İnternet Çağının Teknolojileri Yazı Dizisi-1
İnternet Çağının Teknolojileri
Yazı Dizisi-1
M. Selçuk Ercan
İster masaüstü bilgisayarınızdan ister cep telefonunuzdan internette gezinirken, binanıza da uğrayın. Sıcak mı? Işıkları yanıyor mu, bir bakın... Sadece eviniz enerji tasarrufu yapmasın, siz de en az enerji harcaması ve maliyetle, Gaziantep’de baklava yerken, Edirne’deki evinize ışık hızıyla ulaşın. Evinizde yangın çıkarsa, anında cep telefonunuzda görün.. Gerçi bu alarm, ticari uygulamaların da gelişmesi sonucunda, “Bilmem ne marka duman detektörü, eviniz için en uygun detektör.”, ya da “Bunu atlatırsanız, gelin bizim şirkette evinizi sigortalayalım.” gibi bir reklam biçiminde de gelebilir ama, en azından teknoloji sayesinde zaman ve mekan kavramlarından bağımsız hale geldiğimiz açıktır.
Avrupalıların Endüstri 4.0, ya da daha yaygın olarak “Nesnelerin Interneti” dediğimiz bir kavramın tüm hayatımıza girdiği bir dönemi yaşıyoruz.. Python, Java, Javascript, C/C++’ın yanı sıra ST(Structured Text) gibi diller popülerliklerini artırmaya başladılar. Artık üniversite öğrencileri bu dilleri okullarda öğrenip, gereken çözümleri üretebilecek şekilde yetişiyorlar. Daha etkin enerji yönetimi için değişik programlar yazma ve enerji tüketimi ile ilgili özel raporlar üretme gibi yeteneklere artık üniversitelerde sahip olmaya başlıyorlar. Gene de “Sistem Yöneticisi” ünvanı ile bu tür kişileri istihdam etmek pek çok bina sahibine yük gelebilir..
İşte, Internet’in hızlı gelişimi bu soruya da çözüm bulmuş oluyor. Hemen hemen tüm bina otomasyon sistemleri internete uygun halde üretiliyor. Ekran resimleri tüm binayı kolayca anlayabilmemizi sağlarken, gelen alarmlar uygun şekilde süzülerek, en anlaşılabilir halde, anında, sadece bilgisayar ekranında değil, cep telefonunuzda da belirebiliyor. Arabanızın konsolundaki hız, ivme gibi değerlerin göstergelerine benzer program eklentileri çok az bilgisayar bilgisi olan birinin bile sistemlerde çok karmaşık işlemleri yapabilmesine olanak sağlıyor. Kısaca, otomasyon sistemlerini kullanacak olan kişilerin yetenekleri çok gelişirken, sistemler de bir çocuğun bile kullanabileceği biçimde basitleşiyor.
Sistemlerin kullanımı bu kadar basitleşirken, kullanıcıları yetenekleri de böyle gelişirken, doğal olarak güvenlik de önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Sıradan bir “hacker” bile bir binanın otomasyon sistemine erişip, binadaki sistemlere olmadık şeyler yaptırabilir. Hatta bu konunun pek çok casusluk ya da bilim kurgu filmlerinde işlendiğini de görüyoruz. Yangın anons sistemini çalıştırıp, panik çıkarırken, değerli şeylerin çalınması gibi konular artık çok sıradan oldu. Don korumasını devre dışı bırakıp, boruları patlatmak, lambaları yakıp söndürmek, fan hızlarını değiştirerek insanları uykusuz bırakmak gibi şakalar da yapılabilir. Bunlar abartılı örnekler gibi gözükmesine rağmen, bina otomasyon sistemi de internete bağlanırken gerekli güvenlik önlemlerini almak gerektiği açıktır.
İlk akla gelen önlem Güvenli Yuva Bağlantısı(SSL) uygulamasıdır. Bu uygulamayı en basit Wifi sisteme bir şifre ile bağlanırken bile kullanmaktayız. Doğal olarak bir bina otomasyon sistemi sunucusu ile bir cep telefonu haberleşirken kullanıcı şifresini kimseye kaptırmamak gerekir. Bankamıza bağlandığımız zaman gördüğünüz “https:”, yani güvenli bağlantı başlığı bize böyle bir şifrelemenin varlığını göstermektedir. Böyle bir şifrelemenin de bu konuda uzman bir kuruluş tarafından sertifikalandırılması gerekmektedir. En ünlüsü Symantec-VeriSign’dır.
Şimdi bit derinliklerine göre sıradan bir bilgisayarla ne kadar sürede kırılabileceklerine ait tahminler verelim.
56-bit 399 Saniye
128-bit 1.02 x 10 üzeri 18 yıl
192-bit 1.872 x 10 üzeri 37 yıl
256-bit 3.31 x 10 üzeri 56 yıl
bir testi andırmasına
Şimdilerde 2048 bitlik SSL bağlantılarının ticari olarak mümkün olduğunu düşünürsek, teknolojinin ne düzeye geldiğini anlayabiliriz. Diyelim ki sistemimiz Güvenli Yuva Bağlantısını destekliyor. Tüm güvenlik sorununuz çözüldü mü? Hayır..
Bu güvenlik yöntemi ile güvendiğiniz kişilere güvenme miktarına bağlı olarak güvenli şifre verme olanağına kavuştunuz ama sistemi işletecek kişilere hangi yetkileri verebileceğinizi de değişik kriterleri değerlendirerek belirlemeniz gerekmektedir. Bir örnekle açıklamaya çalışalım..
- Kontrol programlarını değiştirebilsin,
- Sadece alarmları onaylayabilsin,
- Sadece elektrikle ilgili sistemleri görebilsin,
- Hepsi,
- Hiçbiri, sadece ekranı izleyebilsin..
Bir parça bir okul testini andırmasına rağmen, bu tür sorularla hangi operatöre hangi yetkileri vereceğinizi belirliyorsunuz. Bu soruları daha çok artırmak da mümkün. Doğal olarak kime daha çok güvendiğiniz; kim nerelere ulaşım hakkına sahip olmalı, kim ne kadar süreyle ulaşım hakkına sahip olmalı ve benzeri gibi soruların yanıtlarını bulmak zaten belli bir zorluğu içinde barınmaktadır. Bir de bunu otomasyon sistemine tanımlamanın zor olmaması gerekir.
Bina otomasyon sistemlerindeki WEB sunucularının dikkat edilmesi gereken diğer bir özelliği, internet tarayıcılarına hiçbir özel yazılım ya da eklenti gerektirmeden doğrudan binanıza ulaşmanızı sağlayacak biçimde olmasıdır. Herhangi bir işletim sistemine özgü bileşenler içerdiği zaman, (örneğin Windows işletim sistemi için ActiveX bileşenler), başka işletim sistemlerindeki internet tarayıcılarını kullanma şansını kaybedersiniz.. Bu internet tarayıcının windows üzerinde “Internet Explorer” ya da Linux üzerinde “Mozilla” olması ya da cep telefonunuz ya da küçük bir avuç içi bilgisayardaki bir internet tarayıcı olmasının sizin kullanımınıza engel olmaması gerekir. Örneğin sistem ActiveX olmadan çalışamıyorsa, Android ya da IOS seçeneğinizi kaybedersiniz. Ya da sadece IOS destekliyor, Android desteklemiyorsa, binanız da bir rezidans ise, tüm sitenin Iphone’cu olması gerektiği açıktır.
Yazı dizimizin ikinci bölümünde “İnternet Çağında Bina Otomasyon Sistemleri “ anlatılacaktır.
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!