Karikatürlerle Felsefe Bölüm-2
Karikatürlerle Felsefe
Bölüm-2
Philosophy in 5000 B.C (5000 M.Ö.'de Felsefe)
Hazırlayan ve Derleyen: Erdemir Toykan
[Yayım Tarihi: 27 Aralık 2024]
Karikatürde bulunan filozoflar: Friedrich Nietzsche, Karikatür Referans: existentialcomics
Konuşmalar:
1- Hiç yalnız kaldığınız bir anda yıldızlara bakarken neden var olduğumuzu düşündünüz mü?
2- Bize hiçbir rehberlik, plan veya yapı verilmiyor. Kendimizi sadece var olur halde buluyoruz.
3- Kendimizi bir toplumda doğuyoruz ve bize sunulan dünyayı verili olarak kabul ediyoruz. İnsanlık bunun üstesinden gelebilecek kadar yaratıcı mı?
4- Kendi gerçeğimizi yaratma gücümüz var mı yoksa kendimizi içinde bulduğumuz toplumun ideallerine sonsuza dek zincirlenmiş miyiz?
5- Daha önemli bir şey yapıyordum
• Fred kahretsin, yine mi! Geyiğin yanından geçip gitmesine izin verdin.
• Kendini bir avcı toplayıcı toplumunda buldun. Öyleyse avlan.
• Hayatta kalmaktan daha önemli ne olabilir.
6- Ayrıca, o bir geyik bile olmayabilirdi. Muhtemelen kötü bir iblis tarafından yaratılmış bir illüzyondu.
7- Beyler! Beyler! Biraz avcılık veya en azından biraz toplayıcılık yapabilir misiniz? Lütfen kahretsin, neden filozoflarla dolu bir avcı-toplayıcı grubunda doğdum?
Rene Descartes: (1596-1650) Fransa. Hayatının çoğu Hollanda’da geçmiştir. Modern Filozofların babası olarak adlandırılır. İlgi alanları: Metafizik, epistemoloji, matematik, bilim, felsefe. Fransız filozofu ve matematikçisi, çağdaş felsefenin babası ve analitik geometrinin mucidi. Zamanının ezoterik bilgisi üzerine çalıştı ve mistik Katolik hareketi olan Gül-Haçlılara özel ilgi duydu. Ama sonunda onların sihre ve gizeme dayalı inançlarını reddetti ve dünyayı bilimsel olarak incelemeyi seçti. ‘’Her felsefe ağaç gibidir. Kökleri metafizik, gövdesi fizik, dallar tüm diğer bilimlerdir.’’ Kitabını skolastik ders kitaplarının yerine geçirilmesini önerir.
Felsefeyi orta çağ uykusundan uyandıran 17.yüzyılda ortaya çıkan Descartes oldu (cogito, ergo sum) (düşünüyorum, öyleyse varım). Descartes aynı zamanda Britanyalıları da uyandırmıştı (İngiliz Empiristler).
Eserleri: Yöntem Üzerine Kavuşma, İlk Felsefe Üzerine Meditasyonlar, Saf Aklın Eleştirisi, Ruhun Tutkuları, Metafizik, Aklın Yönetimi İçin Kurallar, Felsefenin İlkeleri
Meditasyonlar: Altı günlük felsefi bir meditasyon sonucu ortaya çıkardığı düşüncelerin anlatıldığı eserdir. Temel epistemoloji eserlerinden biridir. Doğru ve kendisinden tüm şüphelerin arındırıldığı bir düşünceye ulaşabilmek için izlenmesi gereken metodu sorgular. Bu metot Kartezyen Kuşku Metod’udur.
Kötü Cin Hipotezi ile, bildiğimiz her şeyden şüphe etmemiz gereğini varsayar. Kendisinden asla kuşkulanılmayacak bir bilgiye ulaşmak için bir araçtır. Beden ve zihin arasında bir ayırım olduğunu belirten Kartezyen Düalizm. Buradaki sorun iki farklı doğaya ait cevherin nasıl olup ta birbirini etkilediğidir. İnsan, bir zihne sahip olmadığını düşünürken bile bir zihne ihtiyaç duyar.
Bazı bilgileri türetilmeyen temel bilgiler olarak kabul edip, kendisinden asla şüphe edilmeyecek ve diğer tüm bilgilerin buradan türetileceği bir temel arayıştır. Apaçıktır. O temelci yöntem ile bir bilgi piramit inşa eder.
Temel bilgi ve inançlar.
Ahlakın amacı mutlak iyinin aranmasıdır. Özgür iradesi onun tanrı ile ortak özelliğini gösterir. Erdemler özgür irade ile temellenir.
Tanrı inancını ona göre üç kanıtı vardır. 1) İnsanın zihninde Tanrı iradesi vardır. 2) Kozmolojik kanıt. İnsanın varoluşunu borçlu olduğu mutlak bir varlık olmak zorundadır. 3) Ontolojik kanıt. Tanrı sadece düşünce de değil gerçek manada bir varlığa sahip olmalıdır.
En önemli sözü: ‘’Cogito Ergo Sum’’ (Düşünüyorum, öyleyse varım).
1- Hiç yalnız kaldığınız bir anda yıldızlara bakarken neden var olduğumuzu düşündünüz mü?
2- Bize hiçbir rehberlik, plan veya yapı verilmiyor. Kendimizi sadece var olur halde buluyoruz.
3- Kendimizi bir toplumda doğuyoruz ve bize sunulan dünyayı verili olarak kabul ediyoruz. İnsanlık bunun üstesinden gelebilecek kadar yaratıcı mı?
4- Kendi gerçeğimizi yaratma gücümüz var mı yoksa kendimizi içinde bulduğumuz toplumun ideallerine sonsuza dek zincirlenmiş miyiz?
5- Daha önemli bir şey yapıyordum
• Fred kahretsin, yine mi! Geyiğin yanından geçip gitmesine izin verdin.
• Kendini bir avcı toplayıcı toplumunda buldun. Öyleyse avlan.
• Hayatta kalmaktan daha önemli ne olabilir.
6- Ayrıca, o bir geyik bile olmayabilirdi. Muhtemelen kötü bir iblis tarafından yaratılmış bir illüzyondu.
7- Beyler! Beyler! Biraz avcılık veya en azından biraz toplayıcılık yapabilir misiniz? Lütfen kahretsin, neden filozoflarla dolu bir avcı-toplayıcı grubunda doğdum?
Rene Descartes: (1596-1650) Fransa. Hayatının çoğu Hollanda’da geçmiştir. Modern Filozofların babası olarak adlandırılır. İlgi alanları: Metafizik, epistemoloji, matematik, bilim, felsefe. Fransız filozofu ve matematikçisi, çağdaş felsefenin babası ve analitik geometrinin mucidi. Zamanının ezoterik bilgisi üzerine çalıştı ve mistik Katolik hareketi olan Gül-Haçlılara özel ilgi duydu. Ama sonunda onların sihre ve gizeme dayalı inançlarını reddetti ve dünyayı bilimsel olarak incelemeyi seçti. ‘’Her felsefe ağaç gibidir. Kökleri metafizik, gövdesi fizik, dallar tüm diğer bilimlerdir.’’ Kitabını skolastik ders kitaplarının yerine geçirilmesini önerir.
Felsefeyi orta çağ uykusundan uyandıran 17.yüzyılda ortaya çıkan Descartes oldu (cogito, ergo sum) (düşünüyorum, öyleyse varım). Descartes aynı zamanda Britanyalıları da uyandırmıştı (İngiliz Empiristler).
Eserleri: Yöntem Üzerine Kavuşma, İlk Felsefe Üzerine Meditasyonlar, Saf Aklın Eleştirisi, Ruhun Tutkuları, Metafizik, Aklın Yönetimi İçin Kurallar, Felsefenin İlkeleri
Meditasyonlar: Altı günlük felsefi bir meditasyon sonucu ortaya çıkardığı düşüncelerin anlatıldığı eserdir. Temel epistemoloji eserlerinden biridir. Doğru ve kendisinden tüm şüphelerin arındırıldığı bir düşünceye ulaşabilmek için izlenmesi gereken metodu sorgular. Bu metot Kartezyen Kuşku Metod’udur.
Kötü Cin Hipotezi ile, bildiğimiz her şeyden şüphe etmemiz gereğini varsayar. Kendisinden asla kuşkulanılmayacak bir bilgiye ulaşmak için bir araçtır. Beden ve zihin arasında bir ayırım olduğunu belirten Kartezyen Düalizm. Buradaki sorun iki farklı doğaya ait cevherin nasıl olup ta birbirini etkilediğidir. İnsan, bir zihne sahip olmadığını düşünürken bile bir zihne ihtiyaç duyar.
Bazı bilgileri türetilmeyen temel bilgiler olarak kabul edip, kendisinden asla şüphe edilmeyecek ve diğer tüm bilgilerin buradan türetileceği bir temel arayıştır. Apaçıktır. O temelci yöntem ile bir bilgi piramit inşa eder.
Temel bilgi ve inançlar.
Ahlakın amacı mutlak iyinin aranmasıdır. Özgür iradesi onun tanrı ile ortak özelliğini gösterir. Erdemler özgür irade ile temellenir.
Tanrı inancını ona göre üç kanıtı vardır. 1) İnsanın zihninde Tanrı iradesi vardır. 2) Kozmolojik kanıt. İnsanın varoluşunu borçlu olduğu mutlak bir varlık olmak zorundadır. 3) Ontolojik kanıt. Tanrı sadece düşünce de değil gerçek manada bir varlığa sahip olmalıdır.
En önemli sözü: ‘’Cogito Ergo Sum’’ (Düşünüyorum, öyleyse varım).
(Kaynak: Vikipedi, 90 dakikada Nietzsche (Paul Strthern))
Friedrich Wilhem Nietzsche: 1844-1900. Lützen yakınlarındaki Röcken’de papazın oğlu olarak doğdu. Alman filolog, filozof, kültür eleştirmeni, şair ve besteci. Din, ahlak, modern kültür, felsefe ve bilim üzerine metafor, ironi ve aforizma dolu bir üslupla eleştirel yazılar yazmıştır. Nietzsche'nin kilit fikirlerini Apollon-Dionysos İkiliği, Perspektivizm, Güç İstenci, "Tanrının Ölümü", Üstinsan ve Bengi Dönüş oluşturur. Felsefesinin merkezini oluşturan şey, kişinin coşkun enerjisini sömüren her türlü öğretinin, toplumsal olarak ne kadar geçerli olursa olsun sorgulanarak "hayatın evetlenmesi"dir. Hakikatin değeri ve nesnelliği üzerine yürüttüğü kökten sorgulaması, geniş çaplı yorumların odağını oluşturur ve etkisi özellikle kıta felsefesi geleneğinde varoluşçuluk, postmodernizm ve postyapısalcılık da dahil olmak üzere devam etmektedir.
Nietzsche, kariyerine felsefeye dönmeden önce klasik filolog (Yunan ve Roma metin eleştirmeni) olarak başladı. 25. yaşında Basel’de klasik filoloji profesörü oldu, bu yeri alan en genç kişi olarak atandı. 1879 yazında, hayatının büyük bölümünde kendisine dert olacak olan sağlık sorunları yüzünden istifa etti. 1889'da kırk dört yaşında zihinsel yetilerinin tamamının kaybıyla sonuçlanan bir çöküş yaşadı. Gençliğinde kaptığı frengi mikrobu olduğu tahmin edilen çılgınlığa gömüldü. Nietzsche, kalan yıllarını 1897'de ölümüne kadar annesinin, 1900'de kendi ölümüne kadar kız kardeşi Elisabeth Förster, Nietzsche'nin bakımında geçirdi.
Bakıcısı olarak kız kardeşi, Nietzsche'nin el yazmalarının idareciliğini ve editörlüğünü üstlendi. Förster-Nietzsche, tanınmış bir Alman milliyetçisi ve antiseminist olan Bernhard Förster ile evliydi ve Nietzsche'nin yayımlanmamış yazılarını, kocasının ideolojisine uyarlamak üzere, Nietzsche'nin belirttiği, antisemitizm ile milliyetçiliğe sert ve bariz biçimde karşı çıktığı görüşlerine genellikle ters düşecek biçimde tahrif ederek yeniden düzenledi. Förster-Nietzsche'nin yaptığı değişiklikler sebebiyle Nietzsche'nin adı, sonraları yirminci yüzyıl bilim insanları Nietzsche'nin fikirlerinin yanlış yorumlanmasına karşı harekete geçmiş olsalar da, Alman militarizmi ve Nazizm ile birlikte anılır olmuştur.
Kitapları: İyinin ve Kötünün Ötesinde (1886), Ahlakın Soykütüğü (1887) (Soybilim, Hınç, Vicdan, Çilecilik), İşte Böyle Buyurdu Zerdüşt, Güç İstenci, Deccal, Şen Bilim, Müziğin Ruhundan, İnsanca Pek İnsanca, Nietzsche Wagner’e Karşı, Ahlak Dışı Anlamda Doğruluk ve Yalan Üzerine, Tan Kızıllığı, Zamana Aykırı Düşünceler.
(İyinin ve Kötünün Ötesinde) (Ahlakın Söz Kütüğü Üzerine) (Kaynak: Klasiklerle Felsefe, Nigel Warburton)
♦ Güç İstenci: Biz olan her şeyi hareket ettiren ve farkında olalım ya da olmayalım bütün eylemlerimizi eninde sonunda güdüleyen yaşam gücü. (Felsefesindeki en önemli düşüncedir. Yunanlıları harekete geçiren, güç ve iktidar elde etmeye yönelik bir çaba olduğunu fark eder. Tüm eylemlerimizin temel dürtüsü bu enerji kaynağından beslenir).
♦ Öznelcilik: Hakikatin her zaman tikel bir birey için hakikat olduğu ve nesnelliğin hiçbir şekilde var olmadığı düşüncesi.
♦ Perspektivizm: Hakikatin her zaman belirli bir perspektiften bakıldığında hakikat olduğu görüşü.
♦ Çilecilik: Bir yaşam şekli olarak özüne inkar.
♦ Hınç: Ezilenlerin hissettiği özel bir kızgınlık türü. Ezilmelerine karşı koyma gücüne sahip olmayanların aldığı imgesel intikam.
♦ Soybilim: Bir kavramı atalarını inceleyerek açıklama yöntemi.
♦ Üstinsan: Ona göre Üstinsan, insanlığın da amacıdır. Üstinsan kavramıyla soylu bir insan eylemliliği kavramını yeniden kurmaya çalışır. İnsan, yalnızca maddi teselli peşindeyken üstinsan, yaşamını büyük eylemler uğruna harcamaya hazırdır.
Üstün olmak, isteyerek iyinin ve kötünün ötesinde durmaktır. Yine Nietzsche, kendisini üstinsanın habercisi olarak tanıtır ve kendini Zerdüşt ile özdeşleştirir. Irkçı lobi Nietzsche’nin üstinsanını aldı ve kendisine yorumladı. Önce antiseministler, işlerine gelen bölümlere atıfta bulundu. Düşüncelerinin gevşek bağı, ki Nietzsche’nin felsefi eylemi için bu tipik bir özellik, onun felaketinin sonu oldu. (Nietzche üstinsanını ‘’soyluluk’’ ve ‘’kan’’ gibi gevşek düşüncelerle birleştirmişti. Prototipi dayanılmaz derecede sıkıcı, ama tehlikeli ve psikosomatik semptomları olan Zedüş’üdür.)
♦ Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu öldüren biziz. Hâlâ gölgesi beliriyor uzaklarda. Neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey; bu kanı kim silecek üzerimizden?
Hangi su var bizi temizleyecek? Hangi teselli şölenlerini, hangi kutsal oyunları icat etmek zorunda kalacağız? Fazla büyük değil mi bize bu davanın yüceliği? Buna layık olmak için birer tanrıya dönüşmeli değil miyiz?" (ET: Bazı yorumlarda Tanrı’nın ölümünü İsa’nın öldürülmesi olarak vurgulanır).
♦ Bengi Dönüş: (sonsuz dönüş, ebedi dönüş veya ebedi tekerrür) düşüncesi, zamanın döngüsel bir formda olduğu; olayların bu döngüsellikte sonsuza dek yinelenmiş olduğu, yinelendiği ve yineleneceği tezini içermektedir. Friedrich Nietzsche bu düşünceyi etik anlamda oluştaki yaratıcılığın, en yüksek yaşama gücünü elde etmenin, acıyla başa çıkmanın ve Üstinsanı meydana getirme aracı olarak geliştirmiştir. Ayrıca bengi dönüş, aktif nihilizmin (hiççilk) kendini gösterdiği güçlü sınıfın ön koşuludur. (Bizler şu anki varoluşumuz daima tekrar edecekmiş, bizler yaşadığımız her anı sonsuza dek tekrar ve tekrar yaşamak zorunda olacakmış gibi yaşamalıyız. Söz konusu metafiziksel-ahlaksal bir fabl’dır)
Bütün felsefesinde, zayıfın zararına bile olsa gücü defalarca kullanır.
♦ Köle ahlakı: Nietzsche’nin acıma, alçak gönüllülük, sabır, korku, büyük olan her şeye karşı güvensizlik gibi özellikler taşıyan yaşama tutumuna verdiği ad.
♦ Efendi Ahlakı: Nietzsche’nin egemen, özgür, güçlü insana özgü olan ve yaşamla dolup taşma, hoşgörü, kendine güven, gurur, yüreksiz ve dar kafalı her şeyi küçük görme, acımanın, aldırışsızlık gibi özellikler taşıyan yaşama tutumuna verdiği ad.
Tragedya’nın Doğuşu kitabında Yunan kültürünün bu parlak ve alabildiğine özgün analizinde berrak, Apollon (ölçülü ve düzenli), klasik kanaatkarlığın karşısına karanlık, içgüdüsel ve Diyonisoscu (çoşkulu tutku) güçleri diker.
Yunan Tragedyası bu iki unsurun kaynaşmasından ortaya çıkmış ve sonunda Sokrates’in sığ rasyonalizmi tarafından yok edilmiştir. Diyonisoscu boyutu daha sonraları Nietzsche’nin Felsefesi’nin esasını oluşturacaktı. olanı ileri sürdü. Nietzsche’e göre Tanrı ölmüş ve Hıristiyanlık süreci sona ermişti.
İnsanca, Pek İnsanca adı altında özdeyişlerini yayınladı. Bu özdeyişler Wagner’le arasındaki kopuşu kesinleştirmişti.. Bu dünyada transandantal bir tanrı veya şeytan, mutlak değerler veya tanrısal cezalar yoktu artık. Hıristiyanlıktaki ‘’köle ahlakı’’na saldırıya geçti. Bu arada Wagner Schopenhauer’e bağlılığın sonu ve Hıristiyan cemiyetine dönüşü anlamına gelen son eseri olan ‘’Parsifal’’ üzerinde çalışıyordu. Söylentiye göre Nietzsche hayatı boyunca sadece tek bir insanı bütünüyle tanımış ve tanıdığı bu adam onu, çağının en büyük bir psikoloğu olmasını sağlayan Wagner’di.
Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabı: Uzun bir şiir ve dithyrambosca (Tanrı Diyonisops’a adanan methiye) olan bu kitapta üst insan ortaya çıkar. Bu şiir dayanılmaz bir süslülük ve ciddiyet içindedir. Bu eserin anlattıkları hayatı değiştiriyor. Eserdeki aptallıklar göze çarpıyor, ama geriye kalanlar insanı derin düşüncelere teşvik ediyor. Nierzsche’nin vaazını yaptığı şey, Hıristiyan değerlerinin çöküşüdür. Her insan Tanrısız dünyasında bulunduğu her eylemin tüm sorumluluklarını üstlenmelidir. Prangalara vurulmamış bir özgürlükte kendi değerlerini bulmalıdır. İster Tanrısal, ister başka doğa güçleri tarafından olsun bulunduğu eylemler için hiç bir ceza söz konusu değildir. Burada 20.yy insanının varoluşçu durumunu görüyordu. ‘’ İnsanlığın hedefi onun sonu değil, olsa olsa insanlığın en iyi örnekleri olabilir’’.
Kaynak: Vikipedi, 90 dakikada Nietzsche (Paul Strathern))
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!