×

Neden çok sayıda yüksek öğrenim diplomalı mesleksiz işsizle karşı karşıyayız?


Neden çok sayıda yüksek öğrenim diplomalı mesleksiz işsizle karşı karşıyayız?

Cem Kafadar



[Yayım Tarihi: 15 Aralık 2024]

İş hayatımdaki kırk yıl içinde gördüğüm iki büyük sıkıntı var; bunu belki “ikiz sıkıntılar” diye tanımlamak daha da doğru olacak...

İlki, firmaların istenen özellikte çalışanlara ulaşmakta yaşadığı zorluk. İş dünyasının en değerli kaynağı olan nitelikli insana erişim güçleştikçe buna paralel olarak gelişmenin de, başarılı girişimlerin de, ilerlemenin de hızı düşüyor.

Diğeri ise bunun bir ölçüde ters simetrisi gibi düşünebileceğimiz, insanların hayalleri ve kariyer hedefleriyle örtüşen firmalarda iş bulamaması. Aldıkları eğitimin, sahip oldukları donanımın boşa gittiği duygusunu yaşayan genç insanlar topluma, kendilerine, geleceklerine küsüyorlar. Çözümü ya yurtdışında ya da kapasitelerinin daha altında bir işte çalışmakta arıyorlar. Peki suçlu kim?

“Sistem”.

Sistem kim?..

Biz...

1980’lerde de mekanizmanın iyi işlemeyen noktaları vardı; bugün de var... Yarın da olacak. Değişen, sadece dertlerimiz. Buna belki de fazla şaşırmamak gerekiyor. Çünkü bir modelin doğru işlememesi, hatalar vermesi onun doğasında olan bir özelliği. Bütün modeller, biz insanlar gibi sürekli iyileştirmeye ihtiyaç duyuyor.

O zaman ne yapmalıyız?

Sorunumuzun kök nedenlerini bulmalıyız.

Biraz herkesin kapısının önünü temizlemesi gerektiği yaklaşımıyla bakmalıyız. Bana bu yazıyı yazdıran da kafamın içinde dolaşan bu düşünceler. Belki bunları bir yerlere dökersem, birileri bir kenarından yakalayıp konuyu bir adım ileriye taşır umuduyla fikirlerimi kaleme aldım. Buradaki nedenlerin her biri, detaylı bir makale, hatta kitap olabilecek potansiyeller barındırıyor. İnanıyorum ki, konunun üzerinde ne kadar çok tartışırsak, o kadar farklı yol keşfedeceğiz.


1. Eğitim Planlamasında Stratejik Eksiklik
- İş gücü piyasasının ihtiyaçları ile eğitim sisteminin sunduğu programlar arasında uyumsuzluk.
- Hangi mesleklerin gelecekte daha fazla talep göreceği konusunda yapılan projeksiyonların yetersiz olması veya dikkate alınmaması.

2. Diplomanın İş Garantisi Olarak Algılanması
- Üniversite diploması, iş bulmanın yeterli bir şartı olarak görülüyor. Ancak bugünün iş dünyası, artık geçmişteki gibi yalnızca diploma değil, aynı zamanda beceri ve deneyim talep ediyor.
- Diploma sahibi olmanın, bireyin iş piyasasında kendisini farklılaştırmasını sağlama konusundaki eski önemini yitirmesi.

3. Pratik Eğitim Eksikliği
- Üniversitelerde teorik bilgiye odaklanılırken, pratik uygulamaların ihmal edilmesi.
- Staj ve saha deneyimi gibi uygulamalı eğitim modellerinin yetersizliği.

4. Mesleki ve Teknik Eğitime Yeterince Değer Verilmemesi
- Meslek liselerinin ve teknik eğitim kurumlarının, toplum tarafından üniversiteler kadar prestijli görülmemesi.
- Gençlerin, mesleki eğitime yönlendirilmek yerine üniversiteye zorlanması.

5. İş Dünyası ve Eğitim Arasındaki Kopukluk
- Eğitim kurumları ile iş dünyası arasında etkili bir iletişim ve iş birliği eksikliği.
- Okulların işverenlerin ihtiyaç duyduğu becerilere yönelik müfredatlar geliştirilmemiş olması.
 

6. Gençlerin Geleceğe Yönelik Yeterince Bilgilendirilmemesi
- Üniversite tercih döneminde gençlere ve ailelerine, iş piyasasının durumu ve gelecekteki meslek eğilimleri hakkında yeterince rehberlik sunulmaması.
- Gençlerin, popüler veya “prestijli” olarak görülen bölümleri tercih etmesi ama bu bölümlerden mezun olanların işsizlik oranın yüksek olması.

7. Hızla Artan Üniversite Sayısı ve Kalite Sorunu
- Üniversite sayısındaki artışın, eğitim kalitesinde ister istemez bir düşüşe yol açması.
- Bazı bölümlerin, öğrencilere uygulamada karşılık bulacak beceriler kazandıramaması.

8. Gereksiz ve Plansız Mezun Sayısı
- Talep fazlası olan alanlarda gereğinden fazla mezun verilmesi. (Örneğin, hukuk, işletme, mühendislik gibi bazı bölümlerde arz-talep dengesinin bozulmuş olması).

9. Girişimcilik ve Yaratıcılık Eksikliği
- Eğitim sisteminin gençleri bireysel girişimcilik ve yenilikçi düşünceye teşvik etmemesi.
- Mezunların, yalnızca bilinen iş pozisyonlarına uygun şekilde yetiştirilmesi. Oysa yapay zekadaki hızlı gelişmeyle beraber, her gün yeni iş alanları ve yeni pozisyonlar doğuyor.

10. İşverenlerin Yüksek Tecrübe Beklentisi
- İşverenlerin genç mezunlardan bile tecrübe talep etmesi, bu da iş arayan gençlerin önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Firmaların, gençlerin yetiştirilmesi konusunda yeterince istekli olmaması.

11. Gelişen Teknolojilere Ayak Uyduramama
- Eğitim sistemi müfredatının yapay zekâ, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi geleceğin iş kollarına yönelik beceriler kazandırmada yetersiz kalması.

12. Ekonomik Faktörler
- Ekonomik durgunluk ve işsizlik oranlarının yüksek olmasının, gençlerin istihdamını zorlaştırması.
- Bazı sektörlerde iş fırsatlarının daralması, eğitimli gençlerin bile iş bulamamasına neden oluyor.

13. Kariyer Planlama Eksikliği
- Gençlere kariyer planlaması konusunda destek verilmediği için, mezun olduklarında hangi alana yönelmeleri gerektiğini yeterince bilememeleri.


 

14. Fazla Genel Eğitim, Azalan Uzmanlaşma
- Eğitim sisteminde uzmanlaşmaya yönelik programlar yerine genel bilgiler veren bölümlerin ön planda olması.
- Öğrencilerin, spesifik bir alanda yeterli bilgi ve yetkinliğe sahip olmadan mezun olmaları.

15. Toplumsal Algılar
- Aileler ve toplumun, üniversite diplomasını bir “zorunluluk” olarak görmeleri. Bu baskının gereksiz yere üniversite mezunu sayısını artırması ve alternatif mesleki yolları itibarsızlaştırması.

16. Kariyer Değişikliğine Uygun Eğitim Modellerinin Eksikliği
- Değişen iş dünyasına uyum sağlamak için mezunlara kariyerlerini yeniden şekillendirebilecek esneklik kazandıracak modeller sunulmaması.


Sorunun sadece bize özel değil, evrensel olduğunu düşünüyorum. Bu nedenlerin her birini bugün tüm dünya tartışıyor. Doğası gereği gelenekselci bir yapısı olan eğitim sisteminin, hızla değişen dünyayı yakalamakta zorlanması, çok da şaşırtıcı değil. Değil kırk yıl, on yıl öncesinde bile bu kadar hızlı bir değişimi kimse öngöremiyordu. Bugün 25 yaşındaki bir genç, ben günümüzün gençlerini, (kendinden küçükleri) anlayamıyorum diyor.

Peki ne yapmalıyız?

Yeni mezunların potansiyelini ortaya çıkaran, onları iş hayatına hazırlayan ve ekonomiye katkı sağlayan modeller yaratmalıyız. Bugün artık son kullanma tarihi dolmuş, sanayi devrimi sonrası 1900’lerin başında yapılandırılan eğitim sistemi üzerine daha çok, daha çok, daha çok konuşmalıyız. Konuştukça, tartıştıkça, sorguladıkça, dinledikçe, anladıkça, önyargıları aştıkça, toplumun nöronları birbirleriyle daha iyi çalışacak, yepyeni çözümler üreterek, hayal edilen geleceği birlikte şekillendireceğiz.
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt