×

Bürokrasi'de İnovasyon Bölüm-5



Bürokrasi'de İnovasyon-5
Örnek Olaylar-1


Avni Gündüz 
 
 
Değerli Meslektaşım Avni Gündüz'ün  2016 yılında Emo İzmir Şube Bültenimizde yayınlanan  Bürokrasi'de İnavosyon yazı dizisini  yayınlıyor, 2016 yılından bugüne kadar geçen 6 yıllık süreçte olan değişikliği sizlerin değerlendirmelerine sunuyoruz. 



“ Her kötülük bilgi sanılan bir bilgisizlikten gelir. Sokrates”

Bu günlerde uçan kuşu yakalama imkanlarına sahip olduklarını zanneden Vergi İdaremiz var ama genellikle insanların kafa yapılarının kolayca değiş(e)meyeceği bilindiğinden anlatacağım hikayeyi bu günlere de uyarlayabiliriz. 

Olay benim başımdan geçti. TEDAŞ’ta çalıştığım sırada Bornova’da bir bilirkişilik işine gittim. Raporu verdim. Ücreti alıp almadığımı hatırlamıyorum ama aldığımı da varsayıyorum. Olayın üzerinden uzun bir zaman geçti. Bir gün beni Bornova Vergi dairesinden aradıklarını söylediler. Tamam dedim, “bankanın birisinin içini boşalttığımı anladılar, o parayı istiyorlar” diye de etrafımdakilerle konuşup gülüştük. Tabii hemen ertesi gün vergi dairesine sabahtan vardım ve ilgili memuru bularak “suçumun” ne olduğunu öğrenmek istedim. Bilirkişilik ücretinin vergisi yatmamış, onu istiyorlarmış. (Genellikle ücreti öderken veznede alıyorlardı veya beyanname verileceği söyleniyordu)

1.250.000 TL (o zaman 6 sıfır vardı) almışım çarp %15’ine. 187.500 TL borç olması gerek. Ödeyeyim dedim çünkü iş uzar gider. Olmaaz dediler. Senin ikametgahın Karşıyaka, oranın vergi dairesine yatıracaksın. Peki deyip boynumuzu büktük. Aldık elimize yazıyı gittik Karşıyaka Yamanlar Vergi Dairesine. Dedik borcumuz var, ödemek istiyoruz. Dur dediler öyle hemen ödenmez; vergi mükellefi yapacağız önce. 

Kolayca kızıp öfkelendiğimizden, (ikametgah, muhtar vb) “hadi ya” deyip ayrıldım. Gel zaman git zaman bir iki sene daha geçti. Vergi dairesinde çalışan birisi beraber çalıştığımız bir arkadaşımızın kardeşi imiş. Abisine beni sormuş. O da geldi bana söyledi. Tamam dedik, torpilimizi de bulduk, hemen borcumuzu eda ederiz. Sabah yine erkenden vergi dairesine gittim ama torpile rağmen ödemek ne mümkün. Önce pişmanlık dilekçesi yazılacakmış. Dedim pişman değilim, borcum neyse ödeyeyim. Olmaz dediler, komisyona girmesi şart. Verdik bir dilekçe.  Onbeş gün sonra öğrenebildik sonucu. Pişmanlığımız kabul edilmemiş. Aradan geçen seneler üzerinden faiz ve cezalar toplanmış ve 1.800.000 L borç çıkarmışlar. Allahtan enflasyon rakamları çok yüksekti de bizim borç aradan geçen sürede ödenecek bir rakam olmuş. O zaman anladım; neden zenginler vergi borçlarını ödemiyorlarmış!
Parayı yatırdım. Makbuzu cüzdana yerleştirdim; Dosyam var işyerinde, ona koymak üzere. Ertesi gün işe geldiğimde TEDAŞ girişindeki bekçi kulübesinde çay içmeye girdim.(Bekçiler iyi çay demliyorlardı) Baktım elinde dosyalar, içindekileri karıştıran bir vatandaş. Ne aradığını sordum. Bornova vergi dairesinden geliyormuş, vergi borcu olanları soruyormuş bekçilere; Borçluları nerede bulabilirim diye. İçime bir kurt düştü. Hemen dosyaya baktım, veee kendi evraklarımı da buluverdim.

Evraklarım yazışmalarla çoğalmış da çoğalmış. Memura, “bana vergi borcunun Karşıyaka’da ödeneceği söylendi, yYazıyı da ben elden götürdüm. Siz neden takip ediyorsunuz? Karşıyaka’nın işi değil mi? “ diye sordum. 

Hadi yaa dedi, yazı yazıp oraya soralım. Cebimden makbuzu çıkardım, tarih, sayı ve miktarı evrağın üzerine yazdım. Yanına imzamı attım ve kırmızı kalemle sayfayı boydan boya çizdim. Evrak üzerinde çizgi çekilemezmiş, tahrif edilemezmiş gibi bir şeyler söyledi ama sonra toparlanıp gitti. Ben de itina ile ödenti makbuzunu dosyama yerleştirdim. Ne  oluur, ne olmaz.

Akşam üstü serviste yanımda oturan arkadaşta gördüğüm bir gazeteyi aldım. İlk sayfaya göz atarken bir başlık gördüm. Maliye Bakanlığı genelge yayınlamış. Değeri 10.000.000 TL’den aşağı olan alacaklarının takibinden vazgeçmiş. Yani bizim vergi daireleri takipten düşmüş alacakların peşindeymiş meğerse. Bu kadar vazifeseverlik!  Takdire değer.

Sonuç olarak; vergi memurunun yapacağı işle ilgili bir iş analizi ve sonlandırma prosedürü olsaydı muhtemelen takipten düşmüş alacağı takip etmek için alacağından çok daha fazla dolmuş parası ödemezdi. Bu arada yetkili müdürler de var. Onlar ne yapıyorlar? Diye soruyorsanız, önemli işler yaptıklarını düşünerek rahatça uyumaya devam ediyorlardır.


Bürokrasi ne yapsın?

Genellikle bürokrasiden, bürokrasinin makul ve mantıklı olmayan uygulamalarından örnek veriyoruz. Hep bürokrasiye vuruyoruz ama “halkımızın hiç mi suçu yok kardeşim? “ Diyorsanız bu sefer de halkımızdan örnek verelim.

Makyavelli’nin sözlerini rehber edinmiş yöneticilerimiz çoktur. Bunları son yıllarda çok fazla gördüğümüzden kanıksamış olabiliriz ancak Makyavelli’yi meşhur eden sözünü hepimiz biliriz ; “Hedefe giden yol için her şey mübahtır”.. Toplumumuzda da gizli veya açık makyavelistler var. Diğer toplumlarla fazla ilişkimiz olmadığından onların buna benzer deyimleri nelerdir pek bilemeyiz ama bizde benzer bir deyim daha vardır; “Minareyi çalan kılıfını bulur”.  

Zeki (!) ve kendi vicdanı dahil herkesi kandırabileceğini zanneden, kılıfını bulan ve sayısı oldukça fazla olan bu tip vatandaşlarımız  maalesef gittikçe sayısal olarak da artıyor. Üstelik bunlar çıkarcı da olduklarından, toplumdaki yöneticilere nasıl baskı yapılacağını veya nasıl işbirliğine gideceklerini çok iyi biliyorlar. New York belediyesi bile yasalardaki boşlukları bulup yasal yoldan çıkar sağlayanlara karşı mücadele için bir hukuk bürosu kurmuş. Yasal boşlukları en çok bulup kullananların da hangi milletten olduğu tahminini size bırakıyoruz. 


Binlercesinin olduğuna eminim ama sizlerden fazla örnek gelmediği için yalnızca bir olay anlatacağız. Ben anlatanların yalancısıyım. Sizin anlatacaklarınızı da bekliyoruz. Üniversitelerine kapanmış, araştırmalar yapan, ancak araştırmalarını pek duy(a)madığımız sosyolog ve psikologların toplumlardaki benzer davranışlar karşısında alınabilecek önlemleri gösteren bilimsel çalışmaları varsa onlara da burada yer verebiliriz.

Örnek  : Vatandaşımız çalışıp çabalayarak oturabileceği evinin yanına bir ev daha yaparak kiraya vermektedir. Malum, bütçeye katkı olacak. Eve gelen kiracı adayına evin özelliklerini sayar, maksadı kiranın fazla olmadığını ima etmektir. Burası banyo der, kullandığın çamaşır ve banyo suyuna para ödemezsin. Burası WC. Burada da kullandığın suya para ödemezsin. Bak şurada dış kısımda bir lavabo daha var, burada kullandığın su paralıdır, dikkatli kullan der. 

Şaşıran kiracı adayı sorar; Neden? Der, anlayamadım. Ev sahibinin yanıtı anlamlıdır. Çünkü der,  buradan kullandığımız suyla abdest alıyoruz. Abdest aldığımız su sayaçtan geçiyor. Diğerleri sayaçtan geçmiyor.
(Su idaresinin, kayıpları önlemek, temiz ve kesintisiz su verebilmek için yapması gerekenleri biliyoruz. Devletin malı deniz diye bakanlara karşı ne yapılabileceğini ise bilenlere bırakıyoruz)

Şartname dersen var, denetçi dersen var. Yarın biri çarpılırsa mahkemeye şüpheli olarak gidecek olanlar? Onlar da var.
 


 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt