diğerinden daha temel değildir. Analiz olamaz. Yani, kendisinden çıktığı ya da kendisiyle açıklandığı tek bir temel kavrama (Tractatus ‘taki önerme) yaslanan bir sistem inşa etmek diye bir şey yoktur. Filozof’un yapması gereken tarif etmektir. Felsefi açıdan ilgili kavramların birbiriyle nasıl ilişkide olduğunu; ‘’önermenin’’ ve ‘’anlamın’’, ‘’bilginin’’, ve ‘’yeterliğin’’ vesaire birbiriyle nasıl bağ kurduğunu tarif etmelidir. Wittgenstein gerçek bir dil filozofudur; felsefi sorunların tamamen olmasa bile dilimizin yanlış anlanmasından doğduğuna inanır. Filozoflar bilgi, varlık, nesne, ben, önerme, ad gibi kelimeler kullanıp o şeyin özünü kavramaya çalıştığında esas vatanı olan dil oyununda gerçekten kullandı mı hiç? Bizim yaptığımız kelimeleri metafizik kullanımlarından gündelik kullanımlara geri getirmektir. Cevaplarımız, eğer doğruysa, yalın ve yüzeysel olmalıdır.
.  Kant saf aklın büyük metafizik soruları (Tanrı’nın varlığıyla, ruhun ölümsüzlüğüyle, iradenin özgürlüğüyle ilgili soruları) cevaplamaya kadir olduğunu reddeder. Witgenstein Kant’tan daha radikaldir, çünkü bilişsel güçlerimizin metafizik sorulara cevap veremeyecek kadar kısıtlı olduğuna ve bu soruların anlamlı bile olmadığına inanır. Bu cevapları ona göre Tanrı bile cevaplayamazdı.

. 1949 yılında Dublin’de bir anemi teşhisi kondu. Günlüğündeki son yazı inanma, rüya görme ve bilinç kaybı ölümünden iki gün önce yazıldı. 29 Nisan 1951 yılında Cambridge’de vefat etti. Ölmeden önce muhteşem bir hayat yaşadığını söylemişti.

. Wittgenstein’ın çalışmalarıyla alakalı ciddi bir zorluk yazılarının çeşitli okumalara ve sonsuz ihtilaf yaratmaya açık, alışılmadık mahiyette yatıyor. Mükemmel olmaya çalıştı ama ömrü kendinden büyük bir bütünün zaferler, çelişkiler ve fiyaskolarla dolu bir parçası oldu. Hayatı bu açıdan güzel ya da paramatikti.

. Wittgenstein ‘la ilgili bir psikolojik özellik onun disleksi olmasıdır. (Einstein, Leonarda Vinci gibi).


ETP-1 Neopozitivizm    Viyana Çevresi-1
ETP-2 Neopozitivizm   Viyana Çevresi-2
ETP-3 Neopozitivizm   Viyana Çevresi-3
ETP-4 Neopozitivizm  Ludwig Wittgenstein- 1 (hayatı)
ETP-5 Neopozitivizm Ludwig Wittgenstein- 2 (1. dönemi)
ETP-6 Neopozitivizm Ludwig Wittgenstein- 3 (2.dönemi)
ETP-7 Neopozitivizm Ludwig Wittgenstein- 4 (eserleri)
ETP-8 Neopozitivizm Kurt Gödel-1 (hayatı)
ETP-9 Neopozitivizm Kurt Gödel-2 (Viyana Çevresi)
ETP-10 Neopozitivizm  Rudolf Carnap-1
ETP-11 Neopozitivizm Rudplf Carnap-2
ETP -12Neopozitivizm Rudolf Carnap-3 (metafizik, etik, psikoloji)
ETP-13 Neopozitivizm Olasılık Kavramı, Bilimde Teori ve Öngörü, Sayılar Sistemi, Ampirizm, Semantik Dil, Ontoloji
ETP-14 Neopozitivizm  Bertrand Russell

Kaynaklar:
1.   Viyana Çevresi                 Hasanhan Taylan Erkıpçak (Almanca Aslından Çeviren)   (Pinhan Felsefe yayınları)
2.   Ludwig Wittgenstein                                   Edward Kanterman (Ketebe yayınları)
3   Wittgenstein Üzerine                                   Jaakko Hintitkka  (Sentez yayınları)
4.  Wittgenstein (Dil Yörüngesinde Felsefe)     Hüseyin Subhi Erdem   (Köprü kitap)
5.  Gödel'in Tamamlanmamışlık Kuramı           Rebecca Goldstein (Alfa kitap)
6.  Rudolf Carnap                                              Ercan Salgar (Otorite kitap)
7.  Felsefe ve Mantık Yazıları                           Teo Grünberg (cogito-YKY)
8.  Klasiklerle Felsefe                                        Nigel Warburton (Alfa felsefe)
9.  Mantıksal Atomculuk Felsefesi                     Bertrand Russell
10. existentialcomics                                         Karikatür ve İngilizce Metin
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt