×

Geleceğin İş Dünyası




Geleceğin İş Dünyası
Ergin Kaya

 
Gelecek ile ilgili yazı yazmak inanıyorum ki her zaman oldukça zor olmuştur.

Bu durum sanırım günümüzde daha da zorlaştı. Özellikle yakın gelecek ile ilgili yazı yazmak büyük ihtimal ile yazılanlarla yazanın yüzleşme ihtimali olduğundan heyecanlı bir meydan okuma diyebiliriz.

O nedenle yazıya ‘gelecek’ ile kastedilenin 2030 yılı olduğunu ifade etmek ile başlayalım. Yaklaşık 10 yıl sonrayı düşünelim. Bu 10 yıl göreceli olarak kısa bir zaman gibi gözükse de Asırlar boyunca yaşanan değişim/dönüşüm/gelişimlerin toplamından daha fazla değişime neden olacağına dönük çok güçlü göstergeler var.

İş dünyasının bu zaman içindeki değişimini doğru okumak Devletlerden, Şirketlere, Yerel Yönetimlerden fertlere kadar herkes için bir var olma meselesi haline geldiğini söylemek çok abartılı bir öngörü olmayacaktır.  

İşin kendisi zaten onlarca karmaşık parametreye (değişkene) bağlıdır. Zaman ekseninde de her biri ayrı ayrı değişip birbirlerini etkileyerek yapılacak tahmini daha da güç kılmaktadır.



Son zamanlarda iş dünyasında dolayısı ile günlük yaşamda değişimleri öngörmek üzere çok ciddi kurumlarca, çok donanımlı kişiler tarafından birçok yüksek bütçeli araştırmalar yapılmaktadır. Yayınlanan çalışmaların üzerinden daha birkaç yıl bile geçmeden bazı tespitlerin geçerliliği kalmadığı gözükmektedir.

Değişim tüm zamanlar boyunca yaşanan bir gerçek, fakat günümüzde değişim o kadar hızlanmış ve kontrol edilemez hale gelmiş halde ki uzmanlar bile bu durumda gelişmelerin tam anlamı ile nereye evirileceğini kestirememektedir. Diğer taraftan gelişmiş ülkelerin geleceği biçimlendirme çabası, gelişmekte olan ülkelerin dengeleri değiştirme gayretleri de konuyu iyice karmaşık hale getirmektedir.

Peki bu durumda kişi olarak veya kurum olarak ne yapmak gerekir.

Ya basit olarak kişiler/kurumlar kendilerine bir veya birkaç uzmanı rehber alıp onun/onların görüşleri doğrultusunda kendilerini geleceğe hazırlarlar ki bu hiç de yanlış bir yaklaşım sayılmayabilir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken konu, ilgili görüşlerin sizin ve içinde bulunduğunuz topluluğun geleceği için samimi öngörülerde bulunması ve menfaatlerini gözetmesidir.

İkinci olarak yapılacak şey, geleceği belirleyecek değişimi etkileyen parametrelerin bazılarını yakın takibe almak ve kendi menfaatimiz için bunları sürekli ‘okumak’…  Burada belki ‘doğru okumak’ yazılması gerektiğini düşünebilirsiniz. Bu makalenin yazarı olarak parametreleri okuma konusunda tek doğru olmadığına inananlardanım. Bir parametreyi herkes farklı farklı okur farklı sonuçlar çıkarır ama ancak belli zaman sonra bu çıkarımlardan bazıları diğerlerine göre daha avantajlı konuma geçer.

Özetle kendinize yukarıdaki iki seçenekten birini veya ikisinin karmasını seçip, kendinizi veya kurumunuzu bu baş döndürücü değişimden en az zararla veya hatta karla çıkacak hale getirebilirsiniz.

İlerleyen kısımlarda tarafımızdan öncelikle hangi parametreleri takip etmeye çalıştığımız aktarılacaktır. Fakat bundan önce, değişimin ne kadar çarpıcı olduğunu göstermek için en temel konuda bir örnek vermek istiyorum. Normal aktif faaliyet gösteren bir İş yani bir işletmeyi ele alsak en doğal yasam eğrisi aşağıdaki grafikte gösterildiği gibi olacaktır. Kurulduğu günden itibaren satış yapacak, başa baş noktasına gelene kadar yani ölüm vadisini gecene kadar zararda gidecek ve bu noktayı geçtikten sonra kar üretecek ve bu kar ile önce nakit akışını pozitife çevirecek sonra büyümesini gerçekleştirecektir. Piyasada arz talep dengesi doyuma ulaşıp geçtiğinde de hem satış hem nakit hem de kar ’da düşüş yaşanacaktır. Bir şekilde dönüşüm sağlanamazsa işletme ömrünü tamamlayacaktır.


Yakın geçmişe kadar bunun tersini düşünenlere deli diye bakmak gerekirdi.   




Fakat son yıllarda hiç kar etmeden çok hızla büyüme yapan, kurucusuna/yatırımcılarına milyarlar kazandıran firmalar var. Değerleri birçok küçük ülkelerin bütçelerinden bile fazla. Evet, Unicorn’lardan bahsediyoruz. Sıfırdan başlayıp beş on yıl içinde milyar dolar veya üzeri piyasa değerine çıkan bu firmaların birçoğu kurulduğu günden beri zarardadır. Her ne kadar bu makale içinde bu yapıların detaylarına girmeyecek olunsa da en azından şunun altını tekrar çizmekte fayda var. Yakın geçmişte iş yaşamının doğasına aykırı bir yapı artık bir realite olarak karşımızda duruyor ve ülkeler bu trendi yakalayabilmek için kendi içlerinde modeller geliştiriyor. Milyonlarca girişimci bu alanda enerjilerini ve yıllarını harcıyor. Hiç alışık olmadığımız terimleri olan yeni mekanizmalar yeni eko sistemler kuruluyor.

Tekrar konuya geri dönersek değişimin takibi için önce takip edeceğimiz değişime neden olan ana parametreleri belirlemek gerekir. Biz kendimiz için 4 temel parametre belirledik. Siz buna isterseniz başka parametreler ekleyip çıkarabilirsiniz. Bunlar;

 
  1. İklim
  2. Kaynaklar
  3. Nüfus
  4. Teknoloji
Bu parametrelerin oldukça kapsamlı konular olduğu çok açıktır, aşağıda oldukça yüzeysel olarak bir inceleme yapılıyor olacaktır.

İklim Değişikliği

İklimde yaşanan değişimler yaşamı, yaşamımızda oluşan değişimler de bir şekilde iklimi etkilemektedir.

IPCC- Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli- iklim değişikliği için şu net tespiti yapmaktadır. ‘Bir bütün olarak ele alındığında yayınlanmış kanıtlar, iklim değişikliğinin net hasar maliyetlerinin önemli olacağını ve zaman içinde artacağını göstermektedir.’

NASA’nın IPCC raporlarından derlediği ve bir kıta için yayınladığı aşağıdaki özet maddeler de oldukça dikkat çekici.

 
  • İklimdeki değişim bu yüzyıl ve ötesinde devam edecek,
  • Sıcaklıklar yükselmeye devam edecek,
  • Don yaşanmayan mevsimler (ve Mahsul Sezonu) uzayacak,
  • Yağış şekillerinde değişiklikler devam edecek,
  • Daha fazla kuraklıklar ve ısı dalgaları gözükecek,
  • Kasırgalar daha güçlü ve daha yoğun olacak,
  • Kutuplardaki tüm buzların erimesi olası olacak,
  • Deniz seviyesi 2100'e kadar 30-120 cm yükselecek,

Öte taraftan Postdam Institude’nin bir uç örnek olarak tüm buzulların erimesi senaryosunun işlendiği raporuna dayanarak Deutsche Welle’nin görselleştirdiği aşağıdaki Avrupa’ya ait haritada birçok önemli yerleşim yerlerinin sular altında kalacağı gösterilmektedir. Avrupa gibi Dünya’nın birçok yerinde de benzer durum söz konusudur.





Kaynakların Tükenmesi

Yaşam için gerekli kaynaklardan birkaçını hızla sıralarsak, İçilebilir Su, Hammadde, Gıda ve Enerji hızla akıllara gelebilir.

