×

İş Etiği Kâr Getirir mi? Yoksa İş Etiği Zarar Ettirir mi?


İş Etiği Kâr Getirir mi? Yoksa İş Etiği Zarar Ettirir mi?


Levent Taşkın



Farklı bir konuyu ele alarak iş hayatımda çok önem verdiğim ‘’etik ve itibar’’ gibi iki önemli kavramın şirketler için nekadar büyük önem taşıdığına ait görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim. 


Günümüzde hızlı kazanmanın, ne olursa olsun satmaya çalışmanın ve belki de etik olmayan yollarla para kazanmanın bazen daha öncelikli olduğunu hepimiz gözlemliyoruzdur. Önemli olan kısa vade de karlı olmak mı, yoksa itibar kazanarak sürekli ve sürdürülebilir olmak; hep tercih edilen, örnek bir kuruluş olmak mı? Bana göre sürdürülebilir ve itibarlı olmak bir şirketin en büyük hedefi olmalıdır. Çünkü karlılık ve büyüme zaten bir sonuç olarak bilançolara otomatikman yansıyacaktır. 


Uluslararası ölçekte yapılan tüm saygın çalışmalar, etik kodları kurumsal yapılarının bir parçası haline getiren şirketlerin kârlılıklarını artırmakla yetinmediklerini, büyümelerini de sürdürülebilir kıldıklarını; ve bunun da ötesinde yasal ve sosyal risklerden de hızla uzaklaşabildiklerini ortaya koyuyor... 


İş etiği ilkelerine uygun en önemli kavramsallaştırmalardan biri de hiç kuşkusuz “Sürdürülebilir Büyüme”. Kısaca, sadece bugünkü kısa dönemli kârları değil, sosyal ve çevresel etkinizi de kontrol ederek uzun dönemli getirileri ön plana alan sürdürülebilirlik yaklaşımı giderek daha fazla ve yoğun olarak iş dünyasının gündemine giriyor. İş insanları, küçük ama sürdürülebilir kârların, kısa süreli, yüksek ama riski büyük kârlardan daha önemli olduğunu görmeye başlıyor. 


İş dünyası ve uyum konularında uzmanlaşmış Kanada merkezli Environics International’ın 23 ülkede 25.000 kişi ile yaptığı bir araştırma, katılımcıların %50’sinin şirketlerin etik davranışlarına ve faaliyetlerine özel bir dikkat gösterdiklerini ve ürün ve/veya hizmeti seçerlerken de bu konunun tercihlerini değiştirebileceğini ortaya koydu. Üstelik yine araştırmaya katılanların %20’si, etik dışı davranışları ile öne çıkan şirketlerin ürün ve hizmetlerini özellikle tercih etmediklerini belirtmişler. Bu veriler, etik iş yapmanın öyle çok uzun vadeye gitmeden, kısa vadede bile satış ve kârın artmasını sağlayabileceğini gösteriyor. Tabii tam tersi de doğru: İş etiği ilkelerine uygun olmayan kararlar ciddi ve geri dönülmesi çok zor izler yaratabiliyor; müşterilerin satın alma davranışlarını bazen geri dönüşsüz bir şekilde etkileyebiliyor. 


Bu konuda yapılan en önemli araştırmalardan biri de Birleşik Krallık İş Etiği Enstitüsü (IBE – Institute of Business Ethics) tarafından yapılmıştır. Yapılan araştırmada Etik Kültürü olan şirketler, olmayanlara göre üç finansal değerlendirmede belirgin şekilde öne çıkmış durumda: 


• Piyasa katma değeri • Ekonomik katma değer • Fiyat/kazanç oranı 


Yine araştırmaya göre, iş etiğine uygun hareket etmeyi taahhüt eden şirketler, bu tür bir taahhütte bulunmayan şirketlere göre kâr/ciro oranında %18 daha yüksek bir kazanç elde ediyorlar. . IBE’nin araştırması şirketlerin etik iş yapmaları ve etik kurallarının olmasının sadece daha kârlı değil ayrıca bu kârın sürdürülebilir olduğunu da verilerle ortaya koyuyor aslında. 


Diğer bir araştırmada ülkemizden.Benim de yönetim kurulu üyesi olarak çok büyük bir zevkle görev aldığım TEİD (Etik ve İtibar Derneği) nin Barem Araştırma şirketi ile 802 özel sektör temsilcisi ve üst düzey yöneticiyle yaptığı Etik, Yolsuzluk ve Usulsüzlik Algı Araştırması (Mayıs 2105) kısaca aşağıdaki verileri veriyor:yu ele alarak iş hayatımda çok önem verdiğim ‘’etik ve itibar’’ gibi iki önemli kavramın şirketler için ne kadar büyük önem taşıdığına ait görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim. 


Günümüzde hızlı kazanmanın, ne olursa olsun satmaya çalışmanın ve belki de etik olmayan yollarla para kazanmanın bazen daha öncelikli olduğunu hepimiz gözlemliyoruzdur. Önemli olan kısa vade de karlı olmak mı, yoksa itibar kazanarak sürekli ve sürdürülebilir olmak ; hep tercih edilen, örnek bir kuruluş olmak mı? Bana göre sürdürülebilir ve itibarlı olmak bir şirketin en büyük hedefi olmalıdır. Çünkü karlılık ve büyüme zaten bir sonuç olarak bilançolara otomatikman yansıyacaktır. 


Uluslararası ölçekte yapılan tüm saygın çalışmalar, etik kodları kurumsal yapılarının bir parçası haline getiren şirketlerin kârlılıklarını artırmakla yetinmediklerini, büyümelerini de sürdürülebilir kıldıklarını; ve bunun da ötesinde yasal ve sosyal risklerden de hızla uzaklaşabildiklerini ortaya koyuyor... 


İş etiği ilkelerine uygun en önemli kavramsallaştırmalardan biri de hiç kuşkusuz “Sürdürülebilir Büyüme”. Kısaca, sadece bugünkü kısa dönemli kârları değil, sosyal ve çevresel etkinizi de kontrol ederek uzun dönemli getirileri ön plana alan sürdürülebilirlik yaklaşımı giderek daha fazla ve yoğun olarak iş dünyasının gündemine giriyor. İş insanları, küçük ama sürdürülebilir kârların, kısa süreli, yüksek ama riski büyük kârlardan daha önemli olduğunu görmeye başlıyor. 


İş dünyası ve uyum konularında uzmanlaşmış Kanada merkezli Environics International’ın 23 ülkede 25.000 kişi ile yaptığı bir araştırma, katılımcıların %50’sinin şirketlerin etik davranışlarına ve faaliyetlerine özel bir dikkat gösterdiklerini ve ürün ve/veya hizmeti seçerlerken de bu konunun tercihlerini değiştirebileceğini ortaya koydu. Üstelik yine araştırmaya katılanların %20’si, etik dışı davranışları ile öne çıkan şirketlerin ürün ve hizmetlerini özellikle tercih etmediklerini belirtmişler. Bu veriler, etik iş yapmanın öyle çok uzun vadeye gitmeden, kısa vadede bile satış ve kârın artmasını sağlayabileceğini gösteriyor. Tabii tam tersi de doğru: İş etiği ilkelerine uygun olmayan kararlar ciddi ve geri dönülmesi çok zor izler yaratabiliyor; müşterilerin satın alma davranışlarını bazen geri dönüşsüz bir şekilde etkileyebiliyor. 


