Bakımda Bina Otomasyon Sistemleri Yazı Dizisi-1
Bakımda Bina Otomasyon Sistemleri
Yazı Dizisi-1
M. Selçuk Ercan
Bina otomasyon sistemleri, farklı yazılımlarla bir arada kullanılarak bina yönetimi ile ilgili çeşitli hizmetlerin gerçekleştirilmesini mümkün kılmaktadır. Açık kaynak programların bazıları, aynı işi gören binlerce liralık ticari yazılımlardan çok daha başarılı olabilmektedir. Bu yazıda olması gereken özelliklerinden kısaca bahsedilecektir. Öncelikle bina otomasyon sistemi sunucusunun, işletim sisteminden bağımsız -yani Windows, Linux ve Unix- her işletim sistemi altında çalışabilen bir yazılım olmasında büyük fayda vardır. Veri tabanı olarak ise kesinlikle çok yetenekli ve bedava olduğu için PostgreSQL tavsiye edilecektir. Doğal olarak MS SQL Pro, My SQL, Oracle de işinizi görecektir. Böyle bir veri tabanı, hemen hemen sonsuz sayılabilecek kapasitesiyle, “Time Lapse” adı verilen, arıza olan günün ve anın ekran üzerinde tekrar oynamasını ve hatanın tespitini sağlayacaktır.
Bakım sisteminde iki tür yaklaşım vardır. “Arıza olduğunda tamir et” ya da alternatifi olan arıza önleyici bakım, ilk yaklaşımda, yani arıza olduğunda tamir et yaklaşımı, genellikle çalışan sistemin bütünüyle durmasından sonra bakım yapılan anlayıştır. Bir benzetme yapacak olursak, komaya girmiş hastaya yeniden canlandırma için kalp masajı yapmaya benzer. Türkiye’de en çok izlenen yöntem, daha ucuz olduğuna inanılan ilk yöntemdir. Bu yaklaşımın biraz daha gelişmişi şikâyetler başladıktan sonra gereken tedbirleri almaktır. Yani hastalık belirtilerini göstermiştir, hasta ölmeden mümkün olan tedaviler gerçekleştirilmeye çalışılır. Doğal olarak hastanın, yani cihazın verimliliği belirgin bir biçimde düşmüştür, binada yaşayan insanlar ya da müşteriler zaten şikâyete başlamıştır.
Bina otomasyon sistemi yukarıdaki gibi koşullar oluştuğunda hemen alarm verecektir. Yani kendi kontrolünde olan bir cihazın çalışması istendiği halde çalışmadığı ya da bir sensör aracılığıyla alarm geldiği zaman bakım zamanının geldiği anlaşılmaktadır. Örnek olarak, fan kayışı koptuğunda gelen “Fan kayışı koptu” gibi bir alarm... ama “Fan kayışı gevşedi” ya da “Fan kayışı yıprandı” gibi alarmlar tamamıyla arıza oluşmadan, arızanın önüne geçebilecek gelişmiş alarm tipleridir.
Gelişmiş bakım alarmları olarak adlandırdığımız alarmların, bina otomasyon sisteminin standart alarmlarının yanı sıra, koruyucu hekimliğe benzetilen arıza önleyici bakım işlemlerinde de çok etkin şekilde kullanılabileceğini göstermektedir. Koruyucu bakım, düzenli aralıklarla temizleme, yağlama ve sarf malzemeleri değiştirme gibi işlerin yapıldığı periyodik bakım işlemleriyle cihazda arıza olup olmadığının aktif testlerle kontrolünden ve “kestirimci bakım” denilen, henüz arıza belirtileri olmadan arıza olma olasılığını araştıran yöntemlerden oluşmaktadır. Koruyucu ve kestirimci bakım, sanılanın aksine işletme maliyetini artırmamakta, tersine düşürmektedir. Koruyucu bakımın gerçekleştirilmediği durumlarda, cihazın devre dışı kalması halinde ortaya çıkabilecek sonuçlar çok daha kötü olabilmektedir; bu durum müşterilerin gözünde olumsuz bir etki yaratabilir, fabrikanın üretimi zarar görebilir, tekrar çalıştırılabilmesi için çok büyük paralar ödenmesi gerekebilir. Bu buz dağının sadece görünen kısmıdır. Koruyucu bakım yapılmadığı durumlarda ciddi şekilde enerji ve konfor kayıpları da oluşmaktadır.
Koruyucu Bakım
Koruyucu bakım aslında temizlik, gevşemelerin önüne geçmek, uygun yağlama ve cihaz güvenliğiyle ilgili malzemelerin çalışır durumda olması gibi çok basit işlerden oluşmaktadır. Özellikle çok az teknik bilgi gerektiren ve ucuz iş gücüyle gerçekleştirilebilen bir işlem olan, cihazların temizliğine dikkat edilmesinde fayda var. Kirli cihazlar, ısı transferini ve sıvı akışını engeller ve yavaşlatır. Bu, açıkça daha çok enerji harcamak demektir. Gevşemiş cihazlar ise yağ ve soğutucu sıvı kaybına; hava, su ve pisliğin kolayca cihazların içine girmesine ve kirlenmeye sebep olacaktır. Hava ve su; bazı maddelerin, örneğin soğutucu sıvılar gibi, karakteristiklerinin değişmesine, korozyona ve verimlilik kaybına neden olacaktır. Yağlamanın düzenli yapılmamasının ise dönen aksama karşı oluşan direncin gereksiz yere artmasına ve enerji kaybına sebep olacağı açıktır. Bilindiği gibi bu direncin çok artması, cihazların yanmasını ya da parçalanmasını gündeme getirebilir. Termostatlar, basınç anahtarları, sınır anahtarları gibi cihazların işlevlerini devam ettirebilir durumda olmasına dikkat etmek gerekir. Bazen “Bu termostat olmadan da bu sistem zaten çalışıyor, o yüzden söktük, kısa devre yaptık” gibi söylemlerle karşılaşmaktayız. Bu tür işlemlerin akıllıca olmadığının öncelikle kabul edilmesinde fayda vardır. Türkiye’deki koruyucu bakım genel olarak işletmenin gereksinimlerine göre değil, bakım yapan şirketin iş planına göre gerçekleştirilmektedir. Örneğin; çalışma saatine göre bakım yapılsa çok daha verimli olmasına rağmen, genelde sadece takvime göre bakım yapılmaktadır. Oysa nasıl bir otomobilin yaptığı kilometreye göre periyodik bakım yapılıyorsa, bina içindeki cihazların da çalışma saatlerine göre bakım yapılması gerekmektedir.
Gereksiz yere yapılan bakımlar yüzünden araçların verimlerinin oldukça düştüğü, hatta yandığı ve devre dışı kaldığı çok görülmektedir. Özellikle periyodik bakım; cihazın sökülmesini, dağılmasını ve tekrar toparlanmasını gerektiriyorsa... Bakım işlemi pek çok planlama ve hesabı da birlikte getirmektedir. En önemlilerinden biri işgücü planlamasıdır. Türkiye’de iş gücü çok ucuz olmasına rağmen bu iş gücünün kalitesi de oldukça düşüktür. Cihaz ve çevre temizliği gibi, aslında bakım açısından çok önem taşıyan işlemler bu ucuz iş gücü tarafından kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Sorun, teknik bakım denilen ve büyük oranda teknik bilgi ve deneyim gerektiren karmaşık bakım işlemlerinin gerçekleştirilmesinde ortaya çıkmaktadır. Teknik bakım, iş gücü planlamasının her koşulda gerekli olduğu bir süreçtir, iş gücü planlaması; deneyimli ve bilgili teknik personel sayısının azlığı, saat ücretlerinin pahalı olması sebebiyle ve ihmal edildiği takdirde cihazların durmasına hatta tahrip olmasına sebep olacağı için kesinlikle yapılması gereken bir planlamadır. Teknik bakımda iş gücünün öneminin daha iyi anlaşılabilmesi için bazı kavramların tekrar hatırlanmasında fayda vardır. Bu kavramlar, bir binanın teknik müdürü ya da birden çok binaya destek veren bir bakım şirketinin sorumlu müdürü iseniz kendi personelinizin iş gücünün planlanması açısından büyük önem taşıyacaktır, iş gücü; adam/saat, adam/gün hatta adam/ hafta gibi terimlerle ifade edilebilir. Doğal olarak işgücünüzün sınırlandırılması da gerekebilir. Elektrikçi, mekanikçi vb. gibi... Her bir sorumlu teknisyene otomasyon sisteminizde uygun gördüğünüz yetkilerle birlikte, şifre tanımlamanız gerekmektedir.
İş gücü planlamasının uygun şekilde yapılması gerekir iş gücü kapasitesi: O an sahip olduğumuz iş gücünün, ne kadar süresinin ne kadar yüzde ile planlanmış olduğunu gösteren bir orandır. Sanıldığının aksine yüzde 100 dolu olmak en etkin kullanım yolu değildir. Acil, planlanmamış işler için de belli bir boş kapasite bırakmak gerekmektedir. Bu işi Outlook’unuzun ya da Google hesabınızın takvim fonksiyonlarıyla kolaylıkla yapabilirsiniz.
Planlanan iş başlangıcında kayma süresi: Planlanan herhangi bir bakım işinden önce mümkün olan en uygun süreyi boş zaman olarak bırakmak gerekmektedir. İki ya da üç günlük kaymalar, planlanmamış ciddi arızaların oluşması durumunda, tüm bakım gücümüzü koruyucu bakıma aktarma durumundan kurtulmamızı sağlayacaktır. Bunun için de takvim programınızı kullanabilirsiniz.
Yazı dizimizin devamını gelecek hafta okuyabilirsiniz
Güncel makalelerimizden haberdar olmak için e-bültene kayıt olun!