Dünyanın büyük bölümü su ile kaplı olmasına rağmen içilebilir Su kaynakları hızla azalmakta ve içilebilir Su kaynaklarına ulaşmak her toplum için önem arz etmektedir.
Tüketim eğilimlerinin değişmesi ile ihtiyaç olan hammaddelere de talep farklılaşmaktadır. Örneğin Akıllı telefonlara talep artışı bu cihazların üretilmesi için gerekli hammaddelere talebi arttırmaktadır.

Doğal Enerji Kaynaklarının tükenmesi, diğer taraftan Enerjiye talebin her geçen gün daha da artması ayrı bir dikkat noktası olmalıdır.




Dünya üzerinde UN (Birleşmiş Milletler)’e göre milyarlarca insan halen elektrik enerjisine ulaşmış değildir. Diğer taraftan enerji tüketen cihazlarda sağlanan enerji verimlilik artışının da rebound etkisi* nedeni ile toplam enerji tüketiminin azalmasına çok önemli katkı sağlayamaması sonucu enerji tüketiminde artışın devam edeceği öngörülmektedir. Yukarıdaki grafikte EIA (U.S. Energy Information agency) 2030 yılında Dünya Enerji tüketiminin 18 milyar TEP’e (Ton Eşdeğer Petrol) çıkacağını öngörmektedir.

*Rebound Etkisi: Verimli cihazların daha fazla kullanılmasa veya verimlilikle elde edilen gelirin yeni alanlarda kullanılması sonucu tekrar yeni enerji tüketiminin ortaya çıkma hali.

Nüfus Artışı

Dünya nüfusundaki hızlı artış da yakından takip edilmesi gereken önemli bir parametredir. Artık nerede ise her 10 yılda bir Dünya nüfusuna 1 milyar insan eklenmektedir. Daha çarpıcı bir veri ise artış hızının az gelişmiş ülkelerde çok daha fazla olmasıdır. Birleşmiş milletler 2030 Dünya nüfusunu 8,5 milyar olarak öngörmektedir. Bizim kendi öngörümüz ise 8,75 Milyar civarlarıdır.




Teknolojide Yıkıcı Gelişmeler

Teknolojide bugüne kadar olmamış bir değişim/dönüşüm yaşanmaktadır. Akıllı cihazlar yasamın her alanında kendini göstermeye ve kendi kültürünü yasam kültürü haline getirmeye başlamıştır. 2030 yılında 100 Milyara yakın IoT cihazının birbirine bağlanacağı ön görüler arasındadır. Yapay Zekayı artık herkes kabul etmiş, tüm devletler, kurumlar, işletmeler bu alanda pozisyon almaya başlamış ve önemli bütçeler ayrılmış durumdadır.

Öngörüler

Yukarıda geleceği şekillendirecek dört parametreye çok yüzeysel olarak değindik. Bu parametrelerin çok kapsamlı konular olduğunun hepimiz farkındayız. Iş dünyasının yoğun koşturmasında amacımız bu veya benzer parametrelerin dinamiklerinin iyi takip edilmesi ve gelişmelerden herkesin kendine göre çıkarımlar yapmasına işaret etmektir.

Uzmanlar zaten bazı çıkarımları bizim için derlemiş durumdalar.

Oxford Üniversitesi’nden Carl Benedikt Frey & Michael Osborne çalışmalarında önümüzdeki 20 yıl içinde Amerika da bile çalışanların %47’sinin işlerini otomasyon nedeni ile kaybedileceğini dile getirmektedir. Yuval Noah Harari’de (Kudüs Hebrew Üniversitesi) bu konunun altını başka açıdan çizmektedir. “Endişeli olmalıyız ve hem de şimdi endişeli olmalıyız, işsizliğin sadece yüzde 20 olması bile politik ve sosyal karışıklığa neden olabilir”. McKinsey Global Institute’un kapsamlı raporu ise bu öngörüleri pekiştirecek şekilde 2020’den sonra işlerin nerede ise tamamının büyük kısmının otomasyona devşirileceği yönünde görüş bildirmektedir.

Bizim görüşümüze göre de teknolojinin yerine getiremeyeceği nerede ise hiçbir meslek gözükmemektedir. Öğretmenlikten, cerrahlığa, marangozluktan, tercümanlığa, şoförlükten, tasarıma hemen hemen her iş teknolojik gelişmelerin kapsamındadır.

Ön görümüzü de bir genelleme ile ifade etmek gerekirse, maliyeti yüksek veya getirisi yüksek ve/veya adetli işlerin hemen hemen hepsinin 2030’dan evvel yerlerini teknolojik çözümler alacaktır. Örneğin 100 kişilik bir avukatlık bürosu ayni iş hacmini belki 10 avukat ile götürebilecektir. Sekreterlik işi özellikle personel maliyetlerinin yüksek olduğu ülkelerde 2030’u görmeyeceği çok açıktır. Bankacıların çoğunluğunun yeni iş bakmasında fayda vardır.

Ofislerin alanları hızla küçülecek ayrık çalışma sekli artacak, istihdam etmek yerini proje bazlı anlaşmalara bırakacaktır.

Bilgiye erişim çok kolaylaşacağından Meslek seçerken bilgiden ziyade beceriye dayalı ve daha az tercih edilen konulara yönelmek akılcı olacaktır. Örneğin belki 2030’da yabancı bir dil öğrenmenin hiçbir anlamı kalmayabilir.

İşçilik maliyetlerinin düşük olduğu ülkelerde hükümetler insanlara işsizlik parası vermek yerine düşük maliyetli işlerle meşgul etmeyi tercih edecek fakat firmaların rekabet koşulları bu mesleklerin kaderini belirleyecektir. Bilinen örneklerden biri olan Benzin istasyonlarında benzin doldurma işlemi birçok ülkede artık müşterilere yaptırılırken birçok ülkede (Teknoloji alt yapısı yeterli olmasına rağmen) Pompacılar tarafından yapılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yaşlı bakımına dönük işler belki insan + teknoloji kombinasyonu ile çözülecek ve bu yönde istihdam artışı sağlanabilecektir.

Bu hızlı dijital dönüşüm sürecinde dönüşüm sürecini yönetecek meslekler doğal olarak daha ön plana çıkacaktır. Dijital dönüşüm uzmanları en çok aranan elemanlar olacaklardır. Yabancı dil yerine geçerli programlama dili bilen, kod yazan kişilerin popülerliğinin iyice artacağını söylemeye gerek bile olduğunu düşünmüyorum.

Klasik işlerden Psikolojinin popülerliğini arttıracağını da öngörmekte yarar olacaktır. Oyun sektörü ve Medikal teknoloji, Bioteknoloji 2020-2030 arasının gözde konularından olacaktır. Tarım özelikle doğal tarım alanı modern iş yapış sekli ile yeni bir boyut kazanacaktır.

Öte taraftan iş yapış seklinde de bu yeni 10 yılda farklı farklı kavramlar gündemimize girecektir. Yazının başında da vurguladığımız gibi alışık büyüme şekilleri yerine hızla finansman ile büyüme daha ön plana çıkacaktır. Hızlanamayan işlerin pek yasama şansı kalmayacaktır. Dünyanın bir yerinden diğer yerine ulaşmak hiç de güç olmayacaktır. O nedenle lokal pazarla yetinmek genelde yeterli olmayacaktır.

Bu tür analizleri günümüz düşünürlerinin çalışmalarında çok daha güzel bir şekilde analiz ettiklerini kendilerini okuduğunuzda göreceksinizdir.


Peki bir kişi, bir işletme/kurum olarak ne yapmalı?

Hız: Öncelikle ne iş yapıyorsak yapalım mevcut hızımızı bulunduğu noktadan çok daha üzerine çıkarmalıyız

Esneklik: Gelişmeleri aktif takip edip değişimlere göre yönümüzü devamlı düzeltebilmeliyiz.

Çeşitlilik: Farklı alanlarda aktivite yapmakta veya yatırımlarımızı çeşitlendirmekte her zamandan daha fazla ihtiyaç vardır.

Gençlik: Hızla kadrolarımızı gençleştirmeli, özelikle yönetici yaşını hızla aşağıya (25-35 yaş bandına) çekmeliyiz.

Güncellik: Sürekli okuyarak, öğrenerek, takipte bulunarak güncel kalmalıyız.

2030 yılı geldiğinde sağlıklı ve sıhhatli bir şekilde görüşmek dileği ile…

Not: Bu makale, yazarın( ergin@idetek.co.uk )  ayni isimli konferans notlarından derlenmiştir.



 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt