×

Malezya-Kuala Lumpur



Malezya-Kuala Lumpur 

Ömer Özgür Bozkurt 

Bu yazımda 2018 yılında Güney Asya seyahatim sırasında bulunduğum Malezya’nın en büyük şehri Kuala Lumpur’dan bahsedeceğim. Çok uzun süre kalmasam da, bulunduğum süreçte edindiğim inanılmaz arkadaşlıklar sayesinde çok keyif aldığım bir şehirdi. 
Farklı kültürleri içinde barındırması ile ünlü bu muazzam şehir, oldukça renkli ve yaşanılası olarak nitelendirebilirim. 

Hadi gezmeye başlayalım!

Öncelikle Kuala Lumpur Havalimanı’na geldiğimde oldukça yoğun bir havalimanı olduğunu gördüm. Yılda yaklaşık 35 milyon gezgin ağırladıklarını okumuştum ve bunun da vermiş olduğu gereklilikle toplu taşımanın yeterli derecede gelişmiş olduğunu söyleyebilirim. Taksi dışında, metro ve otobüs seçenekleriyle şehre geçmeniz mümkün. Otobüs biraz uzun sürüyor, daha ucuz diyebilirim ve kabaca tren tek yön bilet fiyatı 50 ringit civarında idi ve daha önceden ayarladığım İstanbul’daki Taksim gibi bir lokasyon olan Bukit Bintang’taki hostelime geldim. Burası bir çok yere yakın ve merkezi olduğu için seçtim. 

Ama hala gezmeye başlayamadık, dediğinizi duyuyorum. 

Tamam tamam hemen etrafa keşif yapmak için çıktım. Ayaküstü bir şeyler atıştırdım. Biraz daha etrafı dolaştıktan sonra, akşam buluşacağım arkadaşım Hunch’ı beklemeye başladım. Hunch daha önce Türkiye’ye eğitim almaya gelmiş ve Türkleri çok seven biri. Bir gezgin portalı vasıtasıyla tanıştık ve ilk akşamımda Kuala Lumpur’u önemli noktalarını gezdirip, değerli bilgiler aktardı. 

Arkamızda bulunan binanın ismi Petronas Kuleleri. İslam mimari tekniğini temel alacak şekilde tasarlanmış ve Hunch bana en güzel şehrin manzarasının fotoğrafını çekmem için, karşısındaki kulenin tepesine çıkardı. O an bilmiyordum ama yasaklarla dolu bu şehirde bu kadar eğleneceğim aklıma gelmezdi. 

Hadi başka yere götüreyim sizi şimdi de. 3 tekerli bisiklete en son ne zaman bindiniz? Ben 3 tekerli Tuktuk isminde 3 tekerli motorlara binmiştim bir kaç Asya ülkelerinde. Burada ise geleneksel olarak süslenmiş, ulaşım için kullanılan bir bisiklet paylaşıyorum. Bakalım beğenecek misiniz. Çok isterseniz bir tur binebilirsiniz. Tabi tavsiyem partnerinizle daha romantik bir gezi yapmanız yönünde. 

 
Gece geç saatte hostelime döndüm ve dinlenme zamanı diye düşünürken, sevgili hostel halkı sanki beni bekliyormuşçasına, bir muhabbet bir eğlence derken bir kaç saat de onlarla takıldım. Ertesi gün için ne yapsak, nereye gitsek derken “Batu Mağarası”na gitmeye karar verdik. 


Evet sabah erkenden düştük yollara. Çünkü erken gitmezsek, tadını çıkaramayacağımızı biliyorduk. Benimle aynı gün oraya gelen Hollandalı arkadaşım Maria ile hem muhabbet ederek hem fotoğraflar çekerek ulaştık muazzam tapınağa. Burası ünlü Hindu tapınağı ve büyüleyici şekilde gösterişli. 

Merdivenlerden mağaraya ulaşmaya çalışırken, elinizdeki yemeğe yada suya musallat olan minik hırsızlarla karşılaşıyoruz. Aslında ben hırsız demek istemiyorum onlara. Çünkü onlar oldukça zeki ev sahipleri. Onlara yemek vermeniz için telefonunuzu yada güneş gözlüğünüzü ödünç alabiliyor ve yemek verirseniz geri iade ediyor, bazen de aşağıya bırakıveriyorlar. Her halleriyle çok tatlılar. Her adımımda etkilenerek çıktık merdivenleri ve ana bölüme ulaştık. Günümüzün büyük bölümünü burda geçirdikten sonra “wow” nidasıyla hostele dönüp, gece muhabbetleri akabinde sıradaki plan için kolları sıvadık. 
 

 


Sıradaki gün planımız “Little India” ve “Perdana Botanic Garden” şeklinde oldu. Tabi Hint mahallesine gidince farklı yemek ve tatlı denememek olmaz. Neyseki midem herşeyi alabiliyor. Yoksa yemek biraz zor olabilir sizler için. Biraz baharatlı biraz az hijyenik diyebileceğim ortamda hazırlanmış bu yemekleri yemeye hazır olun. Eee bir yere gidiyorsam, kültür hele de yemek kültürü çok önemli benim için. Eklemeden edemeyeceğim. Malay halkı çok ama çok acı yemeyi seviyor. Hatta ben acı koymayın dediğimde şakayla karışık siparişimi iptal eden yerler oldu. Aman dikkat edin. 

 
Asya ülkelerini gezerken en sevdiğim şeylerden biri sokakta satılan taze meyveler. İstediğiniz kadar alıp, mis gibi kokusuyla yemeye doyamıyorsunuz. Meyve yemekten, başka şeyleri yemeyi unuttuğunuz olabilir. Belirtmeden geçmeyeyim. Nereye gidersem gideyim, ne kadar tropik meyve yersem yiyeyim, karpuz hep favori mevyem olarak kalacak. Hep göklerdesin karpuz kardeş.  
 

Yine bir akşam, başka başka muhabbetler doğurdu. Zahra isminde Fas asıllı, Paris’te yaşayan güzel bir gezginle tanıştım. Acaba aşık mı oluyordum derken, aşık olmaya fırsat bulamayıp, gezi planı yaptık. Düşünün ne kadar yoğun geziyorum, aşık olmaya vakit yok. Ertesi sabah uyanıp, Budist ve Hinduist tapınaklarına gitmeye kadar verdik. Çoook eğlendik, çooook değerli vakit geçirdik. Sevgilim olmadı ama çok güzel bir dostum oldu. Hala arada yazışıp, vay bee ne gezdik diye anıyoruz. 
 

Tabi ben yine tutamadım kendimi yolda ve Cherish isminde İngiliz bir başka gezgin ile tanıştık. Yalnız geziyormuş, akşam pazarına gitmek için bize katıldı. Ben uyardım kendisini, çok fazla yürüyeceğiz ve çok fazla eğleneceğiz diye. Haklı da çıkmadım gecenin sonunda. 

Son ve en sevdiğim kısmını paylaşmak istiyorum gezimin, sıkı tutunun. Kaldığım hostelde bir çok kişiyle tanıştım ama Okan bu geziye damgasını vuran gezgin arkadaşım oldu. Tanıstığımızda kendisi Türkiye’den 2-3 yıl önce yollara düşmüş, sınırlı İngilizce bilgisiyle, sınırsız özgüveniyle yeri geliyor otostopla, yeri geliyor yürüyerek geziyordu. Ve sondan bir önceki sabahımda hadi “Sonsuzluk Havuzu”na gidelim dedi. Ben tamam nerde, nasıl, kaç para derken, hazırlandık, çıktık. Böyle rasgele planları hep sevmişimdir. Giderken tam olarak Okan’ın aklındakini bilmesem de adrenalin dolu bir şey olduğunu tahmin ediyordum. Sonunda söyledi. Kaçak olarak bir otelin tepesindeki havuza gireceğiz. Giriş ücretini verecek kadar paramızın olmaması ki olsa da vermek istemeyişimiz bizi hem mutlu ediyor, hem de korkutuyordu. Çünkü yakalanırsak, Malezya’nın katı kuralları karşısında kesinlikle kendimizi hapiste bulacağımızı biliyorduk. Okan’ın özgüveniyle, benim konuşkan tavrımla bir grup İspanyol gezginle tanıştık ve şansımıza bu otelde kaldıklarını öğrendik. Onların sayesinde bir kaç dakika içerisinde havuzda bulduk kendimizi. Kalbimin küp küp atışını eminim karşımdaki görevli duyuyor diye düşünüyordum. Sonrasında gördüğüm manzara beni biraz daha rahatlayıp, keyif sürmeye başlamamı sağladı. Yanlış bir şey yapmanın bu kadar keyif vereceğini düşünmezdim ama yine olsa yine yaparım sanıyorum. Hayatınızda Okan gibi kişileri biriktirin. Videomuzu izlemek isterseniz de aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. 

https://www.youtube.com/watch?v=YtuEw6DW4Ro
 

Güncel gezilerim için Instagram hesabımı da takip edebilirsiniz. 
https://www.instagram.com/ozgurgezenkekhamuru
 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt