Jeneratörler
Jeneratörler
Kemal Ovacık
Kemal Ovacık
Kıymetli Meslektaşlarım bildiğiniz üzere günümüz Türkiye’sinde 30, 40 katlı rezidanslar, çok büyük villa kompleksleri bir hayli yaygın bir şekilde inşa edilmekte ve bizlerde projeci olarak bu yapıların elektrik tesisat projelerini yapmaktayız.
Bu yazımda, söz konusu yapıların projelerini yaparken karşılaştığım teknik konular ve hissettiğim düşünceleri paylaşmak istedim.
Öncelikle söz konusu projeleri yaparken, bu yapılarda, elektrik kesintisi durumunda devreye girecek olan, dizel jeneratörlerin temini ve tesisi talep edilmekte ve bizlerde gereğini yapmaktayız.
Paylaşmak istediğin ilk konu, yapılarda tesis edilmekte olan dizel jeneratörler olacak. Yılda birkaç gün ve birkaç saat (normal hallerde) elektriksiz kalmamak için dizel jeneratör satın almak ve bu jeneratörler için bina içerisinde çok ciddi mekânlar ayırmak ve bu mekânların havalandırma, ses izolasyonu ve titreşim gibi çözümlerini yapmak oldukça önemli maliyetler getirmekte. Bu duruma, milli servet olarak baktığımızda insanın içi sızlamakta.
Örneğin, Rusya coğrafyasında, şehirlerde elektrik şebekesi iki ayrı kaynakta beslenen iki OG şebekeden oluşturulmuş ve her enerji talep eden yapıya iki kaynaktan birer kablo çekilmekte ve arıza, bakım veya yeni aboneye enerji bağlantısı gibi sebeplerle elektrik kesintisi yapılmasına ve dolayısıyla dizel jeneratöre gerek kalmamaktadır.
Hiç şüphesiz bu konu ciddi bir altyapı meselesi ve ha deyince böyle bir altyapı tesis edilemez. Fakat bir düşünelim, bu konu Türkiye’de hiç gündeme geliyor mu ? Ya da bir sıkıntı olarak görülüyor mu ?
Gündeme gelmiyor! Çünkü bizler (teknik adamlar) hiç bahsetmiyoruz
Peki, jeneratörleri koyuyoruz da, burada ne gibi sorunlar yaşıyoruz?
En önemlisi, mimarlardan ve işverenden fazla yer kapladığı için yeterli metrekareleri alamıyoruz ve daracık mekânlara jeneratörler koymak zorunda kalıyoruz. Havalandırma gereklerini (hava alış, sıcak hava atış ve egzoz) tam olarak çözemediğimiz için de jeneratörlerin randımanı düşmektedir. Yani, 1000 KVA jeneratör koyuyor, 700-800 KVA’lık verim alıyoruz.
Bir diğer konu ise, bu jeneratörler, genel de yangın durumunda binanın yangın esnasında çalışması gereken sistemlerini de beslemektedir. Ancak, koyduğumuz jeneratörler, genellikle otoparklarda, hava ihtiyacını otoparktan almakta, ısınan havayı ise kuranglezlerden atacak şekilde çözmekteyiz. Fakat yangın anında, bu otopark içerisindeki duman ve alev alınan hava ile birlikte bu odaya da gireceğinden, jeneratör kısa zaman içerisinde çalışamaz hale gelmektedir.
Bir jeneratörün kapasitesinin %30’undan aşağı yüklenmesinin de yatak sarma gibi sorunlara yol açtığı ve bu durumlarda jeneratör temin eden firmaların garanti kapsamına almadığı göz önüne alınır ise, bir yapıya koyacağımız jeneratörün kapasitesi hesaplarımızda ne çıkıyor ise, en az ikiye bölüp (örneğin 1000 yerine iki adet 500 kVA gibi) iki jeneratör koymamız ve bu iki jeneratörden en az bir tanesinin taze hava ihtiyacının da dışarıdan alınacak şekilde çözülmesi gerekir.
Yani yapıya koyacağımız jeneratör ya da jeneratörlerin havalandırma, gürültü ve titreşim gibi sorunları ne kadar çözülürse o kadar daha fazla yere ve maliyete ihtiyaç duyulacaktır.
Kısacası, sayın meslektaşlarım, bu konuda hassas olabiliriz. Projelerimizde bu konuları detaylı bir şekilde işveren ve mimarlara aktarıp, yeterli mekânları almalıyız (maliyeti ne olursa olsun), gürültü için oda içerisine akustik çözümler istemeliyiz. Jeneratörleri mümkün olduğu kadar 2 ya da 3’e bölüp koymalıyız. Bu şekilde belki, maliyetler insanların dikkatini çeker ve biraz caydırıcı olur. Bir de tabiî ki her ortamda bu konuyu dile getirmeli ve milli servetin boşa harcanıyor olduğunu vurgulamalıyız.
Bu yazımda, söz konusu yapıların projelerini yaparken karşılaştığım teknik konular ve hissettiğim düşünceleri paylaşmak istedim.
Öncelikle söz konusu projeleri yaparken, bu yapılarda, elektrik kesintisi durumunda devreye girecek olan, dizel jeneratörlerin temini ve tesisi talep edilmekte ve bizlerde gereğini yapmaktayız.
Paylaşmak istediğin ilk konu, yapılarda tesis edilmekte olan dizel jeneratörler olacak. Yılda birkaç gün ve birkaç saat (normal hallerde) elektriksiz kalmamak için dizel jeneratör satın almak ve bu jeneratörler için bina içerisinde çok ciddi mekânlar ayırmak ve bu mekânların havalandırma, ses izolasyonu ve titreşim gibi çözümlerini yapmak oldukça önemli maliyetler getirmekte. Bu duruma, milli servet olarak baktığımızda insanın içi sızlamakta.
Örneğin, Rusya coğrafyasında, şehirlerde elektrik şebekesi iki ayrı kaynakta beslenen iki OG şebekeden oluşturulmuş ve her enerji talep eden yapıya iki kaynaktan birer kablo çekilmekte ve arıza, bakım veya yeni aboneye enerji bağlantısı gibi sebeplerle elektrik kesintisi yapılmasına ve dolayısıyla dizel jeneratöre gerek kalmamaktadır.
Hiç şüphesiz bu konu ciddi bir altyapı meselesi ve ha deyince böyle bir altyapı tesis edilemez. Fakat bir düşünelim, bu konu Türkiye’de hiç gündeme geliyor mu ? Ya da bir sıkıntı olarak görülüyor mu ?
Gündeme gelmiyor! Çünkü bizler (teknik adamlar) hiç bahsetmiyoruz
Peki, jeneratörleri koyuyoruz da, burada ne gibi sorunlar yaşıyoruz?
En önemlisi, mimarlardan ve işverenden fazla yer kapladığı için yeterli metrekareleri alamıyoruz ve daracık mekânlara jeneratörler koymak zorunda kalıyoruz. Havalandırma gereklerini (hava alış, sıcak hava atış ve egzoz) tam olarak çözemediğimiz için de jeneratörlerin randımanı düşmektedir. Yani, 1000 KVA jeneratör koyuyor, 700-800 KVA’lık verim alıyoruz.
Bir diğer konu ise, bu jeneratörler, genel de yangın durumunda binanın yangın esnasında çalışması gereken sistemlerini de beslemektedir. Ancak, koyduğumuz jeneratörler, genellikle otoparklarda, hava ihtiyacını otoparktan almakta, ısınan havayı ise kuranglezlerden atacak şekilde çözmekteyiz. Fakat yangın anında, bu otopark içerisindeki duman ve alev alınan hava ile birlikte bu odaya da gireceğinden, jeneratör kısa zaman içerisinde çalışamaz hale gelmektedir.
Bir jeneratörün kapasitesinin %30’undan aşağı yüklenmesinin de yatak sarma gibi sorunlara yol açtığı ve bu durumlarda jeneratör temin eden firmaların garanti kapsamına almadığı göz önüne alınır ise, bir yapıya koyacağımız jeneratörün kapasitesi hesaplarımızda ne çıkıyor ise, en az ikiye bölüp (örneğin 1000 yerine iki adet 500 kVA gibi) iki jeneratör koymamız ve bu iki jeneratörden en az bir tanesinin taze hava ihtiyacının da dışarıdan alınacak şekilde çözülmesi gerekir.
Yani yapıya koyacağımız jeneratör ya da jeneratörlerin havalandırma, gürültü ve titreşim gibi sorunları ne kadar çözülürse o kadar daha fazla yere ve maliyete ihtiyaç duyulacaktır.
Kısacası, sayın meslektaşlarım, bu konuda hassas olabiliriz. Projelerimizde bu konuları detaylı bir şekilde işveren ve mimarlara aktarıp, yeterli mekânları almalıyız (maliyeti ne olursa olsun), gürültü için oda içerisine akustik çözümler istemeliyiz. Jeneratörleri mümkün olduğu kadar 2 ya da 3’e bölüp koymalıyız. Bu şekilde belki, maliyetler insanların dikkatini çeker ve biraz caydırıcı olur. Bir de tabiî ki her ortamda bu konuyu dile getirmeli ve milli servetin boşa harcanıyor olduğunu vurgulamalıyız.
Paylaş:
SON YAZILAR
Krizlerde Çalışanların İşten Çıkarılmasındaki Öncelikler
07 Kasım 2024
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun
29 Ekim 2024
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!