×

Karikatürlü Felsefe Notları-5



Karikatürlü Felsefe Notları
Soren Kierkegaard,  Albert Camus,  Martin Heidegger,  Arthur Schopenhauer


Hazırlayan ve  Derleyen:  Erdemir Toykan
 

Soren Kierkegaard,  Albert Camus,  Martin Heidegger,  Arthur Schopenhauer
Kaynak: existentialcomics


Species: Tür                       
Forever: İlelebet                              
Sucks: Emmek, özümlemek                              
Born: Doğmak
Promise: Söz vermek         
Bard: Ozan                                    
Charisma: Karizma                                             
Allow: Müsaade Etmek      
Pity on me: Üzücü            
Suffering: Acı çekmek                     
Hurry up: Acele etmek                                     
Loot: Yağma
Beauvoir: Simone de Beauvoir                                                   
Angst: Endişe

All the philosophers chosen were pretty angsty (endişeli) themselves too.
Kierkegaard was possibly the angstiest (en endişeli) philosopher who ever lived. He's got a ton of super emo quotes (ileri sürmek, aktarmak) like "My depression is the most faithful (dindar, bir davaya inananlar grubu) mistress (metres)  have known - no wonder, then, that I return the love." Ultimately (en sonunda), he thought the only true escape from anguish (sıkıntı) was to take the "leap of faith"  (en sonunda bir düşünceyi benimsemek için gözünü karartmak) into religion (din). Whether this worked out for him we can't really say, because he seemed to produce (üretmek, yapmak) angsty quotes (endişeleri ileri sürmek, aktarmak) his entire (bütün) life.

Camus thought that life was fundamentally (temelde, esasında) absurd (saçma) and meaningless (anlamsız). Luckily, if you are cool enough like Camus, you can revolt (isyan eden) against this absurdity (saçmalık) by sleeping with a bunch (demet, takım) of women or something. Seriously though, Don Juan was one of his examples of an absurd hero in The Myth of Sisyphus. Actually he was the first example, and you sort (çeşit) of get the feeling that the others were added just to make it look like that wasn't his only idea. Lucky for Camus, I guess, he was the sexiest philosopher in history, by a fairly wide margin (sınır, ayrım).

Heidegger thought that the authentic  (otantik) life had to be oriented as a project of "being-towards-death" (varoluş ölüme doğru ilerleyen). Our life and actions are moving towards certain possibilities, but the ultimate (son) possibility is always death, so we should live in anticipation (bekleme, sezme) of death. This causes anxiety (endişe) and angst (kaygı), but in a good way or something. I don't really know, you can read about it here, but Heidegger isn't easy.  Some people think making "Heidegger was antisemitic"  (yahudi aleyhtarı) jokes is tired and lame (topal, aksak) , but I mean, it isn't as lame as literally (gerçekten)  joining the Nazi party, so whatever.

And lastly we have Schopenhauer, undoubtedly  (şüphesiz) the biggest   (en büyük)  philosopher ever. He was antianalist (doğuma negatif değer veren felsefi bir görüş), believing that life was literally (gerçekten) not worth (değmez) living (yaşamak). He thought if you added up all the suffering (acı çekmek) and happiness (mutluluk) in a life it would be a negative value, and we should spare (boş, az) future generations the bother (sıkıntı, dert). He said that life basically oscillated ( salınım, bocalamak) between suffering and boredom (can sıkıntısı) . We suffer when we don't get what we desire (arzu etmek), but as soon as we get it we are bored (sıkılmak) of it. The only thing that could sort of quell (savaş, mücadele) this suffering was music. But it couldn't be just any music that is nice to listen to, it had to be something powerful enough to draw out the sublime (görkemli) beauty of existence (varoluş) probably.
Oh, and Bards suck in D&D (Zindanlar ve Ejderhalar Oyunu)
Philosophers in this comic:  Soren Kierkegaard,  Albert Camus,  Martin Heidegger,  Arthur Schopenhauer
 
Soren Kierkegaard : (1813-1855) Kopenhang, Danimarkalı filozof.  Varoluşçuluğun babası sayılır.
 


Arthur Schopenhauer: (1788-1860) Polanya’da bulunan Gdansk (Danzing Özgür Kent’inde doğdu). Alman düşünür. 5 yaşında Hamburg Özgür Kent’ine taşındı. ‘’Yaşam tıpkı bir sarkaç gibi, acı ile can sıkıntısı arasında ileri geri salınır’’.  Schopenhauer hazcı kabul edilir. Epikuros gibi o da mutluluk ve hazzı, korku ve acının yokluğu olarak tanımladı. Moral bozukluğunu gidermenin başlıca yolu beklentileri azaltmak olduğuna inanıyordu. İrade ve Tasarım Olarak Dünya adlı eserinde ‘’Bu kadar sıkça hayıflanan, yaşamın kısalığı belki de onun en iyi tarafıdır’’.  Schopenhauer Upanişadların (Hint) felsefesini benimsemiştir (Bir kimsenin bağsızlık ve inziva yoluyla huzurlu bir şekilde yaşamı kabullenebileceğini söylüyordu). Bu Doğu metinleri yaşamını ciddi ölçüde değiştirmiştir. Bertrand Russel onun için ‘’son derece kavgacı, olağanüstü paragözlüydü, şehvetli aşklar yaşamıştı’’ demişti.
 
Yapıtları: Aforiozmalar (Yaşam Bilgeliği Üzerine), Hayatın Anlamı, Dünyanın Istırabı Üzerine, Bilgelik ve Cahillik, Aşkın Metafiziği, Tartışma Sanatının İnceliği, Eristik Diyalektik, İsteme ve Tasarım Olarak Dünya, Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine. (Parerga ve Paralipomena ‘nın tek lokmalık öğretilerinden oluşan Doğu’ya ait din kitaplarına çok şey borçludur, özellikle de yutması kolay aforizmalar halindeki Vedanta/Hindu Metinleri olan Brahman Sutraları’na).
 
(Kaynak: W.Mc. Neil&K.Hammermeister. Düşünceye Çağıran Yurt Müdafası)


Martin Hedegger: 1889-1976.  Kendisi kabul etmese de Varoluşçu felsefenin önde gelen isimlerinden olarak bilinen Alman filozof. Freiburg Üniversitesinde Katolik İlahiyatı ve Hıristiyan felsefesi okudu. 1933 yılında, Freigburg Üniversitesine rektör seçildi. Nazi Partisine katıldı. 1945 yılında üniversiteden uzaklaştırıdı, ama 1952 yılında tekrar rektör seçildi.

Felsefesine göre, insan, varoluşun ortasına öylece, orada-bir-varlık (Dasein) olarak atılmıştır. Bu bir seçim ya da tercih sonucu değildir. İnsan bu bırakılmışlık içinde tercihler ve seçimleriyle kendi yaşamını ileriye doğru kurar. İnsan bırakılmışlığında ölüme yazgılıdır ve varoluşunu buna göre gerçekleştirmelidir. Felsefesinde ölüm fikri bu bakımdan önemli yer tutar. Fenomenolijiyi ’’Varlık’’ sorunu bağlamında yeniden yorumlayan, felsefe dışı sayılan bir çok kavramı (kaygı, sıkıntı, ölüm,vb) felsefeye taşıyan Heidegger, tekniğin gelişimiyle birlikte modern dünyanın eleştirisini de yapmaya yönelmiştir..
 
İnsan Anlayışı (Dilek Arlı Çil-Maltepe Üniv. Felsefe Semineleri): Heidegger, eserlerinde ‘’insan’’ olarak yorumlanan ‘’Da-sein’’sözcüğünü kullanır. Bu sözcük kelime anlamı itibari ile ‘’orada varlık’’ anlamına gelmektedir. Da-sein dünyaya bırakılmış ve orada bir yaşam süren varlıktır.  Da-sein yaptığı tercihlerle kendi yaşamını kurar ve bu yaşam onun başkaları ile birlikte sürdürdüğü bir yaşamdır. Heidegger’in Da-sein üzerinde durmasının asıl nedeni varlığı anlamaya çalışmaktır. Heidegger’in temel sorusu ‘’varlık’’ sorusudur. Bu sorunun yeniden sorulması gerektiğini söyleyerek, varlık kavramını araştırmaya yöneliktir. Heidegger’e göre bu soruyu sorabilecek, sormaktan da öte, varlığın ne olduğunu ortaya koyabilecek tek varlık Da-sein’dır. Heidegger, Dasein denilen varlığın varoluşsal varlık yapısını serimliyerek, varlığın ontolojik açıdan açığa çıkarmaya çalışır. Yani, Heidegger Dasein’ı analiz etmeye başlar.

Heidegger’in insan ile düşüncelerinin ele alınıp alınamayacağı da tartışılmaktadır. Varlık ve Zaman kitabının başında, kendi yaptığı analizin antropoloji olmadığını söylemektedir. Yine de Heidegger’in düşünceleri ile antopoloji arasında bağ kurulabileceğini söylemek mümkündür.
 
Varlık ve Zaman (Existensiyal Metafizik, 1927): Varoluşçu olmasını reddeder. Varlığın zamanla içten bağlılığına işaret edilir. Bu bağlılık insan varlılığının analizi ile ortaya çıkarılır. Kant’tan oldukça etkilenmiştir. Endişe, sıkıntı ölümle yüz yüze bulunma gibi çeşitli görünüşleri tasvir etti. Hegel’de düşüncesinin ontolojik yönü ‘’varlığın anlamı’’ ile ilgili soruyu açıkça ortaya atan ve Batı Medeniyetinin buhranıın varlığın ihmali yüzünden olduğunu ilk gösteren kendisi olduğunu ileri sürer.

İnsan bu dünya içinde varlıktır. Dış varlığa iştirak yoluyla kurduğu dünyası, insan varlığına şekil vermektedir. 1) Olay özelliği ( o dünyada önceden bulunmaktadır)  2) Varoluş özelliği (o olduğu ve olacağı imkandır) 3) Eksilme ( dedikodu, kaypaklık, yalan yüzünden imkanların önemli bir kısmını eksilterek dünya içinde sadece şimdiki zamanda bulunma eğilimindedir).  Sıkıntı nedeniyle insan yoklukla yüz yüze gelerek kendi sınırlılığını ve ölümün kaçınılmaz yüzünü görür, fakat zaman içinde şimdi vasıtasıyla geçmişten geleceğe doğru hareket eden insan, karar vermek suretiyle kendini değerlendirir, varlığını bütünüyle seçer, ve bu surette sıhhatli benliğine kavuşur. ‘’Varlık ve Zaman’’ varlığın yapısı ile anlamını açıklayan analizdir. ’’Dasein’’ (insan varlığının analizi), insan varlığının ciddi bir analiz ile gerçek yüzünü tanımanın mümkün olacağı inancını benimser. Fenomenolojik yöntemi kullanılır. ‘’Fenomenolojik ontoloji’’ olur. Husserl’in transcandental Fenomenoloji ile kendiliğinde verilen görüşü benimsedi. Soyut formüllerin verimsiz kavramların, sahte sorular yadsınarak ve vasıtasız deneyin verilerine dönülerek bunların ilk haliyle tasviye edilebileceğini delillerle gösterdi. Fenomen bir şeyin açığa çıkarması anlamına gelen phainesthai fiilinden türetilmiştir.

 
Albert Camus: 1913-1960: Cezair asıllı Fransız roman, deneme, öykü, roman yazarı ve aktivist. Anlam olmadan nasıl yaşanır. (Veba, Başkaldıran İnsan, Yabancı) 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt