×

Işığın Tedavi Amaçlı Kullanımı: Araştırma Güncellemesi Yazı Dizisi-2


Işığın Tedavi Amaçlı Kullanımı: Araştırma Güncellemesi


Yazı Dizisi-2


Metin: Anadi A. Martel




Işık hijyeni: LED Uyuşmazlığı

LED evrimi, sürmekte olan araştırma çalışmalarına paralel olarak gelişiyor ve LED aydınlatmasının sağlık üzerindeki sonuçları konusunda çeşitli uyuşmazlıklara neden oluyor. Uzmanların bu konu ile ilgili olumlu ve olumsuz görüşleri var. En önemli konulardan biri, tüm beyaz LED’lerde kullanılan tayf içinde 440 ile 460 nm arasındaki mavi uç noktanın riskleri ile ilgili. Beyaz LED’ler genel aydınlatmada uygulanıyor.



Bahsi geçen riskler zirkadyan ritmi potansiyel olarak etkileyebilir ve retinanın geri dönüşemez şekilde hasar almasına neden olabilir. Bu hasar oksidatif foto degradasyonu (450nm’de “Blue Light Hazard”) sonucu ortaya çıkıyor ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu (AMD) ile ilişkili olabilir. LED sanayisi bu tür söylemleri reddediyor ve ABD Enerji Bakanlığının 2014 yılında yayınladığı “True Colors” adlı raporu ile kamuyu bilgilendirmeye çalışıyor. Raporda konunun sadece LED’ler olmadığı, genel olarak ışık araçlarının ilişkili renk ısısının önemli olduğu belirtiliyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporları ve AB’nin Bilimsel Heyeti’nin yayınladığı “Yeni ortaya çıkan ve yeni tanımlanan sağlık riskleri” (SCENIHR) adlı raporu da mavi ışığa bağlı risklerin LED’lere ve de riski kesin belli olan güneş ışığına göre daha kötü olmadığını kanıtlıyor. Şu sıralar, çoğu aydınlatma planlamacısı bu argümanlar ile sanki biraz sakinleşmiş gibi. Ancak, özellikle tedavi amaçlı çoğu ışık uygulamalarında uzman olan ışık planlamacıları(Uluslararası Işık Derneği gibi) henüz ikna olmadılar. Dile getirilen bir konu da insan için görünen tayf içinde hareket işlevlerinin entegrasyonu ile tespit edilen hesaplanabilir risk faktörlerinin geçerliliği. Bu tür bildirim süreçleri dengelenmemiş tayflarda değerli görünen benzer sonuçlara götürebilir ve biyolojik olarak aktif belli ışık frekansları ile ortaya çıkan noktasal etkileri yok etme eğilimindedir. Bu da suni ışığın geceleri ve de ışık kirliliğinin sağlığımız üzerinde olumsuz etkisi açısından son derece endişe verici.



Bir diğer argüman; retinanın sağlık durumunda yakın enfraruj ışığının (NIR) önemli rolünün sistematik olarak dikkate alınmaması ile ilgilidir. Flüoresanlar ve LED’ler gibi modern enerji tasarruflu aydınlatma araçları NIR yansımalarını azaltmak veya bunları tamamen ortadan kaldırmak için özel geliştirilmiştir. Çünkü NIR boşa harcanmış ısı enerjisi olarak görülür. Prof. Tiina Karu’nun araştırma çalışmaları sayesinde foto-biyo modülasyon ile desteklenen hücre yenilenmesinin, kırmızı ve enfraruja yakın alanda oluştuğu tespit edilmiştir. Deneylerde zarar görmüş retina hücrelerinin bu ışık kaynaklarının makul aydınlatma gücünde onarılabileceği de anlaşılmıştır. Güneş ışığında (mum ve akkor lamba gibi diğer geleneksel ısı veren ışık kaynaklarında olduğu üzere) mavi ışık miktarı kırmızı ve NIR miktarı ile dengelenmektedir. Bu da oksidatif stres ve retina yenilemesi arasında doğal bir denge oluşturur. Hiç ısı vermeyen veya az ısı veren LED gibi lambaların güneş ışığına göre daha yüksek bir mavi miktarı olmayabilir. Ancak, dengeyi sağlayan NIR de eksik. Bu durumda retinanın kalıcı hasar almasına neden olma riski daha yüksek olabilir. LED’lerin ışık hijyenindeki bir başka problem LED sürücülerindeki Darbe Genişlik Modülasyonu’nun (PWM) geniş kullanımı ki bu da yoğun darbeli ışığa neden olabilir. Genel olarak bu kadar yüksek frekansa sahip ışığın erime frekansı (50’den 90 Hertz (Hz)’e kadar) dijital olarak açılıp kapandığı ve gözümüzün bu geçişleri algılayamadığı varsayılmaktadır. O “görünmeyen” titrek ışık migren, baş ağrısı ve göz yorgunluğuna neden olabilir. Genel olarak çevre kirliliğine de neden olmaktadır. Yapılan en son araştırmalarda bugüne kadar varsayılan yüksek frekansların ötesindeki etkilere dikkat çekilmektedir ve en yeni IEEE tavsiyelerinde “biyolojik efektleri” engellemek için 3000 Hz’in üzerinde PWM frekansları gerekmektedir. Hemen göze çarpmayan tedavi amaçlı ışık efektleri ile çalışmaya alışık olan uzmanlar PWM’yi doğrudan ortadan kaldırmayı ve LED’leri, aslında işlemi teknik açıdan zor ancak mümkün olan doğru akım ile çalıştırmayı daha sağlıklı buluyorlar.







Ortamı neşelendirmek için ışık: Psikolojik tedavi amaçlı uygulamalar

Her aydınlatma tasarımcısı, “insanın saf renkleri daha çok tercih ettiği” gerçeğini kullanır. Bu süreç, “ışık ile tedavi edenler” tarafından daha ilerletilmiştir. Işığın ve renklerin duygularımız üzerindeki derin etkisinden yola çıkılarak, otonom sinir sistemimizin (ANS) dengesini sağlamak, alternatif tıpta vücuttaki meridyen ve enerji akışını tam sağlamak için farklı metotlar geliştirilmiştir. Biyo-kimyasal temelli ışık tıbbına göre daha küçük ölçekte olsa da renk ve darbeli ışığın psiko-fizyolojik etkileri konusunda klinik araştırma projeleri yapılmaktadır.

Bunların arasında sesli görüntülü uyarı gibi çok ümit vadeden yollar, yanallaştırılmış ışık aracılığı ile beynin her iki lobunda yaratılan farklı etkiler ve ışık modülasyonu ile ilgili yapmış olduğum araştırma yer alıyor. Bu çalışmalar; depresyon, tükenmişlik sendromu, post travmatik stres (PTBS), uyku bozukluğu, bağımlılık, öğrenme zorluğu, dikkat eksikliği/hiper aktivite veya fibro miyalji gibi hastalıkların tedavisinde ışığın psiko-terapötik uygulaması konusunda ümit veriyor. Tüm sayılan rahatsızlıklarda diğer standart terapiler sınırlı kalıyor. Araştırmalar ayrıca, birçok başka tıbbi araştırma ile tespit edilen görünen ve görünmeyen göz sinirinin karmaşık oyununu teyit ediyor.

Bilgi olarak ışık: Geleceğin Tıbbı

Biraz önce ışığın belirtilen etkilerinin yanı sıra araştırma çalışmaları sayesinde aşırı zayıf yoğunluk alanında ışık uygulamalarının temel etkileri de açıklanıyor ve kabul ediliyor. 70’li yıllarda biyo-fizikçi Fritz-Albert Popp’un yapmış olduğu araştırmalarda canlıların aşırı zayıf fotonları, biyo-fotonlar yansıttığı ve absorbe ettiği gösteriliyor. Bugün, biyo-fotonik  ihtisası, çoğunlukla Hollanda ve Japonya’daki enstitüler tarafından incelenen bir alan. En son edinilen bulgular; ışığın tanı koyma anlamında kullanımına yönelik ipuçları, sağlık ve kendini iyi hissetme üzerindeki etkileri konusunda bilgi veriyor. Bu tür gizemleri bir kere çözdüğümüzde ışık gerçek anlamda geleceğin tıbbı olacak.

Haber Kaynağı: https://pldturkiye.com/isigin-tedavi-amacli-kullanimi-arastirma-guncellemesi
Paylaş:
E-BÜLTEN KAYIT
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
E-Bülten Kayıt