Karikatürlerle Felsefe Bölüm-5

Resim: chatgpt
Karikatürlerle Felsefe Bölüm-5
Frankfurt Four
Theodor W. Adorno, Max Horkheimer, Herbert Marcuse, Walter Benjamin
Frankfurt Four
Theodor W. Adorno, Max Horkheimer, Herbert Marcuse, Walter Benjamin
Hazırlayan ve Derleyen: Erdemir Toykan
[Yayım Tarihi: 23 Ocak 2025].png)
Referans: existentialcomics
.png)
Referans : Google Translate
Frankfurt Okulu: Almanya'da 1923 yılında kurulan ve sosyoloji, siyaset bilimi, psikanaliz, tarih, estetik, felsefe, müzikoloji, gibi farklı disiplinlerden insanları bir araya getiren Toplumsal Araştırma Enstitüsü'nün bir düşünce akımı olarak ifade edilmesidir. Okulun genel yaklaşım biçimi eleştirel teori olarak adlandırılmaktadır. 20. yüzyılın temel düşünce geleneklerinden birini temsil eden Frankfurt okulu, kapitalist sistem ve onun bir ürünü olarak görünen tüketim toplumuna karşı eleştirel bir tutum takınmıştır Marksizmin eleştirel bir edinimine yönelmiş ve bu doğrultuda yeni bir eleştirel toplum teorisi kurmaya çalışmışlardır.
(Referans: Vikipedi)
Önde gelen Frankfurt Okulu düşünürleri ve üyeleri
• Theodor W. Adorno.
• Max Horkheimer.
• Walter Benjamin.
• Herbert Marcuse.
• Jürgen Habermas.
• Alfred Sohn-Rethel.
• Leo Löwenthal.
• Franz Neumann
.png)
Horkheimer ve Adorno
İnsan ve toplum bilimlerde gerçekleştirilen çalışma ve araştırmalarda ‘’eleştirel teori’’ çok sıklıkla kullanılmaktadır. Yapısalcılık, post yapıcılık, postmodernizm gibi farklı kuramlarca kullanılan bu kavramlar Batı Marksizm tartışmalarında önemli yere sahip Frankfurt Okulu düşünürleri tarafından dile getirilmiştir. Çekirdek kadroda yer alan Karl August Witfogel, Franz Borkenau, Henry Grossmann, Frederich Pollock, Mark Horkheimer, Theodor Adorno, Herbert Marcuse, Otto Kirchheimer, Franz Neuman gibi 20.yy entelektüel yaşamına yön vermiş kişiler 1923 yılında Toplumsal Araştırma Enistitüsü adıyla kurulmuştur. Diğer üyeleri Leo Löwenthal, Franz Oppenheimer, Eric Fromm, Alfred Schmid, Oscar Negt, Susan Buck-Morss, Axel Honneth, William Reich.(James Joyce, Marcel Proust ve Samuel Beckett gibi modernist yazarlar bu düşünürler tarafından çok sevilirdi.)
Kıta Felsefesi Avrupa’da 19. ve 20.yy geleneklerini tanımlamakta kullanılan terim. 20. yüzyılın ikinci yarısında anadili İngilizce olan filozoflar tarafından analitik felsefenin dışında kalan görüş ve düşünceler için kullanılmaya başlanmıştır. Kıta felsefesi, şu akımları içinde barındırır. Alman idealizmi, fenomenoloji, varoluşçuluk (Kierkegaard ve Nietzsche’nin ki gibi önceki düşüncelerle birlikte), yorumsama, yapısallıcık, postyapısalcı felsefe, Fransız fenimizmi, Franfurk Okulu‘nun eleştirel teorisi ve Batı Marksizmi ile psikoanalitik teorinin ilgi alanları.
Frankfurt Okulunun Önde Gelen Düşünürleri:
Theodor Adorno (Bakınız Karikatürlü Felsefe Bölüm:4)
.png)
Max Horkheimer: 1895-1973. Stuttgard’da tekstil üreticisi zengin bir Yahudi’nin oğlu olarak dünyaya geldi. Frankfurt Üniversitesinde okudu ve burada Sosyal Felsefe Profesörü olarak çalıştı, sonra rektörü oldu. 1959 yılında emekli olmasının ardından İsviçre’ye yerleşti.
Önemli Yapıtları: Aydınlanmanın Diyalektiği (Adorno ile beraber), Akıl Tutulması, Teori ve Pratik Üzerine Bir Tartışma, Alacakaranlık, Sosyolojik Açılımlar.
.png)
Walter Benjamin: 1892 Berlin- 1940 (İspanya- Fransa sınırında Gestapo’ya teslim edileceği olasılığı karşısında intihar etti). Üniversite’de felsefe eğitimini sürdürürken Özgür Öğrenci hareketlerine katıldı. Bern Üniversite’sinde ‘’Alman Romantizminde Sanat Eleştirisi Kavramı’’ adlı teziyle doktorasını aldı. Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki yıllarda Bloch, Adorno, Horkheimer ve Brrecht ile tanışmasıyla Marksizm’e yöneldi. Frankfurt Okulu ya da Eleştirel Kuram adıyla tanınan hareketin estetik kuramcılarından biri olarak kabul edilir. Sanat ve Eleştiri anlayışını derinden etkilemiştir.
Önemli Yapıtlları: Brecht’I Anlamak, Parıltılar(belge), Pasajlar, Tek Yön, Moskova Günlüğü, Estetize Edilmiş Yaşam, Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin’de Çocukluk, Şiddetin Eleştirisi Üzerine, Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri, Fotoğrafın Kısa Tarihi, Son Bakışta Aşk. (Kaynak: Son Bakışta Aşk)
Not: James Joyce’nin Dublin Sokaklarını çok ince noktasına kadar anlattığı gibi, Walter Benjamin’de Paris Pasajlarını çok detaylı anlatırlar. Pasajlar: 19.yüzyılın kültür tarihini, bütün toplumsal temelleri ve 20.yüzyıla uzantılarıyla irdelemeyi ön görmüştür.
.png)
Herbert Marcuse: 1889-1979. Berlin’de bir Yahudi ailesinin oğlu olarak dünyaya geldi. 1918 Devrimi sırasında Berlin’deki Askeri Komisyonlarda görev aldı. Berlin ve Freiburg Üniversitesi (fenomenoloji konusunda zamanının merkezi) felsefe eğitimi aldı. Heidegger (varlık-dasein) ve Husserl ile (fenomenoliji) çalışmak üzere 1929 yılında Freiburg’a döndü. 1932 yılında Almanya’dan ayrıldı, 1933 yılında gruba katıldı.1934 yılında Amerika’ya yerleşti. Horkheimer ve Adorno tarafından uzaklaştırıldıktan sonra Stratejik Araştırmalar Bürosu (CIA’den önceki yapı).
Önemli Yapıtları: Tek Boyutlu İnsan, Karşıdevrim ve İsyan , Özgürlük Üzerine Bir Deneme, Sovyet Marxsizm: Acritical Analysis, Eros and Civilization, Reason and Revolution, Aesthetic Revolution.
Tek Boyutlu İnsan: "İnsan soyunu silip süpürebilecek bir atomik yıkım gözdağı bu tehlikeyi sürdüren güçlerin kendilerini korumaya da hizmet etmez mi? Böyle bir yıkımı önleme çabaları onun çağdaş işleyim toplumundaki gizil nedenlerinin araştırılmasının üzerine gölge düşürür. Bu nedenler kamu tarafından tanınmamış, açığa serilmemiş, saldırılmamış kalırlar, çünkü dışarıdan gelen Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya pek açık gözdağı önünde gerilerler. Eşit ölçüde açık olan şey hazır olma, uçurumun kıyısında yaşama, meydan okumayı karşılama gereksinimidir. Yok etme araçlarının barışçıl üretimine, savurganlığın eksiksizleştirilmesine, savunanları ve savunduklarını sakatlayan bir savunma için eğitilmeye boyun eğiyoruz.
"Ve gene de bu toplum bir bütün olarak us dışıdır. Üretkenliği insan gereksinim ve yetilerinin özgür gelişimini yokedicidir, barışı sürekli savaş gözdağı tarafından sürdürülür, büyümesi varoluş için bireysel, ulusal, ve uluslararası savaşımı barışçıllaştırmanın gerçek olanaklarının baskılanması üzerine bağımlıdır. Toplumumuzun önceki, daha az gelişmiş evrelerini karakterize etmiş olandan çok ayrı olan bu baskı bugün doğal ve teknik bir hamlık konumundan değil ama tersine bir güç konumundan işlemektedir." (İdea Yayınevi)
Erdemir Toykan Notu: Tek Boyutlu İnsan 1968-1970 yıllarında ODTÜ öğrencileri arasında en çok okunulan kitaplardandı. Herbert Marcuse 1968 öğrenci hareketlerinde baş rolü oynayan düşünürdü. Ben de 1968 veya 1969 yılında ODTÜ’nün Herbert Marcuse ile ilgili bir seminerin de felsefe ile tanıştım.
Holokost’un aydınlanma ve modernizmle olan ilişkisini Frankfurt Okulu Eleştirel Filozoflarından Adorno ve Horkheimer, Aydınlanmanın Diyalektiği adlı eserlerinde aydınlanmanın, özgürlük, hoşgörü ve eleştiriyle ilgili iddialarının kendi kendinin miti olmakla sonuçlandığını ve böylelikle insanların onları özgürleştirmek için dizayn edilen güçler tarafından hükmedilir hale geldiğini belirtmektedirler. Aydınlanma, insanları özgürleştirmek yerine onları köleleştirmiştir. Michel Foucault ve Georgia Agamben ırkçılığın sadece Nazi Devletine özgü olmadığını, Nazizm’in, ulus-devletin kendine içkin ırkçı yapısının ve baskıcı doğasının sonucu olduğunu iddia etmişlerdir. Holokost, modern dünyanın mantıksal sonucudur. Weber ise analizinde, teknik olanla ahlaki olanın ayrı olduğu bürokratik yönetim tarafından temsil edilir, bürokrasi optimal çözüme odaklıdır ve bir kere harekete geçtiğinde cinayet mekanizması kendi gücünü yaratır. Modernizme karşı eleştiriler Lyotard, Jacques Derrida gibi liberal postmodernistler, serbest piyasayı destekleyen Karl Popper ve Frederick Hayek gibi düşünürler tarafından da dile getirilmektedir. Bu düşünürlerin ortak yanı, toplumun radikal bir şekilde değiştirilmesinin insan doğasına aykırı olduğu ve bunun da sonuç olarak şiddete ve diktatörlüğe yol açacağıdır.
Yahudi soykırımı sonrası bir duyarlık oluşmasına karşın, belli şartlar oluştuğunda, toplu katliamlar dünyanın farklı bölgelerinde yeniden meydana gelmiştir. Ruanda katliamı, teknolojik olanaklarının kullanılmamasına karşın, büyük bıçaklarla işlenmiş, hayret edici bir suretle gelişmiştir. Hiroşima ve Nagazaki atom bombasıyla yok edilmesiyle gerçekleşen en etkili toplu katliamdır. (Kaynak: Hannah Arendt (İnsanlığa karşı Suçlar, Hüseyin Günal (Dost Kitapevi))
(Ayrıca benim görüşüm Rusların Kırımlılara, Sırpların Bosna halkına, Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan’a, Irak’a, Suriye’ye , Fransızların Cezayir halkına uyguladıkları katliamlar bunlardan farklı değildir).
.png)
Eric Fromm: 1900 Frankfurt- 1980 İsviçre. Ruhbilimci, toplumbilimci, düşünür ve yazar. Heidelberg, Frankfurt ve Münih Üniversitelerinde ruhbilim ve toplu bilim okudu. Berlin Ruh çözümleme Enstitüsü’nü 1931 yılında bitirdi. Heidelberg Üniversi’nden doktorasını aldı.
1933 yılında Chicago Ruh Özümleme Enstitü’sünün çağrısı üzerine Amerika’ya gitti. 1934 yılında Frankfurt Toplumsal Araştırması Enstitü’süyle beraber New York’a taşındı. 1938 yılına kadar bu Enstitü’nün üyeliğini sürdürdü. Yale, New York Üniversitesi, Bennigton College ve Michigan Devlet Üniversitesi’nde dersler verdi. Ulusal Özerk Meksika Üniversite’sinde kendine verilen profesörlüğü kabul eti. Ruhç Çözümleme Bölümünü kurdu. 1965 yılında emekliye ayrıldı. (Kaynak: Sevme Sanatı)
‘’Hümaniz Sosyalizm’’ görüşüdür. (Erdemir Notu: Görüşleri her ne kadar Ütopya olarak dile getirilse de felsefesini en çok sevdiğim kişidir).
Önemli Yapıtları: Özgürlükten Kaçış, Marx’ın İnsan Anlayışı, Psikanaliz ve Din, Psikanalizin Bunalımı, Rüyalar Masallar Mitler, Sahip Olmak ya da Olmak, Yeni Bir İnsan-Yeni Bir Toplum, Kendini Savunan İnsan, İnsan’daki Yıkıcılığın Kökenleri, Sevme Sanatı, Özgürlük Korkusu.
Özgürlük Korkusu: Çağdaş insanın kişilik yapısına, psikolojik ve sosyolojik etkenler arasındaki iç-etkileşim sorunlarına ilişkin bir çalışmadır. Özgürlüğün çağdaş insan için taşıdığı anlam üzerine durmaktadır. Bu kitabın savı, ona aynı anda hem güvenlik veren hem de onu sınırlayan bireysellik öncesi toplumun bağlamından kurtulan çağdaş insanın, kendi bireysel özünün gerçekleşmesi gibi olumlu bir anlamda, yani kendi zihinsel, coşkusal ve duyusal potansiyellerinin dile gelmesi anlamında bir özgürlük kazanmış olmadığıdır. Ona bağımsızlık ve ussalmış kazandırmış olmasına karşın özgürlük, onu yalıtmış ve böylece kaygılı ve güçsüz kılmıştır. Bu yalıtım kaçınılmaz bir şeydir ve bireyin bu durumda karşı karşıya kaldığı seçenek, ya kendi özgürlüğünün yükünden kaçıp yeni yeni bağımlılıklara ve boyun eğmelere sığınmak ya da insanın eşsizliğine ve bireyselliğine dayanan olumlu özgürlüğünün tam olarak gerçekleştirilmesi doğrultusunda ilerlemektir. (Özgürlük Korkusu, Doruk Yayınevi)
.png)
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!