Bu konuda yapılan en önemli araştırmalardan biri de Birleşik Krallık İş Etiği Enstitüsü (IBE – Institute of Business Ethics) tarafından yapılmıştır. Yapılan araştırmada Etik Kültürü olan şirketler, olmayanlara göre üç finansal değerlendirmede belirgin şekilde öne çıkmış durumda: 


• Piyasa katma değeri • Ekonomik katma değer • Fiyat/kazanç oranı 


Yine araştırmaya göre, iş etiğine uygun hareket etmeyi taahhüt eden şirketler, bu tür bir taahhütte bulunmayan şirketlere göre kâr/ciro oranında %18 daha yüksek bir kazanç elde ediyorlar. . IBE’nin araştırması şirketlerin etik iş yapmaları ve etik kurallarının olmasının sadece daha kârlı değil ayrıca bu kârın sürdürülebilir olduğunu da verilerle ortaya koyuyor aslında. 


Diğer bir araştırmada ülkemizde yeni tamamlandı. Benim de yönetim kurulu üyesi olarak çok büyük bir zevkle görev aldığım TEİD (Etik ve İtibar Derneği) nin Barem Araştırma şirketi ile 802 özel sektör temsilcisi ve üst düzey yöneticiyle yaptığı Etik, Yolsuzluk ve Usulsüzlik Algı Araştırması (Mayıs 2105) kısaca aşağıdaki verileri veriyor: 


 


Ankete katılan üst düzey yöneticilere göre Etik kuralları içselleştiren şirketlerin;


* %91 oranında çalışanlarının şirkete bağlılığı artar 


* %81 oranında kârlılık durumu uzun vadede olumlu etkilenir 


* %75 oranında rekabet gücü artar 


* %33 oranında kısa vadede karlılık artar görüşü benimsenmiştir. 


Ayrıca özel sektör temsilcilerinin %78’i daha önce yolsuzlukla anılmış bir şirkette çalışmayı asla tercih etmeyeceğini belirtirken, orta düzey yöneticilerde bu ifadeye katılım oranı da %89’a çıkmaktadır. 


Ankette %30 daha fazla maaş verilse bile sadece çalışanların %19 adı yolsuzlukla anılan şirkette çalışabileceğini belirtmiştir. Bu oran üst düzey yöneticilerde ise sadece %9 tur. 


Kısaca etik olmayan şirketler hem nitelikli personel bulmakta zorlanmakta, hem de daha fazla personel maliyetine katlanmak zorunda kalmaktadır. 


Etik iş ilkelerine uymamanın ortaya çıkmayacağını ve iş hayatlarına olumsuz bir etkisinin olmayacağına inanan şirketler her zaman olacaktır, ancak bu düşüncede olan şirketlerin bile itibarları konusunda endişe etmeleri gereken iki ana sebep bulunuyor: 


İlk olarak şirketlerin etik dışı iş uygulamaları ifşa olursa ve bunun sonucunda devlet müdahale ederse sonuçlar çok daha ağır hale gelecektir ve şirkete maliyeti, iş etiği ilkelerine önem vermesinden çok daha yüksek olacaktır. İkinci olarak da devlet müdahalesinden çok daha ciddi bir tehlike bulunuyor aslında: Güven Kaybı. 


Yapılan araştırmalar, çalışanların, iş ortaklarının, müşterilerin, genel olarak tüm paydaşların güven kaybının uzun vadede şirketlere çok büyük finansal zararlara sebep olacağını net bir şekilde ortaya koyuyor 


Sonuç olarak iş etiğinin, bir kurum için otomatik bir kazanç ve büyüme mekanizması olduğunu söylemek tek başına yeterli değildir; kârı yaratan mekanizmalar oldukça karmaşıktır ancak bir kurumun kârlılık artışını sağlayan temel unsurlardan birinin iş etiği olduğunu görmemek de zayıflık olacaktır. Herkesin herşeyi hem de büyük bir hızla gördüğü ve diğerleriyle paylaştığı 21. yüzyılda hem sürdürülebilir büyüme ve kazanç hem de güven ve itibar yaratan marka değeri için etik ilkeleri içselleştirmek önemlidir. 

Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt