×

Karikatürlerle Felsefe Bölüm-4



Karikatürlerle Felsefe Bölüm-4
Adorno Returns (Adorno'nun Dönüşü)


Hazırlayan ve Derleyen: Erdemir Toykan 
 
[Yayım Tarihi: 11 Ocak 2025]
 

Referans: existentialcomics


Çeviri: Google Translate




Eleştirel teori, Marksizm, Sosyal Teori, Sosyoloji, Psikanaliz, Epistomoloji, Estetik, Müzikoloji, Kitlesel Medya


Theodor Adorno (1903-1969) Frankfurt doğumlu. Asıl ismi, Theodor Ludwig Wiesengrund-Adorno 20. yüzyıl filozofu, sosyal eleştirmeni ve solcu teorisyeniydi. Sosyoloji ve felsefe profesörüydü. Aynı zamanda kompozitörlük de yapan bir müzikolog ve eleştirmen. En çok Amerika ve Avrupa'nın önde gelen sosyal eleştirmenlerinden Frankfurt Okulu'nun bir üyesi olmasıyla tanınır.  Bir filozof ve toplum bilimci olarak Adorno'nun, Institut für Sozialforschung (Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Frankfurt Okulu) 1950'lerdeki totaliter antisemitizm ve üniversite öğrenci hareketinin kültürel kimliği ve kritiği bağlamında bütün nesnelliğinde objektifleştirmeye çalıştığı "Vatandaşlığın körleşen birlikteliği"ndeki değerlendirmesi günümüzde önemini hâlâ yitirmemiş olması açısından önemlidir .Marksizm’e yaklaşmıştır. Sık sık popüler kültürden ve diğer hemen hemen her şeyden nefret eden huysuz bir elitist  (Toplumun beğendiği şeylerden hoşlanmayan, çoğunluk tarafından alınan kararları sorgulayan kişilere elitist denir) olarak görülüyor. Örneğin müziği mahvetmek için Caz gibi şeylere saldıran makaleler yazdı. Pek çok insan, çoğu zaman olduğu gibi, bunun sadece entelektüellerin yeni modalara yönelik bir tür eski nefreti olduğunu düşünüyor, ancak onun asıl vurguladığı nokta, Caz’ın müziğin ne olduğunu ve insanların müzikle nasıl etkileşim kurduğunu, diğer modaların yaptığı gibi temelden değiştirmiş olmasıydı.  Almanya’da popülizmin Hitler’e ve Nazilere yol açtığını gördüğü için her türlü popülizme karşı temkinliydi. "Düşüncelerinizi ve davranışlarınızı öyle bir ayarlayın ki, Ausschwitz tekrarlanmasın, asla benzeri olmasın!"

ABD’ne göçmen olarak (1938-1949) gidişiyle toplumsal ve sosyal araştırmacı yakıştırmasını alan Adorno, San Remo'da bulunan Walter Benjamin ile de sıkı bir mektuplaşmanın başlangıcıydı bu göçmen yıllar.

Kendisinin de son derece eleştirdiği, kapitalizmin bizzat kültürü yaratacağı tamamen farklı bir kültür türü gördü. İnsanlığı ileriye itmede olumsuz eleştirinin olumlu ilerlemeler kadar önemli olduğunu düşünüyordu. En popüler eserlerinden biri Negatif Diyalektiktir.

Kötü makalelerin "Adorno hakkında ne düşünürdü?" gibi sorular sorması pek de alışılmadık bir durum değil ve yanıt neredeyse evrensel olarak "ondan nefret ederdi" şeklinde görünüyor. Adorno'nun eleştirdiği kurumların çoğu, onun ölümünden sonra daha da güçlendi. 

Adorno, Heidegger’i   karşısına almış ve "olandan olmamayı" ele almıştır. Bu anlamda görünmeyeni, şeffaflığı; Freud’ dan bahsederek "Dünyanın görüntüsünü aradan kaldırarak bakma" yöntemini tercih eder.

 

 


Negatif diyalektik, hayatın içinde karşımıza çıkan özdeşlik durumlarının olumsuzlanması olarak nitelendirilmektedir. İlerleyişi ile kendisini olumsuzlamaya doğru götüren negatif diyalektik, sosyal ilişkiler bağlamında ele alındığında, insanlığın olumlanması ve tersinin de olumsuzlanması fikrini içerir. Başka bir deyişle, kavrayış ve düşüncede özdeşlik çelişki (durumlar, koşullar değişse de aynı kalma, kendi kendine eşit olma) olarak anlaşılır. Adorno’nun diyalektiğinde özdeşlik, çelişkinin bir başarısı olarak değerlendirilmemektedir. Çelişki, olumsuzdaki olumlu biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan özdeşliğin egemen olduğu zamanlar da söz konusudur. Bu anlamda özdeşliğin hâkim olduğu zamanların örneği Nazi Almanya’sıdır.

Olumsuz diyalektik, nihai bir sentez ya da uzlaştırma fikrini reddeder, bunun yerine çelişkili unsurlar arasındaki gerilimi sürdürmenin ve ayrıntıları soyut, bütünleştirici kavramlar altında toplama cazibesine direnmenin önemini vurgular.

Adorno'ya göre, kültür endüstrisi olarak kavramsallaştırdıkları egemen kültürel sistem, mevcut olan ve egemenliğini sürdüren kapitalist sistemin devamlılığını sağlayan ve kendi iç mekanizmaları aracılığıyla bireyleri sisteme bağımlı kılan, bireyin özgür iradesini elinden alan bir karakter taşımaktadır.

Minima Moralia: Başyapıtıdır. Felsefe, günlük yaşam, siyaset ve işçi hareketinin tarihi, edebiyat ve müzik, psikoloji, Faşizm, ırkçılık ve savaş. Polemik kitabı olarak da görülebilir.  Bu konuları, karşılarında eleştirel bir tutum aldığı düşünce sistemiyle (örneğin varoluşçuluk veya psikanaliz) ve Heidegger gibi düşünürlerle kimi zaman açık kimi zaman örtük bir tartışma içinde işlemektedir. 1951'de Aphorismen Minima Moralia (Aforizmalar ve Asgari Etik, ek adıyla "Hasar Görmüş Yaşamdan Yansımalar") adlı Max Horkheimer'e ithaf ettiği, birlikte çalıştıkları felsefenin subjektif tecrübesinden yola çıkarak Amerika göçmenliğinde yazıp bir araya getirdiği kitabı yayımlandı. Referans: Theodor W. Adorno  (Minima Moralia)

Ayrıca fotoğraf ve metin için Vikipedi kaynağından da yararlanılmıştır. 
Not: Frankfurt okulu gelecek yazı dizisinde yer alacaktır.
 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt