×

Elektrik Tesisat Portalı Kahvaltı Buluşması Konuğumuz Sn. Yılmaz Özcan “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Yatırım Devam Etmeli ve Güvenlik Her Zaman Ön Planda Olmalı"


Elektrik Tesisat Portalı Kahvaltı Buluşması Konuğumuz Sn. Yılmaz Özcan


“Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Yatırım Devam Etmeli ve Güvenlik Her Zaman Ön Planda Olmalı"


“Elektrik Tesisat Portalımız Sabah Kahvaltısı Buluşmaları “nda  Değerli Meslektaşım Sn. Yılmaz Özcan  ile birlikteyiz. Bu sohbetimizde Değerli Meslektaşımlarım Sn. Pınar Bilge ,  Sn. Barış Akdoğan'da bize eşlik etti.

Değerli Meslektaşım  Sn. Yılmaz Özcan 1977 İstanbul doğumludur, lise eğitimini 1994 yılında Kabataş Erkek Lisesinde tamamladıktan sonra, 1998 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 2012 yılında ise Milano Bocconi Üniversitesinde İşletme Yüksek Lisansını tamamladı. Yaklaşık 20 yılı aşkın bir süredir elektrik sektöründedir.  Bundan öncesinde de uluslararası çeşitli firmalarda görev yaptı. Bir önceki görevim ABB Elektrik San. A.Ş. idi. 15 Mayıs 2017 tarihi itibariyle Eaton Elektrik Türkiye’de Ülke Müdürü olarak görev yapmaktadır. Evli  ve iki kız çocuğu  vardır.

Sn. Yılmaz Özcan  ile elektrik  tesisat  tasarım ve uygulamaları, artan enerji ihtiyacımız,  elektrik sektörümüz,  yenilenebilir enerji kaynaklarına  yatırım  ve güvenlik  ile ilgili çok güzel bir sohbet gerçekleştirdik ve değerli görüşlerini aldık.

Çalışma  hayatınızdaki  ilk işiniz ?

Mezuniyet sonrasında sırasıyla 1998-2000 yılları arasında Elsim Elektroteknik Sistemler A.Ş.’de çalıştım. Otomasyon üzerine PLC programlama, sürücü devreye alma, mühendislik ve devreye alma alanlarında faaliyet gösteren bir firma idi. 1998 yılında mezun olduğumda otomasyon çok yeni ve çok daha bilinmezi olan bir konuydu. Elsim’de hem satış hem servis mühendisi olarak görev yaptım. Ürünleri satıp, satış sonrası sahada devreye alıyorduk. Sonrasında Leroy Somer’e geçtim. Leroy Somer’de 7 yıl görev yaptım.  Emerson gruba bağlı bir Amerikan firmasıydı. Takiben ABB’ de 10 yılı aşkın görev yaptım. Drive ve motor ağırlıklı tahrik sistemleri üzerine çalıştım.

 

Son yıllarda elektrik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son yıllara baktığınız zaman Türkiye’de ciddi bir gelişim var, projeler çok büyüdü, kompleks yapılar ve kompleks projeler ortaya çıktı. Teknoloji çok fazla ve hızlı bir şekilde ilerliyor, çok yeni konular gündeme geliyor. Endüstri 4.0 gündemimizde,  hayatımızın her alanına girmiş durumda. Standartlar günümüz ihtiyaçları doğrultusunda çok ilerledi. Özellikle güvenlik ile ilgili tasarımlar ve ilgili standartlar gün geçtikçe gelişiyor. Elektrik hayatımızın her alanında evimizde, iş yerimizde yaşamımızın  bir parçası ve bu nedenle enerjide güvenlik çok çok önemli bir yer arz ediyor. Enerjinin güvenli olması, sürdürülebilir olması gerekiyor.



Geçmişte sanayinin içindeydiniz. Son 2-3 yıldır sanayinin gelişimini nasıl buluyorsunuz?

Benim gördüğüm kadarı ile Türkiye ağır sanayide önemli bir ülke. Türkiye demir çelik sektörü, maden ve çimento sektöründe önemli bir gelişme çizgisine girmiştir. Bunun dışında otomotiv endüstrisi Türkiye için çok büyük önem arz ediyor. Katma değeri yüksek mesela otomotiv sektörüne yatırım Türkiye’de geç kalınmış bir yatırım.  Türkiye’nin kendi otomobilini yapması konusunda bir takım adımların atılması güzel. Baktığınız zaman çoğu şey her yerde üretiliyor ve çok rahat kopyalanabiliyor., çok rahat ucuzunu yapmanız mümkün. Dolayısıyla konu fiyata veya ucuzluğa geldiği zaman bunun bir sonu yok. Burada kritik olan  katma değeri yüksek olan, teknolojisi yüksek olan ürünlere yatırım yapmak.

Otomotivde elektrikli otomobile ve elektrikli taşıtlara önem verildi. Bu konuda neler paylaşmak istersiniz?

Biraz önce paylaştığım üzere günümüzün en önemli konularından birisi elektrik. Enerjinin üretimi işin sadece bir tarafı. Türkiye bu alanda  çok ciddi yatırımlar yapıyor , rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi ile ilgili çok büyük yatırımlar yapıldı. Enerjinin çeşitli kaynaklardan farklı yerlere ulaştırılması konusunda da yatırımlar söz konusu, örneğin Azerbaycan’daki doğalgazın  Avrupa’ya ulaştırılması ile ilgili TANAP boru hattı projesi. Projede Türkiye'nin yüzde 20 payı bulunuyor. Dünyada da bu tip yatırımlar devam ediyor. Bir de bunun doğal sonucu olarak enerjinin depolanması gündemde. Gün içerisinde güneş enerjisini belli saatlerde kullanabiliyorsunuz ama depolayamadığınız zaman tam verimli halde kullanamıyorsunuz.  Güneş panelleri veya konut güç kaynakları gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına bağlanan depolama ünitesi, yenilenebilir enerji hazırken veya enerji ucuzken (örneğin gece boyunca) şarj olarak ve talep olduğunda ve maliyetler yüksekken depolanan enerjiyi kullandırarak tüketicilerin enerji faturalarında tasarruf yapmalarını sağlıyor. Ayrıca araçlarda kullanılan ikinci el akülerin sanayiye kazandırılması ve çevreye katkı ile ilgili bir şey de söz konusu. Genelde aküler için belirlenen süre 10 yıl ama ilk 5 yıldan sonra akünün besleme kapasitesinin düşmesinden dolayı 5 yıldan sonra değiştirilmesi tavsiye ediliyor. İşte bu noktada araçlarda 5 yıl kullanılmış aküler enerji depolama aracı olarak kullanıyor. Özellikle Avrupa’da yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Endüstriyel tesisler için depolama çözümleri de mevcut.  Endüstriyel tesislerin çok yüksek çatı kapasitesi var. Solar panellerle çatılarda çok yüksek enerji üretim kapasiteleri ortaya çıkıyor. Dolayısıyla burada  çatılardan elde edilen solar enerjinin depolanması söz konusu. Burada da MW derecesinde değerlere ulaşılıyor. Eaton’ un en son yaptığı referans projelerden birisi Amsterdam Arena  Stadyumu . Amsterdam Arena’nın çatısı solar panellerle kaplı. Enerjiyi solar panellerle ürettiği enerjiden sağlıyor. Bu enerjinin depolanması için orada akü depolama sistemlerimiz var. Bir de  benzer  stat gibi projelerde anlık enerji ihtiyacı çok büyük olunca şebekenin yüklenmesiyle şebekeyi etkileme durumu oluyor. Dolayısıyla bu tip aküleri kullandığınız zaman tesisin veya işletmenin şebekeye etkisini de azaltmış oluyorsunuz.

Ülkemizde elektrik tesisat tasarımı ile ilgili düşünceleriniz nedir?

Proje ofisleri güzel projeler ortaya çıkartıyor. Standartlar Avrupa standartları doğrultusunda. Aslında Türkiye’deki elektrik tesisatındaki ilk problem optimizasyon problemi çünkü projelerde projelendirilen tesisat tasarımlarından bazılarına bakıldığında bazen ihtiyaç fazlası tasarımların olduğunu görüyoruz. Yönetmeliklerden, projelerden gelen yanlışlar var, bir çok gereksiz kullanım var. Bu maliyetleri de arttırıyor. İmalatçı firmaların gereksiz ihtiyaçlar ortaya çıktığında bunları açık yüreklilikle söyleyip, insanları teknik olarak bilgilendirmeleri ve gerekli uyarıları yapmaları gerekiyor. Ayrıca kullanıcıların da bilinçlenmesi gerekiyor. Gerçekten benim buna ihtiyacım var mı, bu özellik benim işletmemde evimde veya her nerede kullanıyorsam  bana konfor sağlıyor mu ihtiyacımı karşılıyor mu diye düşünmesi lazım.

İç tesisatta güvenlik hakkındaki görüşleriniz?

Standartların da üzerinde güvenlik anlayışı çok önemli yani standartta tanımlanan asgari güveliğin üzerindeki ekstra güvenlik. Standartlarda minimum bir güvenlik seviyesi belirleniyor. Ancak ark hatası gibi durumlarda sistemi ileri seviyede koruyacak, ön ikazlar sağlayacak bir sistem tanımlanmıyor. Dolayısıyla bu tip çözümlerin kullanıcıya anlatarak farkındalığı arttırmak hedefimizde olmalı. Kısa süre içerisinde ark hatasını teşhis eden ve panonun patlamasını engelleyen sistemler ve ısı değişimlerini online olarak izleyebileceğimiz sistemler mevcut. Bunlar işletmelerin elini kuvvetlendiriyor ve hem can hem de mal kaybının, ani işletme duruşlarının önüne geçilmiş oluyor.

Ülkemizde uygulamaların denetimi ile ilgili düşünceleriniz?

Sektörde en önemli konulardan birisi olan denetim konusunda proje sorumlusu uygulamanın başından sonuna kadar projenin kontrolünü ve danışmalığını sağlaması gerekir.

Artan enerji ihtiyacımız ortada. Nasıl bir strateji izlemek gerekir?

Dünya, elektrik enerjisinin üretimi ile ilgili ağırlıklı olarak fosil yakıtları kullanılıyor. Bu fosil yakıtlar beraberinde insan sağlığına, çevreye ve doğaya önemli zararlar getiriyor. Türkiye sınırlı yer altı kaynakları olan bir ülke. Petrolümüz yok, cari açığımızın büyük bir kısmı enerji açığımızdan kaynaklanıyor. Türkiye bence enerjide bu noktada dışa olan bağımlılığını yenilenebilir enerji kaynaklarının çok daha verimli ve fazla seviyede kullanımıyla azaltmalı. Dolayısıyla bu noktada Türkiye yenilenebilir enerji konusunda yani rüzgar, güneş, hidrolik santraller  tarafında yatırımlara devam etmeli. Ekonomideki istikrar ve öngörülebilirlik yatırımlar için çok önemli. Bunun yanı sıra enerjinin depolanması ile ilgili olarak bence Türkiye’de ciddi adımlar atılmalı. Teknoloji arttıkça, üretim kapasiteleri arttıkça, talep arttıkça depolama konusunda ki maliyetler de yakın vadede düşecektir. Onun dışında hızlı elektrikli şarj üniteleri, araç şarj üniteleri yine kritik bir konu

Endüstri 4.0’da sizce öncelikli hangi sektörlerde geçiş olacak?

Otomasyon altyapısının yüksek olduğu sektörler örneğin makine, makine imalat sektörü Endüstri 4.0’ın yoğun olarak kullanılacağı yerler. Robotlar hayatımıza ciddi oranda girmeye başladı. Eskiden robotlar sadece paketleme sektöründe yoğun kullanılırdı artık bir çok alanda kullanılıyor. Günümüzün en önemli konusu Endüstri 4.0 olarak kabul ediliyor. Hatta zaman zaman Endüstri 5.0 telaffuz ediliyor. Özellikle sanayide ciddi bir yapılanma bulunmuyor. Birçok endüstriyel tesis Endüstri 4.0’ı belli noktalardan yakalamaya çalışıyor.
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt