×

Bir Tablonun Anlattıkları Bölüm-1



Bir Tablonun Anlattıkları
Bölüm-1


Hazırlayan ve Derleyen: Erdemir Toykan 

 
Bu haftadan itibaren Sn. Erdemir Toykan tarafından hazırlanan ve derlenen;  dünya klasikleri arasında yer alan tabloları sizlere tanıtacağız. Sn. Erdemir Toykan’a bu değerli çalışması için çok teşekkür ederiz. 

 

1. VENÜS’ÜN DOĞUŞU
    SANDRO BOTTICELLI     1485

 

Venüs’ün ergen bir kadın olarak denizden doğarak kıyıya çıkışı betimlenir. Dünyanın en bilinen resimlerinden biri olan tablo, Floransa’daki Uffizi’de sergilenmektedir. Bu eserde, tanrıça Venüs’ün bir deniz kabuğundan doğduğu ve çıplak güzelliğiyle etrafındakileri büyülediği an resmedilir. Botticelli’nin Venüs tasviri, biraz daha erotik olması sebebiyle diğer sanatçılardan farklıdır. Göğsünü ve cinsel organını tam olarak kapatmamıştır. (Ref: Bilmeniz gereken 50 tablo)

Roma Katolik tablonun teması açıkça pagan etkileri gösteriyordu. Ressamın pagan etkisine sahip birçok başka eserinin yaktırılmış olmasına rağmen bu resim ortadan kaldırılmadı. Bunda Botticelli'nin Lorenzo de Medici ile olan yakın dostluğu sebebiyle kilisenin bu eseri sapkın ilan etmemesi rol oynadı.

Yunan mitolojisinde Kronos, babası Uranus’ü hadım edip cinsel organını denize atar. Sonuçta denizde oluşan organın oluşturduğu köpükten tanrıça Aphrodite (Venüs) denizden doğar. Venüs bu tabloda, bir deniz kabuğu üzerinde denizden yükselip, batı rüzgar tanrıları, sol tarafta yer alan Zephyr  ve ona sarılmış Chloris estirdikleri bahar rüzgarı ile tarafından kıyıya doğru sürüklenmiş şekilde betimlenir (Zephyr ve Chloris’in tuhaf sarılma sekli Boticelli’nin kendine özgü tarzına dair ayrıntılardandır). Bir yandan da rüzgarla birlikte Venüs’ün simgesi olan güller üzerine savrulmaktadır. Karaya yaklaşan kabuğun içinde Venüs’ü tüm görkemi ile görürüz. Duru güzelliği ve zarafeti seyirciyi anında cezbeder. Tabloya ilham veren antik dönem eserlerinde deniz kabuğu vulvayı simgeler. Çıplak olarak betimlenen Venüs'ün yanında, mevsim tanrıçaları olan Horai'den (bu resimde ilkbaharı temsil eder) biri bulunur ve elindeki çiçekli pelerin ile tanrıçanın üzerini örtmeye çalışır. Horai’nin boynunda Venüs’ü temsil eden mersinden bir çelenk asılı iken gövdesinde ise yine Venüs’ü simgesi güllerden bir kemer yer almaktadır.

Boticelli Rönesans döneminde özellikle yaygın olan Pagan inanışı ve Hristiyanlığı bir araya getiren bir sentez yaratma amacındadır. Venüs gibi Hristiyanlık da dünyaya güzellik sunmaktadır. Bu eserin bir dini amaç içerdiğini görebiliriz. Altın rengi ışığın varlığını sağ kenardaki portakal ağacının ve bitkilerin yapraklarında, deniz kabuğunun üzerinde ve giysilerdeki yansılamalarda göstermektedir. (Ref: Sanata Başla)

Bazı uzmanlara göre bu tablo, Giuliano di Piero de Medici’nin çağın en güzel kadını Simonetta Vespucci’ye olan aşkının anısına çizilmiştir.  Venüs’e atfedilen ‘’S’’ şeklindeki vücut formun Rönesans tarzına karşı bir çıkış olarak nitelenen Maniyerizm akımının olgularındandır. Saçlarının hareketi rüzgar belirtisinin göstergesidir. Tabloyu çok detaylandırınca her noktada imgeler alt anlamlar bulunur. Prof .Dr. Mehmet Süha Sarıoğlu  tarafından almış olduğum mitoloji seminerinde bu tabloda Medici ailesini simgeleyen noktalar olduğunu söylemişti) (Ref: Prof.Mehmet Süha Sarıoğlu)  (Ref: Prof. Dr. Mehmet Süha Sarıoğlu)
Akım: Floransa Okulu, Rönesans  


2. SAHİLDE KOŞAN İKİ KADIN
      PABLO PICASSO, 1922


Muse Picasso, Paris
Picasso 20.yüzyıl sanatının en büyük isimlerinden biridir. Takıntılı, amansız figüratif çalışmalarına rağmen soyut ressamı olarak ele alınmıştır. Bir sahnenin öğelerini azaltıp temel belirleyici özelliklerini soyutlayarak sahnenin başka ögelerini bizim için basit hale getirmiş, konunun ya da öznenin özünü daha zengin bir içerikle ifade edilebileceğini göstermiştir. Yalnızca 32.5x31.5 cm boyunlarındaki bu ufacık yapıtta fiziksellikten, tutkudan, suç ortaklığından ve özgürlükten bahseder.

Bu figürlerin kadın olduğu anlaşılır yine de soyut figürlerdir. Kumda birbiriyle yarışan klasik dönem, dev tanrıça heykellerine benzetilip değişime uğramışlardır. Çizgilerdeki karalılık, parlak çizim yeteneğini yansıtırken renklerin basitliği yaz sıcağını akla getirir. Zarif ve narin güzeller değil, sahilde fırtınalar estiren kasları gelişkin Amazonlar gibi görünürler. Antik çağı anımsatan kumaşlar sarılmış, görebildiğimizden fazlasını simgeler gibidirler. Bu formlar özgürlüğün, terk etmenin ve deniz ile güneşin keyfini çıkarmanın kişiliğe bürünmüş halleridir. Rüzgarla sürüklenen bulutlar, figürlerle uyum içinde hareket eden kumaşların şeklini yankılar. Picasso aynı zamanda ‘’küçük ve geniş’’ ustasıdır. Le Train Blue balesi için bu resim sahne perdesi olarak daha sportif tarzda büyültülerek kullanılmıştır. (Ref: Resimler Nasıl Okunur, Liz Redeal)
 
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt