×

Yapı İçi Aydınlatmalarının Kent Aydınlatma Yönünden Değerlendirilmesi





Yapı İçi Aydınlatmalarının Kent Aydınlatma Yönünden Değerlendirilmesi


Müjgan Şerefhanoğlu Sözen , Tuba Bostancı Baskan


1. GİRİŞ
Günümüzde kent aydınlatması, emniyet ve güvenlik konularını kapsayan yaya ve araç trafik yolları, meydanlar vb. “işlevsel aydınlatma” lar yanında, özellikle kentin imajının ortaya konması, belleklerde yer etmesi, kimliğinin sergilenmesi, kent kullanımının kolaylaştırılması, kentin türlü yönlerden çekici kılınması gibi amaçlarla kentte mimari ve sanatsal değerleri olan önemli yapıtların, park-bahçe, yaya mekanları gibi alanlarla ilgili “mimari aydınlatma”ları da kapsamaktadır.

Mimari aydınlatmalar içinde önemli bir grubu, üç boyutlu nesneler oluşturmaktadır. Üç boyutlu nesnelerin kentte en yaygın ve etkileyici olanları ise, çeşitli nitelikteki yapılardır. Mimari
tasarımları, kullanılan gereçler, renkleri, boyutları, bulundukları çevre, konumları, tarihi–çağdaş olmaları, işlevleri gibi türlü özellikleri olan bu mimari yapıların teknik ve estetik yönden
uygun bir biçimde aydınlatılmaları önemlidir. Yapılan aydınlatmalarla görünür kılınan yapıların çevre ile uyumlu olmaları kent görüntüsünü etkileyen bir başka önemli etkendir.

Yapıların gece görünürlükleri;
 yapıların dışarıdan projektörler vb. ile aydınlatılması,
 yapı yüzlerine konulan aygıt ve/ya da gizli lambalarla aydınlatılması,
 ışık kaynaklarının doğrudan yapı yüzlerinde ve/ya da dış konturlarında kullanılarak
çizgisel ışık uygulanması
 işlevsel ve /ya da özel yapı içi aydınlatmalarının dışarıya yansıması

gibi yöntemler kullanılarak sağlanmakta; kimi zaman bunların ikisi ya da üçü birarada
uygulanmaktadır.

Bu çalışmada, yapı içi aydınlatmaları, kent aydınlatma konusu içinde çeşitli yönlerden irdelenerek değerlendirilecektir.

2. YAPILARDA GÖRÜNÜRLÜĞÜN SAĞLANMASI
Yapıların gece algılanması ancak çeşitli biçimlerde görünür kılınmasıyla olanaklıdır. Görünürlük, yüzey ya da gereçlerden ışığın yansıyarak ve/ya da geçerek göze gelmesi durumudur. Nicelik ve nitelik olarak yapılarda kullanılan çeşitli gereçlerin ışığı yansıtma ve geçirme özelliklerine göre yapılarda görünürlükler sağlanır.

Işık geçirmeyen dolu yüzeylerin aydınlatılmasıyla elde edilen görünürlük, bilimsel bir deyişle ışıklılık (L), yüzeye gelen aydınlık düzeyi ile yüzeyin yansıtma çarpanına bağlıdır. L=Exr/π
(cd/m2 – nit). Donuk yüzeyler için geçerli olan bu durum, iki değişkenin değişimine bağlı olarak görünürlüğü etkiler. Yansıtma çarpanı yüksek olan (örneğin, beyaz boyalı yapı yüzü gibi) bir
yüzey az aydınlıkta da kolaylıkla görünür kılınabilir. Yansıtma çarpanı çok az olan yüzeylerin ise, ancak yüksek aydınlık düzeylerinde görünürlükleri etkili olabilir. Burada bir başka önemli
konu çevre koşullarıdır. Çevrenin çok aydınlık olduğu bir bölgede etkili görüntüler için yüksek ışıklılık değerleri, karanlık ya da az aydınlık bir bölgede ise az ışıklı yüzeyler kolaylıkla görünür.

Buzlu cam gibi yarı saydam ve plastik, kumaş gibi opal vb. değişik niteliklerde ışık geçiren gereçlerin görünürlükleri de bu kez yayınık geçme yapan gereçler için L=Ext/π’dir. (cd/m2 –
nit). Burada da ışıklılık gerece gelen aydınlık düzeyine ve gerecin ışık geçirme çarpanına bağlıdır. Eğer yapıda perde, jaluzi, stor gibi yayınık ışık geçiren gereçler varsa, yapı dışarıdan
aydınlatılmıyorsa, yapıların görünürlüğünü genelde bu yüzeylerin ışıklılığı belirler.

Dış cephe malzemesi olarak, daha çok düzgün geçme yapan saydam, (renkli-renksiz, yansıtıcı vb) camlarla kaplı olan yapılarda ise,
 yapı içinde yapılan aydınlatmaların iç yüzeyleri aydınlatması ve/ya da
 ışık kaynakları ile aydınlatma aygıtlarının dışarıdan görünmesiyle

yapının tümü ile ilgili görünürlük sağlanır. Bu görünürlük bir anlamda yapı içinin dışarıya yansımasıdır.

3. MİMARİ ÖZELLİKLER
İşlev, taşıdığı mimari özellikler, bulunduğu çevre ve prestij yapısı olma niteliği vb. gibi pek çok etkene bağlı olarak tasarlanan yapılar, cephe açısından farklı özellikler göstermektedir. Ancak
genel mimari etki olarak bunlar,
 Değişik oranlarda cam / dolu alan olan cepheler
 Tamamen cam kaplı cepheler
olarak iki grupta toplanabilir. Bunların dışında, çok fazla olmasa da, bildiri konusu dışında tutulan tamamen dolu alanlardan oluşan cepheler de olabilir.

Cam alanların fazla olduğu yapılarda, az olan dolu alanların dışarıdan ya da yapı yüzünden aydınlatılmaları etkili olduğu gibi, cam yüzeylerinden dolaylı ya da dolaysız olarak dışarıya
akseden ışık, görünürlüğü daha etkili kılmaktadır.

Cam/dolu alan oranlarının birbirine yakın olduğu cephelerde, yapı içindeki aydınlatmanın görünürlüğe etkisi yanında, özellikle çevre aydınlatması yetersiz ise, dolu alanların da dışarıdan
belli oranda aydınlatılması daha etkili cephe görüntüleri oluşturur. Çok yüksek binalarda dolu alanlar için, alttan ve üstten yapılan dış aydınlatmalar ortaya doğru azalan bir özellik gösterir.

Tüm dolu alanların eşdeğer aydınlatılmaları ancak cephelerde özel detaylandırmalarla elde edilebilir.

Dolu alanların fazla olduğu yapılarda, cephede cam alanlar az olduğu için, dolu alanların aydınlatılması önem taşır. Bu aydınlatmalar yapı yüksekliklerine bağlı olarak çeşitli biçimlerde
yapı dışında ve/ya da yapı yüzünden yapılabilir.

Tamamen cam kaplı yapılara gelince; burada kullanılan cam türleri, yapı yükseklikleri önem taşır. Altın, bronz, gümüş ya da benzeri tür yansıtıcılı cam kaplı cepheler, ayna etkileri nedeniyle bakış doğrultularına göre farklı görüntüler yansıtırlar. Öteki cam yüzeylerde koşullara göre ayna etkisi oluşur. Cam yüzeylerin dışarıdan aydınlatılmasında, camdan içeriye geçen ışığın iç yüzeylerden yansımasıyla görünürlük sağlanır. Ancak, camdan yansıyan ışığın kimi doğrultulardan göze gelmesi çok olumsuzdur. Genellikle cam yüzeyli ya da cam oranı çok fazla olan yapılarda içeride işlevsel aydınlatmaların sağladığı görünürlüklerden yararlanılması ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında yalnız gece koşulları için yapı içinde özel yapılmış aydınlatmalar da olabilir.

4. ÇEVRE – ARKA PLAN ETKİSİ
Yapılar, genellikle çevreleriyle bir bütün oluşturup, bundan soyutlanamaz. Bu nedenle, yapıların gece görünürlüklerinin ışıklılığı saptanırken, yapı ile yakın çevresi ve arka plan ışıklılıklarının göz önünde tutulması gerekir. Bunun değerlendirilebilmesi için Tablo 1’de görüldüğü gibi CIE tarafından, karakterleri tanımlanmış dört bölge oluşturulmuştur.

Tablo 1. Çevre ve Aydınlatma Özellikleri



CIE tarafından oluşturulan bu bölgelerdeki ışıklılık düzeyleri Tablo 2’de verilmiştir.


Tablo 2. Işıklılık düzeyleri



Bu bölgeler yönünden ele alındığında E1 bölgesinde aydınlatmaların yapılması söz konusu  değildir. Öteki bölgelerde;
E2- Yakın çevre ve arka planın karanlık olması,
E3a- Yakın çevrenin aydınlık olması,
E3b- Arka planın aydınlık olması,
E4- Yakın çevre ve arka planın aydınlık olması,
durumları ortaya çıkmaktadır.

Şekil 1-4’de bunlara ait görselleştirmelere yer verilmiştir. Bu arada, tüm bu görünürlüklerin izlenmesinde, bakış uzaklıkları da değerlendirilmelidir.



 Bakış Uzaklığı Etkisi

Kentte yapı içi ve / ya da yapı dışından aydınlatılmış yapıların görsel etkinliğinde “uzaklık” önemli bir etkendir. Uzaklığa bağlı olarak görüş alanı içine giren görüntüler değişir. Bakış uzaklığı fazla olduğu zaman, görüş alanı içine siluet etkisi yaratan yapılarla, çok sayıda çevre öğeleri girer. Dolayısıyla, çevrenin toplam ışıklılığı, fon’u oluşturur. Bu durumda, görünmesi istenilen öğe ile çevresi arasındaki ışıklılık oranı azalır. Bakış uzaklığı azaldıkça, görüş alanına giren öğeler azaldığı için görünmesi istenilen yapı ile görme alanı içine giren öğeler arasındaki ışıklılık oranının artması gerekir. Bakış uzaklığının çok azalması durumunda, görme alanı küçüldüğü için, yalnızca, (yakın plan) yapının cephesi ve / ya da belli bölümlerinin görünmesi söz konusudur. Bu durumda, yapı yüzünde ışıklılık ayrımının daha da artması gerekir. Tablo 3’te, bakılan alan ile öteki alanlar arasındaki ışıklılık oranları verilmiştir.

Tablo 3. Işıklılık oranları




 Dış Aydınlığa Katkı
Yapı içi aydınlatmalarının görünürlük açısından etkileri yanında, kimi koşullarda dış aydınlık düzeyine olan katkıları da söz konusudur. Özellikle, tek katlı yapılarda ve yapıların alt katları ile daha çok vitrin, kafe, restoran gibi amaçlarla kullanılan, iyi aydınlatılmış hacimlerden dışarıya çıkan ışık, yakın çevredeki aydınlık düzeyini arttırır. Bu durum, yayalara ayrılmış kaldırım kenarlarındaki ve/ya da yaya alanlarında yer alan mağaza vitrinleri aracılığı ile ışıklı bir çevre oluşturmaktadır. Tablo 4 ve 5’te, örnek olarak alınan İstanbul Bağdat Caddesi üzerindeki 4 vitrin örneğinin ışıklılıkları ile vitrinlerden 2.00 m. uzaklıkta, zemin kotunda, yatay aydınlık düzeyleri ve yerden 1.50 m. yükseklikte, düşey aydınlık düzeyleri ölçülmüştür.

Tablo 4. Mağaza vitrinleri ile ilgili ışıklılık ölçmeleri



Tablo 5. Mağaza vitrinleri ile ilgili aydınlık düzeyi ölçmeleri



Görsel etki ve enerji kullanımı yönünden bu gibi durumlarda vitrin aydınlatmaları ve yaya alanları aydınlatmalarının birlikte değerlendirilmesinde yarar vardır.



Bir başka nokta ise; kimi koşullarda, yapı içi işlevsel aydınlatmaların gece koşullarında değerlendirilerek, yapıların gece görünürlüklerinin sağlanmasıdır. Özellikle yüzeylerinin büyük bir bölümü ve/ya da tamamı cam olan yapılarda bu konuyu dikkate almak; akşam (erken-geç), gece (erken-geç) durumlarını planlamak gerekir. Tüm bu planlamalarda, kent bölgelerinin iyi analiz edilmesi, çevre, arka plan ve ön plana çıkması istenilen yapı yüzü ışıklılıklarının ve ışıklılık oranlarının enerji kullanımı açısından da; kullanım zamanlarının (gün, hafta, yıl vb.) sürelerinin, çevre ve iklim koşullarının uygun değerler olarak saptanması gerekir. Bu bağlamda, kimi yapıların doğrudan işlevsel aydınlatmalarından yararlanılması, kimileri için ise özellikle gece koşullarında yararlanılmak üzere yapı içinde özel aydınlatma tasarımlarıyla (örneğin, perde, jaluzi aydınlatmaları gibi) görünürlüklerin elde edilmesidir.

İşlevsel ve/ya da görsel amaçlı yapılmış yapı içlerindeki aydınlatmalar, özellikle bunların yol, meydan, yaya kullanım alanlarına yakın olanlarından (vitrinler, restoranlar, kafeler gibi)
dışarıya çıkan ışığın, dışarıdaki aydınlatmalara olan katkılarının da iyi değerlendirilmesi, dış aydınlatma düzeylerinin bunlarla uyumlu olarak hesaba katılması, hem enerji kullanımı, hem
de görsel denge açısından gözardı edilmemesi gereken bir başka konudur.

Günümüzde, kent aydınlatmasıyla ışık kirliliği arasındaki ilişki gözönünde tutulduğunda, çevre ışıklılıkları ve uygun ışıklılık değerleri saptanarak ve tüm aydınlatma kullanım planları
yapılarak ortaya konulan yapı içi aydınlatmaların, ışık kirliliği – özellikle göğe giden ışıkların etkisi yönünden – azaltıcı etkisi olduğunun da bilinmesinde yarar vardır.

Sonuç olarak, tüm kent aydınlatmalarında olduğu gibi, yapı içi aydınlatmalarının da, enerji kullanımı, estetik, aydınlatma tekniğine uygunluk, ışık kirliliği yaratmayan ya da azaltılmış olması gibi yönlerden olumlu olabilmesi için, ayrıntılı incelemelerin, değerlendirmelerin, kapsamlı bir planlama bağlamında ele alınması kaçınılmaz olmalıdır.

KAYNAKÇA
1.Şerefhanoğlu Sözen, M., “Kent Aydınlatma – Enerji Kullanımı”, Kent ve ElektrikSempozyumu, EEMKON 2015, İstanbul.
2.Şerefhanoğlu Sözen, M., “Aydınlatma ile Kent Güzelleştirme”, Interlight 2003, Seminer –Fuar, İstanbul.
3.Bommel v. W., Outdoor Lighting: Yesterday, Today and Tomorrow, International LightscapeConference, Shangai, 2001.
4. Şerefhanoğlu Sözen, M., (Chair), “A Guide to Urban Lighting Masterplanning”, CIE TC 5.21Technical Report, 2016.
5. Taşdelen, A., “Şekiller 1-4 Görselleştirme çalışmaları”, Haziran 2016, İstanbul.

Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt