×

İş Hayatında Güven Bölüm-1



İş Hayatında Güven 
Bölüm-1

Levent Taşkın 

 

Hepimizin hayatındaki en önem verdiği duyguların başında ‘’Güven’’ duygusu gelir. Aileye güven, kendine güven, eşe güven, arkadaşa güven, yöneticine güven, dostuna güven derken ya çevremizdeki doğru insan ve doğru iletişimlerle mutlu oluruz; ya da yanlış insanlarla veya doğru olduğuna inandığımız ve hatta güvendiğimiz insanlarla mutsuz oluruz. Yaşamımız boyunca hep birilerine güvenmek isteriz. Etrafımızda güvendiğimiz insanlardan oluşan bir koruma ve konfor çerçevesi oluşturmak isteriz. Onlarla sınırsız ve korkusuzca paylaşmak isteriz. Güven duyduğumuz hiçbir şeye karşı açık, içten, şeffaf olamayız. Tam tersine güvenmediğimiz insanlar bizde tedirginlik ve korku duygularının oluşmasına neden olurlar. Bu da bizi onlara karşı savunmacı, temkinli ve yapmacık davranmaya yönlendirir.

Güven duygusu uzun yıllar süren dostluklar, gözlemler, paylaşımlar, yaşanmışlıklar ve deneyimler sonrası kazanılır. Ancak en ufak bir olay sonrasında da güven hemen kaybedilir. Kaybedilen güven ilgili kişinin hayatınızdan çıkmasına veya artık sadece mecburen gerektiği kadar paylaşacak şekilde aynı ortamda paylaşacak kadar hayatınızda yer almasına yol açar.

Bu nedenle mutlu olmak, özveriyle çabalamak, verimli olmak ve tutkuyla işe gidebilmek için işyerinde ‘’güven’’ duygusu ile çalışabilmek çok önemlidir. Güven duygusu çalışma hayatının temel koşuludur.

Neden mi?


Çünkü hiçbirimiz güven duymadığı bir yerde çalışmak istemez ya da hiçbir işveren güven duymadığı biri ile çalışmak istemez.

İşyerinde her çalışan öncelikle yöneticisine ve şirket yönetimine güvenmek ister. Bu nedenle bir işyerinde sürdürülebilir bir personel mutluluğu ve buna bağlı başarılı bir ekip çalışması için, önce yönetimin çalışanlarında güven duygusunu oluşturması gereklidir. Ayrıca şirket içerisinde güven duygusu oluşmuşsa, bu otomatikman şirketin prosedür ve prosedürleriyle birlikte tutum ve davranış olarak içselleşmiştir. İçselleşen güven duygusu şirketin müşterileri tarafından da kolayca hissedilir. Bu tarz şirketlerde markaya bağlı, uzun yıllar onlarla çalışan bağlı bir müşteri kitlesi oluşur. Bağlı müşteri hem şirketin krizler dahil her dönem başarılı olması için önemli bir kaynak oluşturur, hem de satış ve pazarlama giderlerini bağlı müşteri ve onların tavsiyeleri nedeniyle en az %10 oranında azaltır. Daha karlı ve daha rekabetçi çalışmasına olanak tanır.






Bir ekipte veya şirkette güven, önce lidere güven ile oluşur. Lider; bilgisiyle, kararlarıyla, tutum ve davranışlarıyla şeffaf, paylaşımcı ve adaletli yönetimiyle, sözünde durması ve ekibinin arkasında duvar gibi duruşuyla ekibinde güven yaratan bir kişiliğe sahip olmalıdır.

 Birçok şirkette sorun, lider yöneticiye ve yönetime duyulan güvensizliktir. Yönetim veya lider yönetici koltuklarına yetkili kişileri tepeden inme kararla atama yapmışsa; kendi isteğine uygun hareket edecek kişileri yetkilendirmişse; farklı düşünce ve fikirleri dinlemeyip, tersine farklı fikire sahip kişileri huzursuzluk çıkaran olarak görüyorsa; rekabeti ve gelişimi değil de dedikodu, yalakalık ve biat etmeyi tercih ediyorsa, o ekipte güven duygusu oluşmaz.

Güven duygusundan yoksun ekip üyeleri sorumluluk almaz, hata yapmaktan korkar ve fikirlerini paylaşmaz. Sorun çözmek istemediği gibi, sorun olduğunda sessiz kalmayı tercih eder. Bilgi akışı ve açık iletişim ekip içerisinde minimum seviyededir. Herkes bir sonraki iş fırsatını yaratıncaya kadar sadece dikkat çekmeden işini yapmaya çalışır. Her şey yavaştır, müşteriler ilgisizlikten ve geç yanıt almaktan ve hatta muhatap bulamamaktan şikayetçidir. Liderine ve yönetimine güvenmeyen bir ekipte ve şirketin genelinde dedikodu çoktur. Yalakalık ve göz boyama üst düzeydedir. Herkes birbirini gammazlayarak kendini korumaya çalışır. Dolayısıyla ekip üyeleri veya çalışanlar arasında da güven yoktur.

İşbirliği ne kişiler arasında, ne de bölümler arasında oluşmamıştır. Her bölüm ayrı bir şirket gibi çalışır. Şirket içinde farklı bölümlerdeki insanlar birbirlerinin ne iş yaptığını bile bilmezler. Ortak bir iş yapılacaksa herkes topu birbirine atar ve mecburen kendine ait kısmı yaparak işten sıyrılmaya çalışır. Bütüne bakmaz, müşteriyi düşünmez, sonucun kısa zamanda veya müşteri memnuniyetine uygun olup olmadığıyla ilgilenmez. O sadece kurallara bakar ve sorumluluk alacak hiç bir şeye karışmaz. İnisiyatif kullanma veya çözüm sağlayacak öneri getirme gibi başına iş açacak konulardan kaçınır.





 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt